Tüp Bebek Tedavisinde Yeni Yöntemler

Tüp Bebek Tedavisinde Yeni Yöntemler

Tüp Bebek Tedavisinde Yeni Yöntemler

Bizi Takip Et


Günümüzde “embriyo dondurma”dan “genetik tanı”ya birçok yeni yöntem, tüp bebek tedavisindeki başarıyı artırıyor. Bu yöntemler sayesinde birçok kısır çift bebek sahibi olma hayalini gerçekleştiriyor.

Yeni uygulamalar tüp bebekte başarı şansını artırıyor

Tüp bebek yöntemi, uygulanmaya başlandığı ilk günden bu yana milyonlarca çiftin bebek hayalini gerçekleştirmesine yardımcı oldu. Ve şimdi, geliştirilen yeni yaklaşımlarla tedavide başarı şansı daha da artırılabiliyor…

İlk tüp bebek Louis Brown`ın dünyaya gelmesinden bu yana tam 29 yıl geçti. O zamanlar, tüm dünyada büyük yankılar uyandıran tüp bebek uygulaması her geçen gün daha da gelişiyor ve milyonlarca çiftin bebek hayalini gerçekleştirmeye yardım ediyor. Son yıllarda gündemde olansa, tedavinin başarı şansını yükselten çeşitli uygulamalar. Uzayan tüp bebek ve kısırlık tedavilerinin, çiftler üzerinde psikolojik, fizyolojik ve finansal bir yük oluşturduğunu belirten uzmanlar, sonuç almayı kolaylaştıran ikincil yaklaşımlarla yüz güldüren sonuçlar alabildiklerini anlatıyorlar. Bu konuda, görüşlerine başvurduğumuz Acıbadem Kadıköy Hastanesi Tüp Bebek Ünitesi ve Eğitim Merkezi Sorumlusu Doç. Dr. Cem Demirel, tüp bebek denemelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasında pek çok farklı faktörün etkili olabileceğini ve merkezlerinde bunların üzerlerinde tek tek durularak değerlendirildiğini anlatıyor. Acıbadem Bursa Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Sorumlusu Doç. Dr. Şahin Zeteroğlu ise, tüp bebek uygulamalarında başarıyı artıran faktörler konusunda laboratuvar uygulamalarının önemine dikkat çekiyor.

Başarıyı artıran uygulamalar

Tüp bebek uygulamalarında ne gibi gelişmeler yaşanıyor? Bu konudaki bilgileri Acıbadem Kadıköy Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Sorumlusu Doç. Dr. L. Cem Demirel `den ve Doç. Dr. Şahin Zeteroğlu`ndan aldık: “İnfertilite tedavisinin çiftler üzerine yüklediği küçümsenemeyecek boyutlardaki duygusal, fiziksel ve finansal yük tekrarlayan tüp bebek denemelerinin başarısız olması durumunda bu hastaların tedavisini yürüten hekimlerin üzerine de yansımakta ve tutunmama nedenlerini açığa kavuşturmak ve sonuç alabilmek ikincil yaklaşımların uygulanmasını gerektirmektedir. Burada başarısızlık ya anne rahmine yerleştirilen embriyo adını verdiğimiz laboratuvarda döllenmiş ve bölünmekte olan hücre topluluğunun kalitesinden ya da bu embriyoların konulduğu anne rahminin tutunma için uygun bir zemin oluşturamamasından kaynaklanmaktadır. Eğer tekrar eden tüp bebek denemelerinde tekrar edici bir şekilde kötü embriyo kalitesi izlenmekte ve başarısızlığın nedeninin bu olduğu düşünülmekte ise Acıbadem Tüp Bebek Merkezi`nde ya aileye endometrial ko-kültür adı verilen uygulama ya da doğal siklus IVF uygulaması yapmaktayız. Endometrial ko-kültür uygulaması anne adayından toplanan rahim içini döşeyen endometrium adı verilen dokuya ait hücrelerin laboratuvarda pasajlardan geçirilip embriyoların anneye naklinden önce bu hücreler üzerinde geliştirilmesini ifade ediyor. Doğal siklus IVF`de ise anne adayının yumurtaları ilaçlar ile ya hiç uyarılmadan ya da çok az uyarılarak toplanmaktadır. Bunlar ile de sonuç alınamayan vakalarda bazen yumurta bağışını da önerebilmekteyiz.”

Bu arada spermin rolünü ve tüp bebek başarısızlığının altında yatan bir etkisinin olup olmadığını anlamak için kendi ünitelerinde erkek üreme hücreleri olan sperm hücrelerinin DNA kırık oranına baktıklarını belirten Dr. Demirel, bunun sperm hücresinin genetik yapısını oluşturan DNA`nın hasar oranını gösterdiğini ve yüksek DNA hasarı varlığında buna yönelik tedbirler alınmasına olanak sağladığını belirtiyor.

