Akciğer Kanserinin Belirtileri

Akciğer Kanserinin Belirtileri

Akciğer Kanserinin Belirtileri

Bizi Takip Et


Günümüzün en önemli kanser türlerinden akciğer kanseri artıyor. Özellikle sigaraya bağlı hastalıklar arasında dikkat çekiyor. Küçük hücreli ve küçük hücreli dışı kanserlerinin özellikleri birbirinden farkları nelerdir, hangisi daha tehlikelidir? Kadınlarda ve erkeklerde ortaya çıkmalarında bir fark var mıdır? Sigara içen kişilerde akciğer kanseri riski kaç kat artıyor? İçilen sigara miktarı ve süresi gibi faktörler önemli midir? Pasif içicilerin akciğer kanserine yakalanma riski var mıdır? Varsa bu oran kaçtır? Akciğer kanserine bağlı belirtiler nelerdir? Erken evre akciğer kanserinin tedavi şansı nasıldır? Hangi testlerle erken evrede kanser teşhis edilebilir? Bronkoskopi tedavi amacıyla da kullanılıyor mu? Çok küçük tümörleri ya da nodülleri bronkoskopi çıkarmak mümkün oluyor mu? Tedavide ameliyatın yeri nedir? Ameliyatı hangi hastalara öneriyorsunuz? Ameliyat teknikleri nelerdir? Kapalı ameliyatlarda yapılıyor mu? Kanserin tipine kitlenin yaygınlığına ve tümörün cinsine göre ne tür tedavi yöntemleri vardır?

Kartal Lütfi Kırdar Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Yöneticisi Göğüs Cerrahisi Kliniği Şefi Doç. Dr. Recep Demirhan merak edilen soruları Sağlığım İçin Herşey’de yanıtladı.

. Akciğer kanseri denildiğinde, bir küçük hücreli akciğer kanserinden bir de küçük hücreli dışı akciğer kanserinden söz ediliyor. Genelde ise hep akciğer kanseri diye anlaşılıyor. Bu iki türün farkları nelerdir, kadınlarda ve erkeklerde ortaya çıkması arasında fark var mıdır?
“Küçük hücreli akciğer kanseri akciğer kanserlerinin yüzde 85’ini oluşturur. Daha yavaş seyirlidir. Kanserler, erkek ve kadında eşit oranda görünür ama akciğer kanserleri genelde erkeklerin kanseridir. Akciğer kanserleri erkeklerde birinci sırada gördüğümüz, ölümcül kanserlerin başında geliyor.

Küçük hücreli akciğer kanseri daha hızlı yayılabilen daha saldırgan, teşhis konulduğu anda genellikle yayılmış olarak bulduğumuz kanser tipleridir. Kadın ve erkeklerde görülme oranı arasında çok ciddi fark yok ama yine de erkeklerde daha yüksek oranda görülür. Çünkü sigarayla doğrudan ilişkili olan kanser türleridir bunlar. Sigarayı da erkekler daha çok kullanıyor. O nedenle erkeklerde akciğer kanserini daha sık görüyoruz. Her iki tipte akciğer kanserinin de sigarayla bağlantısı var. Sigara içen hastalarımızda daha çok akciğer kanserini görüyoruz.”

. Sigara bahsettiğiniz gibi çok önemli bir risk faktörü. Sigara içen bir kişide akciğer kanseri riski diğer kişilere göre kaç kat artıyor? İçilen sigaranın miktarı-bir günde kaç sigara içildiği; ne kadar süreden beri sigara kullanıldığı gibi faktörlerin etkisi nedir?
“Evet çok önemli. Sigara içen insanlarda içmeyen bir popülasyona göre akciğer kanseri olma ihtimali 20 kat daha fazladır. Günde içilen sigaranın miktarı da çok önemli. Eğer siz günlük bir paketin üzerinde sigara içiyorsanız çok daha kısa sürede kanser olabilirsiniz. Genlerinizde, genetiğinizde birinci dereceden akrabalarınızda annelerinizde babalarınızda kanserli kişiler varsa akciğer kanserine yakalanma ihtimaliniz 2 ile 4 kat oranında daha yüksek oranda olacaktır.”

. Akciğer kanserinde kalıtımın da etkisi görülüyor. Hep şu denir ‘ben sigara içmiyorum benim çok akciğer kanseri riskim yok’ diye düşünebilir insanlar. Buna karşılık, annesi, babası, eşi veya kardeşleri sigara içiyor olabilir. Pasif olarak sigara dumanına maruz kalanlarda yine akciğer kanserinin görülme riski var mıdır varsa bu oran nedir?
“Pasif içicilik dediğimiz, içicilerde de dumana, katrana maruziyetten dolayı akciğer kanseri riski var. Fakat bu oranlar sigara içicileri gibi çok yüksek değil. Sigaraya bağlı sigaradan dolayı kanser olma ihtimalimiz yüzde 90’larda. Sigara içen bir kişinin yüzde 90’larda kansere yakalanma ihtimali var. Daha doğrusu akciğer kanserini yaratan sebeplerin başında sigara geliyor ve yüzde 90 etken sigara. Pasif içicilik de bir başka etken. Yani eğer siz çocuklarınızın yanında 20 sene 30 sene sigara içmişseniz o çocuklar mutlaka bu sigaranın dumanından, katranından etkilenmiş olacaklar. Dolayısıyla onların genetiğinde de kansere yatkınlık varsa akciğer kanseri olma ihtimalleri daha yüksek olacak.”

