Atriyal Fibrilasyon Hastaları Nelere Dikkat Etmelidir?

Atriyal Fibrilasyon Hastaları Nelere Dikkat Etmelidir?

Atriyal Fibrilasyon Hastaları Nelere Dikkat Etmelidir?

Bizi Takip Et


Atriyal fibrilasyonun önemi nedir? Atriyal fibrilasyon tekrarlar mı? Bazı ilaçlar kalpte ritm bozukluğu yapar mı? Stres ve alkol atriyal fibrilasyona yol açar mı? Atriyal fibrilasyon tedavisinde kalp pillerinin önemi nedir? Sağlık Bilimleri Üniversitesi Siyami Ersek Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Taha Alper kalpte önemli bir ritm problemi olan atriyal fibrilasyonu tüm yönleriyle anlattı.

DÜZENSİZ/KAOTİK BİR RİTİM BOZUKLUĞUDUR

. Fibrilasyon nedir? Ne sıklıkla atriyal fibrilasyona rastlanır?

‘‘Atriyal fibrilasyon, kalbin kulakçıkları dediğimiz atriyumdan kaynaklanan bir ritim bozukluğudur. Düzensiz/kaotik bir ritim bozukluğudur; stabil değildir. Toplumda oldukça sık rastlanır. Kulakçık kaynaklı ritim bozukluklarının en sık gözlenenidir. Günümüzde atriyal fibrilasyon sıklığının nedeni obezitenin/insülin direncinin artmasıdır. Diyabetin artmasının yanı sıra hipertansiyon da toplumda yaygınlaştı. En önemli nedenlerinden biri de yaşam süresinin uzamasıdır. 65 yaşın üzerindeki insanlarda yüzde 3, 80 yaşta ise yüzde 10 oranında görülür. Dolayısıyla ritim bozukluğunun (atriyal fibrilasyon) yaygınlaşmasında iki temel faktör yaş ve obezitedir.’’

GENEL SAĞLIĞIMIZI NASIL ETKİLİYOR?

. Atriyal fibrilasyonun sağlık için önemi nedir?

‘Atriyal fibrilasyonun sağlık için en önemli nedeni inmeye yol açmasıdır. Atriyal fibrilasyon tekrarlayıcı, hayati riski olan ve kalıcı ağrazlar bırakan bir inme türüne neden olur. Sağlık için ikinci önemli nedeni hayat kalitesini bozmasıdır. İnsanlarda çarpıntı atakları yaratarak normal hayatlarına devam etmesini ortadan kaldırır. Bunların dışında, hızlı bir şekilde devam ederse kalp yetersizliğine neden olur.’’

KALP YETERSİZLİĞİ İLE PARALELLİK GÖSTERİR Mİ?

. Kalp yetersizliği ile atriyal fibrilasyon arasında bir paralellik var mı?

‘‘Kalp yetersizliği oluştuğu zaman birden fazla formatta ritim bozukluğu gelişir. Karıncıklardan kaynaklanan, hayatı tehdit eden ritim bozuklukları geliştiği gibi kulakçık kaynaklı atriyal fibrilasyon gelişimini de kalp yetersizliğinin bizzat kendisi tetikleyebilir. Bir insanda kalp yetersizliği var ise atriyal fibrilasyon gelişirse bu kalp yetersizliğinin alevlenmesine neden olur. Atriyal fibrilasyon özellikle hızlı devam ederse çarpıntının ya da taşikardinin tetiklediği kalp yetersizliği durumuna da neden olur. Yani kalbi tamamen sağlıklı bir kişide atriyal fibrilasyon uzun süre ve çok hızlı bir şekilde devam ederse bu kalp yetersizliğiyle sonuçlanabilir.’’

Prof. Dr. Ahmet Taha Alper

NE TÜR YAKINMALARA YOL AÇAR?

. Atriyal fibrilasyon türü ritim bozukluğunda ne tür yakınmalar olur?

