Pankreas Kanserinde Tanı Ve Tedavi

Pankreas Kanserinde Tanı Ve Tedavi

Pankreas Kanserinde Tanı Ve Tedavi

Bizi Takip Et


Genel Cerrahi ve Organ Nakli Uzmanı Prof. Dr. Alihan Gürkan, pankreas tümörlerinin daha nadir olduğunu; karaciğer kanserinin ise Türkiye’de ve dünyada daha sık görüldüğünü söyledi.

Pankreas kanserinin geç tanı konulan bir kanser türü ve ölümcül bir hastalık olduğunu kaydeden Prof. Dr. Gürkan, “Sigaranın pankreas kanseriyle ilgili direkt bir ilişkisi var tıpkı akciğer kanseri gibi, hatta daha etkin olduğu söylenmektedir. Kanserojen maddeler birçok kanser türüyle ilişkilidir” dedi.

A haber’in Medikal isimli sağlık programında Esra Kazancıbaşı Öztekin’in konuğu olan Prof. Dr. Alihan Gürkan; pankreas ve karaciğer kanserlerinde tanı yöntemleri, hastalıkların belirtileri, hepatit B ve karaciğer kanseri ilişkisi, diyabet ile pankreas etkileşimi, kanserde cerrahi tedavi hakkında merak edilen soruları yanıtladı.

İşte detaylar…

. Karaciğer ve pankreas tümörleri görülme sıklığı nedir? Kadınlarda mı, erkeklerde mi daha sık görülür? Hangi yaş grubunda ortaya çıkar?

Pankreas kanseri karaciğer tümörlerine göre çok sık görülen tümörler değillerdir. Karaciğer tümörü dünya ve Türkiye için daha büyük bir problemdir çünkü altta yatan hepatit gibi tetikleyici bir faktör vardır.

Pankreas tümörleri daha nadir görülür ama bizim için çok önemli olmasının sebebi çok geç tanı koyabiliyor olmamızdır ve çok ölümcül bir hastalıktır. Bütün dünyada istatistikler 5 yıllık yaşam beklentisi olarak tanımlanır.

Karaciğer tümörlerinde seçilmiş vakalarda, hastalıktan kurtulma oranı yüzde 60’lara çıkarılabilmişken pankreas için maalesef böyle bir şansımız yok. Hala yüzde 5 gibi çok düşük bir kurtulma oranı var.

Kadın ve erkek arasında çok büyük bir fark yok, erkekler biraz daha fazla pankreas tümörlerine yakalanıyorlar ama çok belirgin bir fark değil bu. Son dönemlerde özellikle birçok kanser türünde olduğu gibi sigaranın direkt olarak pankreas kanseriyle ilişkisi var.

Yaygınlıkla ilgili olarak Türkiye’nin en büyük eksiği, elimizde çok fazla kayıt olmamasıdır. ABD’de kayıtlar daha sağlıklıdır, karaciğer tümörlerinin onda biri kadardır yani 1 milyon karaciğer tümörü tanısı konuluyorsa; belki 100 bin tane pankreas tanısı konuyor.

Hastalığın özelliği çok geç belirti vermesidir, tanı konulduğu anda cerrahi olarak düzeltilebilecek hastaların sayısının çok az olmasından ileri geliyor.

“SARILIK VARSA KANSER İLERLEMİŞ DEMEKTİR”
. Karaciğer kanserinin belirtileri nelerdir, pankreas kanseriyle karıştırılan belirtileri var mıdır? İleri evrelerde ne tür tablolar ortaya çıkar?

Karaciğer kanserinde belirtiler son derece şüphelidir; kilo kaybı, karnın üst sağ tarafında ağrı… Pankreastaki tümör daha da derinde yer aldığı için karaciğer kanserinden tamamen farklıdır. Bu iki hastalığa özgü tek şey sarılık olabilir. Karaciğer kanseri, sarılık mekanizmasıyla olduğu için; diğeri de büyüyerek bu yolları tıkadığı için ama zaten sarılık ortaya çıktığı zaman bizim için kanser oldukça ilerlemiş demektir. Onun için başlı başına özel bir bulgu olsa da bize çok yardımcı olan bir bulgu değildir.

. Pankreas kanseri de sessiz ilerliyor. Onda bazı belirtiler oluyor mu son dönemlerde özellikle?

Pankreas kanserinde ileri evrede ağrı oluyor. Bu ağrı da kanserin etraf dokuya yayıldığının göstergesi oluyor. İnsanlarda mide diye tabir edilen yerde bu ağrı olur çünkü bezin yerleşim yeri midenin hemen arkasıdır. Ağrının varlığı da tıpkı sarılık gibi hastalığın maalesef çok ilerlediğinin göstergesi oluyor.

. Diyabet hastalarında; pankreas ve karaciğer kanseri riski nedir?

