Akciğer Nakli

Akciğer Nakli

Akciğer Nakli

Bizi Takip Et


Akciğer Nakli Gerektiren Durumlar Nelerdir?
Akciğerin solunum fonksiyonunu ilerleyici olarak kısıtlayan ve artık yaşamı tehdit eder hale gelen birçok hastalıkta tek seçenek akciğer naklidir. Ancak bu durum akciğer kanseri veya başka bir kanser olmamalıdır. Dünyada akciğer nakli adayı olan hastaların çoğunluğunu uzun yıllar sigara içilmesi ile ortaya çıkan ve genel olarak KOAH denilen durum oluşturur. İlerleyici akciğer hasarı KOAH’ın çeşitli ortaya çıkış şekillerinin hemen tümünde geri dönüşü olmayan bir aşamaya gelir ki, bu durumda nakil tek tedavi seçeneğidir. Diğer nakil gerektiren hastalıkların başında, batı ülkelerinde artık pek sık rastlanmayan ama ülkemiz için önemli bir sorun sayılabilecek “Silikozis” gelmektedir. Tozlu ortamlarda çalışan ve bu havayı soluyan birçok kişi sonraki yıllarda ciddi akciğer hasarı ile hastanelere başvurmaktadır. En güncel örnek “kot taşlama” işinde çalışan kişilerdir. Akciğerlere yerleşen parçacıklar bölgesel bir reaksiyon başlatarak akciğer dokusunda bozulmaya yol açar ve bu süreç tıbbi tedavi ile durdurulamayacak şekilde ilerler. Tozun özellikleri ve kişinin cevabı bu sürecin kısa (2-3 yıl) veya uzun (8-10 yıl) olmasına sebep olur. Buna benze bir tablo da daha ileri yaşlarda ortaya çıkan ve nedeni tam bilinemeyen, tıbben “İdiopatik Pulmoner Fibrosis” denilen hastalıktır. Bu durum da çoğu zaman nakil gerektirecek bir aşamaya gelmektedir. Kalıtsal olarak orataya çıkan ki en bilineni “Kistik Fibröz” dür, bazı hastalıklarda da nakil tek seçenek olmaktadır. Verem dahil çeşitli iltihabi hastalıkların akciğer dokusunu ileri derecede harap etmesi halinde de nakil tek çare olur. Halk arasında küçük dolaşım olarak bilinen kalp ile akciğer arasındaki dolaşımdaki tansiyonu ifade eden genel bir tanımlama olan “Pulmoner hipertansiyon”da da çeşitli destek tedavilerinin ardından nakil gerekir.

Akciğer nakli olması gereken kişilerde ne tür yakınmalar ortaya çıkar?
Akciğer fonksiyonlarında nakil gerektirecek kadar ciddi bir bozulma en belirgin olarak nefes darlığı ile ortaya çıkar. Nefes darlığı ilerleyici olarak devam eder ve giderek hastaların günlük ihtiyaçlarını bile tek başına karşılamaya izin vermez hale gelir. Bunun yanı sıra hastalığa göre değişebilecek çeşitli şikayetler olabileceği gibi çoğunlukla aşırı kilo kaybı, kan tükürme, sık akciğer enfeksiyonu geçirme sık rastlanılan yakınmalardır.

Neden akciğerler iflas eder?
Akciğerin basit anlamda kanı temizleme görevini yapmasını engelleyen ilerleyici hastalıklar nedeni ile akciğerler iflas eder. Solunum; alınan havanın akciğer dokusuna iletilmesi, orada kalpten gelen kirli kanla temasa geçmesi ve kirlenmiş havanın dışarı atılması sürecidir. Bu süreç akciğer dokusunu ve göğüs kafesini ilgilendiren ve bizlerin normal solumasını sağlayan karmaşık bir mekanizma ile olmaktadır. Hastalığın gelişimine bağlı olarak işlev yürüten dokuda bozukluk olması veya aslında esas olarak akciğerin işlevsel dokusunu değil de, destekleyici dokusunu etkileyerek tüm solunum sürecinin bozulmasına sebep olan durumlarda akciğer iflasından söz edilebilir. Bu süre göreceli olarak uzun sürdüğünden kalp-akciğer ve diğer sistemler yeni duruma adapte olurlar. Temel önemli sorunlar olduğu halde klinik bozukluk bu adaptasyon yeteneği ile daha arkadan gelir. Ancak bir aşamadan sonra artık diğer sistemler de ciddi şekilde etkilenirler ki bundan sonra klinik durum hızla bozulur.

