Sağlıklı Yaşamla Hastalıklardan Korunun

Sağlıklı Yaşamla Hastalıklardan Korunun

Sağlıklı Yaşamla Hastalıklardan Korunun

Bizi Takip Et


HABER: Demet DEMİRKIR

Amerika’da bütünsel beslenme uzmanı olan Karen Hill ve fitness-yaşam koçu Tony Hill, sağlıklı beslenme konusunda farkındalık yaratacak deneyimlerini İstanbul’da düzenlenen bir konferansta paylaştılar.

Sağlıklı yaşam konusunda insanların hayatlarını değiştirme gücünü geliştirmek ve doğru bilgilendirme amacı taşıyan Sağlık ve Fitness Konferansı 2011, halka açık olarak sunuldu.

Doğal Yaşam Uzmanı olarak “Sağlıklı ve kaliteli bir hayata giden doğru yolu göstermekten sorumluyuz” diyen Karen ve Tony Hill, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de obezite ve kiloyla bağlantılı diyabet, hipertansiyon, kanser, kalp problemleri gibi hastalıkların kontrol edilemez bir şekilde arttığını belirterek yiyecekleri tanımanın önemine dikkat çektiler.

Beslenmede en temel kuralın mevsiminde yenen, işlenmemiş, paketlenmemiş gıda tüketmek olduğunu vurgulayan Karen Hill, günlük yaşamda sık tercih edilen vitamin hapı yerine her sabah su, limon ve saf balla karıştırılarak tüketilecek elma sirkesinin, tüm vücut sistemini düzenleyen sağlıklı bir tercih olacağını dile getirdi.

Hill, son araştırmaların inek sütünün insan vücuduna ağır geldiğini ortaya koyduğunu, inek sütündeki kalsiyumun kemiklerimiz tarafından emilmesinin mümkün olmadığını ifade ederek, insan vücuduna en yararlı kalsiyumun koyu yeşilliklerde, baklagillerde ve çiğ kuruyemişlerde olduğunun altını çizdi.

Sağlıklı yaşam için ipuçları veren Karen ve Tony Hill şu önerilerde bulundular:

“VÜCUDUNUZA HÜKMEDİN”

• Biz bilgisayarlarımıza, arabamıza, telefonumuza çok iyi bakıyoruz ama vücudumuz hiç saygı görmüyor. Vücut çalışmazsa hiçbir şey yapamazsanız. Vücut ne zaman zayıf, size hükmeder; Vücut ne zaman kuvvetli, siz ona hükmedersiniz.

• Bırakın gıda ilacınız olsun. Eğer Tip 2 Diyabetikseniz; diyabetik olmayan bir insana dönüşme durumunuz yüzde 100’dür. Tip 1 Diyabetik iseniz yiyeceklerle insülin alımını kısabilirsiniz. Ne kadar az, o kadar iyi.

• “AMA SENDROMU” ndan dolayı sağlıklı yaşam ihmal ediliyor.

“Ama yapamam zamanım yok, ama sağlıklı olmak için gereken parayı ayıramıyorum vs… Eğer o para sağlığa harcanmazsa, iyi besinler alınmazsa o para mutlaka doktorlara harcanacaktır.

“DOĞRU BESLENMEYLE GENETİK DEĞİŞTİRİLEBİLİR”

• Ekmek karbonhidrattır ama besin değeri sıfırdır. Mercimek karbonhidrattır, besin değeri muhteşemdir. Sağlığınız aldığınız besinlerin, aldığınız kalorilere bölünmesiyle öngörülebilir.

• 1940’ta 900 kedi üzerinde yapılan araştırmaya göre; insanların yediği pişmiş yiyecekleri yiyen kediler ve doğal yiyecek yiyen kediler baz alınarak şu sonuç çıkarılmış: Doğal beslenen kedilerde hiçbir şey yokken bizim yediklerimizi yiyen kedilerde enfeksiyon, diş problemleri, göz, cilt, alerji, romatizma, davranış bozukluğu, asabilik, saldırganlık ve bebek düşürme.

