Karaciğer Nakli ve Organ Bağışı

Karaciğer Nakli ve Organ Bağışı

Karaciğer Nakli ve Organ Bağışı

Bizi Takip Et


Karaciğer hastalıkları çok farklı nedenlerle ortaya çıkabiliyor. Nakil gereken aşamaya gelindiğinde ise hayati tehlike üst düzeye çıkmış oluyor. Ülkemizde başarıyla organ nakli yapılabiliyor ancak bağışların genellikle canlı vericiden olması hekimleri düşündürüyor.

Türkiye’de yaklaşık kaç kişi karaciğer nakli olmayı bekliyor? Yıllık ortalama karaciğer nakli operasyonu sayısı nedir? Diğer ülkelerle karşılaştırıldığında bu sayı kaç olmalıdır? Hekimler ne tür yanlış bilgiler ya da ne tür dirençlerle karşılaşıyor? Karaciğer yetersizliği dediğimiz bir tablo insanları nakile götüren bir süreç. Karaciğer yetersizliği nasıl bir tablodur? Canlıdan karaciğer nakli ameliyatı yaparken nasıl bir süreç oluyor? Bir yanda alıcı bir yanda verici ikisini aynı anda mı ameliyata alıyorsunuz? Özellikle vericiden karaciğerin alınması operasyonunda tıpta birtakım gelişmeler var mı? Vericinin ne kadar süre hastanede kalması gerekiyor?

Memorial Şişli Hastanesi, Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Koray Acarlı tüm soruları Sağlığım İçin Herşey’de yanıtladı.

.Türkiye’de yaklaşık kaç kişi karaciğer nakli olmayı bekliyor? Yılda ortalama olarak yapılan karaciğer nakli operasyonlarının sayısı nedir? İdeal de bu rakam kaç olmalıdır? 
“Bekleyen hasta sayısı ölçümü karaciğer için geçerli değil. Bu konuyu açmam gerekirse; bekleme sayısı kıstas almak yerine anlamlı bir veri sunabilmek için ‘geçen sene karaciğer beklerken kaç hasta öldü’ diye sormanız lazım. Ölenlerin istatistiği de olmadığına göre, ona cevap vermek zor.

Niye böyle diyorum? Çünkü karaciğer böbrek gibi bir organ değil. Karaciğer organı yetmediği zaman insanları hayatta tutmak mümkün değil. O nedenle de böbrekteki gibi birikerek, büyük bir bekleme grubu oluşturma ihtimali yok. Şu bir gerçek ki, Türkiye organ nakli sayısı olarak şu anda dünyadaki en medeni ülkelerle yarışacak halde. Yılda 1200-1300 karaciğer nakli yapılıyor ve gayet başarılı ama bütün mesele biz nakil yaptığımız organları kadavradan değil de canlıdan alıyoruz. Bu anlamda baktığımızda, biz hekimler için bir başarı ama vatandaş için başarısızlıktır.

Çünkü hekimler organ bağışını artırabilirmiş gibi bir ortam oluştu.. Hayır biz hekimler organ bağışını artıramayız, organ bağışını arttıracak olan vatandaşın kendisidir. Biz daha iyi ameliyatlar, daha başarılı ameliyatlar yapabiliriz.

ORGAN BAĞIŞI SORUNUNA VATANDAŞ SAHİP ÇIKMALI

.Organ bağışı konusunda yıllardan beri pek çok başarılı karaciğer nakli ameliyatına imza atan bir hekim olarak, ne tür yanlış bilgiler ya da ne tür dirençlerle karşılaşıyorsunuz? 
“Geriye dönüp baktığım zaman yine aynı şeyi soracağım; Vadandaş olarak, ‘Ben organ bağışladım mı?’ diye herkesin sorması gerekir. Şahsi olarak siz bağışlamış olabilirsiniz ama çok sayıda vatandaşımız organ bağışında bulunmadığı müddetçe biz bir şey yapamayız ki… Bizim tek yaptığımız şey bağışlanan organla hayat kurtarmak. Biz işin bu tarafındayız. İşin sahibi vatandaşın kendisi… Vatandaşın kendisi organ nakli, organ ihtiyacı olduğunda organ bekler durumunda ve nereden organ bulurum telaşı içinde. O nedenle o telaşta olmaması için vakitlice organ bağışlaması lazım. Bu kadar açık aslında ama bunu ancak başımıza gelince anlayabiliyoruz.”

KARACİĞER YETMEZLİĞİ KENDİNİ NASIL GÖSTERİR?

