Kireçlenme (Osteoartrit)

Kireçlenme (Osteoartrit)

Kireçlenme (Osteoartrit)

Bizi Takip Et


. Kireçlenme nedir?
Eklemlerde ağrı, hareketlerinde tutukluk, sonraki dönemlerde ise şekil bozuklukları ile kendini gösteren bir yıpranma hastalığıdır. Yaşla paralel artış görülür. Kadınlarda biraz daha fazla rastlanan bu hastalık özellikle yük altında kalan eklemlerde daha sık görülür.

. Kireçlenmede eklemlerde kireç mi birikiyor?
Kesinlikle hayır. Tersine eklem çevresinden kısmen kireç de azalabiliyor. Sadece ekleme yakın kemik hattında kendini koruma amacıyla hafif bir kalınlaşma oluyor. Tıpta bunun karşılığı “skleroz”.  Halbuki eklemde kireç birikmesinin tıptaki adı “ kalsifikasyon”

Tahmin ediliyor ki son 60 70 yıldır, nedeni farklı da olsa kireçlenme kelimesi eklemlerde hareketlerin kısıtlanması anlamında kullanılmış. Hastalığın Türkçe’deki doğru adı “eklemlerde yıpranma” tıp diliyle “osteoartrit” olması gerekiyor. Bu hastalık için daha önceleri kullanılan isim ise “artroz”.

. Osteoartrit ( O.A ) neden oluyor?
Kireçlenmelerin (osteoartrit) büyük kısmının nedeni belli değildir. Ayrıca, belirli nedenlere bağlı  “ ikincil artrozlar” da var.  Bunlar, bazı hastalıkları takiben veya geçirilen bir düşme, kaza sonrası ortaya çıkabilir. Doğum sırasında veya çocukluk döneminde gelişen iskelet sistemi anormallikleri de bu tip ikincil kireçlenmeleri başlatabilir.  Hatta bazı mesleklerde kötü bir şekilde ve aşırı olarak kullanılan bir eklem erken yıpranmayla karşı karşıya kalabilir.  Yine sportif nedenli aşırı yüklenmeler, fazla kilolar ve  nihayet kalıtsal nedenler de osteoartrit  nedenleri arasında sayılabilir.

. Kireçlenmenin belirtileri nelerdir?
Eklem ağrıları, özellikle sabahları ve istirahat konumundan ilk harekete geçildiği an hissedilir. Zamanla, eklem çevresinde gerginlik yumuşak dokularda hafif şişlik ve hareket kısıtlılığı oluşabilir. Aynı şekilde  hareket sırasında düzgün olmayan  kemik yüzeylerin  birbirine sürtünmesinden kaynaklanan bir “ses “ duyulur. Bu ses hastalık ilerledikçe kabalaşır ve hareket kapasitesi de buna paralel olarak kısıtlanmaya ve ağrılar da artmaya başlar. Nihayet eklemlerde önce hafif daha sonra giderek daha da belirginleşen şekil bozuklukları başlar. Bazen o kadar ilerler ki kişinin günlük yaşamını altüst edecek duruma gelir. Yürüme bozulur hatta tamamen kaybolabilir.  Bu da sorunların daha da karmaşık bir hale gelmesine yol açar. Eklemin yaptığı göreve göre bazı hareketler yapılamayınca hastalar  her şeyden önce yapamadıkları bu hareketlerden yakınarak doktora başvurabilirler. Örneğin yere çömelememe, merdiven çıkamama, çorabını giyememe gibi, ellerini istediği gibi kullanamama.

. Kireçlenme hangi eklemlerde ve kimlerde görülür?
Osteoartrit “ OA “  vücutta eklemin olduğu her yerde ortaya çıkabilir. Artrozun en çok görüldüğü  eklemler vücut ağırlığının bindiği dizler olup bunu omurga, eller, kalça , omuz ve  ayak eklemleri izler. Çene, dirsek gibi eklemlerde bile O.A görülebilir.

Artroz ilerleyen yaşa paralel artış gösteren bir hastalıktır. 50’li yaşlardan itibaren kendini gösteren ve 70 yaş sonrası kişilerde ise giderek daha sık görülen bir hastalıktır. Artroz nispeten kadınlarda daha fazla rastlanır. Özellikle menopoz sürecindeki kadınlarda ortaya çıkan hormon yetmezliği bir yandan  kıkırdakların erken yıpranmasına yol açarken diğer yandan başlayan  kilo artışının eklemler üzerine bindirdiği  ek yük nedeniyle artroza bağlı sorunlar  bu dönemde tırmanış gösterir. 70 yaş sonrası neredeyse her fert artrozun pençesine düşmüştür. Ağrı ve bazı hareketlerin yapılmasında kısıtlılık hayatın parçası olmuştur.

