Abdominal Aort Anevrizması ve Tedavisi

Abdominal Aort Anevrizması ve Tedavisi

Abdominal Aort Anevrizması ve Tedavisi

Bizi Takip Et


Abdominal aort anevrizması (karın ana damarı balonlaşması) ani ölüm riski nedeniyle dikkat edilmesi gereken bir hastalık. Kimler risk grubu içinde? Hastalık nasıl belirleniyor, tanısı nasıl konuyor? Karın ana damarında kalınlaşma başlayan bir hastanın belirtileri nelerdir? Karın ana damarı patlamadan önce ya da patladıktan sonra hangi belirtiler görülüyor? Acil servis hekimlerinin abdominal aort anevrizması konusunda farkındalıkları ne düzeyde, nasıl bir eğitim veriliyor? Karın ana damarı kalınlaşması belirlendikten sonra tedavisi nasıl yapılıyor? Cerrahi yöntemlerden hangisi kullanılabiliyor? Karın ana damar kalınlaşmasında kapalı ameliyat mümkün mü? Kimler bu konuda dikkatli olmalı, hangi hastalar kontrole gitmeli?

Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Yönetim Kuru Üyesi aynı zamanda Sağlık Bakanlığına bağlı Siyami Ersek Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Araştırma Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Bölümünden Op. Dr. Murat Sargın merak edilenleri Sağlığım İçin Herşey’de yanıtladı.

. Türk Kalp Damar Cerrahisi Derneği çok anlamlı bir projeye imza attı. “İçinizdeki Balon” başlığıyla abdominal aort anevrizmasına dernek dikkat çekiyor. Sayın Op. Dr. Sargın, projeyi biraz sonra konuşacağız, öncesinde abdominal aort anevrizması ya da karın ana damarı balonlaşması nasıl bir hastalık anlatır mısınız?
“Hastalıktan önce normal durum nedir ondan bahsetmek lazım. Aort damarı kalbimizden çıkan ve bütün organlarımızı besleyen ana damarımızdır. Günlük hayatımızdan bir benzertme yaparsak, İstanbul’da TEM otoyolunu ya da E-5’i aort damarı olarak düşünebiliriz. Bütün organlarımız aort damarından çıkan dallarla besleniyorlar. Bu damarın karın içerisindeki kısmına da ‘karın içi aort damarı ya da abdominal aort’ diyoruz.

Normalde karın içerisindeki bu damarın büyüklüğü kabaca büyükçe bir bahçe hortumu kadardır diyebiliriz. İşte bu damarın daha fazla büyümesi, yani normalinden daha fazla boyuta gelmesi, genişlemesi, balonlaşması ‘anevrizma’ hastalığı anlamına geliyor.

Bu büyüme, balonlaşma uzun süre bir belirti vermeden devam edebilir. Dikkat ederseniz bir balon olarak tanımladık. Elbette bir balonun belirli bir oranda büyüyebileceğini, eninde sonunda patlayabileceğini tahmin edebilirsiniz. Bu damarımızda böyle,  belirli bir çaptan, bir noktadan sonra patlayabilir ve ani ölüm riski taşır. Bu yüzden müdahale edilmeli diye halkımıza anlatmaya çalışıyoruz.’

“KARIN DAMARI BALONLAŞMASINDA RİSK GRUPLARI”

. Aslında risk grubuna girenler, içlerinde patlamaya hazır bir balon taşıyorlar. Karın ana damarının kalınlaşması ya da abdominal aort anevrizması açısından kimler risk grubuna giriyor?
“Risk grubuna giren kişileri belki ikiye ayırmak faydalı olabilir. İstatistiklerden bahsedersek, 60 yaş üstü her bin kişiden 1’inde bu hastalığa rastlıyoruz. Yaşı biraz daha ileriye çekersek 65 yaşın üstünden bahsedersek her 100 erkekten 10’unda; her 100 kadından 6’sında damar genişlemesi görmek mümkün. Elbette bu damar genişlemesinin tehlikeli boyutlara gelme oranı daha nadir ve bunların toplam yüzde 10’u diyebiliriz.

Kimlerde daha tehlikeli hale geliyor? Özellikle 65 yaş üstü erkeklerde ve özellikle hayatlarının bir döneminde 5 paketten daha fazla sigara içmişlerde ya da ailelerinde aynı hastalıktan görülmüşse, bu kişiler balonlaşmanın tehlikeli boyutlara ulaşabileceği en riskli grup.”

