Aseksüel Çiftler

Aseksüel Çiftler

Aseksüel Çiftler

Bizi Takip Et


Türkiye’de yapılan çalışmalar genel nüfusta cinsel istek sıklığının haftada 1-4 kez ile ayda 2 kez civarında olduğunu gösteriyor. Ancak günümüzde özellikle genç çiftlerde aseksüel evlilikler giderek çoğalıyor.

Hatta Aile Sağlığı Araştırma Derneği olarak yaptığımız çalışmalarda Türkiye’de her üç çiftten birinin aseksüel evlilik yaşadığını bulduk.  Bu çok ciddi bir rakam. Bu durumun birçok sebebi var.

Yaptığımız çalışmalar ilişki süresinin uzaması, çiftin arasındaki çatışmalar, stres, depresif ruh hali gibi psikolojik belirtilerin cinsel ilişki sıklığını azalttığını, isteksizlik, sertleşme problemi gibi cinsel sorunlarla ilgili olduğunu gösteriyor. Uzun süreli ilişkilerde iş-aile-okul sorumlulukları, finansal problemler, vakitsizlik, cinsellikte yenilik arayışına girmemek, belirli bir monotonluğu takip etmek, cinselliği “oldu, bitti” anlayışıyla kabul etmek, cinsellikte kalite aramamak gibi pek çok sorun cinselliği etkileyebiliyor.

Tabii organik faktörleri de unutmamak lazım. Hormonsal değişimlerin, hastalıkların, kullanılan ilaçların, beslenme-egzersiz gibi yaşam tarzı alışkanlıklarının da cinsel sorunlara alt yapı oluşturacağını unutmamak gerek. Bu durumda cinsel fonksiyonlarda bir problem oluştuğunda, örneğin kadınlarda cinsel isteksizlik, uyarılma sorunu, orgazm problemi, cinsel ağrı sorunu veya erkeklerde sertleşme sorunu, boşalma problemleri gibi, çift cinsel anlamda birbirinden uzak durmaya başlıyor.

Mesela sertleşme sorunu nedeniyle başarısızlık korkusu ve performans endişesi olan erkek eşinden kaçtığında, eşleri  “Beni artık beğenmiyor” veya “Beni aldatıyor” diye düşünüyorlar. Bu durumda ilişki mutlu bir şekilde devam etse de cinsellik yok sayılıyor. Aynı şekilde cinsel rutine vakit ayıramamak da kronik bir hal alıyor.

Çiftlerin bu sorunu görmezden gelmeleri kesinlikle doğru bir yaklaşım değil. Çünkü cinsellik evliliklerin çok önemli bir parçası. İyi olduğunda çifti fiziksel tatminin çok ötesinde duygusal ve ruhsal olarak bağlıyor. Çiftin arasında derin bir ortaklık kuruluyor. Seksin sona erdiği çiftlerde dokunma, öpüşme ve diğer fiziksel yakınlaşmalar da son buluyor. Eşler birbirlerinden duygusal olarak da uzaklaşıyor.

Genellikle eşlerden biri sorunu geçici bir durum gibi algılıyor. ‘Çok stresli, çok çalışıyor’ gibi bahaneler buluyor. Ama bir süre sonra öyle olmadığını görünce huzursuzluk duymaya başlıyor. Evlilik mekanik bir hal alıyor. Arkadaşlık da bitiyor. Öfke duygularıyla birlikte duygusal boşanma süreci geliyor.

ÖNERİLER…

Yaptığımız çalışmalarda Türkiye’de her 10 kadından 8’i cinsel hayatından memnun olmadığını bulduk.  Yine Türkiye’de her 10 erkekten 7’sinin performans ile ilgili sorun yaşadığı biliniyor.  Araştırmalarımızda “Cinsel fonksiyon bozukluğu nasıl hissetmenize neden oluyor?” diye sorduğumuzda hastaların özgüveninin azaldığını, endişeli, öfkeli üzgün, depresif, cazibesiz ve mutsuz hissettiklerini bulduk.

Aynı soruyu “Bu sorunla ilgili partneriniz ne hissediyor?” diye yönelttiğimizde partnerlerin de kızgın, utanç içinde, endişeli, şaşkın hissettiğini, çoğunun kendisine olan güveninizi ve cazibesini yitirmiş hissettiklerini gördük.  Yani sevişmeyi ikinci plana atmak, geçici bir durum olduğu inancı ile uzun süre beklemek doğru değil.

Cinsel problemlerde vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmak çok önemlidir. Belki fark edilmeyen organik bir sorun sonucunda çift uzaklaşmıştır.  Bunun yanında çiftlerin kendi rutinlerinde cinselliğin sensuality denilen duygusal yakınlık kısmına önem vermeleri gerekiyor.

5 ülkede yaklaşık 1100 çift üzerinde yapılan bir çalışma ilişki kalitesi ve mutluluk için sadece cinsel birlikteliğin değil öpmek, sarılmak ve okşamanın gerekli olduğunu gösterdi. Günlük rutin içinde cinselliğe vakit ayırmak da şart.  Cinselliği fiziksel bir görev olarak görmemek, iki tarafı da mutlu edecek kaliteli bir zamana döndürmek gerekir.

Çiftlerin mutlaka cinsellik konusunda iletişime açık olması gerek.  Bazen sadece cinsel sorunları dile getirmek bile çiftin cinselliğini tekrar ateşleyebilir.  Kendi cinsel istek ve arzularını belirtmek, karşı tarafın da cinsel isteklerini öğrenmek çok önemlidir.

Biz buna cinsel zeka da diyoruz. Partneri motive etmek, eleştirileri dikkatle seçmek, cinsellikte kişisel bakıma, ortama, ambiyansa özen göstermek, yeniliklere açık olmak ve cinsel rutini renklendirmek önemlidir. Süre ve sayılar değil, kalite ve ortak mutluluk hedeflenmelidir. Sonuçta cinsellik bir yarış değildir, mutlaka sürprizlere yer vardır.

Dr. Ece Hattat
Hattat Hastanesi Cinsel Wellness ve Kadın Cinsel Sağlık Klinikleri Direktörü

www.hattathospital.com


İçeriği Paylaşın