Yeme Bozukluğu Bir İletişim Sorunu Mu?

Yeme Bozukluğu Bir İletişim Sorunu Mu?

Yeme Bozukluğu Bir İletişim Sorunu Mu?

Bizi Takip Et


Yeme düzenindeki ciddi farklılıklar ve rahatsızlıklar olarak tanımlanan yeme bozukluğu kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen bir sorun. Dünya genelinde kadınlarda daha sık görülen yeme bozuklukları genellikle 10 ile 20 yaşları arasında ve daha çok da gençlik yıllarında ortaya çıkıyor.

ÖZEL TERAPİLERDE BAŞARI ÇOK YÜKSEK

Herhangi bir yeme probleminin ‘bozukluk’ olarak nitelendirilebilmesi için bazı tanı kriterlerine sahip olması gerektiğini belirten Altınbaş Üniversitesi Çocuk Gelişim Programı Başkanı Uzman Klinik Psikolog Dila Özçelik, ilgili tanı kriterleri değerlendirilince, gençlerde daha çok Anoreksiya Nevroza ve Bulimiya Nevroza tipi yeme bozukluklarının görüldüğünü söyledi.  “Anoreksiya Nervoza’da kişi çok ciddi bir yemek kısıtlamasına giderken Bulimiya Nervoza’da sık sık yeme nöbetleri yaşanır ve sonrasında aşırı egzersiz, kendini kusturma ve müshil kullanımı gibi durumlar görülür” diyen Özçelik, yaşanan bu sorunlara fizyolojik, psikolojik ve çevresel etmenlerin bir bütün olarak sebep oluşturduğunu vurguladı. Tedavi aşamasında da farklı disiplinlerin bir araya gelmesinin gerektiğini ifade eden ve bu süreçte özellikle psikoterapik yöntemlerden büyük oranda olumlu sonuç alındığını kaydeden Özçelik, şunları söyledi:
“Özellikle son yıllarda etkinliği kanıtlanan birtakım psikoterapi çeşitlerinin, kişilerin bu bozuklukları yenmesinde önemli bir adım olduğu görüldü. Özellikle Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan çalışmalar Bilişsel Davranışçı Terapi’nin yeme bozukluğu konusundaki etkinliğini kanıtlar nitelikte. Fairburn ve arkadaşları (2015) yapmış oldukları kültürler arası çalışmada, direkt olarak yeme bozukluğu için geliştirilmiş terapilere katılan kişilerin yüzde 65’inin yeme bozukluğundan kurtulduğunu saptadı. Elde ettikleri bu sonucu 60 hafta boyunca takip eden araştırmacılar, tedaviden faydalanan kişilerin problemlerinin tekrar etmediğini gördüler. Bununla birlikte grup psikoterapilerinin ve sanat içerikli psikoterapilerin de yeme bozukluğu üzerinde etkin olduğunu gösteren birçok çalışma var. Öte yandan etkin bir tedavi için beslenme uzmanlarının da tedavinin bir kısmında olması önemli.  Bunun haricinde bazı danışanların psikoterapiye eş olarak psikiyatrik ilaç tedavisi de görmesi gerekebiliyor.”

TÜRKİYE’DE YÜZDE 3, GENÇ KIZLARDA ERKEKLERİN 4 KATI

Türkiye’de yapılan bazı çalışmaların kişilerin yeme bozukluğu olma sıklığını yüzde 3 olarak ortaya koyduğunu belirten Psikolog Özçelik, daha çok ergenlik döneminde başlayan bu durumun genç kızlarda görülme yoğunluğunun genç erkeklere göre 4 katı olarak saptandığını açıkladı. Dila Özçelik, “Tedavinin en çok ilgi çeken noktasının terapi protokolünün içerdiği insan ilişkileri yöntemlerinin kişilere sağladığı fayda olduğunu düşünüyorum. Kişiler edindikleri etkin iletişim becerileriyle özgüvenlerini yükseltebiliyor, böylece yeme bozukluklarını etkin bir şekilde aşabiliyorlar” şeklinde konuştu.


İçeriği Paylaşın