Karaciğer kanseriyle diyabetin doğrudan ilgisi olmamakla birlikte pankreas kanserinde riskin yüksek olduğu ileri sürülmektedir. Diyabetlilerde normal popülasyona oranla en az 2 kat daha fazla pankreas kanseri riski vardır. Bir de diyabetin şöyle bir özelliği var, diyabet tek başına pankreas kanseri belirtisi olabilir. Yani ani ortaya çıkan bir diyabet, pankreas kanseri habercisi olabilir çünkü yapılan araştırmalar şunu gösteriyor:

“Pankreas kanserlerinin yüzde 80’inde bir şekilde şeker metabolizmasında bir bozukluk var. Yüzde 20’sinde de aşikar bir diyabet var.”  Normal giden bir yaşantıda birden şeker bozukluğu ortaya çıkıyorsa aklımızın bir köşesinde bu sinsi kanser bulunmalıdır.

“HEPATİT B AŞISI NORMAL AŞILAMA PROGRAMINA GİRDİ”
. Hepatit B açısından taşıyıcısı ya da Hepatit B hastası olmak karaciğer kanseri riskini artırır mı?

Hepatit B’nin riski biraz daha fazladır. Ve maalesef bizim ülkemiz Hepatit B açısından şanssız bir ülke. Resmi olmayan kayıtlarımıza göre 2.5 milyonla 4 milyon arasında Hepatit B taşıyıcısı olduğu söyleniyor. Ama son yıllarda Hepatit B aşısı normal aşılama programının içine girdi ve ülkemiz bu şanssızlığı yenmek üzere bir adım attı. Maalesef karaciğer kanserlerinin temelinde yatan en önemli faktör hepatittir ve yüzde 80’inde mutlaka hepatit vardır.

Hepatit B taşıyıcısı olan kişiler 15-20 yıl sonra belli bir yüzdeyle mutlaka karaciğer kanseri geliştirirler. Dolayısıyla pankreas kanserlerine göre biraz daha takip açısından şanslı bir kanser türüdür çünkü biz en azından kimin kanser olabileceği konusunda bir öngörüye sahibiz. Yani hepatit B taşıyıcısı olan kişileri alıyoruz ve yıllar içerisinde izliyoruz ve birtakım parametrelere bakıyoruz çünkü bunların karaciğer kanseri olabileceğini biliyoruz ve takibe alıyoruz ama pankreas için böyle bir öngörümüz yok.

. Sigara karaciğer ve pankreas kanseri açısından kişileri nasıl etkiliyor? Alkolün de etkisi oluyor mu?
Sigaranın pankreas kanseriyle direkt bir ilişkisi var tıpkı akciğer kanseri gibi, hatta daha etkin olduğu söylenmektedir. Karaciğere bu kadar etkisi var mıdır o kesin değil. Şöyle bir şey var ki, kanserojen maddeler birçok kanser türüyle ilişkilidir.

Beslenme konusuna da gelecek olursak; nasıl ki kötü ve yağlı beslenme, lifli gıdalardan uzak beslenme kalın bağırsak tümörleriyle ilgiliyse aynı şekilde pankreas kanseriyle ve karaciğer kanseriyle de ilgilidir.

Biz biliyoruz ki yağlı karaciğer kavramı artık karaciğer kanserini arattıran bir faktör. Obez kişilerdeki bu yağlanma bu riski uzun dönemde arttırmaktadır. Dolayısıyla bütün kanserojen maddelerde olduğu gibi karaciğer ve pankreasında bunlarla ilgisi çok fazladır.

“PANKREAS KANSERİNDE RİSK GRUBU BELLİ DEĞİL”
. Karaciğer ve pankreas kanseriyle ilgili taramalar özellikle diyabet hastalarında ne sıklıkla yapılmalıdır?

Tarama tıbbın her zaman sorunu olmuştur çünkü yapacağınız şeyin maliyet etkinlik oranı çok önemlidir. Sınırsız kaynaklarınız yok ülke olarak ve hastaneler olarak. Dolayısıyla elinizde net olarak tümörü öngören bir parametre ve test yoksa bütün toplumu bunun için tarayamazsınız ama risk gruplarını tarayabilirsiniz. Ancak, pankreas için kim risk grubu belli değil.

Karaciğerle ilgili bir önemli nokta da, bahsettiğimiz tümörlerin hepsi karaciğerin kendi tümörleridir, bir de karaciğer sindirim sistemindeki bütün tümörlerin metastazını alan bir organ, bu çok önemlidir çünkü mesela kolon kanseri çok yaygın. Biz biliyoruz ki, kalın bağırsak kanserinin tanısı konduğu anda 4 hastanın birinin karaciğerinde tümör var. Bu yaygınlık, karaciğer kanseri işin içine girdiğinde daha da artmaktadır. Çünkü kolon kanserinin sıklığı giderek artıyor ve kolon kanseri bir multidisipliner hastalık olmaya başladı.

. Karaciğer tümörü tanısını nasıl koyuyorsunuz?

