Kapalı Bypass Nedir? Kapalı Bypass Ameliyatının Avantajları Nelerdir?

Kapalı bypass ameliyatları hakkında merak edilenleri Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Barış Çaynak, Sağlığım İçin Herşey'e anlattı.

Kapalı Bypass Nedir? Kapalı Bypass Ameliyatının Avantajları Nelerdir?

Bizi Takip Et


Kapalı bypass ameliyatları hakkında merak edilenleri Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Barış Çaynak, Sağlığım İçin Herşey'e anlattı. "Kapalı cerrahi, hastanın ömrünü uzatan, hayat kalitesini yükselten bir cerrahidir" diyen Çaynak, ayakta hiçbir kesi olmadan uygulanan mini bypass yöntemi olarak adlandırdığı kapalı bypass ameliyatının avantajları hakkında önemli bilgiler verdi.

. Hangi durumlarda bypass ameliyatı gerekir?

‘‘Bypass ameliyatı kalp damarları kapalı kişilere yapılır. Kalp damarlarında darlıklar veya tam tıkanıklıklar varsa önce bu tıkanıklıkların derecesini belirlemek için mutlaka bir anjiyo yapılır. Zaten teşhis de anjiyo ile koyulur. Eğer anjiyo ile yani balon stent işlemi ile açılması mümkün olmayan damarlar varsa o zaman bypass cerrahisi düşünülür. Bypass ile anjiyoyla damar açılması birbirinden çok farklı işlemlerdir. Birinde tıkalı damar açılırken diğerinde tıkalı damarın ilerisine yeni bir damar dikilir. O yüzden bypass cerrahisi stentten farklı ve daha uzun ömürlü bir durumdur. Kalbi besleyen üç tane damar sistemi vardır. Bunların üçünde de darlığı olan özellikle bir de şeker hastalığı olan kişilerin mutlaka bypassa gitmeleri gerekir. Daha önceden stent olmuş, stenti tıkanmış kişiler veya ilk teşhiste stente uygun olmayan damar tıkanıklıkları olan kişiler bypass olmalıdır.’’

HASTAYA SAĞLADIĞI AVANTAJLAR NELERDİR?

. Bypass ameliyatlarının çeşidi var mıdır? Açık ya da kapalı bypassın hastaya göre avantajları ya da dezavantajları nedir?

‘‘Bypass ameliyatları uzun yıllardır yapılan bir cerrahi yöntemdir. Bu yöntemde tıkalı olan damarların ilerisine göğüs duvarından ya da bacaktan alınan damarlar dikilerek kalp için yeniden kan dolaşımı sağlanır. Açık veya kapalı ameliyatın birbirinden farkı yoktur. Kapalı ameliyatlar özellikle son 20 yılda, rutin olarak da son 4-5 yılda yapılmaktadır. Kapalı cerrahi, hastanın ömrünü uzatan, hayat kalitesini yükselten bir cerrahidir. Ama cerrahinin kendisi hastaya ciddi külfet verir. Bunun sebebi ameliyatın yapılış yeri ve cerrahi kesiklerin çok fazla olmasıdır. Bypass cerrahisinde damarları almak için ayak bileğinden kasığa kadar bütün bacağın kesilerek oradan damarın çıkarılması gerekir. Ama benim mini bypass adını verdiğim kapalı bypass cerrahi yönteminde, bacak damarı tamamen endoskopik olarak çıkarılır. Ayakta hiçbir kesi olmaz ve bu çok önemlidir. Çünkü açık cerrahiden sonra bacak enfeksiyonları, yara iyileşme problemleri, yürüme güçlükleri, ayakta şişlikler olur. Hastaların büyük oranda kilolu ve şeker hastası olduğu da göz önünde bulundurulursa buradaki yaraların uzunluğu ve iyileşme süreleri gerçekten çok sorunludur.

Kapalı bypassta göğüs kemiği açılıp, normalde kalbe ulaşılan açık cerrahiye kıyasla, sadece sol kaburgalar arasından 4 santimlik bir yerden ameliyat yapılır. Böyle olduğunda göğüs kemiğiyle ilgili problemler yaşanmaz. Bu ameliyatlarda çoğu zaman hiç kan nakli olmaz. Ameliyat sonrası ritim bozuklukları ve akciğer problemleri de açık bir cerrahiye kıyasla çok daha az olur. Rehabilitasyon süreci çok hızlı olurken, hasta yoğun bakımda 24 saatin altında kalıp odaya çıkabilir. Dördüncü beşinci saatte solunum cihazından ayrılıp oturtulur; ertesi gün yürütülür.

Odaya çıktığı andan itibaren de tamamen işini gücünü yapacak durumdadır. Göğüs kemiği açılan bir hastada kemiğin oynamaması için ciddi çabalar sarf etmek gerekir. Bypass ameliyatı yaparken damarları açarız ama bu defa kemikle ilgili problemler ortaya çıkar. Kemiği açmazsak kemikle ilgili kaynama ve enfeksiyon problemleri de olmaz. O yüzden hasta ilk olarak böyle bir sorundan kurtulur. Toparlama dönemi çok hızlı olur. Dördüncü gün hastaneden taburcu olup bir hafta on günde işine dönebilir.’’

HASTALAR NEDEN ENDİŞE DUYUYORLAR?

