Inflamatuvar (İltihabi) Barsak Hastalığı Nedir?

Inflamatuvar (İltihabi) Barsak Hastalığı Nedir?

Inflamatuvar (İltihabi) Barsak Hastalığı Nedir?

Bizi Takip Et


Crohn hastalığı ve ülseratif kolit, sindirim sistemi hastalıklardır ve birlikte iltihabi (inflamatuar) bağırsak hastalıkları olarak adlandırılır.

Inhflamatuvar Barsak Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Hülya Över Hamzaoğlu, “23 Mayıs Dünya Crohn ve Kolit Günü” nedeniyle bir açıklama yaptı.

Açıklamada, Crohn Hastalığın görülme sıklığının ülkeden ülkeye değişmekle beraber yaklaşık olarak 1000`de 2 olduğu belirtildi.  Ülseratif Kolit için bu oranın daha da yüksek olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Sanayileşmiş Batı toplumlarında daha sık görülür” denildi. Prof. Dr. Hamzaoğlu’nun  açıklaması şöyle devam ediyor:

“Her iki hastalık da alevlenmeler ve yatışmalar ile seyreder. Hastalığın alevlenme döneminde sindirim kanalında tutulan alan ödemli, şiş ve kızarıktır. Hastalığa ait belirtiler bu dönemde görülür. Alevlenme dönemini takiben oluşan sessiz dönemde hastalık kısmen yatışmıştır ve şikayet yoktur.

Bu rahatsızlıkların belirtileri bir çok hastalık ile benzer olabileceği için teşhiste problem yaşanabiliyor, bu nedenle hastalar uzun yıllar doğru tedaviyi alamıyorlar. Hastalığın sürecinde neredeyse hastaların yarısı barsak ameliyatına belki de barsakların alınmasına kadar gidebiliyor.

En sık rastlanan belirtiler, karın ağrısı, sık dışkılama, makattan kanama , kimi zaman kanlı ishal. kimi zaman kabızlık ve  kilo kaybı. Ayrıca eklemlerden, gözlere kadar farklı organlarda da belirtilere neden olabiliyor. Bu nedenle hastaların sosyal ve iş hayatını da olumsuz etkileniyor.

Bu hastalık nedeni ile toplumda maddi ve manevi yük artıyor. Özellikle kadın hastalar evlenme ve çocuk sahibi olma konusunda kaygı yaşıyorlar. Öğrenciler, üniversite hayatlarında ve çalışanlar iş hayatlarında problem yaşıyorlar, hatta eğitimsiz ve işsiz kalabiliyorlar. İnflamatuvar barsak hastalıkları her yaşta olabilsede  özellikle gençlerde (20-30 yaş arası) ve orta yaş üzerinde (50-60) sık görülüyor.

Bu hastalar erken tanı, düzenli takip ve uygun tedavi seçenekleri sayesinde hayata yeniden katılabiliyorlar, uygun ve erken tedavi ile hastalar ameliyat riskinden uzak kalabiliyorlar.

Bu hastalar hastalığın getirdiği psikolojik yük nedeni ile de birbirlerine ihtiyaç duyuyorlar, bu nedenle aktif çalışan hasta derneklerinin varlığı önemli. Ülkemizde de bu amaçla kurulmuş hasta organizasyonları bulunmaktadır.”

ÇOCUKLUKTA İBH

Ülseratif kolit ve Crohn hastalığının çocukluk hastalıkları içinde de önemli yer tuttuğunu belirten Prof. Dr. Hamzaoğlu, Beş yaşın altında görülmesi nadirdir. 10-19 yaşları arasında sıklığı artar. Hastalığın klinik belirtileri ve tedavisi erişkinlerde olduğu gibidir. Ülseratif kolit kalın barsağın hastalığıdır. Çocuklarda genellikle kalın barsağın son bölümünü tutar. Kanlı ishal ve karın ağrısı olur” dedi.

Bu hastalığın çocuklarda, erişkinlere göre daha hafif seyrettiğine değinen Prof. Dr. Hamzaoğlu, yine de iştahsızlık, kilo kaybı, hafif ateş ve solukluk gibi belirtiler olabileceğini vurguladı.  Crohn hastalığının, hastaların büyük kısmında ince barsağın son bölümünü etkilediğini ve tüm ince barsağı ve kalın barsağı da etkileyebileceğini anlattı.

INFLAMATUVAR BARSAK HASTASI KADIN VE ERKEKLER ÇOCUK SAHİBİ OLABİLİR Mİ?