. Hastalık tanısı nasıl konulur?
Hekim ile hasta diyalogu  doğru bir şekilde  kurulduğu taktirde OA tanısı kolayca konulabilmektedir. Hekimin sabır ve dikkatle yapacağı bir sorgulama  hastadaki ağrının nedeninin erken başlayan bir kireçlenmeden ileri geldiğinin  anlamasını sağlayabilir. Ağrının yeri, yayılması, nelerle arttığı veya azaldığı, gece-gündüz ilişkisi, hava değişimleriyle bağlantısı bütün ayrıntılarıyla ortaya konulmalıdır.

Bu görüşmeyi takiben hekim dikkatli ve ayrıntılı bir muayeneye girişir. Eklem çevresi ölçülür tek tek sorunlu eklemlerin hareketleri, açıölçerle değerlendirilir.

Adale gücü, sorunlu bölgelerde cilt üzerindeki duygulanım, üzerine basılmakla ortaya çıkan hassasiyet ve reflekslerin kontrol edilmesinden sonra, günlük yaşamda yapılması gereken hareketlerin hangilerinin yapılabildiği veya yapılamadığı saptanır.

Muayene bittikten sonra hekim kafasındaki ön tanıyı berraklaştırmak için bazı ayrıntılı tetkiklere başvurabilir. Bu amaçla sorunlu eklemin çeşitli pozisyonlarda  röntgen grafilerini isteyebilir.

Örneğin dizlerdeki eklem aralıkları en iyi üzerine vücut ağırlığı verilerek ayakta çekilen filmlerde görülür. Eklem içindeki oluşumları bazen daha ayrıntılı gözlemlemek gerekebilir. O zaman eklem içine özel optik araçlarla girilir. Artroskopi denilen bu yöntemde hem tanı daha güvenli saptanır hem de  eklemdeki sorun, küçük makas ve bıçaklar kullanılarak kansız  olarak yapılan bir kapalı  ameliyatla ortadan kaldırılabilir.

Hastadan alınan kan ve idrarda eklemle ilgili soruna ait bir ipucu bulmak amacıyla çeşitli laboratuvar analizleri yapılabilir. Romatizma tahlilleri, kan sayımı, bazı metabolik  göstergeler bu arayışın uzantısıdır. Bunun dışında, eklem içerisinden alınan sıvıda yapılacak laboratuar analizleri özellikle artrozla sık karışan artritler  arasında ayırıcı tanı yapabilmek için çek yararlı bir yöntemdir. Böylece hem ekleme mikropsuz şartlarda girerek  tanı koymak için tetkik yapmak hem de bazen aşırı biriken sıvıyı almak suretiyle tedavi yapmak mümkün olabilir. Bu yöntemde ekleme tedavi amacıyla sıvı alındıktan sonra aynı zamanda bir ilaç verilmesi de söz konusu olabilir.

. Kireçlenme tedavisinde kullanılan yöntemler nelerdir?
Tedavi sadece ilaçlardan ibaret değildir. Bunun dışında çok sayıda tedavi ve korunma yöntemi vardır. Kuşkusuz hepsinin başında hastalara kendi hastalıkları hakkında korunma ve tedavi konusunda bilinçlendirildiği  eğitim toplantıları gelmektedir. Son yılların hekim hasta diyalogunun mükemmel arayışlarından  biri olan  bu “ hasta okulları” yapılacak diğer tedavilerden daha başarılı sonuçlar alınmasına  yol açacağı muhakkaktır. Bu toplantılarda hastalara verilecek bazı öğütler ve ipuçları  bu hastalıkla mücadelede  onların büyük avantajlar elde etmesine yol açabilecektir. Örneğin bunlardan ilki, hastaların iyi olacağım diye yanlış ve gereksiz miktarda  hareket etmelerinin yerine dinlenmeye daha fazla yer vermeleri gerektiğini onlara anlatmaktır.

a) DİNLENMEYE ÖNEM VERİN

Giderek ilerleyen kireçlenmelerle birlikte yaşamayı öğrenmenin en önemli adımı mantıklı düzeyde dinlenmelere yer vermektir. Bu amaçla, uzun  fakat bunun yanı sıra dinlendirici olan bir gece uykusu çok önemlidir. OA’li kişiler kendilerine daha fazla  zaman ayırmalı, hafif müzik eşliğinde, rahat bir pozisyonda dinlenmelidir.

