Ruhsal Problemlerin Belirtileri ve Psikoterapi ile Tedavi

Ruhsal Problemlerin Belirtileri ve Psikoterapi ile Tedavi

Ruhsal Problemlerin Belirtileri ve Psikoterapi ile Tedavi

Bizi Takip Et


Kişilerin hangi durumlarda ruhsal danışmanlık alması gerekir? Ne tür belirtilerin varlığı bir ruhsal probleme ya da duygusal, iş ve sosyal yaşamda işlev kaybına yol açar? Psikolog ile psikiyatrist arasında ne gibi bir fark vardır? Ne tür durumlarda kime başvurmak gerekir? Depresyon ilaçları kullanımında toplumda yapılan hatalar nelerdir? Depresyon ilaçları bağımlılık yapar mı? Psikoterapi nedir? Psikoterapinin türleri var mıdır? Psikiyatrik problemi olan bir kişinin yaşam koçuna gitmesi doğru mudur? Yaşamsal riski olan bir hastalıkta moralli olmak, hastalığa bazı şeyleri gösteren bir fırsat olarak bakmak iyileşmeyi hızlandırıp, tedaviye verilen yanıtı arttırabilir mi?

Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Çağatay Karşıdağ merak edilen soruları Sağlığım İçin Herşey’de yanıtladı.

. Kişilerin hangi durumlarda ruhsal danışmanlık alması gerekir?
‘‘Bir insanın ruhsal yapısının bozulduğunu düşünmesi ya da bir akıl hastalığına uğradığında etrafının görmesini düşünmesi çok kolay bir durum değildir. Bu nedenle yardım alması ilk başta kendi isteğiyle olmaz. Psikiyatri, elle tutulur gözle görülür laboratuvarı ya da görüntülemesi olan bir branş değildir. İnsanın en önemli göstergesi işlevselliğidir. Toplum ve aile içerisindeki işlevselliği, kendi iç dünyasındaki barışıklığı, iş ya da okul hayatındaki barışıklığı söz konusudur. Bunlarla ilgili bir denge tutturulduğunda ve bu devam ettirildiğinde yardım alınmaz. Ne zaman ki kişi kendisi ya da etrafı ile bir çatışmaya girer; işlev kaybı olur üretkenliği azalırsa o zaman bir yerlerde bir şeylerin ters gittiğini anlar. Bu konuda etraftan uyarılar gelir ve kişi de buna ihtiyacı olduğunu fark ettiğinde yardım alır. Ancak psikiyatrik hastalık çok kabul edilebilir olmadığı için psikiyatri ilk başta hemen danışılan bir branş değildir. Psikolojiye başvurabilirler. Bazen de doğru olmamakla beraber tıbbi yaklaşımı olmayan başka yollar denerler.’’

‘‘EN SOMUT BELİRTİ UYKU PROBLEMLERİDİR’’

. Ne tür belirtilerin varlığı bir ruhsal probleme ya da duygusal, iş ve sosyal yaşamda işlev kaybına yol açar?
‘‘Dışarıdan gözlenen belirtilerin başında tahammülsüzlük, yapılan işe konsantre olmakta zorlanma, keyif almakta yetersizlik ya da alamama gelir. Kişinin hem iştah anlamında hem de mecazi anlamda ağız tadı gider. İnsanın hayattan aldığı zevk azalır. Hayattan aldığı keyfin yanında hayatla olan bağı ve hayattan beklentileri azalır. Umutsuzluk ve ümitsizlik duygusu yaşar. Daha somut belirti, uyku problemleridir. Ya uyku fazlalığı ya da uyku azlığı çok önemli bir göstergedir. İştahta değişiklik ve insanlarla olan iletişimindeki artma ya da azalma da belirtiler arasındadır. Kişi daha da konuşkan olur; dertlerini daha fazla anlatmaya çalılır ama bu sırada çatışmalar yaşar.’’

Doç. Dr. Çağatay Karşıdağ

. Psikolog ile psikiyatrist arasında ne gibi bir fark vardır? Ne tür durumlarda kime başvurmak gerekir?
‘‘Bir psikolog, üniversitenin fen-edebiyat fakültesinin psikoloji bölümünden mezun olur. 4 yıllık bir eğitim alır. Bir psikiyatrist, 6 yıllık tıp eğitimi üzerine 4 yıllık bir psikiyatri eğitimi alarak tıp doktoru olarak bu unvanı alır. Psikolog çoğunlukla sosyal psikoloji, gelişim psikolojisi, kişilik psikolojisi ve deneysel psikoloji ile ilgilenir. Bir insanın davranışlarının nereden nereye doğru gittiğini gözlemleyerek tanımlar. Bunun üzerine terapi eğitimi aldığında da bazı psikoterapileri uygulayabilir. Psikologların ilaç yazma yetkisi yoktur. Ama psikiyatriyi sadece ilaç yazan ya da yazmayan diye ayırmak doğru olmayabilir. Çünkü her tedavi sadece ilaç tedavisi değildir. İlaç tedavisi gerekli olduğu durumda devreye sokulan ancak tedavinin bir bölümü olan asıl tedavi, kişinin psikoterapi desteği ile takip edilmesidir.’’