“Inflamatuvar barsak hastası kadın ve erkekler çocuk sahibi olabilir mi?” sorusunun cevabının genelde “evet” olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hamzaoğlu şu bilgileri verdi:

“Hamilelik planlanırken dikkate alınması gereken çok sayıda temel konu vardır. Hamileliğinizi hastalığınızın aktif olmadığı dönemde planlamak özellikle önemlidir. Bu dönemde doğurganlığınız azalmaz ve hamilelik süreci sağlıklı bireylerdeki gibi ilerler.

Bazı olgularda, hastalığın aktif olmaması, kullanılan ilaçlara bağlı olabilir. Bu ilaçların bir kısmı hamilelik (gebelik) sırasında zararlı olabilir. Böyle durumlarda hamile kalma isteğinizi tedavinizi yürüten doktorla görüşmeniz çok önemlidir.”

INFLAMATUVAR BARSAK HASTALIKLARININ HAMİLELİĞE ETKİSİ

Çok sayıda çalışmada, inflamatuvar barsak hastalıklarının, hamileliğin sonucu ve bebeğin sağlığı üzerindeki etkilerinin araştırılmış olduğunu da anlatan Prof. Dr. Hamzaoğlu bu araştırmaların sonuçlarını anlattı:

“Bu çalışmaların sonuçları, Crohn hastası veya ülseratif kolitli kadınların yaklaşık yüzde 85`inin hamileliklerinin genellikle normal olduğunu göstermiştir. Crohn hastası veya ülseratif kolitli kadınların bebeklerinin sadece yaklaşık yüzde1` inde doğumsal anormallikler görülür. Gebeliğin düşükle sonlanma riski de genelde artmamıştır. Bu oranlar, sağlıklı kadınlarda görülen oranlarla benzerdir. Bu noktada sağlıklı kadınlarda da hamileliğin her koşulda normal gelişim göstermediğini hatırlamak önemlidir. Gerçekte hamilelik ile ilgili veya bebeğin sağlığını etkileyen problemler veya komplikasyonlar, vakaların yaklaşık yüzde 15`inde görülür.

Genelde hamile kalma planlarının, hastalığın nekahatte olduğu veya hafif inflamatuvar aktivite evresinde olduğu zamana bırakılması önerilir. Döllenme, artmış hastalık aktivitesi döneminde meydana gelir ise kürtaj oranları, prematüre doğumlar ve diğer hamilelik sorunları önemli derecede artar. Mümkün olan durumlarda hamilelik başlangıcından önce aktif hastalık tedavi edilmelidir. Örneğin, yakın gelecekte ameliyatın gerekli olduğu biliniyor ise operasyon hamile kalmadan önce yapılmalıdır.”

INFLAMATUVAR BARSAK HASTALIĞINDA BESLENME

“Crohn hastalığı ve ülseratif kolitin nedenleri bilinmemektedir. İkisinde de hastalığın nedeni beslenme değildir. Bununla birlikte her iki hastalıkta da bazı beslenme faktörleri vardır ki bunların hastalığın oluşmasında, gelişmesinde, klinik evresinde, sıklığında ve akut hastalık alevlenmelerinin şiddetinde rolü vardır. Birçok hastada yetersiz beslenme durumu ve kilo kaybı vardır” diyen Prof. Dr. Hamzaoğlu, aslında, inflamatuvar barsak hastalarının yaklaşık yüzde 65-75’inde, özellikle Crohn hastalarında kilo kaybı görüldüğünü ayrıca hastaların yüzde 60-80‘inde kansızlığın söz konusu olduğunu bildirdi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“Beslenme eksikliğinin önemli bir sebebi yetersiz gıda alımıdır. Bir çok hasta yemekten korkmakta, birşeyler yemenin kendisi için zararlı olduğunu, hiçbirşey yememesi gerektiğini düşünmektedir. Bazı hastalar da, çeşitli gıdalar rahatsızlık uyandırdığı için diyetlerini belirli yiyecek grupları için sınırlarlar.

Ayrıca, akut atak sırasında besinlerin emilimi azalabilir ve hastalıklı barsak bölümünden protein kaybedilir. Hastalık alevlenmesi sırasında ishal, suyla beraber mineral ve vitaminlerin de kaybına neden olur. Yanlış yeme, içme hastalığın alevlenmesine neden olmaz. Hastalığın gelişmesi ve akut alevlenmelerin tetiklenmesi bir çok faktörle ilişkilidir.”


İçeriği Paylaşın