b) FAZLA KİLOLARINIZI VERMELİSİNİZ

Kilo vermeniz gerektiğini şimdiye kadar hemen herkes size söylemiş olabilir. Gerçekten bunu  duymaktan artık bıkmış olabilirsiniz. Halbuki , fazla olan bu kilolarınızı  verdiğinizde  başka hiçbir tedavi yapılmasa bile daha önce dayanamadığınız  o ağrılarınız  nispeten azalacaktır. Aslında kilo vermek pek de kolay değildir.  Bu nedenle hekiminiz size diyet verecek belki de bir diyetisyenden yardım alacaktır. Burada temel felsefe; öğünlerin sayısını artırmak (üçten beşe çıkarmak) fakat öğünlerde yenen  kalori miktarını makul derecede kısmaktır. Bunun yanı sıra kilo vermek isteyenlere bazı öneriler sunabiliriz. Yemeklerin küçük porsiyonlarda alınması, yağ, tuz, şeker içeren gıdalardan kaçınılması önerilir.  Beslenmede taze meyve, sebze miktarlarını artırırken kırmızı et, yağlı ve  unlu yiyeceklerden kaçınmak gerekir. Beyaz et daha iyisi balık yemek alışkanlık haline getirilmelidir.
Şüphesiz , beslenmede tek hedef kilo vermek değildir. Dengeli beslenme, vitamin ve mineral içeriği yüksek gıdaları tüketmek sadece artroz için değil başka birçok hastalıktan korunmak için de yararlıdır. Yaşlanmanın geciktirilmesi, osteoporoz ve damar sertliğinden korunma sadece doğru beslenme ve bilinçli yapılan egzersizlerle mümkündür.

Hemen her yaşta kaybolan kemik dokusunu yerine koymak için süt ve süt ürünlerini, yeşil sebzeleri fazlaca tüketmek gerekir. Kuşkusuz, çocukluk ve gençlik yıllarında içilecek sütün yararı çok fazla olmasına rağmen hemen her yaşta sütün yararı olacağını bilmek ve ondan vazgeçmemek gerekir.

c) ZARARLI ALIŞKANLIKLARDAN KAÇININ

Özellikle sigara içmeyin ve içtiğiniz alkol miktarını hemen  azaltın. Eğer içmeye kendinizi şartlandırdıysanız en fazla 1 kadeh kırmızı şarapla yetinmeniz gerekir. Gerçi şarap yerine vücuda yararlı birçok doğal gıda veya içecek arayışına girmek daha akıllıcadır. Uyku veya sinir ilaçları denge ve hareketlerdeki eşgüdümü bozabileceğinden ilerleyen yaşlarda bu ilaçlardan uzak durmak gerekir. Aşırı veya yanlış beslenme, hareketsiz yaşam koşullarına eklenen bu alışkanlıklar yıpranmayı daha da kolaylaştırdığı unutulmamalıdır.

d) O.A TEDAVİSİNDE  İLAÇLAR
Artroz tedavisinde çeşitli ilaç seçenekleri söz konusudur. Ağrı kesiciler, kireçlenmenin oluşturduğu iltihaplı yıpranma bulgularını ortadan kaldıran anti-enflamatuvar (anti-romatizmal) ilaçlar en sık tercih edilen ilaçlardır. Adale gevşeticiler, vitamin ve mineral destekleri, kıkırdak onarımını uyararak kireçlenme önleyici ilaçlar yine kullanılan diğer ilaçlardır. Kullanım şekli tablet, enjeksiyon, dışarıdan sürülen merhemler şeklinde olabilir.  Tablet alınıyorsa  tok karına ve bir büyük bardak suyla içilmelidir.

Doktorun verdiği dozdan şaşmayın; arada unuttuğunuz olursa telafi için asla çift doz almayın. İlaçlar hekimin önerisine uygun olarak hep aynı saatte alınmalıdır.

1- KULLANACAĞINIZ İLAÇLAR KONUSUNDA DOKTORUNUZA SORMANIZ  GEREKENLER

Nasıl kullanacağı ve etki şekli iyi bilinen bir ilaçtan alınacak yarar  kuşkusuz daha fazladır. Konuyu daha iyi kavrayabilmek için doktorunuza aşağıdaki soruları yöneltebilirsiniz:

a) Bu ilacı günde kaç kez kullanacağım? Yemeklerle birlikte mi alacağım?  Bir gün kullanmayı unutursam ne yapayım?
b) Kullanılan ilacın yararını azaltacak bazı yiyecekler ya da içecek  (süt-yoğurt-alkol-ıspanak) var mı?
c)  Bu ilaçla beraber  hafif bir ağrı kesici de  kullanabilir miyim?
d) İlacın yan etkileri var mı? Yan etkileri ortaya çıktığında ne yapmalıyım?
e) Şu anda kullandığım ilaçlar ile bu verilen ilaç arasında olumsuz bir etkileşim olacak mı?
f)  Bu ilacı ne kadar süre ve miktarda kullanacağım?