Akciğer nakli bekleyen Türkiye`de kaç hasta var?
Ülkemizde henüz böyle veriler bulunmamakla birlikte, son yıllarda çok önemli sayılabilecek çalışmalar yapılmıştır. Bakanlık ve İl Sağlık Müdürlükleri ve çeşitli dernekler akciğer nakline sebep olan hastalıkları olan kişileri bir çatı altında toplamaya ve genel çözümler bulmaya çalışmaktadırlar. Kabaca bir sayı verilecekse bu sayının rahatlıkla binlerle olacağı söylenebilir.

Akciğer nakli için sıra bekleyen hastalara nasıl bir tedavi uygulanıyor?
Bazı hastalıklara özel sınırlı sayıda seçenek dışında tedavinin genel prensibi, akciğerdeki geri dönüşümsüz yıkım sürecini olabildiğince durdurmak veya yavaşlatmak üzerinedir. Bazı durumlarda tıbbi tedavi ile önemli başarılar elde edilebilir ve olguların önemli bir kısmı nâkile ihtiyaç duymadan yaşayabilir. Tüm çabalara rağmen hastalık nakil aşamasına gelmişse yapılacak tedavi akciğer dışındaki sistemlerin hastalıktan olabildiğince az etkilenmesini sağlamaktır. Örneğin; solunum kasları çok zayıfladığında ameliyat sonrası süreç daha sıkıntılı olmaktadır. Böyle bir durumun oluşmaması için fizyoterapi, uygun beslenme vb. planlamaların iyi yapılması gerekir. Ameliyata hazırlık veya ameliyat sonrası dönemde gelişmesi muhtemel birçok sorunlara yönelik önlemlerin alınması hazırlık sürecinin bir parçasıdır.  Bu süreç ameliyatın başarısını da önemli ölçüde etkilemektedir.

Akciğer nakli nasıl yapılıyor?
Tüm hazırlıklar tamamlanıp ve ameliyat planı yapıldıktan sonra alıcının kan grubu ve beden ölçülerine uygun bir organ beklenmeye başlanır. Bu süre bizim pratiğimizde en fazla 2-3 ay olmaktadır. İlk hastamız için 2. ayın sonunda uygun organ bulabildik. Uygun organ Konya’dan çıktığı için bir ekip organı almaya Konya’ya giderken diğer ekip de İstanbul’da ameliyat hazırlıklarını yürüttü. Diğer organları alacak (kalp, karaciğer ve böbrek) ekiplerle koordineli bir çalışma içinde organ alımının ne zaman biteceği belirlendiğinde, İstanbul’daki ekip alıcı ameliyatını planladı. Alınan akciğerin uygun olduğu ve sorunsuz olarak çıkartıldığı haberi İstanbul’a ulaşır ulaşmaz ekip alıcının ameliyatına başladı. Konya’dan hastaneye ulaşma süresi içinde alıcının göğüs kafesi açılarak akciğerin çıkartılması için tüm hazırlıklar tamamlanmıştı. Kısa sürede akciğer yerinden çıkartıldı, gerekli hazırlıklar tamamlandı ve yeni akciğer göğüs kafesine yerleştirilerek atar ve toplar damarları, havayolu dikildi. İşlemin sonunda akciğer kan dolaşımına katılarak çalışmaya başladı. Elbette bu süreç karmaşık tedavilerin ve kalabalık bir ekibin çalışması ile başarılı bir şekilde sonlandırılmaktadır.