Bazen tekrarlayan denemelerin başarısız olmasının altında yatan rahim ve rahmin içinde embriyoların yerleştiği endometrium tabakasının anormallikleri olabiliyor. Nitekim bazen tedavi denemeleri başarısız kalan çiftlerde embriyo kalitesinin gayet iyi olduğu fakat buna rağmen gebeliğin elde edilemediği görülüyor. O zaman tüp bebekte tutunmayı etkileyen diğer önemli nokta olan rahim yatağının incelenmesi gerekiyor. Burada rahim içerisinde yer işgal ederek veya o bölgede anormal bir ortam oluşturarak tutunmayı engelleyebilecek polip, yapışıklık, myom, kalsifikasyon gibi patolojileri tesbit edip bunları ortadan kaldırmak için histeroskopi denilen bir rahim içi endoskopi yöntemi kullanılıyor. Histeroskopi uzmanların rahmin içini döşeyen endometrium boşluğunu direkt gözlemesini ve normal dışı bir durum ile karşılaşılırsa da düzeltilmesini sağlayan bir yöntem. Tüp bebek uygulamalarında tekrarlayan denemelere rağmen gebelik elde edilememesinin altında yatan bir başka durum embriyoların tutunup gebeliğin gelişeceği rahimin içini döşeyen endometrium tabakasının tedavi sırasında yeterli kalınlığa ulaşamaması. Bunun nedeni de endometriumun devamlılık - süregenlik gösteren iltihaplara (endometrit) maruz kalması (düşük veya küretajları takiben), adenomyozis adı verilen hastalığın rahimde bulunması veya rahim içerisinde önceden geçirilmiş küretaj veya düşük gibi müdehalelere bağlı yapışıklıklar olması.

Altta yatan durumu düzeltmenin yanı sıra vajinal estrojen desteği bu durumdaki bazı hastaların endometrium kalınlığına olumlu etki yapabiliyor. Altta yatan neden bir yapışıklıksa bunun histeroskopi ile ortadan kaldırılması gerekiyor. Yine bazı hastalarda endometrium tabakasının zamanından önce parlak bir görünüm kazandığını ve tutunma penceresinin embriyolar rahime konulmadan kapanarak tekrar tekrar tüp bebek denemelerine rağmen gebeliğe ulaşılamadığını görülüyor. İlginç olarak bazı hastalarda bu durumun her tüp bebek denemesinde tekrarladığı görülüyor. Bu durumdaki hastalarımıza da kendi merkezimizde tüm embriyoların oluştuktan sonra dondurulması ve ileriki bir tarihte rahim zarı uygun olduğunda çözünme yapılarak transfer yapılması teklif edilerek uygulanıyor. Doç. Dr. Şahin Zeteroğlu, bu uygulamayla merkezlerinde başarılı sonuçlar aldıkları pek çok hastalarının bulunduğunu belirtiyor.

Tekrarlayan denemelerinde başarısız kalınan kadınlarda fallop tüpleri adı verilen yumurtayı taşıyan ve sperm ile birleşmenin gerçekleştiği kanallarda tıkanıklıklara bağlı sıvı birikimi (hidrosalpenks) var ise bir sonraki deneme öncesinde cerrahi olarak ya bu kanalların (tüplerin) çıkartılması ya da rahim ile olan bağlantılarının kesilmesi gerekiyor. Bu durumdaki hastalarda bulunan myomların da dikkate alınması gerekiyor. Her ne kadar endometriuma uzanmayan ve embriyoların yerleştirildiği alanda yer kaplamayan myomlar tüp bebek başarısını etkilemiyor görünseler de tekrarlayan denemelerinde başarısız kalınan ve başka izah edici bir neden bulunamayan hastalarda bulunan ve 3 cm üzerinde olan myomlar, endometrial kaviteye baskı yapıyor olmasalar bile, uzmanlar, çıkartılmalarının bir sonraki deneme öncesi faydalı olacağını düşünüyor.

Doç. Dr. Demirel, tüp bebek başarısızlığı yaşayan çiftlerde kliniklerinde uygulamaya çalıştıkları bir diğer yönteminse laboratuvarda oluşturulan embriyoların anne rahmine yerleştirilmeden önce genetik açıdan sağlamlıklarının taranması ve buna göre sağlam çıkan embriyoların yerleştirilmesi olduğunu anlatıyor. Buna da “preimplantasyon aneuploidi taraması yöntemi” adı veriliyor. Genetik olarak normal kromozom yapısına sahip embriyoların bulunması ve anne rahmine geri yerleştirilmesinin gebelik şansını artırıcı bir rol oynayabileceği düşünülüyor.