‘‘HASTA, İLACA BAĞIMLI KILINARAK TEDAVİ EDİLEMEZ’’

. Depresyon ilaçları kullanımında toplumda yapılan hatalar nelerdir? Depresyon ilaçları bağımlılık yapar mı?
‘‘Depresyon her zaman hastalık anlamına gelmez. Depresyon, kişilerin bazen başa çıkamadıkları durumlarda kendi içlerine kapanarak güç topladıkları durumdur. Bunu hastalık haline gelmeden hepimiz bazen kısa ya da dönem bazen yaşarız ve her zaman ilaç kullanmaya gerek yoktur. Ancak ilaç tedavisi gerektiğinde, bir psikiyatri hekimine danışılarak uygun süre, doz ve çeşitlilikte ilaca başlanması önerilir. İlaç, bir bağımlılık maddesi olarak asla verilmez. Hasta, bir şeye bağımlı kılınarak tedavi edilmez. İlaç, kişinin tedavisi sırasında bir destek olarak verilir. Uygun bir zamana kadar kullanılır. O zamana kadar psikoterapi tedavileri de devrededir. Kişi kendi başına problemleri çözebilecek düzeye erişene kadar aynen bir koltuk değneği gibi devrede olur. Daha sonra ilaç kesilerek koltuk değneği alınır. İlaçların belirli bir başlama, devam etme ve sonlandırma protokolü vardır. Her ilaç her insana iyi gelmez. O ilaca  öncelikle az dozda başlanarak uygun sürede uygun doza çıkması beklenir. Bir-iki ay içerisinde ilaçların etki etmesi beklenir. Kişinin durumuna göre, en az 6 ay bazen 9 ay bazen 1 yıl kullanılması gerekebilir. Bırakırken de aniden değil, kademe kademe bırakılır. Böylece, arada bir geri dönüşüm olduğunda hasta hastalığıyla yalnız bırakılmamış olur.’’

‘‘PSİKOTERAPİDE KİŞİNİN PROBLEMİ KENDİSİNİN GÖRMESİ SAĞLANIR’’

. Psikoterapi nedir? Psikoterapinin türleri var mıdır?
‘‘Psikoterapi kelime anlamıyla konuşularak yapılan terapidir. Püf noktası terapi kısmıdır. Yani her konuşma eşittir terapi değildir. Her psikoterapi yapıldığı söylenen durum da terapi değildir. Psikoterapi eğitimi almış kişiden alınmalıdır. Psikoterapi çok çeşitlidir. Ama asıl amaç hepsinde kişiyi bilinçlendirmek, var olan problemin farkına varmasını sağlamak, başkasının yardımından ziyade kendi bakış açısıyla problemi yorumlayarak yanlışlarını da kendisinin görmesini sağlamaktır. Bunu yaparken dışarıda bu çatışmayı yaşayacağına terapi ortamında yaşaması ve bunun konuşularak yanlışlarının karşılıklı düzeltilmesidir. Çoğu terapi şekillerinde çok fazla anlatma ve çok az müdahale var gibi görünür. Ancak bazen hastalar, doktor ya da terapistin kendilerine bir yol çizmesini ve onu  hayatlarına uygulama beklentisi içerisinde olurlar. Oysa bizler koçluk yapmayız; onlara rehberlik ederiz. Tercihi kendilerine  bırakırız.’’

‘‘YAŞAM KOÇLUĞU, TERAPİ OLARAK ALGILANMAMALIDIR’’

. Psikiyatrik problemi olan bir kişinin yaşam koçuna gitmesi doğru mudur?
‘‘Eğer ortada bir çatışma, ruhsal bir problem varsa bunu bir sağlık profesyonelinden almak gerekir. Bir ruhsal problem yoksa, bir danışma görüşme tarzı bir şey varsa istedikleri yerlere gidebilirler ama bu terapi olarak algılanmamalıdır. Terapi olarak algıladıklarında, yanlış yere yönlendirildiğinde problem daha da büyüyecektir ve hiç geri dönülemeyecek noktada kişi sorunla karşı karşıya gelecektir.

. Yaşamsal riski olan bir hastalıkta moralli olmak, hastalığa bazı şeyleri gösteren bir fırsat olarak bakmak iyileşmeyi hızlandırıp, tedaviye verilen yanıtı arttırabilir mi?
‘‘En zor hastalık olan kanserde bile moral çok önemlidir. Ruhsal anlamda kendisini çok iyi tutan ya da destek alan insanlar kanseri çok daha komplikasyonsuz ve daha kolay atlatmaktadırlar. Böylece yaşam süreleri de uzamaktadır. Moralin yüksek tutulması, aksayan yerde yardım alınması ve hayata devam etmek için başka alternatiflerin olması kişinin hayata tutunması ve daha verimli olması için yeterli olacaktır.’’


İçeriği Paylaşın