Kanser Tedavisinde Nükleer Tıp Uygulamaları

Kanser Tedavisinde Nükleer Tıp Uygulamaları

Kanser Tedavisinde Nükleer Tıp Uygulamaları

Bizi Takip Et


Medstar Antalya Hastanesinden Radyoloji ve Nükleer Tıp Uzmanı Prof. Dr. Akın Yıldız,  ATV Avrupa ekranlarında izleyicisiyle buluşan “Esra Kazancıbaşı ile Sağlığım İçin Herşey" programına katıldı.

Nükleer tıbbın, radyo aktif maddeler kullanarak hastalıkların tanı ve tedavisinde uygulandığını vurgulayarak kanser tedavisinde nükler tıbbın yerini anlattı.

Esra Kazançıbaşı sordu, Prof. Dr. Akın Yıldız yanıtladı.

Nükleer tıp nedir? Günümüzde hangi hastalıkların teşhisinde ve tedavisinde nükleer tıp yöntemlerine başvuruluyor? Kanser tedavisinde nükleer tıbbın yeri nedir? Nükleer tıpta hedefe yönelik tedavi kimlere uygulanır? Moleküler tedavi nedir? Hangi tür kanserlerde atom tedavisi uygulanıyor? Aşırı şeker yiyenler kanser açısından risk grubuna mı giriyor? Obezite kansere yol açar mı?

İşte yanıtları...

. Nükleer tıp nedir?

“ Nükleer tıp, radyo aktif maddeler kullanarak hastalıkların tanı ve tedavisinde uygulanır. Aslında oldukça eski bir branştır. Hem teşhis ve tedavi kısmı yani klinik tarafı, hem görüntüleme, hem de laboratuvar tarafı olan farklı bir alandır. İkinci dünya Savaşı'nda radyo aktif maddelerin kötü kullanımasından sonra bilim insanları, 'Acaba insanlık için olumlu tarafta da kullanılır mı?' düşüncesinden yola çıkarak bazı uygulamalar geliştirdiler. Son 10-15 yıl içerisinde çok önemli gelişmeler oldu.”

. Günümüzde hangi hastalıkların teşhisinde ve tedavisinde nükleer tıp yöntemlerine başvuruluyor?

“ Nükleer tıbbın uğraştığı alanın büyük çoğunluğu kanserle ilgili. Ancak kanser dışında da beyin, kalp, kemik, eklem hastalıkları ve birçok başka hastalıkla da ilişkili uygulamaları var.  Çok belirgin olan ve giderek de gelişen kısmı, kanser teşhisi ve tedavisiyle ilgili olan kısmıdır.”

"NÜKLEER TIP İLK OLARAK TİROİT KANSERİNDE KULLANILDI"

. Hengi kanser türlerinde nükleer tıp kullanılıyor?

“İlk başladığı uygulamalar tiroid kanseri teşhisinde ve tedavisindeki kullanımıdır. 1940’lı yıllardan beri uygulanan bir yöntemdir. Çok yerleşik bir tedavidir. Tiroid kanseri ameliyatından sonra; geri kalan dokunun tahrip edilmesi, uzak yayılımları varsa bunların tahrip edilmesine yönelik radyo aktif iyot dediğimiz, halk arasında atom olarak tabir edilen bir tedavi şeklidir. Oldukça etkin bir tedavidir. Zehirli guatr dediğimiz yine tioide yönelik atom tedavisi uygulamaları da var. Radyo aktif iyodun daha düşük dozlarda kullanılmasıyla zehirli guatr tedavi edilebiliniyor. Atom tedavisinin kolay bir uygulaması var; hastaya sıvı veya kapsül biçiminde veriliyor.

Bunun dışında son yıllarda daha farklı yeni gelişmeler var. Türkiye’de de yeni yeni uygulamakta olduğumuz bir tedavi daha var. Bu da pankreasın nöroendokrin dediğimiz bir alt kanser tipine yönelik tedavidir.  Bu tür kanserin tetkikinin yapılması, teşhisinin konulması, hastalık yaygınlığının belirlenmesi ve tedavisinin yapılabilmesi nükleer tıp yöntemiyle yapılabiliyor.

Çok yeni gelişen bir başka alan prostat kanseri; görüntülemesi ve tedavisiyle ilgili büyük potansiyel şu an için var. Dünyada ve Türkiye’de yeni kullanılmaya başlandı. Onun dışında yine bazı çocukluk çağı tümörleri, lenf kanserinin bazı tiplerinde bu tedavi uygulanabiliyor. Kemik ağrı tedavisinde -kemiğe yayılmış kanserlerde hastanın özellikle diğer tedavilere cevap vermeyen çok şiddetli ağrıları olabiliyor- nükleer tıp yöntemleriyle samaryum dediğimiz izotop kullanarak bu ağrıları geçirebilmek mümkün.”

