Anestezi Uygulamalarında Hasta Güvenliği

Anestezi Uygulamalarında Hasta Güvenliği

Anestezi Uygulamalarında Hasta Güvenliği

Bizi Takip Et


İnsanın insana güvenmesinin, bir insanın kendisin bayıltıcı bir zehirle ağrısız, bilinçsiz ve yardımsız bir durumda bırakılmasına izin vermesinden, daha güzel bir örneği var mı? (Prof. Dr. Theodor Billroth)

Her yıl dünya genelinde 230 milyon hastaya cerrahi girişim için anestezi uygulanmaktadır. Cerrahi işlemlerle ilişkili olarak 7 milyon kişide ciddi komplikasyon gelişmekte ve 200.000’ni Avrupa’da olmak üzere yılda bir milyon insan hayatını kaybetmektedir.

Anesteziyolojideki ölüm oranları, klinikteki uygulamaların bugün oldukça güvenli olarak yapıldığını ortaya koymaktadır. Anesteziye bağlı olduğu düşünülen ilk ölüm 28 Ocak 1848’de bildirilmiştir. 1980 öncesinde, anestezi ile ilişkilendirilen ölüm oranları 1:2500-1:5000 dolaylarında tahmin edilirken, 1970’li yılların sonlarında solunum fonksiyonlarının yakın takibini sağlayan cihazların (puls oksimetri ve kapnografi) günlük uygulamalar arasına girmesi ile, 1969-1988 arası dönemde özellikle solunumsal nedenli kardiyak arrestler 2,1/10.000’den 1/10.000 anestezi vakasına inmiştir. Dünya Sağlık Örgütü Dünya’da çoğu düşük ve orta gelir düzeyindeki ülkelerde 78000 ameliyathane pulsoksimetre olmadığını tespit etmiş ve 2011 yılında “her ameliyathaneye bir puls oksimetre” projesi başlatmış ve TARD da bu projeye destek vermistir.

Son 10 yıl içerisinde Fransa, Hollanda, ABD, Avustralya ve Yeni Zellanda’dan gelen sonuçlara göre anestezi kaynaklı komplikasyon ve yan etkilere bağlı ölüm riski bugün için her 100.000 vakada 1 olarak gözükmektedir.

Hasta güvenliği için kalıcı hasar verileri de fikir vericidir. Bazı önemli çalışmalarda anestezi ile ilintili kalıcı hasar bırakan komplikasyon oranı da yüzde 0,2-0,6 olarak bildirilmektedir..

İngiltere’de her 96.000 anestezi uygulamasının, İsviçre’de her 122.000, Amerika’da ise her 133.000 anestezi uygulamasının biri dava ile sonuçlanmaktadır.

ABD’de 1990 sonrası malpraktis davalarının yüzde 45’i solunum problemi ile ilgilidir ve zor entübasyon başı çekmektedir. Hasta emniyetini değerlendirmek sadece neticelere bakmak değildir; aynı zamanda anestezi bakım sürecindeki risklerin ve hataların da dikkatle göz önüne alınması gerekir. Anestezi günümüzde PERİOPERATİF TIP olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımlama anestezi ve yoğun bakım uzmanının ameliyat öncesi anestezi polikliniklerinde hastanın değerlendirilmesi, cerrahi işlem için gerekli tüm hazırlıklarının yapılarak hastanın operasyona alınması, operasyon sonrası gerek derlenme gerekse operasyon sorası bakım ünitelerinde ya da yoğun bakım ünitelerinde bakımının yapılmasından  sorumlu olduğunu ifade eder.

“Diğer medikal alanlarla karşılaştırıldığında, anesteziyoloji hasta emniyeti ve güvenli sağlık hizmeti açısından en önde gelenler arasındadır. Bu bakımdan, kendine özgü yüksek riskli bir uygulama olmasına karşılık, anesteziyoloji bugün oldukça güvenli hale gelmiştir.

GÜVENLİĞİ ARTTIRMADA KANITLANMIŞ YÖNTEMLER ANESTEZİ UYGULAMALARINDA DA KULLANILMAKTADIR.

Günümüzde, kritik olay bildirimi sadece anestezi ve yoğun bakımda değil, aynı zamanda çeşitli diğer medikal branşlarda da uygulanan kanıtlanmış bir yöntemdir. Yerel olarak hastanelerde uygulanmakta, ulusal düzeyde de bütün dünyada hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde kullanılmaktadır. Bütün bu sistemlerin gayesi bildirilmiş istenmeyen olayları veya buna yol açabilecek durumları öğrenmek ve bunları önleyici sistemler geliştirmektir. Sağlık Bakanlığı bu amaçla ülkemizde 2016 mart ayından beri Güvenlik Raporlama Sistemini kurmuştur.

Son 20 yıl içinde, başka yüksek riskli alanlarda (uçuş eğitmenliği gibi) geliştirilmiş olan çeşitli risk yönetim metodlarının anestezistler tarafından da uygulanmakta olduğunu görmekteyiz. Simülasyon eğitimi; olağandışı durumlar için beceri eğitiminde, öğrenci konumundakilerin değerlendirmesinde veya tekrar belgelendirmelerde, iletişim becerilerinin geliştirilmesinde, hatta anesteziyoloji, acil bakım tıbbı ve yoğun bakım gibi yüksek risk alanlarındaki takım çalışmalarına eğitim vermek için de çok faydalı olmuştur.