“ABDOMİNAL AORT ANEVRİZMASI BELİRTİ VE TANISI”

. Bunun tanısını nasıl koyabiliyorsunuz? Normal el ile muayenede belirlenebiliyor mu?
“Evet bazen el ile muayenede anlaşılabilen bir durum. Özellikle zayıf hastalarda daha rahat anlaşılabiliyor. Hastanın şikayeti yoksa başka şeyler araştırılırken bulunabilir ya da bizim önerimiz bahsettiğimiz hastalık grubunda özellikle 65 yaş üstü hasta grubunun en azından bir kez bir tarama programına girmesidir”

Op. Dr. Murat Sargın

. Belirtiler çok önemli. Karın ana damarı balonlaşmasının belirtileri nelerdir? Elbette daha tehlikeli bir aşama olan abdominal aort anevrizmasının patlaması nasıl bir tablodur?  Böyle bir durumda iki vakada da belirtiler farklılık gösteriyor mu?
“Evet farklılıklar gösteriyor. Önemli nokta ise karnında patlamaya yaklaşmış anevrizması olan bir hastada bile hiçbir belirti olmayabilir ve bizi de korkutan bu durumdur. Hastalık, gayet sinsi seyredebilir, hastalar hiçbir şekilde anlamayabilir.

Bazen belirtiler de olabilir. Bu belirtiler nedir? Hasta, karın ağrısı hissedebilir, sırt ağrısı hissedebilir ya da bu anevrizmanın balonlaşmanın içinden kopan parçaların gittiği organlarda oluşabilecek hasarlara bağlı bulgular ortaya çıkabilir.

Dediğimiz gibi çoğu sinsi ve hiçbir belirt vermeden seyrediyor. Patladığı zaman ne oluyor? Patladığı zaman maalesef ölümcül bir durum ortaya çıkabilir, ani ölüm riski taşıyor. Sonuçta karın kapalı bir boşluk ve damarın patlaması iç kanama demek. Böyle bir durumda, ani ölümle sonlanabilecek derecede büyük bir kanama olabilir karnımızın içerisinde.

Hastaların yüzde 80’ninde de bu durumu görüyoruz maalesef. Kanama sonrası aniden bir bayılma ya da yolda yürürken aniden bir düşme sonrası hasta hayatını kaybedebilir.

Hastalarımızın bir kısmı, ani bir karın ağrısı, tansiyon düşüklüğü, göz kararması, birden bayılma gibi şikayetlerle acil servislere başvurabiliyorlar ve bunlar şanslı grup. Hastanede teşhisi konabiliyor sonrasında hızla müdahale edilebiliyor.”

“KARIN DAMARI KALINLAŞMASININ TEDAVİSİ NASILDIR”

. Çok önemli bir şey soracağım, acile giden bir kişide acillerde ki hekimlerin özellikle genç hekimlerin abdominal aort anevrizması karşısındaki farkındalığı ya da bilgileri nedir? Bu yönde de bir ihtiyaç var mı?
“Hekim arkadaşlarımızın eğitimi konusunda bir eksiğimiz olduğunu düşünmüyorum. Acilin yoğunluğu ve iş temposu içinde her zaman, hızla akla gelmeyebilir bu hastalık. Bunun için de biz hem aile hekimlerimizle, hem de acil hekimlerimizle daha yakın çalışmayı planladık. Onların toplantılarına da katılmaya başladık. Bakanlığımızda onayıyla onlara düzenli, bilgilendirici tanıtım broşürleri göndermeyi planlıyoruz.”

. Bir vakada abdominal aort anevrizması yani karın ana damarı balonlaşması tespit ettiniz. Nasıl tedavi seçenekleri var?
“En ideal tedavi, yırtılmadan, kanamadan, patlamadan müdahale etmek. O zaman başarı şansımızda yüksek. Yapacağımız işlem de çok kolay. Daha patlamamış ama patlama sınırına gelmiş, risk taşıyan durum tespit ettiğimizde iki yolla müdahale edebiliyoruz:

Birincisi klasik cerrahi yöntemle, yani hastayı karnından ameliyat ederek, cerrahi kesiğiyle bu damara ulaşarak, damarın bu kısmını yani balonlaşmış anevrizma olmuş kısmını çıkararak yerine yapay damarımızı cerrahi yolla dikerek koyuyoruz.

Diğer bir seçeneğimiz de kasıktan girerek damarın yine anevrizma olmuş kısmına yine yapay damarımızı yerleştirebiliyoruz. Tedavide kararı hastanın durumu bu anevrizmanın yani balonlaşmanın yapısı, diğer damarlarla açılarıyla değerlendirerek veriyoruz. Hasta hangisine uygunsa, hasta için hangisi uygunsa, kasktan stent yoluyla ya da ameliyatla doktoru ona karar veriyor.”

“KAPALI YÖNTEMLE OPERASYON KİMLERE YAPILABİLİR?”