2- Eklem içi enjeksiyon
OA’de bazı durumlarda ağrılı bölge çevresine lokal  veya eklemin içine enjeksiyonlar yapılmaktadır.  Eklem içine yapılan bu enjeksiyonların temel hedefi kıkırdak aşınmasını azaltmaktır. Tıpkı bir menteşenin yağlandığında daha sessiz ve  kolayca hareket edebildiği gibi akışkanlığı yüksek bazı sıvıların eklem içerisine verilmesi benzer yararları sağlamaktadır. Bu uygulamanın başlangıçta  yılda 2  kez daha sonra yılda 1 kez tekrarlanması önerilmektedir.  Yalnız işlem sırasında mikropsuz steril ortamda çalışılması son derece önemlidir.

e) KİREÇLENME HASTALARINDA GÜNLÜK YAŞAM

Kireçlenmesi olan kişiler günlük yaşamda ciddi sorunlarla karşılaşabilirler. Bizlerin kolayca inebildiği merdivenler bu kişilerin kabusu olabilir. Yapılması gereken ev işleri kadınların  korkulu rüyasıdır. 20 dakikadan fazla ayakta durma olanağı olmayan bu nedenle yemek yapamayan, kendi başına yıkanamayan hatta tuvaletini yapamayan ellerini kullanıp yemeğini bile yemekte zorluk çeken kireçlenme sorunu olan hastalar vardır. Bu nedenle hekim sadece hastasına ilaç vererek evine göndermekle kalmamalı günlük yaşamdaki sorunlarını dinlemeli ve bunlara olabildiğince çözümler üretmelidir.

Osteoartritle  birlikte yaşamı kolaylaştırmanın yolları:

a) Günlük ev işlerinizde yardımcı ev aletlerinden faydalanınız. Kendinizi  normalden fazla zorlamayınız.
b) Olabildiğince sert yatakta yatınız. Çok sert gelirse yatağın üzerine  daha yumuşak katmanlar ekleyiniz.
c) Yumuşak koltuklara oturmaktan kaçınınız.
d) Etrafınızdaki merdivenlerden  sakınınız, varsa yürüyen merdiven veya asansörü tercih ediniz. Bu olanak yoksa trabzanlardan tutunarak aydınlık ortamda yavaşça çıkıp inin. Gerekirse basamaklara tek tek basarak hareket edin.
e) Mümkünse evin  girişinde  ve odalara geçişlerde basamak olmamasına dikkat ediniz.  Bu nedenle evdeki halıları, kilimleri takılıp düşme olasılığına karşın kaldırınız. Gerekirse duvardan duvara olan halıları kullanınız. Yerde tümseklik yapan kablo  veya diğer kıvrımları  mutlaka ortadan kaldırınız.
f) Yerden yüksek taşıtlara inip binerken basamak kullanınız. Bu sırada olabildiğince yavaş ve temkinli hareket edin sıkıca tutunun. Sizin hızlı hareket etmenizi isteyenlere hasta olduğunuzu hatırlatın.

OSTEOARTRİTDE  YÜRÜYÜŞ

O.A’de  egzersiz yapılması çok yararlıdır. Bunu beceremeyenlerin sokakta  bile yürümesi  faydalıdır. Yürüyüşün insan sağlığına başlıca 4 yararı vardır.

a) Kalp ve kemik  sağlığını muhafaza etmek için; haftada 3 kez ve günde ortalama 30 dakika yürümelisiniz
b) Kilonuzu kontrol altında tutmak için; yediklerinize dikkat etmekle birlikte her seferinde 1saat kadar yürümelisiniz.
c) Stres atmak için; kendinizi ne zaman stres altında hissederseniz istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz.
d) Sportif yaşama merhaba demek istiyorsanız; yürüyüş yapın. Yürüyüşler, fizik ve moral gücünüzü artırır, hayatınızı uzatır. Ayrıca kendinizi daha iyi hissedersiniz.

Elbette yürüyüşün  bile bazı kuralları vardır.

1- Yürüyüşe başlangıç  kolay olmalı,  o yüzden 20 dakika ile başlayın. Bu yürüyüşün dönüşü de olacağını unutmayın. Yürünecek yer güvenli olmalıdır. Eğer yol kenarında yürüyorsanız bari trafik akışına ters istikamette yürüyün ,  fark edilmeniz kolay olsun. Yolun zemini düzgün, rahat olmalı yürürken sizi kaydıracak zeminlerden kaçmalısınız.  İşinize veya evinize yakın yerleri tercih edebilirsiniz.

2- 
Hızlandığınızda eğer nefes nefese kalıp konuşamıyorsanız bilin ki bu tempo sizin için çok fazladır. Eğer yürürken hiç çaba harcamadan konuşabiliyorsanız bilin ki bu seferde yavaş yürüyorsunuz. Hem tempolu yürüyor hem de yanınızdakiyle  rahat konuşabiliyorsanız formunuz yerinde demektir.

3- 
Doğal yürüyüşünüzle, ellerinizi yanlara istediğiniz gibi sallandırarak yürüyebilirsiniz. Hedeflediğiniz yolun sonuna geldiğinizde 4-5 dakika öncesinde yavaşlayın ve terinizi soğutun. Bir başka kişi veya grupla yürümenizin sizi motive edeceğini hatırlatalım.

