Kalp, Kanser Gibi Hastalıklarda Depresyon

Kalp, Kanser Gibi Hastalıklarda Depresyon

Kalp, Kanser Gibi Hastalıklarda Depresyon

Bizi Takip Et


Fiziksel hastalıklar ruhu da olumsuz etkiliyor

Acıbadem Hastanesi Onkoloji ve Nörolojik Bilimler Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Pakize Geyran, fiziksel hastalıkların ruhsal durum üzerindeki etkilerini anlattı.

Hayat bu, bir gün başınıza öyle bir hastalık gelebilir ki yaşam düzeniniz birden altüst olabilir. Fiziksel hastalıklar bedeni olduğu kadar ruhu da olumsuz etkileyebilir.  Anksiyeteden panik atağa kadar farklı rahatsızlıklara yol açabilecek bu durumda devreye giren psikiyatrik tedavi hayata yeniden farklı bir gözle bakmanızı sağlayabilir

Bir gün, hiç beklenmedik bir anda, üstelik daha pek çok şey yapmayı planlarken, ölümcül ya da kronik seyirli ve tedavisi zor olan bir hastalık ortaya çıkarsa, ne olur? İşte o andan sonra çok şey değişir insanın yaşamında. Gelecekle ilgili planlar ve umutlar yerini hüzne, karamsarlığa ya da pişmanlığa bırakıverir aniden. “Neden ben?” sorusu insanın beynini kemirir günlerce. Hastalığa hazırlıksız yakalanmak, gelecek planlarını ertelemek, öncelikleri değiştirmek zorunda kalmak yoğun acı verir insana. Yaşam süresinin kısaldığı, zamanın az kaldığı düşüncesiyle geçmiş gözden geçirilir sık sık. Çoğu kez bunu pişmanlıklar, öfke, gücenme, suçlayıcılık duyguları takip eder.

Yaşanan bu ilk şokun ardından artık eskisi kadar zinde olamamanın sıkıntısı başlar önce.  Performans kaybı nedeniyle, yoğun bir tempolu yaşamdan sedantel bir döneme geçmek hiç de kolay değildir zira. Buna bir de tedavinin yan etkileri, vücutta oluşan deformiteler ve en önemlisi de ölüm korkusu eklenince, pek çok kişi için yaşam adeta bir kabusa dönüşüverir bir anda. İçsel dünyada gelişen büyük yaralar anksiyeteden depresyona, panik ataktan öfke nöbetlerine kadar pek çok sorunu da beraberinde getirir.

Peki fiziksel hastalıkla birlikte gelişen psikiyatrik belirti ya da hastalıklara karşı ne yapmak gerekiyor? Acıbadem Hastanesi Onkoloji ve Nörolojik Bilimler Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Pakize Geyran, bu noktada psikiyatrik tedavinin mutlaka devreye girmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Fiziksel hastalığın ardından gelişen psikolojik belirtiler ya da hastalıklar kişinin yaşam kalitesinin düşürebileceği gibi,  intihar girişimlerine de yol açabiliyor. Dolayısıyla, ruhsal sıkıntıların görmezden gelinmemesi büyük önem taşıyor” diyor.

Kaygılı Bir Dönem

Fiziksel hastalıklar bedeni olduğu kadar duyguları, düşünceleri ve ilişkileri de etkileyebiliyor. Hastalığın özelliklerine, etkilenen organa, hastanın içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal koşullara göre matem, panik, suçluluk ve inkar gibi kaygılar ya da tepkiler ortaya çıkabiliyor. Bunun sonucunda anksiyete, depresyon, panik atak ya da intihar girişimleri gibi acil müdahale gerektiren psikiyatrik tablolar da gelişebiliyor. Akut, yani ani başlayan bedensel hastalıklarda genel anlamda hastalığın ilk döneminde en sık anksiyete, yani kaygı durumunun gelişiyor. Hastalık süresi uzadıkça bu tabloya karamsarlık ve ümitsizlik gibi depresif  belirtiler de ekleniyor. Bedensel hastalığa uyum sürecinde en sık kullanılan savunmalar ise inkar ve minimizasyon. Bu tip savunmalar hastanın anksiyetesiyle baş edebilmek amacıyla gelişiyor. Tedaviyi kabul etmede, belirtileri önemsemede bir sorun yaratmadığı ölçüde bu tip savunmalar erken dönemde yarar sağlıyor.