“KANSER HÜCRESİNE YÖNELİK TEDAVİ”

. Nükleer tıp alanında, "hedefe yönelik tedavi" neleri kapsıyor, moleküler tedavi nedir?

“Eğer kanserden söz ediyorsak hedefimiz kanser hücresidir. Kanser hücresinin normal diğer sağlıklı hücrelere göre bazı farkları vardır. Anormal çoğalıyorlar, kontrolsüz büyüyorlar, çok enerji harcıyorlar, farklı yüzey özellikleri var. Bazı kanser hücrelerinin üzerinde bazı özel proteinler oluşabiliyor. Normal hücreye göre içinde çok farklı mekanizmalar var. Bütün bu özelliklerden yani kanser hücresinin normal hücreden farklı olan özelliklerinden yararlanarak bazı yeni geliştirilen özel tedaviler var. Hedefe yönelik tedavi dediğimiz şey bunların bütününü içeriyor. Kemoterapi yerine ya da kemoterapiyle paralel kullanılan akıllı ilaçlar var. Bunu akkılı atom tedavisi şeklinde düşünebiliriz.

Nükleer tıpta, kanser hücresini tanıyan aynı akıllı ilaçlar gibi kanser hücresinin belli özelliklerini veya zaaflarını tanıyanbilen ve hedefe yönlenen bazı özel maddeler geliştirildi. Bu maddeleri eğer radyoaktif enerji yüklü bir parçacıkla beraber hastaya verirseniz gidip o kanser hücresini buluyor ve orayı tahrip edebiliyor. Akıllı ilaçlarla aynı benzer mekanizmayla, benzer mantık ve felsefeyle bu hastalıkları hem görüntüleyebiliyorsunuz ve görüntülediğiniz odakları tedavi edebiliyorsunuz. Bu da nükleer tıbbın avantajı.

Hedefe yönelik atom tedavisinin yani  radyoaktif tedavinin ışın tedavisinden bir farkı var. Her ikisinde de radyasyon kullanılıyor ama ışın tedavisinin amacı ve yeri farklı; orada hastalık bölgesine dışarıdan ışın veriliyor. Radyoaktif tedavide ise vücuda yayılmış bir hastalık bile olsa damar yoluyla ya da ağız yoluyla uygulanan bir tedavi. Atomu, kanser hücresine özgün özellikler taşıyan bir molekülle beraber verdiğinizde, atom gidiyor ve hedefi buluyor. Onu görüntülüyorsunuz ve sonra yüksek enerjili bir atomla beraber aynı işi yaparsanız bu sefer görüntüleme değil tedavi etmiş oluyoruz.”

.  Atom tedavisi, karaciğer tümörlerinde faydalanılan bir yöntem mi?

“ Karaciğerdeki tümörü besleyen damardan yüksek enerjili hastalık bölgesine yönelik bazı atomlar veriliyor. Buna mikro küre tedavisi diyoruz. Küçük kürecikler halindeki atom, yüksek enerjiyi etrafa saçmadan -gittiği bölgede yaklaşık bir 5 mm bölge içerisinde en fazla 1 cm bir alan içerisinde- ışınlama yapıyor.  Böyle bir tedavi sırasında radyasyon hastanın tüm vücuduna dağımlmadığı için radyosyonun yan etkileri de olmuyor. Sadece gittiği yerdeki kanser hücresini ve etrafını tahrip eden ediyor. Radyoloji ve nükleer tip birlikte uygulanıyor.”

. Karaciğerdeki her tümöre küre tedavisi uygulanabılıyor mu? Karaciğerin metastaza bağlı olan tümörlerinde de aynı yöntem kullanılıyor mu?

“Karaciğerin her türlü tümörüne küre tedavisi uygulanabilir. Özellikle karaciğerin kendisinden yani karaciğer hücresinden kaynaklanan hepatositler kanserde oldukça etkili bir yöntemdir ama doğru hasta seçimi çok önemlidir. Bu yöntemi erken dönem hastalarına uygulamıyoruz çünkü erken dönemde başka tedavi seçenekleri de var. Erken dönemi henüz geçmiş hastalarda etkili olduğunu görüyoruz.”

“ATOM TEDAVİSİ KASIKTAN GİRİLEREK YAPILIYOR”

. Atom tedavisi nasıl yapılıyor?