Vericide aranan şartlar nelerdir?
Çeşitli yayınlarda değişik kriterler bildirilmesine rağmen en temel olarak 55 yaş altında, akciğer hastalığı öyküsünün bulunmayan, sigara kullanım süresi kısa, kan yoluyla bulaşan hepatit ve HIV virüsü taşıyıcılığı olmayan ve tedavi edildiği süre boyunca enfeksiyon gelişmediğinden emin olunan durumlarda verici akciğeri kullanılabilir. Alıcı-verici kan grubu uyumu gereklidir. Ayrıca alıcı-verici göğüs ölçüleri arasındaki uyum da önemli bir faktör olarak kabul edilmektedir. Dünya ortalamalarına bakıldığında diğer organların kullanılabildiği vericilerin ancak %20-30’unda akciğerler kullanılabilmektedir. Bunun çok çeşitli sebepleri vardır, ama bu durum kullanılabilen akciğer sayısında ciddi kısıtlamalar yaratmaktadır.

Türkiye`de bugüne kadar akciğer nakli yapıldı mı?
Yurdumuzda bugüne kadar az sayıda da olsa başarılı akciğer nakilleri yapılmıştır. Ülkemizde gelinen tıbbi seviye çok kısa sürede bu sayını artacağını ve dünya standartlarında başarı oranları yakalanacağının bir göstergesidir. Yurdumuzda tıbbi donanım ve kullanılan ilaç ve malzemeler dünya standartlarını yakalamış birçok hastane bulunmaktadır.

Akciğer nakli konusunda yaşanan zorluklar nelerdir?
Akciğer nakli hastalığı belli bir aşamaya gelmiş ancak vücudun diğer sistemlerini büyük ölçüde harap etmemiş olgularda düşünülmelidir. Bu durumda öncelikle tıbbi desteği olabildiğince iyileştirmek ve sürecin hangi aşamasında olunduğunun iyi belirlemek çok önemlidir. Nakil gerektiğinden erken yapılmamalı ve gereksiz risk alınmamalıdır. Ancak bu bekleme süresini uzatıp, nakil için en uygun zamanın kaçırılması da önemli bir sorundur. Bu sorunu aşmak için nakil gerektiren olguların olabildiğince erken nakil merkezlerine sevk edilmesi, hastalığın gidişatının bu merkezlerce takip edilmesi çok önemlidir. Bu konuda bazı dernekler hastaların bulunduğu şehirlerde nakil ekipleri ile koordineli takiplerini organize etme konusunda çalışmalar yapılmaktadır. Mümkün olan en uygun zamanda ve hastanın olabildiğince en iyi durumda iken nakil yapılabilmesi için ciddi bir takip programı uygulamak gerekmektedir. Nakil günü hastanın hiçbir ek sorunu olmaması çok önemlidir. Elbette alıcı tarafında yaşanan bu sorunların yanında iyi bir akciğer verisinin bulunması, teknik anlamda sorunsuz bir organ alımı ve vericiye takılması süreci geçirilmesi çok önemlidir. Bütün bu aşamalar başarı ile geçtikten sonra ameliyat sonrası bağışıklık sistemi baskılanmış bir hastada gelişebilecek tüm iltihabi olayların yakın takibi ve erken tedavisi gerekmektedir ki, bu durum modern tıp uygulamalarında dahi karmaşık bir süreçtir. Yine de bu süreç başarılı bir şekilde götürülebilmekte ve artık ülkemizde de yüz güldürücü nakiller yapılabilmektedir.

Akciğer nakli bekleyen hastalara ve yakınlarına önerileriniz nelerdir?
Burada sorunları çözmenin en kolay yolu hızlı bir şekilde nakil merkezleri veya deneyimli kliniklerle irtibata geçmektir. Bu tip merkezler, nakil yapmasalar dahi, bu tip hastaların tıbbi desteklerini en iyi şekilde yapabilmeleri yanı sıra hastaları uygun nakil merkezlerine de yönlendireceklerdir. Aday gözüken hastaların bir kısmı incelemelerin çok erken aşamasında nakile uygun bulunmamaktadır. Bu durumda hastaların nakil merkezlerine gelmeleri ciddi sıkıntılar yaratmaktadır. Bunun önüne geçmenin yolu bölgesel merkezlere başvurmaktan geçer. Takip eden merkezle yakın işbirliği içinde olmak yukarıda karmaşık gözüken sürecin çok da rahat sürdürülmesini sağlar. Bu hem hastalar hem de hekimler için çok önemlidir.

Opr. Dr. Cemal Asım Kutlu
Sağlık Bakanlığı Süreyya Paşa Göğüs Hastalıkları Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı


İçeriği Paylaşın