Kimileri fiziksel hastalığa kolay uyum sağlarken, kimilerinin ise tanı konulmasının ardından tüm yaşantısı altüst olabiliyor. Bu noktada, hastanın strese olan toleransı büyük önem taşıyor. Çünkü hastalığı yaşayan hemen herkeste ortaya çıkan tepkilerin niteliği ve şiddeti, yaşadığı günlük sıkıntılar ya da geçmişteki bir travma nedeniyle strese toleransı düşük kişilerde daha yüksek düzeyde seyrediyor. Doç. Dr Geyran, psikiyatrik tepkiler ve tedavilerin, sinir sisteminde oluşan geçici biyolojik değişiklikler,  hastanın kişilik yapısı, duygu durumu ve çevresel faktörlerin yer aldığı çok boyutlu bir değerlendirme gerektirdiğini vurguluyor.

İyileşmeyi Geciktiriyor

Fiziksel hastalıklarda gelişen davranışsal ve ruhsal sorunlar yaşam kalitesini, tedaviye uyumu, tedavi ve bakım sürecini, hastalığın seyrini, iyileşmeyi ve tedaviye olan yanıtı olumsuz yönde etkiliyor.  Ruhsal -davranışsal tepkiler, uygun psikolojik yaklaşımla engellenebiliyor veya ortadan kaldırılabiliyor. Ancak zaman zaman fiziksel hastalıklara eşlik eden psikiyatrik belirtilerin ya da hastalıkların atlanabildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Geyran, “Bu da intihar girişimi gibi riskli ve ciddi durumlara müdahale edilmesini geciktirebiliyor. Psikiyatrik sorunların tedavi edilmemesi aynı zamanda bedensel hastalığın iyileşme sürecini de uzatıyor. Fiziksel hastalıklara eşlik eden psikiyatrik tablonun atlanmaması, hastanın sağlığı açısından büyük önem taşıyor” diyor.

Fiziksel hastalığın psikolojik etkilerinin yanı sıra neden olduğu biyolojik değişiklikler nedeniyle ruhsal etkilere de yol açtığı unutulmamalı. Meme kanseri tanısıyla organ kaybı yaşayanlar, uzun dönem kısırlık tedavisi görmelerine rağmen çocuk sahibi olamayanlar, böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize bağlanmak zorunda olanlar ya da karaciğer gibi organ nakil ameliyatı  bekleyenler, bir başka deyişle ciddi bir fiziksel hastalığın etkisi nedeniyle yaşamlarını yeniden düzenlemek zorunda kalabilirler. Ve bu yeni durum uyum sağlamakta büyük güçlük çekebilirler. Mevcut savunmaların gücü, sosyal güvence ve çevresel destek bu tip ağır hastalıkların getirdiği sorunlarla baş etme konusunda yeterli gelemeyebiliyor. Geçmişte yaşanan ya da halen devam eden psikiyatrik sorunlar da fiziksel hastalıkla baş etmede güçlük yaratabiliyor. Örneğin geçmişinde bir travma yaşayan ya da depresyon geçiren kişiler, gelişen fiziksel hastalıkla baş etmekte daha çok zorlanabiliyor. İşte bu noktada devreye mutlaka psikiyatrik tedavinin girmesi gerekiyor.