“Kasıktan girilerek hepatik anter dediğimiz tümörü besleyen damara ulaşılıyor. Kasıktan bir telle giriliyor ve karaciğer anjiyosu denilen yöntemle damarlarda görüntüleme yapılıyor. Birinci seansta önce inceleme yapılıyor; karaciğerdeki damarların yapısı, durumu inceleniyor. Atom, nereye verilecek, ne miktarda verilecek bütün bunlar incelendikten sonra doz hesaplanıyor ve nereye verileceği planlanıyor. İkinci aşamada sadece bu atomu vermek kalıyor.”

. Atom tedavisi öncesinde hastanın hazırlanması gerekiyor mu? Hasta anestezi alıyor mu, alıyorsa ne tür anestezi uygulanıyor?

“Çok ciddi büyük hazırlıklar yok sadece aç kalması gerekiyor. Ondan sonraki aşamada bütün bu planlamayı yapıp sonra tedaviyi uyguluyoruz. Bazı yan etkileri var ama iyi bir hazırlık yaparsanız bu yan etkileri de azaltıyorsunuz.

Sadece iğnenin olduğu bölgeye lokal anestezi uygulanıyor. Hastanın uyumasına gerek yok. Hastayla konuşabiliyorsunuz. Eğer gerekirse hasta biraz sakinleştiriliyor ama genelde hastalar bunu çok rahatlıkla kaldırabiliyorlar. Ağrı olursa ağrıya da çok kolay müdahale edebiliyoruz.

. Ne tip yan etkiler görülebiliyor?

“En sık gördüğümüz yan etki atomun karaciğer dışına; mide damarına gözle görmediğimiz bir yere kaçması söz konusu olabiliyor. O zaman midede bazı sıkıntılar yaratabiliyor.

Bunun dışında karaciğerdeki hücrelerin radyasyona ne kadar hassasiyet gösterdiğini bilemediğiniz için öncelikle bunu tahmin edemediğiniz için bazen karaciğere verdiğiniz bölgede normal hücrelerde hasar oluşturabiliyor. Bunlara dikkat ederek iyi planlamalar yaparak müdahale etmek mümkün.”

“HER TÜMÖR, HER HASTA FARKLIDIR”

. Karaciğer kanserine uygulanan atom tedavisinde başarı oranı nedir?

“Tedavinin etkinliği yüzde yüz değil. Kısmi başarı oranları yüzde 30’lar civarında. Yüzde 5 -10 arası tümörün tamamen ortadan kalktığını görüyoruz.  Hastaların hepsini aynı kategoriye koymamamız gerekiyor. Her hastanın durumu farklı, doğru hasta seçimi ile bu rakamlar değişebiliyor. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, mücadele edin ama bazı vakada pek fazla cevap alamayabiliyorsunuz. Hastalık kendi seyrinde devam edebiliyor. Bu da tümörün radyasyona hassasiyetiyle ilgili bir durum; her tümör, her hasta farklıdır.

Tıbbın şu anda yol aldığı ana felsefe, kişiselleştirilmiş tedavi.  O da şu demek; her hastayı kendi özelinde değerlendirerek ona yönelik planlama ve ona yönelik ilaçlar hazırlamak ve ona yönelik tedavi planları yapmak.

Hastayı; onkolojisiyle, radyolojisiyle, radyasyon onkolojisiyle ekip halinde değerlendirip en optimal tedaviye karar v ermek gerekiyor."

.  Nükleer tıpta prostat kanserinin tanı ve tedavisi hakkında neler yapılıyor?

“Prostat kanserinde halk arasında çok bilinen PSA dediğimiz bir kan testi  vardır. Belli bir yaştan sonra erkeklerin bunu yapmaları önerilir. PSMA (Prostat Spesifik Membran Antijen) dediğimiz prostat kanserine özgü bir protein var. Gaylum 68 dediğimiz bir izotopla birleştirilerek görüntülemesi yapılıyor.”

. Hangi vakalar için bu yöntem daha uygundur?

“ Kanser tanısı konmuş ve tümör metastaz yapma yani yayılma özelliği taşıyorsa bu yöntemin önemi var. Örneğin gleason skoru dediğimiz patolojik bir değerler durumu var. Bu eğer 7’nin üzerindeyse hastalığın yayılma riski yüksek oluyor. Bunu başlangıçta bize patologlar söylüyor. Lenf bezlerine, kemiğe yayılma riski yüksek bir hastalıktır. Erken saptama ve erken tedavi yapılması belki gelecekte uygulanacak büyük bir cerrahiyi engellemiş olur.”

. Aşırı şeker yiyenler kanser açısından risk grubuna mı giriyor?

“Şeker, 'kanser yapar' diyemeyiz ama kanser hücresi, şekeri çok kullanıyor. 'Şeker, kanser yapıyor' gibi doğrudan bir ilişki kurmak mantıklı değil. Ancak, obezite kansere yol açıyor.”


 


İçeriği Paylaşın