.Karaciğer yetersizliği nasıl bir tablodur?
“Yavaş yavaş gelişiyor aslında. Genellikle karaciğer yetersizliğine götüren hastalıkların hepsi, kronik dediğimiz uzun vadeye yayılan hastalıklardır. Yani karaciğeriniz hasta fakat siz bunu fark etmiyorsunuz. Bir müddet sonra ufak tefek, her gün ya da haftalar içinde birbirinin üstüne eklenen şikayetler ortaya çıkıyor. Giderek halsizleşme, ayaklarda şişme, karında su toplaması, vücudun sararması, göz altlarının sararması gibi belirtiler. Bu belirtiler giderek ağırlaşıyor aynı zamanda. Şişkinlik, sadece şişkinlik hissi değil, karında su toplanması nedeniyle insanların nefes alamayacak hale gelmesi, ayrıca yemek borusunda oluşan basınçlı balonlaşmış damarların kanaması ile ciddi ölümcül kanamalar ve sonunda üretimini yapamayan bir fabrikanın kapanması gerekir gibi bir son ile bitiyor hikâye.”

KARACİĞER AMELİYATI NASIL YAPILIR, KAÇ GÜNDE TABURCU OLURLAR?

.Canlıdan karaciğer nakli ameliyatı yaparken nasıl bir süreç oluyor? Bir yanda alıcı bir yanda verici ikisini aynı anda mı ameliyata alıyorsunuz? Özellikle vericiden karaciğerin alınması operasyonunda tıpta birtakım gelişmeler var mı? Verici açısından sormak istiyorum, ne kadar süre hastanede kalması gerekiyor?
“Karaciğer nakli ameliyatı öncesi hem alıcı, hem de verici çok ciddi bir hazırlıktan geçiyorlar. Öncelikle verici de çok ciddi bir tetkikten geçiyor. Çünkü vericinin sağlığı çok önemli. Yani hem fedakârlık yapacaksınız, karaciğerinizin büyük kısmını vereceksiniz, hem de bu savaştan sapa sağlam çıkacaksınız. O nedenle detaylı araştırmalardan sonra ameliyat başlıyor.

Ameliyata alıcı ve verici aynı anda başlıyoruz. Aslında ardışık olarak da yapılabilir. Ben çok eskiden öyle yapardım. Hem ekip yoktu, hem deneyim yoktu. Önce verici ameliyatını hazırlar, aynı kadavrada olduğu gibi karaciğeri çıkarır buza koyar, sonra da alıcı ameliyatına gidip bu karaciğeri oraya takardık ama bu dönemde bu yönteme gerek yok. Eğer ekibiniz var ve şartlarınız da müsait ise ameliyat aynı anda başlıyor.

Prof. Dr. Koray Acarlı

Hasta karaciğer çıktığında sağlam karaciğer de çıkmış oluyor. Hemen yeni karaciğeri yerine takıyorsunuz. Vericinin karaciğeri yüzde 30 oranında kalsa da, o karaciğer kişiyi hayatta tutabilmek için aynı üretimi yapmak zorunda. Aslında karaciğerin yüzde 70’ini kaybetmek ağır bir durum ve hasta birkaç gün etkilenir ama bu birkaç günün sonunda tamamen yavaş yavaş her şey normale döner. Elbette bütün bu söylediklerim bir aksilik olmazsa ki aksilik bu işin fıtratında var. Teorik olarak komplikasyon dediğimiz istenmeyen olayların gelişmesi her büyük ameliyatta ihtimal dahilindedir ama bir sorun olmazsa hastalar bir hafta, bilemediniz 10 gün içinde tamamen sağlıklı bir şekilde evlerinde gönderilebilirler.”

“HERKES KARACİĞER YETMEZLİĞİ RİSKİ ALTINDADIR”

.Kimler risk grubuna giriyor? Hebatit A, Hebatit B, C, D gibi hastalıklarda karaciğer yetmezliği riski nedir? Karaciğer kanserinde de böyle bir tablo olabiliyor mu?
“Herkes risk altında ve kimse bunun farkında değil. Tabii ki Allah’tan vücudun doğal savunma mekanizmaları var. Mesela; Hepatit B virüsü vücuda girdiğinde hemen uzun vadede kronik karaciğer hastası, siroz olmuyorsunuz. Vücudunuz yüzde 80-90 buna karşı bağışıklık kazanıyor ve hastalıktan kurtuluyorsunuz. Hepatit C’de ise böyle değil. Hepatit B’nin diğer kalanında da böyle değil. O nedenle mutlaka yeni doğandan itibaren Hepatit B aşısının yapılması gerekiyor ki, ülkemizde yapılıyor artık.