4-
 Yürüyüşe başlarken pahalı yürüyüş ayakkabılarını almak zorunda değilsiniz . Ayakkabının önü esnek, tabanının  ayağın hareket etmesine engel olmayacak derece nispeten yumuşak olması gerekir. Tabanları darbeyi emici şekilde yastıklanmış ve ayağımıza rahat gelen iyi oturan ayakkabı sizin için  en doğru ayakkabıdır.

NE ZAMAN YÜRÜYELİM?

. Yürüme sırasında hava  koşulları göz ardı edilmemelidir. Mutlaka aç karnına temiz ve açık havada yürünmelidir. Sıcak ve soğuğa uygun olan giysiler giyilmelidir. Vücut ısısının % 55’ i baş kısmından  kaybolduğu için bu havalarda  yürünüyorsa uygun bir şapka giymek uygun olacaktır.

. Giderken rüzgara doğru, dönüşte ise rüzgar arkamızda yürümeliyiz. Zira dönerken oluşan terleme üşümenizi engeller. Elleriniz için  rüzgara dayanıklı eldivenler kullanabilirsiniz.

. Sıcak günlerde, yürüyeceksek havanın daha serin olduğu saatler tercih edilmelidir.  Bu günlerde bol miktarda sıvı almayı ihmal etmemeliyiz. Eğer terleme kesilmiş ve kendinizi aşırı sıcaklamış hissederseniz yürümeyi hemen durdurmalı , gerekirse tıbbi yardım istenmelidir.

OSTEOARTRİTDE  EGZERSİZİN YERİ

Her gün egzersiz yapmaktan bir süre sonra bıkabilirsiniz. Egzersiz yapmayı yaşamınızın bir parçası haline getirebilmek için; onu tıpkı bir eğlenceye dönüştürmelisiniz. Bu nedenle elinizdeki broşürler içerisinde en sevdiğiniz birkaç  egzersizi seçin. Bunu başlangıçta  düzenli olarak fakat  düşük tempoda yapınız. Ancak zamanla bunu artırınız. Ağır, yorucu ve bıktırıcı egzersizlerden daima kaçınılmalıdır. Egzersizle hareket eden eklemlere giden kan akımı artacağını ve onun tedavisine ciddi katkılarda bulunacağını göz ardı edilmemelidir. Egzersiz uygulamalarında , motivasyonu kamçılayacağı için  birlikte yapılan toplu egzersizler özellikle önerilmektedir. Haftada en az 3 kez ve her seferinde 40 dakikadan az olmayan egzersizlerin  tedaviye büyük katkısı vardır. Arada sırada ve düzensiz yapılan egzersizlerin tedavi edici değeri hemen hemen yoktur.

Su Egzersizleri: Su egzersizleri osteoartritli hastalar için çok faydalı ve zevklidir. Yüzmek, kalbinizi ve kaslarınızı güçlendirir, ağrıyan eklemlerinizi rahatlatır. 24-25 0C’ deki su sizin için idealdir.  Yüzemiyorsanız, ılık ve derin olmayan suda gevşeme  ve gerdirme egzersizleri yapınız. Kuşkusuz bu gibi  egzersizleri su içinde  yapmak dışarıda yapmaktan daha kolaydır.

Bazı hastalar bisiklete binmekten faydalanır. Fakat bunu hekimle paylaşmalı ve onun  önerdiği şekil  tercih etmek gerekir. Önerilen bisiklet, evde kullanılan bir egzersiz bisikleti veya dışarıda kullanılan bisiklet olabilir.

İlk anda dans etmeyi egzersiz olarak düşünmeyebilirsiniz. Halbuki, dansı seviyorsanız sizin için iyi bir egzersiz seçeneği olabilir. Kuşkusuz sadece dans değil oyun havaları eşliğinde yapılan geleneksel oyunlarda tercih edilebilir.

Vücudunuzdan gelen uyarılara kulak verin. Egzersiz ağrı, acı verince derhal bırakınız. Her geçen gün oluşacak değişikliklere hazırlıklı olun, çünkü geçen hafta kolay gelen bir egzersizi,  belki bugün yapmak çok ağrılı ve hatta imkansız olabilir.

Lütfen sabırlı olunuz. Sabır, sizi giderek daha önce yapamadığınız birçok egzersizi  kolayca yapmanıza ve bunun yansıması olarak da günlük yaşamda eskiden karşılaştığınız birçok sorun karşısında daha rahat ve dirençli olmanıza yol açacaktır.

Kireçlenmelerde birbirinden farklı egzersiz tipleri söz konusudur. İsterseniz en çok rastlanılan kireçlenme bölgesi dizler olduğu için buna yönelik egzersizleri tarif edelim.Yüksek bir sandalyede oturur durumda olan kişinin ayak bileğine bir ağırlık takılarak  egzersiz yaptırılır. Bu ağırlık başlangıçta ortalama 1 kg olup her hafta artış yapılarak 2-3 kg’a kadar çıkılabilir. Ağırlık ya spor mağazalarında satılan hazır ağırlıklar şeklinde ya da elde yapılmış bir kum torbası tarzında olabilir.