“AKCİĞER KANSERİNİN BELİRTİLERİ. ÖKSÜRÜK İLK BULGU OLABİLİR”

. Çok önemli bir konuya değindiniz. İnsanlar sigara içmek için bahaneler üretiyor. Bırakmak için ise gerekler pek önemsenmiyor. Bırakmak için evinizde yaşayan en yakınınızdaki kişilerin, çocuklarınızın sağlığı en büyük gerekçe. Akciğer kanserinin belirtileri, -mesela öksürük gibi- nelerdir acaba?
“Sizin de belirttiğiniz gibi öksürük sigaraya bağlı akciğer kanserinde çok önemli bir bulgu. Belki de önemsenmesi gereken ilk bulgu. Sigara içen kronik bronşitli hastalarımızda zaten öksürük oluyor. Ancak burada akciğer kanserinde bunu nasıl belirti sayalım nasıl hekime gidelim veya hastaneye başvuralım diye sorarsak; Sigaraya içimine bağlı bir miktar balgam üretimi vardır bu hastalarımızda. Bu balgamın karakteri değişir. Balgamı kanlı balgam olmaya başlar. Sigara içenin sabah öksürüğünden başka gün içerisinde farklı öksürükleri vardır. Sürekli hale gelir, öksürüğün karakteri değişir. Öksürüğün karakterinin değişmesi çok önemli bir alarm belirtisi. Ayrıca göğüs ağrısı olmayan hastalarda göğüs ağrısı başlar. Kilo kaybı bir başka bulgudur. Nefes darlığı gelişebilir. Bazı hastalarımızda kitle büyükse ve özellikle sinirlerin geçtiği yerde büyüyorsa ses kısıklığı olabilir. Hatta yemek borusuna baskı yapabilir kitle. Bundan dolayı yutma güçlüğü de hasatlarımızda görebiliriz. Daha ileriki evrelerde -metastaz yapmış akciğer kanserlerinde- kemik ağrıları kemik kırıkları veya yine metastaz yapmış hastalarımızda bayılmaya kadar giden nörolojik semptomları da görmemiz mümkün olabilir.”

Doç. Dr. Recep Demirhan

“SİGARA İÇENLER HER YIL HEKİME BAŞVURUP FİLM ÇEKTİRMELİ”

. Erken evre akciğer kanserinin tedavi şansı daha mı yüksektir? Onun için tanıda hangi testlere başvuruyorsunuz?
“Akciğer kanserini teşhis etmek için akciğer filmi bizim için çok önemli. Her şeyden önemlisi hekime gidip bir akciğer filmini çektirmek gereklidir. Çünkü bu hastaların genelde yüzde 90’ı sigara kullanıcıları. Sigara kullanıcı her hastanın özellikle de 50-70 yaşları arasında sıklıkla görülür akciğer kanseri, bu gruptakilerin her yıl bir akciğer grafisiyle kendilerini kontrol ettirmeleri gerekir. Böylece olabilecek bir kanseri erkenden teşhis etmeyi imkan sağlanacaktır.

Bunun için en yakınındaki hekime, aile hakimine, hastaneye veya bir göğüs cerrahisi hekimine başvurup bir akciğer filmi çektirilebilir. Risk fazlaysa, aile yatkınlığı, kanser olma yatkınlığı fazlaysa düşük doz tomografiyle takibinin yapılmasını öneriyoruz.

Tanıyı nasıl koyuyoruz kısmına gelince; Önce bir akciğer grafisi-röntgeni çektiriyoruz. Akciğer röntgeninde muhtemelen bir kitle görüyoruz ve o kitleyi daha da aydınlatabilmek için, boyutunu, nereye yerleştiğini görebilmek amacıyla da bilgisayarla akciğer tomografisi çektiriyoruz.

Akciğer tomografisi bize kitlenin natürünü-yoğunluğunu, boyutunu net olarak gösterebiliyor. Biz de tanıya yönelik diğer işlemlere geçiyoruz. Akciğer bilgisayarlı tomografisinde akciğerinde kitle veya nodül olan bir hastaya, bundan sonraki aşamada ‘bronkoskopi’ dediğimiz ışıklı ince bir boru aleti yardımıyla, burundan veya ağızdan bronşların içine girip herhangi bir kitle herhangi bir neo plastik tümörol oluşum var mı diye bakıyoruz ve oradan bir biyopsi alıyoruz. Çünkü akciğer kanserinde teşhis biyopsi olmazsa olmaz. Biyopsi mutlaka yapmamız gerekiyor. Biyopsi olmadan akciğer kanseri teşhisi koymamız mümkün değil.”