• Kişinin ailesinde diyabet, kanser olması kişide de bu hastalıkların olacağı anlamına gelmez. Genetik uzantı yüzde 3 ile 5 arasıdır. Bütün ailesi diyabet olan kişinin genlerinde yüzde 3-5 diyabet vardır. Bunu bilerek kişi hayat şartlarını ona göre doğru uygularsa yiyeceklerle, sporla, uykuyla o genetik uyutularak hayat boyu diyabet olma riskini sıfıra indirebilir.

• Besin açısından fakir, vücudun ihtiyacı olmayan gıdaları yiyerek genlerimizi mutasyona uğratıyoruz, kendi kendimizi biz bozuyoruz. Yediklerimizle kendi neslimizin tükenmesine yol açabiliriz ama istendiğinde bu durum değişebilir.

• Süte katılan zayıflama ürünleri yiyerek genlerimize savaşacak malzeme veremeyiz. Yani doğal beslenmemiz gerekiyor.

• Yüksek besinli, az kalorili yiyeceklerin kanıtlanmış etkileri vardır, ileri yaşlarda başlayan hastalıklar gecikir ve kansere direnç oluşur, insülin duyarlılığı artar, diyabet görülmemesi, strese karşı savunma gelişir, bağışıklık hücreleri çoğalır, kişi daha yavaş yaşlanır. Az ve öz yemek gerekiyor.

• “Her kalori, kalori değildir” gıdanın lif içeriği, alınan gıdanın glisemik ve insülin miktarı, öğünlerin miktarı, sıklığı ve zamanı çok önemlidir.

• Kilo vermek az kalori almaktan ibaret değildir.

• Gerçek gıda nedir? Yetiştirilmiş, değişken kalite, çabuk bozulması, hazırlama işleme gerektirir, canlı renkler, zengin dokular, doğal tat, toprak ve kültürle güçlü bağ.

Gıda ürünleri ise üretim sürecinden geçmiştir, paketlenmiştir hazırlanması kolaydır, her zaman aynıdır, uzun süre muhafaza edilir, çabuk hazırlanır, yavan, lezzetsiz, yapay tat, toprak ve kültürle bağı yoktur. Kesinlikle gerçek gıda tüketilmelidir, gıda ürünleri sağlıklı değildir.

“YETERİNCE PROTEİN ALMALIYIZ”

• Protein eksikliği hastalık yaratır, en önce diyabete sonra tiroide, depresyona neden olur. En iyi proteinler balık, beyaz et (organik), yumurta, kırmızı et (organik), ıspanak, doğal kuruyemişler, brokoli, baklagiller, mikro filtrelenmiş sütün protein tozu. Bunlar tüketilmelidir.

• Proteinden yapılan vücut yapılarımız, saç, deri, doku, kas, iç organları, hormonlar, hemoglobin, bağışıklık sistemi, beyindir. Protein alamazsak vücudun bu bölümlerinde problem olur. Her gün protein girişi olmalıdır eğer protein girişi yoksa kaslar küçülür ve kişi yağlanır.

• Protein karbonhidratsız kasa giremez. Karbonhidratlar enerji için kullanılır. Karbonhidratları aşırı azaltmanın cezası vücudun protein depolarında özellikle de kas proteinin de azalma olarak karşımıza çıkar, yağsız doku kitlesi azalır.

• Karbonhidratsız diyet olmaz, amaç zamanında ve yerinde karbonhidrat almaktır.

“ŞEKER PEK ÇOK HASTALIĞA DAVETİYE ÇIKARIYOR”

• Şekerin yan etkileri: vücutta yağlanma, büyüme hormonunu azaltma, kolesterolü yükseltmesi, bağışıklık sistemini bastırması, kanser hücrelerini beslemesi, kemik erimesi yapması, yaşlanmayı hızlandırması. Beş litre kanda iki tatlı kaşığı şekere ihtiyaç vardır eğer iki tatlı kaşığı geçilirse insülin aktif edilir. Örneğin, 1 kutu kolada 10 tatlı kaşığı şeker vardır.

• Vücutta iki tatlı kaşığından sonra alınan şekerler ne yazık ki doğal yiyecek bile olsa örneğin, meyve vücutta yararsız bir maddeye dönüşüyor karbonhidrat karışıklığında… Ketçap, salam, bebek mamaları, kahvaltı gevrekleri, meyve suları vs… (Bu ürünlerde de şeker mevcuttur)

• Karaciğer yağlanması, astım, depresyon, romatizma, böbrek büyümesi, tendon erimesi, migren vs… işlenmiş gıda denilen olayın sonucu bu hastalıklardır.

