Uyku Apnesi Libidoyu Düşürüyor

Uyku Apnesi Libidoyu Düşürüyor

Uyku Apnesi Libidoyu Düşürüyor

Bizi Takip Et


Uykunun kalitesi beden sağlığından iş ve sosyal hayata kadar birçok alanı etkiliyor. Uyku apnesi denilen ve uyku esnasında 1 saat boyunca 5 defadan fazla, solunumun 10 saniyeden uzun durmasıyla veya alınan hava miktarınn azalmasıylaı ortaya çıkan sorun, cinsel yaşamda libido düşüklüğüne yol açıyor.

International Hospital’dan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu,  uyku apnesinin cinsel fonksiyon bozukluğuna da yol açtığını belirterek, “Sadece bu nedenle doktora başvuran hastalar oluyor. Hasta cinsel sorunum var diye doktora gidiyor, altından uyku apnesi çıkıyor” dedi.

Cinsel fonksiyon bozukluğu erkeklerde erektil disfonksiyon (penisde sertleşme kusuru) şeklinde ortay çıkmaktadır. Yapılan bir çalışmada orta ve ağır dereceli uyku apnesi olan erkeklerin yüzde 80 inde erektil disfonksiyon görüldüğünü ortay koymuştur. Bu oran aynı yaş grubu ek bir hastalığı olmayan erkeklerde % 20 civarındadır.Uyku apnesi kadınlarda da cinsel fonksiyon bozukluklarına yol açmaktadır. Ülkemizde yapılan bir çalışmada kadınlarda da orta ve ağır uyku apneli hastaların yüzda 90’ından fazlasında cinsel istek ve hazda azalma, nemlenme ve orgazm problemleri olduğu ortaya konmuştur. Araştırmalar uyku apnesinin CPAP veya BıPAP adı verilen ve uyku apnesi tedavisinde kullanılan cihazların uyku esnasında uygulanması ile cinsel fonksiyon bozukluklarının büyük bir oranda düzeltilebileceğini göstermektedir.

Uyku apnesinin santral ve obstrüktif olmak üzere iki tipi var. Santral uyku apnesi, beyne bağlı nedenlerle ortaya çıkıyor. Obstrüktif apne ise üst solunum yollarının açık kalmasını sağlayan bazı kasların gevşemesi nedeniyle bu yolların tıkanmasıyla ortaya çıkıyor. Bu kaslar düzgün çalışmayınca da kişi nefes alamıyor. Kasların gevşeme kasılma fonksiyonu bozulduğundan oksijen alımı da bozuluyor.

Yapısı bozulan kasların üst solunum yollarını kapatmasıyla uykuda solunum durması anlamına gelen “apne” sorunu ortaya çıkıyor.

Hastalığın rastlanma sklığı yaş gruplarına göre değişmekle beraber, genel olarak kadınlarda %2, erkeklerde % 4 oranında görüldüğü bilinmekte. ABD’de 30_ 60 yaş grubunda yapılan bir çalışmada kadınlarda % 9 erkeklerde % 24 oranında, değişen şiddetlerde uyku apnesi görüldüğü bildirilmiştir.

Şiddetli baş ağrısı yapıyor
Uyku apnesinin belirtileri arasında haftada en az  5 gece  ve daha fazla sayıda çok yüksek sesle horlama geliyor. Prof. Bülent Tutluoğlu, bu şiddetli ve çok yüksek horlamalar nedeniyle kişinin eşinin ve komşuların da rahatsız olduğunu söylüyor. Bu tür horlama sorunları nedeniyle çiftlerin boşanmak zorunda kaldıklarını hatırlatan Prof. Tutluoğlu, “Uyku apnesi sorununu yaşayan kişi bunu bilemiyor ama sık sık uykudan uyanıyor. Uyku sırasında huzursuz hareketler yapıyor. Klinik olarak bakıldığında sabah bu kişilerde şiddetli baş ağrısı ortaya çıkıyor. Gündüz uyuklamaları ise bu hastalığın en karakteristik bulguları arasında yer alıyor” dedi.

Aşırı kilo ve obezite uyku apnesi için risk faktörü
Uyku apnesinin dereceleri var. En hafifi televizyon karşısında uyuklama. Apnesi olan kişi, konuşurken bile kafası düşüp uyuyabiliyor. Uyku apnesi olan kişilerde aşırı kilo ve obezite en önemli risk faktörleri. Ancak zayıf kişilerde de apne ortaya çıkıyor. Aynı şekilde çene yapısı küçük olanarda, boynu kısa olanlarda da apne oluyor. Bu kişilerin üst hava yolları tıkanıyor ve nefes alamıyorlar. Şişmanlığın yanı sıra  sigara, alkol de apnenin görülmesini kolaylaştırıyor.

Erkekler apneye teslim oluyor
Uyku apnesine erkeklerde daha sık rastlandığına dikkati çeken Prof. Tutluoğlu, “Bunda yaşam şartları da etkili olabilir. Genetik olarak bir geçiş ve yatkınlığın yanısıra, yaşam tarzı apneyi yaratabiliyor” diye konuştu. Uyku apnesinin ölümlü trafik kazaları ve organ kayıplarına yol açan iş kazalarına da neden olduğunu belirten Prof. Tutluoğlu, şunları söyledi: “Önceden fark edilip tedavi edilseler önüne geçilebilir. İş kazaları da apneden ortaya çıkıyor. Kişi çalışırken uyukluyor ve kolunu makineye kaptırabiliyor. Uyku apnesine bağlı hipertansiyonu sık görüyoruz. Üstelik ilaca da direnç geliştiriyorlar. Hipertansiyonlu kişilerde uyku apnesi olup olmadığını araştırmak gerekiyor. Tansiyonu düşürmekte sorun oluyor. 2-3 ilaca rağmen kontrol altına alınamayabiliyor.”

Beyin ve kalpteki aktivite ve kandaki oksijen ölçülüyor
Hastalığın tanısını koyarken, uyku apnesinin tipini belirlemek gerekiyor. Solunum akımının yüzde 50 ya da daha fazla azalmasıyla ortaya çıkan hipopne de ölçülüyor. Hastalara çok detaylı testler yapıldığını anlatan Prof. Tutluoğlu, “Tanı için detaylı bir polisomnografi yapıyoruz. Hasta bir gece hastanede uyku laboratuvarında yatırılıyor. Burada hastanın değişik yerlerine elektrotlar konuluyor. Böylece beyin ve kalpteki  aktivite, kandaki oksijen seviyesi ölçülüyor. Ayrıca göz ve bacak hareketleri de ölçülüyor, mikrofonla horlaması kaydediliyor. Kaydedilen beyin dalgaları incelenerek hastanın durumunu anlayabiliyoruz” dedi. Tedavide ise hastaya kilo vermesi öneriliyor. Burun kemiğinde eğrilik varsa düzeltiliyor. Ayrıca CPAP VE BİPAP denilen cihazlarla hastaya uykusunda basınçlı hava veriliyor. Bu cihaz doktorun ayarladığı basınca göre hava verecek şekilde evde de kullanılabiliyor. Tedavide laseri pek önermediklerini belirten Prof. Tutluoğlu, radyofrekans yöntemi, üst solunum yollarında açıklık sağlamaya yönelik cerrahi girişimleri de sınırlı sayıda hastalarda tercih ettiklerini söyledi.

Kaynak: International Hospital web sitesi
(www.internationalhospital.com.tr)


İçeriği Paylaşın