OSTEOARTRİTDE  FİZİK TEDAVİ

OA tedavisinde son yüzyıldan bu yana en popüler tedavilerden biri fizik tedavi olmuştur. Halk arasında fizik tedavi ilk yapıldığı yıllardaki şekliyle hep sıcak bir tedavi olarak bilinmiştir. Halbuki günümüzde bazen sıcağın tersine soğuk tedaviler yapılmakta veya sıcak-soğuğun hiçbir şekilde hissedilmediği elektronik uygulamalar gündeme gelmiştir.

Kuşkusuz “ sıcak tedavi  “ halen terk edilmemiştir. Zira ağrılı eklemler sıcak uygulamasıyla rahatlar, spazmlı kaslar gevşer. Sıcak banyoya, duşa, küvete veya saunaya girmek sizi rahatlatabilir.

Bu amaçla infraruj lambaları, özel sıcak paketler ( hot pack ), sıcak parafin, vücuttaki derin katmanlara inebilen bir sıcak olan kısa dalga diyatermi ve radar yüksek frekanslı ses dalgaları olan ultrason gibi sıcak tedaviler kullanılmaktadır.

Öte yandan bazı kireçlenmelerde de  “soğuk uygulamaların” faydalı olduğu görülmüştür. Soğuk suya batırılmış havlularla ve su torbaları veya havluya sarılmış buzla  soğuk tedavi yapılabildiği gibi bu işlem hasta hissetmediği halde daha derin dokuları soğutan kriyoterapi ile yapılabilmektedir. Artrozlu eklemlerde zaman zaman şişlik sıcaklık olduğu zaman kriyoterapi iyi bir tedavi seçeneğidir.

Bir diğer görüş soğuk ve sıcak tedaviyi kombine olarak kullanmaktır.  Damarlarıda etkileyen  bazı hastalıklarda bu ardışık tedaviler tercih edilebilir. Ağrıyan eklemleriniz ve spazmlı kaslarınız için masaj çok yararlıdır. Bazı hastalarda fizik tedavi yöntemlerine ek olarak hekim masaj önerebilir. Eğer kendiliğinizden herhangi bir yerde  masaj yaptırıyorsanız bunu mutlaka hekiminizle paylaşmalısınız. Zira bazen masaj olumlu değil olumsuz sonuçlara yol açabilir. Burada yapan kişinin yetersizliği kadar bazı hastalıklarda masajın sakıncalı olması da rol oynayabilir. Manyetik alan tedavisi, kireçlenmeye bağlı ağrı,hareket zorluğu ve oluşabilecek şekil bozukluklarına karşı önerilen etkin bir tedavi seçeneğidir.

Elektronik  işlemler sonu elde edilen  ve “elektroterapi” olarak adlandırılan tens-diyadinami ve interferens akımları  fizik tedavi yöntemlerinden sıklıkla kullanılanları arasında yer alır.

Omurga sorunlarında sinirler üzerinde olan basıyı ortadan kaldırmak amacıyla yapılan traksiyon tedavisi bir başka fizik tedavi yöntemidir.
Aslında en uygun olanı buna bir Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon  Uzmanının karar vermesidir. Hastasının tanısını doğru koyan ve yapacağı tedavinin şekline karar veren hekiminiz gerekli  fizik tedavi yöntemini tercih edecektir. Fizik tedavi eklemlerde meydana gelen yıpranmayı hücresel seviyede durdurmayı ve buna bağlı ağrıları ortadan kaldırmayı hedefler.  Bunun sonunda eklem hareketlerinde kolaylık ve  mevcut ağrılarda azalma ortaya çıkar. Fizik tedavi  kaplıca gibi diğer kür tedavilerinde olduğu gibi  ortalama 20  kez yapılması gereken tedavidir. Tedaviler hergün olabildiğince aynı saatte yapılmalıdır.

NE ZAMAN CERAHİ TEDAVİ YAPILMALI?
Egzersiz programınızı aksatmadan ve dikkatle uyguluyorsunuz; besinlerinizi özenle seçiyor ve fazla kilolarınızı veriyorsunuz. Hastalığınızı azdıran ve sizi hayli yoran birçok işinizi terk ettiniz ve hekiminizle işbirliği içinde birçok ilacı ve tedavi yöntemini denediniz. Buna rağmen, hayatınızı altüst eden ağrılar bir türlü yakanızı bırakmadığında doktorunuz “ artık başka çare yok şimdi ameliyatı düşünmeliyiz” dediğinde, bundan o  kadar korkmamalısınız.  Ameliyata hiç düşünmeden karşı çıkmanız ne kadar yanlışsa, da girişimin iyi-kötü yanlarını tartmadan hemen ameliyat olmak da  o ölçüde yanlıştır. Unutmayın, birine iyi gelen bir ameliyat başkasına uygun olmayabilir.