. Hastaların ameliyattan endişe duymalarının sebebi nedir?

‘‘Hastaların endişe duymaları aslında çok anlaşılabilir bir durum. Örneğin 10 yıl önce ameliyat yaptığım bir hastam geldiğinde tamamen değişmişti. Her şey yolunda ve kalbi de iyi çalışıyor olmasına rağmen farklı geldi. Çünkü çalışma hayatından, hırslarından koptuğunu, eskiden yaptığı işleri yapamadığını, sportif faaliyetlerini yapamadığını, denize girerken herkes ne oldu diye sorduğu için sosyal hayattan uzaklaştığını ve psikolojik olarak kendisini iyi hissetmediğini söyledi.

Bu örnek kalbiyle ilgili hiçbir sorunu olmayan hastanın açık bypass ameliyatı sonrası durumu. Hastaların endişeleri daha çok hayatından kopmakla ilgili oluyor. Bir de ileri yaş ve riskli hasta grubu var. Kilo, şeker hastalığı, akciğer hastalığı olması bizim için risk faktörleri. Çünkü ameliyatı çok güzel de yapsanız hastanın akciğeriyle ilgili problem yaşama ihtimaliniz yüksek oluyor. Şeker hastası olduğu için yaraları kapanmayabiliyor. Kemik erimesi olan hastada kemikte kaynama ihtimali düşük oluyor. İşte bu grup hastalar ameliyatın sonrasından korkuyorlar. Yaralarım iyileşecek mi, tekrar güzel nefes alabilecek miyim, bu kemik kaynar mı, bu bacak iyileşir mi diye düşünüyorlar.’’

KRONİK HASTALIKLAR VE KALP SAĞLIĞI

. Kronik hastalıklar ve kalp sağlığı arasında nasıl bir ilişki var? Mesela obezite ve diyabet hastaları kalp hastalıkları açısından daha fazla mı risk taşır?

‘‘Hastaların neredeyse yüzde 70’i şeker hastası ve şeker kalp hastalıkları için ciddi risk faktörüdür.  Özellikle uzun vadede üç aylık şekeri yüksek olan, kontrolsüz şekeri olan kişiler mutlaka kalp kontrolünde olmalıdırlar. Obezite de ciddi bir risk faktörüdür. Özellikle hareketsiz hayat, felç evresi genişliği, kolesterol yüksekliği ve bunun yanında ailesel durumun olması gerçekten riskli bir durumdur. Sadece kalp hastalıkları yönünden değil tedavi seçenekleri de daha riskli olur. Şeker hastalarında yara iyileşme problemi olur. Bu hastalar ileri yaşta kemikle ilgili bir komplikasyon olursa enfeksiyon riski ciddi boyutlara gelebilir. Obezite ile şeker hastalığı zaten çok birliktedir ve bu hastalar daha ameliyat olmadan ameliyat sonrası komplikasyonu yüksek hasta grubudur. Kilolu bir kişinin bacağını açtığınızda iyileşme problemi çok ciddi oluyor. Göğüs kemiğini açtığınızda kemiklerin birbirini tutmama ihtimali çok yüksek oluyor. Tekrar tekrar ikinci, üçüncü ameliyatlar gerekiyor. Kalple ilgili bir problem kalmadığı halde kemikle, enfeksiyonla ve yarayla ilgili problemlerle uğraşılıyor.’’

OPERASYON SONRASI HASTAYI NELER BEKLİYOR?

. Operasyon sonrasında hastayı neler bekliyor?

‘‘Kapalı ameliyattan bir gün önce hasta yatırılıp çok detaylı bir checkuptan geçiriliyor. Boynundan bacağına kadar bütün vücudunun tomografisi çekiliyor. İç organların, kalbin yerleşimi, aort damarının durumu görülüyor. Ertesi sabah hasta ameliyata alınıyor. Ameliyat yaklaşık 5-6 saat sürüyor. Ameliyattan sonra bir gün yoğun bakımda kalıyor. Bunun 4-5 saatini solunum aletine bağlı ve anestezi altında geçiriyor. Hasta uyandırıldıktan sonra oturtuluyor ve yürütülüyor. Ertesi sabah odasına çıkacak durumda oluyor. Kapalı ameliyatlarda yoğun bakım süreci daha da kısalıyor.

Özellikle solunum yönünden çok daha hızlı yol alıyoruz ki ameliyattan sonra en çok akciğer problemlerinden zorlanıyoruz. Bu hastalar çok rahat nefes alıyor, öksürüyor, sağına soluna dönebiliyor. Odaya normal yürüyecek, dolaşacak durumda çıkıyor. Zaten hastanede toplam 4 gün kalıyor. Hasta kapalı ameliyat olduğu için eğer arabasıyla gelmişse arabasıyla evine gidiyor. Oysa açık bir ameliyat olduysa araba kullanması 2-6 ayı buluyor. 1-2 ay yan yatamıyor. Bir şey kaldıramıyor, özellikle kol ve göğüs kaslarını kullandığı bir spor veya meslek yapıyorsa buna devam edemiyor. O yüzden kapalı ameliyat, kişinin normal hayatına devam etmesi için, bypass ameliyatına çok ciddi çözüm getiren bir cerrahi seçenektir.’’


İçeriği Paylaşın