• Fast food (çabuk yemek) demek yalnızca hamburger, patates değildir; tost, simit de Türkiye’nin fast food’udur. Yumurta, balık, tavuk yapmak çok zor olmamalı.

• En iyi karbonhidrat kaynakları: baklagiller, bütün meyveler, kabuklu, esmer, basmati pirinç, sebzeler, yer elması… Bunları tüketebilirsiniz.

“SAĞLIKLI OLMAK İÇİN İKİ ALTIN KURAL”

• Altın kural 1: Tabağınıza bakın, o tabakta doğadan gelmemiş, işlenmiş bir şey varsa atın bir kenara. İstediği kadar tam tahıllı olsun ekmek de buna dahil. Daha fazla bir şey yapmanıza gerek kalmaz. Özellikle paket ekmekler için söylüyorum, tahıllı ekmeklerin yüzde 20’si esmer undur gerisi renklendiricidir.

• Her zaman araştırın, ne yediğinizi bilin.

• Altın kural-2 ise, akşam 5 ya da 6’dan sonra kesinlikle karbonhidrat tüketilmemeli. Türk kültüründe herkes meyveyi akşam yiyor, böyle olmaması lazım. Vücudun yediğiniz şeyleri kullanma kapasitesi yoksa kas yapılarınız ve karaciğeriniz şekerle dolar. O saatte yenen elmanın gidecek bir yeri yok, şeker kanda da kalamaz. Artıklar yağa çevrilir ve depolanır.

• Amerika’da akşam öğününe sebze bile vermeyiz, akşam yalnızca protein yiyin mesela balık yiyin. Bir hafta deneyin, söndüğünüzü göreceksiniz. Akşam yiyeceğinin protein olması çok önemlidir.

• Yüksek fruktozlu mısır şurubu, suni tatlandırıcılar zararlıdır.

• Bazı suni tatlandırıcılar şekerden 600 kat daha tatlıdır. Yağda depolanırlar, kanser, karaciğer hasarı, böbrek hasarı, fetüsde hasar, lenfoma, baş ağrısı, depresyon, kalp ritm bozukluğu, felç, beyin tümörleri ve 92 farklı semptomu var.

• Gerekli yağları almak lazımdır, gerekli yağların (omega 3-6-9) eksikliği iyileşmeyen yaralar, bağışıklık sisteminde çökme, genel enfeksiyonlar, cilt sorunları, saç dökülmesi, böbrek yetmezliği, karaciğer bozukluğu, diyabet, kanser, depreyon gibi sorunlara yol açar. Doymamış yağlara ihtiyacımız vardır o da balıkda mevcuttur.

• Anne sütünde kimyasallar vardır, canlı çeşidine göre tüm canlıların kimyası değişiktir. O annenin sütü o bebek içindir. İnek sütü insan sütüne göre 300 kat daha fazla kasein içerir. Kasein, uhunun hammaddesidir, mideye yapışır. Şimdiki sütlerin ne yararı ne de zararı vardır. İnek sütü natureldir ama vücudumuza girince naturel olmaktan çıkıyor. Sütü hayatınızdan tabii ki çıkarmayın ama oranına dikkat edin.

• Harvard Üniversitesi’nin araştırmalarına göre günde 2 buçuk porsiyon süt mamulleri prostat kanserini yüzde 30 oranında artırıyor.

• Günde bir veya daha fazla süt ürünleri yumurtalık kanserini yüzde 44 artırıyor. Göğüs kanseriyle direkt bağlantılı.

• Harvard, Yale, Pen, State üniversitelerinin araştırmalarına göre süt kemik erimesini önlemede fayda göstermiyor.

• Sütün yol açtığı sorunlar: Çocuklarda orta kulak iltihabi, alerji, egzama, kansızlık, migren, cinsel sorunlar.