Ameliyatların, ekleme çeşitli protez tiplerinin takılmasından, yapılan işlemleri o sırada bir televizyon ekranından izleyebileceğiniz artroskopik işlemlere kadar değişen geniş bir yelpazesi vardır.

Genel olarak, durumunuz şu ölçütlere uyuyorsa, protez eklem takılmasından büyük yarar göreceğiniz söylenebilir.

a) Yaşam biçiminizde kilo verme, egzersiz yapma gibi değişikliklere gitmenize karşın, ağrılar yaşam kalitenizi ciddi biçimde tehdit etmeyi sürdürüyor,
b) İlaç tedavisi yeterli düzelme sağlamıyor,
c) Eklem ağrınız bazı geceler uyutmayacak kadar şiddetli oluyor,
d) Ağrı nedeniyle çok kısa yürüyüşlerin bile ötesine geçemiyorsunuz,
e) Röntgen filmi eklemde ciddi hasar olduğunu gösteriyorsa

Hekim diyabet (şeker hastalığı) ve kalp hastalığı gibi ameliyatı etkileyecek başka sorunları da dikkate alacaktır. Siz de ameliyatın maliyetini, iyileşme süresini ve beklenen yararları yeniden değerlendirebilirsiniz. Bütün seçenekleri ve sonuçları hesaba kattıktan sonra siz ve hekiminiz ameliyat zamanı geldiğine karar verdiyseniz, en iyi seçimi yapmış olmanın bilinciyle ameliyat masasına yatabilirsiniz.

GÜNEŞ – KUM – KAPLICA TEDAVİSİ

KUM TEDAVİSİ: Yaz günlerinde kuma gömülerek yapılan  tedavilerin bir yarar sağlayıp sağlamadığı kireçlenmeleri olan hastaların fazlaca merak ettiği konulardan biridir. İltihaplı romatizmalarda kumun veya diğer sıcak tedavilerin uygulama şansı hemen hemen hiç yoktur. Bunun dışında omurgayı tutan ilerleyici nitelikte bir hastalık olan halkın bambu hastalığı denilen “ ankilozan spondilit, travma sonrası hareket sistemi bozuklukları, çeşitli adale hastalıkları ve özellikle fibromiyaljiler kum banyosundan yararlanabilirler. Nesiller boyunca uygulanmış  kum tedavileri için halk arasında olumlu bir bakış açısı vardır.  Kuma gömülme  tedavilerinde başı güneşten korumanın  son derece önemli olduğunu bu işleme itibar edenler gayet iyi bilirler. Sıcak kumlarla yapılan bu tedavinin deniz kenarında güneşin altında yapılması ek bir fayda getirmemektedir.

Kuma gömülme tedavisinin güneşin yatık olduğu saatlerde ve 30- 35 dakikadan fazla sürdürülmemesi önerilmektedir.  Bu sırada oturma pozisyonunda olan kişinin sırtını dayayacağı bir platformun olması, şapka giymesi ve susadığı zaman içeceği  bir  sıvının hazır tutulması gerekmektedir.
Terleme ile beraber vücuda yararlı olan potasyum ve bazı mineral ve vitamin kayıpları olacağından bunun karşılanması amacıyla kum tedavisi olanların bunu takiben  su veya vitaminli taze meyve sularını fazlaca tüketmeleri tavsiye edilmektedir.

Kum banyoları sadece adaleleri gevşetmekle kalmayıp bağışıklık sistemini harekete geçirerek vücudun savunma sistemlerini olumlu yönde çalıştırmaktadır. Eklemlerdeki kan dolaşımını artırarak onlarda olan yıpratıcı nitelikteki hastalıkların tedavisine katkı sunabilmektedirler.

Uygulama sırasında dikkat edilmesi gereken diğer uyarıları şöyle sıralayabiliriz. Çok yaşlı ve kalbinden rahatsızlığı olan ,yüksek tansiyonu olan kişilerin bu uygulamadan kaçınmaları gerekmektedir. Zira yüksek ısıya maruz kalındığında nabız hızlanır ve kalp üzerine binen yükler artabilir. Bu nedenle bunu devamlı sürdürmeye niyetli olanların doktor kontrolü altında olmalarında yarar vardır.

GÜNEŞİN YARARLARI

Çok eski çağlardan beri dostumuz olarak bildiğimiz güneş günümüzde de bir tedavi olarak kullanılabiliyor mu?  Koşulsuz olarak güneşten yararlanmak kaydıyla evet. Yani güneş son yıllarda hem dostumuz hem de düşmanımız olabiliyor.  Nasıl mı ?

