ABD Başkanı Trump’a Benzer Yanlarım…


Bizi Takip Et


Esra Kazancıbaşı ile Sağlık

Filmde, tiyatro oyununda ya da televizyonda izlediğiniz birini hiç kendinize çok yakın hissettiniz mi? Peki, yeni tanıştığınız bir insanın bazı hareketlerinde kendinizi görüp, bu yüzden ona sempati duyduğunuz oldu mu?

Ben bu deneyimi birkaç gün önce yaşadım. O’nu seyrederken aynadaki yansımama baktığım algısına kapıldım bir an. Görüntülerini izlerken yüzümde beliren tebessümü, gözlerimin ışıltısını farketmemle kendime gelmem bir oldu. Aslında hiç sempati duymadığım bir adama, böyle baktığım için önce kızdım kendime. Hafif kilolu, heyecanlı ve öfkeli konuşan sarı saçlı adam konusunda mantığımın ve ruhumun sesleri bana tamamen zıt şeyler söylüyordu. Bana böylesine tezat duygular yaşatan adam ABD Başkanı Donald Trump’tan başkası değildi.

Trump, masada yakın çevresindeki nesneleri iterek kendinden uzaklaştırıyordu. Bazen önünde duran bir kalemi, bazen su bardağını ya da bardak altlığını, bazen de dosyayı elleriyle kendinden uzaklaştırıyordu. Aşırı milliyetçi ve ırkçı söylemlerinin, sinirli, lafını sakınmaz kişiliğinin ulusal ve uluslararası düzeyde yaratabileceği problemler konusunda derin şüpheleri olan, bu yüzden de Trump’u son derece antipatik ve tehlikeli bulan biri olarak nasıl oluyor da şimdi ona böyle empatiyle bakabiliyordum? Bunun bir tek nedeni vardı; Trump’un bu davranışlarında kendimi bulmam.

DAR SOFRADA İÇİ DARALAN BEN VE ANNEM…

Davet edildiğim bir kahvaltıda sofraya oturur oturmaz ilk iş olarak tabağımın yanına konan tuzluğu, sürahiyi, peçeteliği hemen Trump gibi uzaklaştırırım. Yanımda oturan kişinin su bardağı bana çok yakınsa, bir bahane bulur, bardağı o kişinin önüne doğru itelerim. Benim bu özelliğimi üniversite yıllarımdayken annem keşfetti. “Neden peynir ve reçel tabağını ileri itiyorsun kızım?” diye sordu. Oysa, ben yaptığımın farkında bile değildim. Ondan sonraki günlerde sofradaki her nesneleri itme hareketinden sonra annem beni uyararak yaptığımı farketmemi sağladı. Sabah kahvaltılarını keyifle yapabilmem için sofradaki servis tabaklarını, tuzluğu, biberliği hep uzağıma koydu.

Şimdi yakınımdaki nesneleri uzaklaştıramazsam ne yaptığımı merak edenleriniz olabilir. Hemen söyliyeyim. Öyle, tahmin ettiğiniz gibi daracık alanda yemek yemenin sıkıntısıyla masadan kaçarcasına kalkmam. Pekela, tıkış tıkış ortamda yemeğimi yer, sohbetime devam ederim. Benim en başta yaptığım refleksel bir tepkidir. Hayatımı, ilişkilerimi etkilemez. Uzmanlar da zaten her takıntının hastalık olmadığını belirtiyorlar. Bir takıntının tedavi gerektiren bir duruma dönüşmesi için kişinin aile ilişkilerini etkilemesi, işyerinde ve sosyal çevresinde sorun yaratması gerekiyor.

TRUMP TAKINTILI MI YOKSA GÜÇ MÜ GÖSTERİYOR?

Trump’ta “obsesif kompülsif bozukluk” olarak bilinen “takıntı hastalığı” var mı? Şimdi Amerikan medyasında bu konu tartışılıyor. Trump’un bu davranışlarını meydan okuma olarak nitelendiren, güç gösterisi olarak yorumlayanlar da var. Başkan Trump’ın görüntüleri sosyal medyada tıklanma rekorları kırıyor.

Yemek ya da toplantı masasında yakınımızda duran nesleri uzaklaştırma takıntımız Trump ile ortak özelliğimiz. Yoksa Trump ile ben, düşünce olarak, kişilik olarak tamamen ayrı dünyaların insanlarıyız. Rüyamda görsem, Trump ile benzer yanımız olacağına inanmazdım. Ama oldu işte!

Esra Kazancıbaşı Öztekin

sagligimicin@gmail.com

Not: Bu yazı 2 Nisan  2017  tarihinde Yenibirlik Gazetesinde yayımlandı.


İçeriği Paylaşın