Takipler sırasında mutlaka karaciğeri ultrasonografiyle gözlemliyoruz. Çünkü ultrasonografi çok yaygın ve yan etkisi olmayan bir tanı yöntemi. Her hastanede ve küçük poliklinikte de olması nedeniyle çok yaygın ve ulaşılabilir.

Karaciğer kanserinin tanısı son derece basit kurallara bağlanmış. Hepatit B’niz varsa, tümör markerınız belli bir değerin üzerindeyse, karaciğerinizde kitle varsa aksi iddia edilene kadar hasta, karaciğer kanseridir.

“KARACİĞER KANSERİ PANKREASA GÖRE DAHA ŞANSLI”
. Tümörlerin tedavisindeki yaklaşım; kanserin evresine, tümörün cinsine göre nasıl bir farklılık gösteriyor? Tedavide cerrahinin yeri nedir, cerrahi şansının olması, hastalığın erken evrede olduğunu mu gösterir?

Karaciğer kanseri pankreas kanseriyle kıyaslanamayacak kadar şanslıdır. 20 yıl önce benim asistanlığım sırasında karaciğer kanseri veya karaciğere atlamış bir kalın bağırsak kanserinde genelde bir şey yapmazdık. Bu hastaların radyoterapi, kemoterapi veya benzer tedavilerden yararlanma oranı çok azdı ve ortalama 7-8 ay ömürleri olurdu. Şimdi 5 yıllık bir ömürden bahsediyoruz ki daha fazla yaşayan hastalarımız da var. Karaciğer cerrahisiyle ilgili özellikle karaciğer naklinin de işin içine girmesiyle deneyimimiz çok arttı. Karaciğer-pankreas tümörleri ayrı bir üst ihtisas dalı oldu.

Şu an bununla ilgili ayrı bir bölümümüz var ve bu işle ayrı olarak ilgileniyoruz. Teknoloji çok ilerledi, ameliyat sırasında bütün hastalarımıza ultrasonografi yapıyoruz veya tümör yakma cihazları bizimle birlikte ameliyatın içinde oluyor. Cerrahiye yardımcı birçok faktörü kullanıyoruz. Onun için de hiç yaşam beklentisi olmayan kişileri 5-6 yıl hatta belki 10 yıl yaşatabiliyoruz.

Pankreas için maalesef 20 yıl önceki gelişmeden çok daha farklı bir şey yaptığımızı söyleyemiyoruz. Tanılarını tomografiyle, ultrasonla, daha farklı modelitelerle koyuyoruz. Hastalığın sinsi ve ilerleyici olması çok sıkıntılı ama cerrahi tecrübemiz artmakta ve özellikle de Batı’da sadece bu işlerle uğraşan cerrahi bölümleri olduğu için, yapılan ameliyatlardaki başarı oranı daha da arttı. Bunun yanında biyolojik ajanlar, gen tedavileri, hepsi deneysel aşamada ama sanıyorum 5-10 yıl içerisinde bu hastalıklara karşı çok daha etkin durumda olacağız. Şimdilik en etkin birinci silahımız cerrahi. Onun başarısı da özel cerrahi ekiplerince çok yüksek.

. Cerrahi yapılmamış hastaya önceden kemoterapi ya da radyoterapi uygulanarak tümörün küçültülmesi işlemi yapılabiliyor mu?

Tümörün boyutunu, metastazın sayısını düşüren çok etkin kemoterapotik ajanlar var. Zaten bir ekip olarak hastalıkları ele alıyoruz. Cerrahiye uygun olmayan hastaya kemoterapi veriyoruz, ya tümöre giden damarı tıkıyoruz ya da ciğerin sağlam tarafını büyütüp tümörlü kısmı küçültüp ondan sonra cerrahi yapıyoruz. Bunların hepsi elimizde; 20 yıl önce yapılamayanları artık korkmadan yapabiliyoruz.

Hastaya göre tedavinin bireyselleştirilmesi gibi bir şey var, burada da aynı şekilde hiçbir hastadan hiçbir şekilde vazgeçilmiş değil. Bunların artık sadece ismi korkutucu ameliyatlar, sonuçları çok yüz güldürücü özellikle karaciğer tümörü için.

“BAZI KANSERLERE NAKİL YAPILABİLİYOR”
. Karaciğer kanseri ve pankreas kanseri açısından düşünüldüğünde nakil yapmak mümkün müdür?

Kural olarak kanserli kişilere nakil yapılmaz ama bunun ayrıcalıkları vardır. Karaciğer kanseri bu konuda bir ayrıcalıktır. Kanserin boyutu, kanserin sayısı gibi parametreler değerlendirilip çok özel kurallar uygulandığı sürece tedavi şekli karaciğer naklidir; seçilmiş çok özel vakalarda… Ve gerçek tedavidir de çünkü altta yatan hepatiti de yok etmiş oluyorsunuz. Fakat pankreas kanserinde böyle bir tedavi yöntemi mümkün değil. Pankreas nakli, pankreas kanserinde bir tedavi yöntemi değildir.


İçeriği Paylaşın