Güneş ışınları, ciltte zararlı serbest radikallerin ( bozuk oksijen molekülleri) oluşmasına neden olmaktadır. O halde bu zararlardan korunmak ve onları etkisiz hale getirmek için bazı destekler kullanmalıyız.  Serbest radikallerin oluşmasını engellemek için vücutta yeterli miktarda glutasyon-peroksidaz enzimi bulunmalıdır. Bu enzim ise ancak selenyum ile aktif hale geçer. Selenyum ekmek, makarna, et, süt, bazı balık ve deniz mahsüllerinde, salatalık ve Hindistan cevizinde bulunduğu unutulmamalıdır.

KİREÇLENMELERDE KAPLICALARIN  YERİ

Kaplıcalar, özellikle iltihaplı olmayan romatizma ve kireçlenmelerin tedavisinde etkili olurlar. Çünkü su ortamı kadar insanın rahat egzersiz yapabileceği başka bir ortam yoktur.  Kaplıcaların, hem kasları gevşetici, hem de ağrıyı azaltıcı etkisi bulunur. Ağrının nedeni, ekleme binen yük ise, onu ortadan kaldırabilir, kaslardaki bir gerginlikse, gevşetme yolu ile problemi çözer. Kaplıcalar, bir takım nöro-hormonal yollarla merkezi sinir sistemi ve derideki bazı maddelerin salgılanmasına yol açarak ağrıları gidermektedir.

Kaplıca sularındaki kimyasal maddeler deriden emilerek veya solunarak vücuda etki etmektedir. Tedavide doktor kontrolünün şart olduğunu belirtiyoruz. Kaplıca tedavisi göründüğü kadar basit bir tedavi değildir. Çünkü suya giren bir insanın kalbi bir anda 2 litre sıvı yüklenmiş gibi bir yük altında kalmaktadır. Kaplıca gerek ortamın değiştirilmesi gerekse suyun sıcaklık, mineral içeriği ve radyoaktivite gibi özellikleri fibromiyalji romatizmasında  son derece olumlu katkılar sağlamaktadır. Suyla yapılan girdap banyoları, duşlar bu katkıyı daha da perçinlemektedir.

OA HASTALARININ TEDAVİSİNDE ÖNERİLEN YARDIMCI ARAÇ VE GEREÇLER

Osteoartrit’te bastondan korseye  hatta hastalığın ilerlemiş dönemlerinde tekerlekli sandalyeye kadar çeşitli araç ve gereçlere gereksinim duyulabilir. Bunlar bir anlamda özürlü  bireylerin kullandığı gereçlerdir. Kuşkusuz kireçlenme  geçiren olgularının zamanla bir kısmı özürlü olacaktır. Buna izin vermemek için fizik tedavi uzmanınızla beraber aktif bir tedavi planlamalıdır.  Eğer birey artık bir özürlüyse  o vakit yakın çevresindeki yaşam koşullarını yeni duruma göre ayarlamak gerekir.  Lavabo ve tuvalette yapılacak değişiklikler, mutfakta hatta elektrik prizlerinde bile erişebilirliğin kolaylaştığı bir çalışma yapılması şarttır.

Bunun dışında genellikle kullanılan bazı gereçlerde vardır. Eli  veya ayağı istirahat durumunda doğru pozisyonda tutacak atel ve destekler  kullanılabilir. Sorunlu diz, önkol, omurga için bandaj,  dizlik korse gibi yardımcı gereçler kireçlenme hastaları için sıklıkla kullandığımız gereçlerdir.

Diz ve kalça kireçlenmelerinde baston vazgeçilmez bir yürüme aracıdır.  Daha ağır durumlarda yürüme için koltuk değneği kullanılmaktadır. Hatta bazen yürüme için çocukların ilk yürüme sırasında kullandıkları yürütgeçlerde günlük yaşamı sürdürmek için önerilmektedir.

KONDİSYON ALETLERİ NELERDİR?

Yaşamımızda, bazen doğal egzersiz olanaklarını bulamayabiliriz. O vakit kondüsyon aletleri denilen bazı araçlar imdadımıza yetişir. Eğer bazı kurallara dikkat edilirse bunlardan azami değerde faydalanmak mümkün olur. Aksi halde bilinçsiz yapılacak uygulamalar fayda vermekten ziyade birtakım sorunlara da yol açar. Kondisyon aletlerinin en büyük avantajı kapalı mekanlarda  kullanabilme özelliği olup böylece dış çevrede oluşabilecek kötü şartlardan arınma imkanı söz konusudur. Başlarken hemen her spor faaliyetlerinde olduğu gibi yavaş ve giderek artan periyotlara dikkat etmek gerekir. Haftada üç defadan az yapılan uygulamalar ne kadar yetersizse haftanın her günü yapılan çalışmalar da o kadar gereksizdir.

Prof. Dr. Turgut Göksoy
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı
www.turgutgoksoy.net


İçeriği Paylaşın