• Vücuttan kalsiyumu söken maddeler olarak şunları söyleyebiliriz: Kafein, alkol, tuz, yüksek protein, gazlı içecekler, şeker, nikotin, antibiyotik, tiroid ilaçları, mide ilaçları…

“SU İÇMEYEN BİR TOPLUMUZ”

• Türkiye’de su tüketimi çok az. Çay ve kahve içmek suya eşdeğer değildir, aksine çay ve kahve tüketildiğinde bir o kadar daha su içilmesi gerekiyor. Çünkü içilen bu içecekler vücuttaki suyu götürür.

• Romatizma, hipertansiyon, kas ve eklem ağrıları, migren, astım, alerji, kalp krizi, kronik yorgunluk gibi sorunu olan kişiler susuz kişilerdir. Örneğin romatizma hastaları su içmeye başladıklarında bir hafta sonra ağrıları yok olur.

• Kanın yüzde 98’i sudan oluşur. Kalp krizi en çok sabah 4 ile 5 arasıdır çünkü kronik şekilde susuzsak ve yatınca uzun süre susuz kalıyorsak, damarda da tıkanıklık varsa kalp krizi meydana gelir. Su çok önemlidir, dikkat edilmelidir.

• Alkol, eroinden daha zehirlidir. Alkolün şekeri rafine şekerdir yani yarı hazım görmüştür. Alkol direkt mideden kana geçer, bu maddeler vücutta düşman geldi etkisi yaratır. Alkol, kalbe, böbreğe, mideye ve barsağa çok zarar verir.

• Vücudun kendi kendini detokslama sistemi vardır eğer buna yaşam tarzıyla izin verilirse otomatik olarak vücudumuz temizlenir. Ne kadar düzenli yaşarsak, gereken şeyleri yersek buna yardımcı oluruz.

• Kişilerin tuvalete gittiği zaman dışkılarına bakması gerekir. Açık renkli olmalı, koyu renkse kişinin stresli olduğunu gösterir, kokusuz olması gerekir. Günde iki ya da üç kez tuvalete gidilmesi uygun olur.

“DİYABET ÖNLENEBİLİR”

• İki tip diyabet vardır. İkincisi kesinlikle geçebilir, birincinsin ise doğru beslenmeyle insülini azaltılabilir.

• 6 basit adımla diyabet önlenebilir ya da var olan durum tersine çevrilebilir. Egzersiz, tahıllar ve şekerler özelliklede fruktoz hayattan çıkarılmalı, açlık insülin seviyesi takip edilmeli, yeterince D vitamini alınmalı, probiyotik kullanılmalı.

• Spor mutlaka yapılmalı, vücutta şeker düzenleniyor, insülin otomatik olarak düzenleniyor. Çok hızlı olmadan, uzun süre kardiyo yapmak da çok önemli.

• Kansere yol açan etkenler: Tarım ilaçları ve diğer kimyasallara maruz kalma, farmasötik ilaçlar, işlenmiş ve suni gıda, kablosuz teknolojiler, obezite, stres, güneş ışığından yeterince yararlanmama ve güneş kremleri kullanma, kötü uyku alışkanlıkları gibi etkenlerdir.

• Tümör bir problem değildir, bir belirtidir. Erken teşhisle ortaya çıkar. Tümöre biyopsi yapıldığında “Aç ve yay” durumuna maruz kalır ve metastaza (yayılma) sebep olur. Çünkü vücut onu kendi içinde kapsülleştirmiştir.

• Kanser oksijen bakımından zengin bir ortamda varlık gösteremez. Vücuda iyi bakıldığında bağışıklık sistemi o hücreyi yok eder.

• Gerçek açlık nedir? Gerçek açlık yalnızca ağız ve boğazda hissedilir. Açlıktan eli ayağı titreyen insanlar vardır, aç kaldığında migreninin tuttuğunu, tansiyonunun ve şekerinin düştüğünü söyleyenler vardır. Bu gerçek açlık değildir bu esrar etkisidir. Kimyasal maddeler vücuttan çekildiğinde bu belirtiler meydana gelir. Demek ki bu yiyecekler vücut için gerekli şeyler değil.

• Kas kullanıldığında yağ kullanılır aslında, diyet yapıp yemek yemezseniz yalnızca yağı beslemiş olursunuz. Doğru gıda ve doğru egzersiz çok önemli. Yüzde 80 gıda, yüzde 20 egzersiz hayatınız için çok önemlidir.


İçeriği Paylaşın