Menenjit Çocuklarda Ölüm Oranı En Yüksek Önlenebilir Hastalık!

Dünya Aşı Haftası dolayısıyla açıklamalarda bulunan Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Nuran Salman, çocukluk çağı aşılarının önemi hakkında bilgiler verdi.

Menenjit Çocuklarda Ölüm Oranı En Yüksek Önlenebilir Hastalık!

Bizi Takip Et


Düzenli aşı takibi ve aşılamanın artırılması konusunda farkındalık yaratmak amacıyla her yıl Nisan ayının son haftası tüm dünyada Aşı Haftası olarak kutlanıyor. Türkiye’de Aşı Haftası özelinde açıklamalarda bulunan Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Nuran Salmançocukluk çağı aşılamalarında erişkin farkındalığının önemi üzerinde dururken; Virolog ve İmmünolog Prof. Dr. Selim Badur aşıların artan önemini ve bu konuda edinilen kazanımları vurguladı.

Aşı ile önlenebilir ölüm oranı en yüksek hastalığın menenjit olduğunu dile getiren Salman, "Özellikle yüksek risk grubunu oluşturan 1 yaşından küçük bebeklerin, 16-23 yaş arası ergenlerin, genç yetişkinlerin ve bağışıklık sistemini etkileyen tıbbi durumlara sahip kişilerin aşılanması kritik önem taşıyor” uyarısında bulundu.

ÇOCUKLARIN BAĞIŞIKLANMASINDA EBEVEYN FARKINDALIĞININ ROLÜ BÜYÜK

Çocukların düzenli bağışıklanmasında ebeveyn farkındalığının önemine değinen Prof. Dr. Nuran Salman, “Çocukların düzenli bağışıklanmasında ebeveynlerin rolü oldukça önemli ve büyük. Çoğu ebeveyn çocuklarının bağışıklık sisteminin eş zamanlı uygulanan birden fazla aşıya hazır olup olmadığı konusunda endişe duyuyor. Aslında çocuklar her gün yüzlerce mikroba maruz kalıyor, soğuk algınlığı, boğaz ağrısı ve benzeri birçok rahatsızlıklar bağışıklık sistemine aşılara kıyasla daha fazla yük bindiriyor. Tüm aşılar, kullanım onayı almadan önce çeşitli klinik araştırmalarda güvenlilik ve etkinlik açısından değerlendirilir. Bu sebeple bu tür endişelerden arınmamız; bilimin ve aşıların gücüne inanmamız gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

“AŞI İLE ÖNLENEBİLİR ÖLÜM ORANI EN YÜKSEK HASTALIK MENENJİTTİR” 

Aşı ile önlenebilir hastalıklar arasında en yüksek ölüm oranına sahip hastalık olan menenjitin de üzerinde duran Salman, “Aşının büyük bir öneme sahip olduğu hastalıklardan biri de menenjittir. Uygun tedavi verildiği durumlarda bile 100 kişiden 5 ila 10’unu öldüren; hayatta kalan kişilerde ise işitme kaybı, beyin hasarı, böbrek hasarı, uzuv ve sinir sistemi sorunları gibi sonuçlar doğuran bu hastalıkla ilgili toplumsal farkındalığın artması gerekiyor. Menenjit hastalığı hızlı ilerleyen ve erken dönemde yanlış tanı konmaya müsait yapısı sebebiyle gözden kaçabilen bir hastalık. Bu hastalıktan korunmanın en etkili yolu ise aşı yaptırmak. Özellikle yüksek risk grubunu oluşturan 1 yaşından küçük bebeklerin, 16-23 yaş arası ergenlerin, genç yetişkinlerin ve bağışıklık sistemini etkileyen tıbbi durumlara sahip kişilerin aşılanması kritik önem taşıyor”dedi.

“AŞILAR SAYESİNDE HER YIL 4 İLA 5 MİLYON HAYAT KURTARILIYOR”

Aşıların bulaşıcı hastalıkların yükünü azaltarak hayat kurtaran ve sağlık sistemlerinin sürdürülebilirliğine katkıda bulunabilecek önemli bir halk sağlığı aracıolduğunu hatırlatarak sözlerine başlayan Prof. Dr. Selim Badur, “Günümüzde 20'den fazla öldürücü hastalığa karşı koruma sağlayan aşı bulunuyor. Aşılar, yetişkinlerde ileri yaşta hastalık riskinin azaltarak sağlıklı, aktif ve üretken yaşlanmalarını sağlıyor.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre aşılar sayesinde dünya genelinde her yıl 4 ila 5 milyon hayat kurtarılıyor; bağışıklama kapsayıcılığının artırılmasıyla ise 1,5 milyon ölümün engellenebileceği öngörülüyor. Bununla birlikte 2001-2020 yılları arasında yapılmış olan bağışıklamalar ile 20 milyon ölüm, 500 milyon hastalık vakası ve 9 milyon uzun dönemli engellilik vakasının önüne geçildiği görüldü. Bu denli çarpıcı veriler göz önünde bulundurulduğunda, aşıların toplum sağlığı açısından önemi yadsınamaz” dedi.

Açıklamalarına tarih boyunca insanlığın en zorlu mücadelelerinden birinin ilk kez karşılaşılan ya da yeniden ortaya çıkan salgın hastalıklar olduğunu belirterek devam eden Prof. Dr. Selim Badur, “Tarih boyunca bulaşıcı hastalıkların üstesinden düzenli aşı takibi ve bağışıklamayla gelinmiştir. COVID-19 virüsünün hayatımızın bir parçası olmasının ardından başlatılan aşı çalışmaları ve bu çalışmalardan alınan olumlu sonuçlar, aşının bulaşıcı hastalıklardan koruma özelliğini uluslararası boyutta bir kez daha kanıtlamış oldu” şeklinde konuştu.


İçeriği Paylaşın