Onun dışında bazı genetik hastalıklar var. Bunlardan korunmanız pek mümkün değil ama erken farkında olmak, bazı ilaçlarla hasarın geciktirilmesi vs. mümkün. Şu anda en yaygın karaciğer hasarına neden olabilecek dışarıdan alınan hastalıklar hepatitler. Hepatit B ve hepatit C. Uzun süreli yoğun alkol kullanımı da riskler arasında sayılabilir. Onun dışında zehirli bazı maddelerin tüketilmesi. Aklınıza, ‘zehiri insanlar niye tüketiyor?’ sorusu aklınıza gelebilir. Farkında olmadan zehirli mantar yenilebilir, bazı ilaçlar aşırı dozda alınabilir ki özellikle çocuklarda evdeki bir ilaç şişesinden ilaç alınması karaciğer yetersizliğine neden olabilir.”

“BİLİNÇSİZCE KULLANILAN HER İLAÇ RİSK YARATIR”

 .Son zamanlarda özellikle de internet yolu ile de satılan bitkisel ilaçlar var, içerikleri de çok bilinmiyor. Bu tür bitkisel tabletlerin, hapların bilinçsizce tüketilmesi yine karaciğerde böyle bir harabiyet yapabilir mi?
“Her türlü ilacın, her türlü kimyasal ürünün bilinçsizce alınması, doktor tarafından verilmeden kullanılması risk yaratabilir. Karaciğeriniz hasta gözükmüyordur ama altında bir rahatsızlık vardır. O ilaç bu altında yatan nedeni körükleyebilir. Ayrıca, bazı ilaçları verirken kullandıktan bir müddet sonra karaciğerin durumuna bakmak gerekiyor. Çünkü vücuda giren kimyasalların büyük bir kısmı diyeyim karaciğer tarafından zararsız hale getirilip, vücuttan atılıyor. Onun için burada karaciğer hedef oluyor. Çünkü maddelerin toplandığı ve işlendiği yer orasıdır. O yoğunluk karaciğere hasar veriyor. Onun için bırakın öyle internetten satılan maddeleri, ilaçları bile hekim tavsiyesi olmadan kullanmamak önerilir aslında.”

.Kadavradan bağışların artması için özellikle önyargısı olan kişilere neler söylemek istersiniz?
“Eskiden şöyleydi; kimse nakil diye bir şey bilmiyordu. Bizler bildiğimiz için nakli anlatmaya, organ bağışına yönlendirmeye çalışıyorduk. Şimdi herkes naklin önemini biliyor. Herkes eninde sonunda karaciğeri yetersiz, böbreği çalışmazsa nakil olacağını biliyor. Tek bilmediği şey şu; başkalarına olur, bana olmaz gibi düşünüyor. O nedenle hepimizin bildiği bir gerçek var. Doğup, büyüyüp, ölüyoruz. Öldüğümüzde gittiğimiz yer toprağın altı ve çok kısa sürede geriye bizden fazla bir şey kalmıyor. Bütün mesele o bizden geriye kalmayacak organlarımızın en azından bir kısmının çok sayıda insana hayat verecek olması. Organlarımızın bu potansiyeli var. Organ bağışlarında kötü, hayatı da sizden alan bir şey de yok. Hani varlığınızda bir organınız istenmiyor ki. Bir nakil sözkonusu olduğunda zavallı aile fertleri sevdiklerinin acısını bitirmek için bu işe kalkışıyorlar. Çok büyük fedakârlık. Onun için organ bağışında kötü bir şey yok. Şöyle düşünsünler; bir anlığına kendilerini başı dertte olan bir çocuğun, bir eşin, bir evladın yerine koysunlar. Ne çekildiğini, hayatın nasıl kurtulacağını o zaman ne için dua edeceklerini düşünsünler. İşte o zaman birisinden organ bağışının duasını yapıyorlar aslında. Organ bağışı hayat kurtarır. O nedenle organ bağışında bulunmak lazım.’’

.Organ bağışlayan aileleri de tanıdınız siz. Size daha sonra görüşlerini nasıl dile getirdiler?
“Biliyorsunuz ki, organ bağışı yapanlarla alanlar arasında bir ilişki kurmaktan hoşlanmayız. Zaten bilmeyiz de ama zaman zaman böyle talepler öngörülemez ya da önlenemez talepler oluyor. Çok duygusal anlar yaşıyorlar. Yani dillendirdikleri şey şu; çocuğunun sanki hayattaymış gibi ya da çocuğunun nelere kadir olduğunu anlamak gibi bir duygu bu. Çok kolay dillendirilecek bir şey olmasa gerek. Yani büyük bir varlığınızı kaybetmişsiniz. Eşiniz, çocuğunuz her kimse.. Onun karşınızda bir parçasının var olduğunu görmek. Zaten bunu düşünmezseniz, bunlardan beslenip acınızı hafifletmeye kalkmazsanız organ bağışının bir esprisi kalmıyor. Bir başkasının acısını sonlandırmak ve de bir mutluluk duymak gerekiyor. Benim karşılaştığım insanların hepsi mutluydu aslında.”


İçeriği Paylaşın