Tüp bebekte günümüzde izlenen en önemli gelişme

Doç. Dr. Demirel, 1999’dan itibaren tüp bebek uygulamalarında gebe kalma oranlarını ciddi bir şekilde yukarılara fırlatan dramatik gelişmeler yaşanmadığını anlatıyor ve bu konudaki sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Yani 2000`lerin başına dek gebelik ve başarı oranları giderek artarken son 7 yılda bunu daha da üst seviyelere çıkartan bir gelişme olmadı. Fakat artık başarıyı belli bir oranda devam ettirirken tedavinin yan etkilerinden korunma ön plana çıkmaya başladı. Bu konudaki en önemli çaba; gebelik sağlayabilecek embriyoyu birçok embriyo arasında seçmeyi sağlayacak kriterlerin ve metodların geliştirilmesi ile az sayıda embriyo transferinin önünün açılması ve böylelikle çoğul gebelikleri önlemenin sağlanması oldu.

Artık embriyoların laboratuvarda ürettikleri atık maddeleri veya besinleri kullanım hızlarını ölçerek, metabolizmalarına, bölünme hızlarına ve blastokist (5 -6. gün embriyoları) aşamasına dek ilerlemelerine bakılarak en iyi embriyoyu seçip anne rahmine verebiliyoruz. Ayrıca her gün embriyoların gelişimini takip ederek bir derecelendirme skalası çıkarıyoruz. Tüm bunlar en iyi gebelik şansını verecek embriyoyu bulmamıza olanak sağlayarak, bir veya iki embriyo transferine imkan sağlamaktadır. Az sayıda embriyo nakledebildiğimiz için de çoğul gebelik oranları düşmektedir.”

Doç. Dr. Demirel`e göre, bir başka önemli gelişme de üreme hücreleri olan kadın yumurtalarının ve döllenmiş yumurtalardan gelişen embriyoların dondurularak saklanmasında elde edilen başarının giderek artması. Bu durumun önemli bir faydası kanser tanısı almış olan ve kemoteapi tedavisi görüp üreme hücrelerini göreceği tedavi sonunda kaybetme riski olan erkek ve kadınların üreme hücrelerinin dondurulup saklanması ve ileride bu kişilerin çocuk sahibi olma potansiyellerinin korunması. Spermlerin dondurulup saklanması uzun yıllardır yapılan bir uygulama olmasına rağmen, kadın üreme hücreleri olan yumurtaların dondurulması ile ilgili bazı sorunlar günümüzde daha iyi bir şekilde giderilmiş ve dondurulan yumurta hücrelerinin ileride çözünüp gebeliği sağlamak üzere tekrar kullanımı ile elde edilen gebelikler artmaya başlamış. Ayrıca tüp bebek denemelerinde elde edilen fazla sayıdaki embriyolar arasından transfer edilmeyenlerin dondurulup saklanması ve ileride tekrar kullanılması tüp bebek başarısını önemli şekilde arttıran bir yöntem olarak değer kazanıyor.

Eğitim veren tüp bebek merkezi

Acıbadem Sağlık Grubu, eğitim veren merkezleriyle yavaş yavaş bir eğitim kurumu olma kimliği kazanıyor. Buna güzel bir örnek de, Acıbadem Kadıköy Hastanesi Tüp Bebek Merkezi’ne Sağlık Bakanlığı tarafından “Tüp Bebek Eğitimi Veren Merkez” yetkisinin verilmesi. Bu eğitim, tüp bebek ve yardımcı üreme teknikleri ile ilgilenecek klinisyenlerin ve laboratuvar çalışanlarının yetiştirilmesi ve sertifikasyonunu sağlayan süreci kapsıyor. Tüp Bebek ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri laboratuvarlarında görev yapacak embriyologlar ve klinik uygulamayı yapacak olan kadın doğum uzmanları 6 aylık bu eğitim sürecinin sonunda, bu uygulamaları yapmaya hak kazanacakları sertifikalarını alabiliyorlar. Acıbadem Tüp Bebek Ünitesi ve Eğitim Merkezi Sorumlusu Doç. Dr. Cem Demirel amaçlarının yetkin ve kaliteli yardımcı üreme teknikleri profesyonelleri yetiştirmek olduğunu ve programlarını başarılı bir doktora sonrası eğitim programı haline getirmeye çalışacaklarını belirtiyor.

Çiftlere de önemli görevler düşüyor…


İçeriği Paylaşın