. Kapalı yöntemin, yani kasıktan girilerek yapılan tedavi yönteminin avantajı nedir? Burada hasta için en uygunu derken, acaba anevrizmanın bulunduğu bölge, anevrizmanın çapı gibi faktörlere mi bakılıyor?
“Kesinlikle evet. Tabi ki kapalı yöntem hastalar tarafından da tercih edilen yöntem genellikle. Oysa önemli olan hangi tedavi idealse, hangisi başarılı sonucu verecekse onu yapmak. Burada da dediğiniz gibi stente uygun olmak, kapalı yönteme uygun olmak tamamen bu anevrizmanın yapısıyla ilgili.

Anevrizmayı 3 boyutlu düşünürsek; çeşitli açıları var. Dolayısıyla bu kasıktan girilerek konulan stent her açıya yerleştirilemeyebiliyor ya da her büyüklükte bu stent o damarın içinde tutunamayabiliyor. Dolaysıyla kapalı yöntem için uygun onlara zaten onu uyguluyoruz ama uygun değilse de cerrahi yöntem kesinlikle korkulacak bir yöntem değil. Gayet başarıyla uygulanan yine bir hafta sonrasında hastalarımızı taburcu ettiğimiz bir yöntem. Yeter ki hastalarımız bize patlamadan, kanamadan gelsinler ki erken müdahale edebilelim.”

. Dernek olarak pek çok hastalık varken neden karın ana damarı balonlaşması ya da abdominal aort anevrizması konusunda bilinçlendirme kampanyasına gereksinim duydunuz? Sanırım bu toplum bu hastalığı yeterince bilmiyor?
“Dediğiniz doğru, hastalık yeterince bilinmiyor. Bizim branşımızı ilgilendiren aslında pek çok ölümcül hastalık var. Kalp hastalıkları zaten en çok ölüm ile sonlanan hastalıklar. Bunların arasında koroner damar tıkanıkları, şah damarı tıkanıkları ya da kapak hastalıkları daha çok konuşulan, daha popüler oldu uzun zamandır.

Doğrusu karın damarı kalınlaşmasını biraz da biz ihmal ettik. O nedenle, bu konudaki eksiğimizi kapatmamız gerekiyordu. Diğer taraftan belki koroner damar hastalığı kadar karşılaştığımız bir hastalık. İstatistiğe bakarsak, 65 yaşında ki her 65 erkekten birinde biz bu hastalığı görüyoruz. Dolayısıyla bizim de hastalarımızın da ihmal etmemesi gerekiyor. Erken dönemde yakalandığında çok kolaylıkla sorunu çözebiliyoruz ve hasta normal yaşamına, konforuna devam edebiliyor. O yüzden hiçbir hastamızın erken tanı ve tedavi fırsatını kaçırmasını istemiyoruz. Elbette bu bizim vazifemiz.”

. Kampanyada özellikle 65 yaşının üzerindeki erkeklere sesleniyorsunuz. Bu risk grubunda olanlar, hangi uzmana gidecekler ve o uzman ne tür tetkikleri isteyerek karın ana damarında kalınlaşma olup olmadığını gün ışığına çıkartacak?
“Biz kalp damar cerrahlarına başvuracaklar. Doğrudan başvurdukları aile hekimlerine de bu konuyu danışabilirler. Projemiz, Türkiye’nin her yerindeki kalp damar cerrahlarıyla beraber yürüttüğümüz bir kampanya, farkındalık projesi aslında. Biz kalp damar cerrahları olarak eğer özellikle de bu risk kriterlerini taşıyorlarsa gerekli bütün tetkikleri yapmaya gönülden hazırız.”

. Ne tür iletişim araçlarıyla halka ulaşıyorsunuz? Medya ve icinizdekibalon.com internet sitesi yanında başak neler yapacaksınız?
“Projemize yeni başladık. Bundan sonra gidebildiğimiz her ilde, hem yerel televizyonlar-basın, hem de o ilin meydanları, büyük alanlarında olmak istiyoruz. Her ilde kalp damar cerrahlarımız var. Onlar aracılığıyla insanlara ulaşmak istiyoruz. Yapabildiğimiz her şekilde insanlarımıza ulaşmaya çalışacağız.”

. 65 yaş üstü erkeklere vurgu yapıyorsunuz ama dediniz ki 60 yaş üstünde kadınlarda daha az olsa da görülebiliyor. Onlar için ne tavsiye edersiniz?
“Her hastalık için herkesi taramak zor bir proje ama özellikle en yüksek riskli grupların mutlaka taranması gerekiyor. O yüzden biz daha çok 65 yaşının üstünde, sigara içmiş ya da içen veya ailesinde bu hastalık görülmüş olan kişilerin, en azından bir kere bu tarama programına ya da taramak için doktorlara başvurmalarını öneriyoruz.”


İçeriği Paylaşın