. Bronkoskopi aynı zamanda bazen tedavi amacıyla da yapabiliyor musunuz? Çok küçük nodüller ya da çok küçük tümorol oluşumları bu yöntemle çıkarmanız mümkün oluyor mu?
“Evet, bazen mümkün olabiliyor. Özellikle iyi huylu tümörlerde soluk borusu veya bronşların içerisindeki küçük iyi huylu nodülleri bronkoskopiyle çıkarabilmek mümkün oluyor ve hasta takip programlarına alınıyor.

Tomografiyi ve bronkoskopiyi yaptıktan sonra, santral tümörlerde bazen hastanın merkezinde ana soluk borusunun içinde ve bronşların içinde olduğunu görebiliyoruz.

Tümörü bronkoskopiyle gözlemleyemeyebiliriz. Bu tip hastalarda da bilgisayarlı tomografi eşliğinde göğüs duvarından bir iğneyle girip kitlenin içinden direkt biyopsi alabiliriz. Böylelikle de akciğerdeki tümöral kitlenin teşhisini koyabiliriz. Oradan aldığımız biyopsiyi de mikroskop altında inceleyip hücre tipi hakkında bilgi sahibi olabiliriz. Yani bunun tümör mü tümör dışı bir lezyon mu olduğuna tanı koyabiliriz.”

“AKCİĞER KANSERİNDE CERRAHİ TEDAVİLER”

. Tedaviye gelecek olursak; akciğer kanserinin küçük hücreli ya da küçük hücre dışı olup olmamasına, kitlenin yaygınlığına, metastaz yapıp yapmamasına, tümörün cinsine  göre ne tür tedavi seçenekleri çıkıyor? Tedavide ameliyatın yeri nedir? Ameliyat teknikleri neler? Açık ameliyatlar olduğu gibi günümüzde yaygınlaşan kapalı ameliyatlarda yapılabiliyor mu?
“Günümüzde göğüs cerrahisinde, akciğer kanser cerrahisinde açık ve kapalı cerrahi, hemen hemen ülkemizde her yerde yapılabiliyor. Hastanın tedavisi için neler yapabiliriz? Aslında üç tane tedavi modelimiz var: Bir tanesi cerrahi. Diğerleri ise radyoterapi ve kemoterapi olmak üzere. Hastanın ameliyat olup olmayacağına nasıl karar veriyoruz derseniz; Hastanın genel durumuna, performans statüsüne göre karar veriyoruz. Hastanın solunum fonksiyonları, kardiyak pozisyonları, genel durumu uygunsa hastaya ameliyat önerebiliyoruz.

Ameliyat için de evrelememiz var, akciğer kanserini 1’den 4’e kadar evreliyoruz.  Kabaca şöyle: Sadece akciğerin içinde bir tümör varsa yayılmamışsa evre 1 diye nitelendiriyoruz. Evre 1 hastalara şu anda en güncel tedavi cerrahi tedavi yaklaşımı. Eğer evre 1 akciğer kanserli hastalarını ameliyat edebiliyorsak, tam kür dahi olabiliyorlar.

5 yıllık yaşam şansları yüzde 70’lerde ama kür olanların 10 yıl sonra ‘hocam ben 10 yıl öce sizin ameliyat ettiğiniz hastayım, kontrole geldim’ diyen hastalarımız da var.

Evre 2 dediğimiz ikinci grupta da cerrahi müdahaleyi ön plana alıyoruz. Bu grup hastalarda tümör var ama tümör en yakınındaki lenf bezlerine bulaşmış konumda oluyor. Bu tip hastalarda da cerrahi çözüm yapabiliyoruz. Cerrahiye ilaveten kemoterapiyi de ameliyat sonrasında ekliyoruz. Bu evrede, aynı zamanda göğüs duvarı da tutulmuşsa radyoterapiyi de ekleyebiliriz.

Bir de tabi hiç dokunamadığımız evre 4’te daha çok kemoterapinin ve radyoterapinin ön planda olduğu, uzak metastaz yapmış akciğer kanserli hastalar bulunuyor. Evre 4’te cerrahinin yeri yok. Evre 3’te de genellikle cerrahinin yeri yok ama bir grubunda yine cerrahi tedavi yapabiliyoruz. Bunlarda, akciğer kanserli bir tümör oluyor, yakınındaki bölgesel lenflere metastaz yapmış oluyor. Bu tip hastalara önce iki-üç kür kemoterapi veriyoruz. Sonuçta hastaları tekrar yeniden evreleyip, uzak organ yayılımı yok ise cerrahi yapıyoruz.

Dolayısıyla cerrahi tedavi için hastamızın evresi çok önemli. Uzak organ yayılımını, bölgesel tümör yayılımını gösteren ileri teknolojili bilgisayarlı tomografi cihazlarıyla gözlem yapıyoruz. Hastanın gerçek evresini ameliyat öncesi dönemde belirleyip ondan sonra ameliyatına ve ameliyat sonrası dönemde diğer tedavi seçeneklerini yani kemoterapi radyoterapi alıp almayacağına karar veriyoruz.”


İçeriği Paylaşın