Mevcut yöntemlerden sadece bazıları olan olay bildirimi, simülasyon bazlı eğitim, standart bir biçimde ilaç ve ampullerin etiketlenmesi (Dünya Sağlık Örgütü verilerine gore her yıl dünya çapında yaklaşık 16 milyar enjeksiyon yapılıyor) klinik devirler için yapılandırılmış işlemler ve kontrol listesi kullanımlarının gerek klinik uygulamada gerekse tıp fakültelerinde yoğun olarak uygulanmaları, anestezide emniyetin belirgin bir şekilde artabilmesi için elzemdir.

Diğer medikal alanlarla karşılaştırıldığında, anesteziyoloji hasta emniyeti ve güvenli sağlık hizmeti açısından en önde gelenler arasındadır. Anesteziyoloji bilimi, Dünyada “Hasta Güvenliği’nin” öncüsü olarak ciddi rol oynamıştır.  Bunun örneklerini 1985’te kurulan Anestezi Hasta Güvenliği Vakfı (Anesthesia Patient Safety Foundation) oluşturur. 1997’de Ulusal Hasta Güvenliği Vakfı (National Patient Safety Foundation) ve 2012’de ise Avrupa Birliği Hasta Güvenliği ve Bakım Kalitesi Ağı (European Union Network for Patient Safety and Quality of Care-PaSQ) bunu izlemiştir. DSÖ; “güvenli cerrahi hayat kurtarır” sloganı ile Eylül 2009’da “cerrahi güvenlik kontrol listesi”ni yayınlamış ve  anestezi açısından uyulması gereken bazı prensipleri tanımlamıştır.

Anestezi ile uğraşan profesyonellerin teknik becerileri ve insan olmaları nedeniyle teknik olmayan becerileri, hasta emniyetini etkileyen tek faktör değildir. Topluluktaki değişik paydaşların bilinç seviyelerinin yükseltilmesi ve yetkili politik mercilerin gerekli desteğinin sağlanması da en az bunlar kadar önemlidir. Bu özellikle, hasta emniyetini arttırmaya yönelik farklı girişimler için parasal destek alınmasını kapsar. Bu kapsamda, Haziran 2010’da “European Board of Anesthesiology” ve “European Society of Anesthesiology” Anesteziyolojide Hasta Güvenliği İçin Helsinki Deklarasyonu’nu kabul etmişlerdir. Bunların anestezi pratiğine transferi anestezistlerin, akademisyenlerin ve kamu sektörünün birlikte çaba sarfetmelerini gerektirmektedir.

Farkındalık oluşturma ve eğitim amacıyla broşür, afiş, kamu spotu vs. tanıtım materyali ile duyurulması ve işyeri sağlık güvenlik konusunda yapılacak eğitimlerin meslek gruplarına yönelik yapılması önemlidir.

Bildirim prosedürünün oluşturulması. kurumsal raporlamanın yapılması: için de her kurum kendi içinde tüm iş kazalarını raporlayıp, sonuçlara göre prosedürlerini yenilemeye gitmelidir.

Sağlık hizmetinde tanı ve tedavi kadar hasta güvenliğinin sağlanması da çok önemlidir. Hasta güvenliği, sağlık hizmetine bağlı hataların önlenmesi ve bu hataların neden olduğu yaralanma ve ölümlerin ortadan kaldırılması için geliştirilmesi gereken sistemleri içerir. Hasta güvenliği farkındalığının arttırılması için hem sağlık çalışanlarına hem de topluma önemli sorumluluklar düşmektedir.

Hasta, hasta yakını ve toplumun diğer üyelerine de daha güvenli sağlık hizmetine nasıl ulaşılabileceği konusunda sürekli bilgi verilmelidir.

Anesteziyoloji ve Reanimasyon uzmanları (kısaca anestezi uzmanı diyebiliriz) hasta güvenliğini arttırma çabalarında daima başı çekmektedir. Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı bu konuda klinik uygulama kılavuzlarına sahip çıkan ilk bilim dalıdır. Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği (TARD), dünyada ve ülkemizde çok önemli bir konu olan “Hasta Güvenliği Kültürü”nün önemine dikkat çekmek, yaygınlaştırmak ve de Anestezi ve Yoğun Bakımda Hasta Güvenliği’nin oluşturulabilmesi için toplumda farkındalık yaratmak için çalışmalarını sürdürmektedir.

Sevdiklerini bizlere emanet eden hasta yakınları, canlarını bize emanet eden hastalarımız, çalışma arkadaşlarımız, tüm sağlık çalışanları ve ülkemiz için Hasta Güvenliğini Sağlamak için sorumluyuz…

Dolayısı ile Anestezide Hasta Güvenliği’ni sağlamakla yükümlüyüz.

 

Prof. Dr. Hülya Bilgin

TARD Başkanı

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD Öğretim Üyesi


İçeriği Paylaşın