Özellikle fiziksel hastalığın ilk döneminde ya da tekrarlayıcı ataklarında, doktor ziyaretlerini aksatmamak, önerilen ilaçları kullanmak, yakınların ya da arkadaşların bakım ve yardımlarını istemek, gelişen yeni duruma uygun olmayan aktivitelerden vazgeçmek gerekiyor. Doç. Dr. Pakize Geyran, belirtilerin kontrol altına alındığı dönemlerde ise bunun aksine hastalık davranışının tek ve biricik tutum olarak sürdürülmemesi gerektiği uyarısında bulunarak sözlerine şöyle devam ediyor: “Hastalığın erken döneminde bu rolün benimsenmesi, doktorla işbirliğini ve tedaviye uyumu pekiştirdiği için önemli. Ancak bu rolün tek sosyal rol olarak benimsenmesi gereksiz doktor ziyaretlerine ve ilaç kullanımına neden oluyor”.

Nasıl Tedavi Ediliyor?

Doç. Dr. Pakize Geyran, hem kendi çabası hem de çevresinin desteğine rağmen ruhsal sıkıntılarıyla baş edemeyen hastaların psikiyatrik yardım alması gerektiğini belirtiyor. Peki, tedavide nasıl bir yöntem izleniyor? Fiziksel hastalığın ardından gelişen psikiyatrik sorunlarda hastaya destek ve güven vermek, ona kaygılarının ortadan kalkması için zaman tanımak gibi yaklaşımlar büyük yarar sağlıyor. Ancak bu noktada hastada aşırı bağımlılık tutumunun gelişme riskinin de akılda tutulması gerekiyor. Tedavide medikal yöntemlerle psikoterapi entegre ediliyor. Bu yaklaşımın altında, fiziksel işlevlerle psikolojik yanıtlar arasında karşılıklı bir etkileşimin kabulü yatıyor. Hastalığın erken döneminde şaşkınlık, endişe, kaygı, olarak dışa vuran şok etkilerin yatıştırılmasında, yaşanan distresin söze dökülmesi destekleniyor. Uygulanan medikal tedavi ve psikoterapiyle hastanın kaygı düzeyinin düşürülmesi, karamsarlık ve endişe yaratan düşünce ve algılamaların değiştirilmesi hedefleniyor. Hastanın, hastalıkla birlikte yaşamaya uyum sağlaması için yeniden planlaması gereken gelecek planları ve kimlik beklentilerini şekillendirmede destek olunuyor. Ortaya çıkan depresif belirtilerin şeddeti çok ağır ise, ölüm düşüncesi gibi çok ciddi psikiyatrik belirtiler gelişmişse, zaman kaybetmeden medikal tedaviye başlanabiliyor. Evlilik ve aileye ait sorunların tedaviyi olumsuz etkilediği koşullarda, hastanın ailesine de psikoterapi uygulanabiliyor.”

Psikiyatrik Yardım Gerektiren Durumlar

1-Uykusuzluk, kabus görme
2-Umutsuzluk, çaresizlik, suçluluk duygusu 
3-Zihinsel karışıklık, bellek bozukluğu
4-Ağlama nöbetleri
5-Hastalık ve tedavi sürecine uyum sağlama güçlükleri
6-Kişilik değişimleri
7-Madem tepkileri
8-Mesleki ve sosyal işlevlerden fiziksel hastalıkla uyuşmayan ölçüde uzaklaşma, kendini yalıtma
9-Sürekli kaygı ve karamsarlık
10-Günlük ve kısa süreli planlar yapamama
11-Karar verme güçlükleri
12-Her şeyi olumsuza yormak
13-Aşırı alınganlık, gücenme
14-Başkalarını kendisine acıdığı hissine kapılma
15-Ani öfkeli tepki verme kırıcı olma
16-Hem yardım alamadığından yakınma, hem de yardımı reddetme

Kaynak: Acıbadem Hastanesi web sitesi
(www.acibadem.com.tr)


İçeriği Paylaşın