‘‘En önemli yakınma çarpıntıdır. Sonra halsizlik gündeme gelebilir. Çünkü kulakçıkların kalbe katkısı belli bir orandadır. Kalbin pompa fonksiyonunu asıl yüklenen karıncıklardır. Atriyal fibrilasyon geliştiğinde o katkıdan kayıp ortaya çıkar ve istirahat halinde bir insanın şikâyeti olmasa bile yokuş çıkarken, egzersiz yaparken nefes darlığı, halsizlik şikayetleri gelişebilir. Çarpıntı ve halsizliğin dışında çok çok hızlı devam ederse, çok hızlı başka ritim bozukluklarına dönüşürse bayılma, kalp yetersizliği, çeşitli yerlerde ödem gibi şikayetler de gelişir.’’

HİPERTANSİYONLU HASTALARDA RİSK DAHA MI YÜKSEKTİR?

. Hipertansiyonlu hastalarda atriyal fibrilasyon riski daha mı yüksektir?

‘‘Hipertansiyon, atriyal fibrilasyon riskini arttırır. Çünkü hipertansiyon kalp için bir stres kaynağıdır; güçlü bir dirence karşı kalbimiz pompa fonksiyonunu yerine getirmeye çalışır. Hipertansiyon da kulakçıklarda karıncıklarda deformasyonlara neden olur; anatomik birtakım değişiklikler ortaya çıkar. Özellikle kulakçıklarda bir genişleme olur. Bunun sonucunda da atriyal fibrilasyon gelişmesi kolay hale gelir. Çünkü o genişleme alanları sağlıklı alanlar değildir; bağ dokusundan gelişmiş sağlıklı olmayan alanlardan oluştuğu için ritim bozukluğu tetiklenir.’’

. Başka hastalıkların tedavisinde kullanılan birtakım ilaçlar da atriyal fibrilasyon şikayetini arttırabilir mi?

‘‘Hastalarımızdan özellikle grip semptomlarını gideren ilaçlardan kaçınmalarını isteriz. Piyasada çok fazla var. Bu ilaçlar aslında bir terkiptir; içerisinde birden fazla ilaç vardır. O terkiplerden bazıları ritim bozukluğunu tetikleyebilir. Bazılarının içerisinde alerjiyi azaltan ilaçlar bulunur. Bu ilaçlar da ritim bozukluğunu tetikleyebilir. Bazı akciğer hastalığında kullanılan ilaçlar da yine atriyal fibrilasyonu tetikler.’’

TEKRARLAR MI?

. Atriyal fibrilasyon tekrarlar mı?

‘‘Uzun süreli uykusuzluk atriyal fibrilasyonu tetikleyebiliyor ama tekrarlamıyor. Ekstrasistollerde de bu ön plana çıkıyor. Çünkü kulakçık kaynaklı ekstrasistoller zaten atriyal fibrilasyonu tetikler. Uykusuzlukta, vücutta otonom sinir sistemi dengesini kaybeder ve adrenalin düzeyi çok aşırı derece artar. Gün içerisinde yüksek adrenalinle dolaşılması da atriyal fibrilasyonu tetikler. Tabii tek bir atakla kalıp eğer kendinize dikkat ederseniz atriyal fibrilasyonu belki uzun süre hissetmeyebilirsiniz. Ancak genellikle atriyal fibrilasyon tetikleyici bir durumdur ve çoğunlukla tekrarlar. Bunun için uyku düzeni ve obezite çok önemlidir. Kilo verilir, uyku düzenine riayet edilir ve bazı grip ilaçlarına dikkat edilirse atriyal fibrilasyonla karşılaşma olasılığı düşer.’’

KAFEİNLİ İÇECEKLERE DİKKAT!

. Sigara, alkol ve kafein içeren içecekler risk faktörleri arasında mıdır?

‘‘Kafeinle ilgili çalışmalar, orta derecede içilirse kafeinin çok risk faktörü olmadığını söylüyor. Ama ben çok abartıldığında kafeinin de tetikleyici faktör olabileceğine şahit oldum. Hiçbir çarpıntısı olmayan bir hastamız bir günde 15 bardak kahve içtiği için gelmişti. Hayatınızda hiç EKG çektirmediyseniz ve sizde bir şey olup olmadığını bilmeden çok fazla kafein alıyorsanız bir anda hayatınızı tehdit edebilecek bir ritim bozukluğu ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Aynı risk, grip ilaçlarında da var. Hayatında hiç EKG çektirmemiş birisi bu ilaçlardan bir tanesini alıyor, kalbinde fazladan bir elektrik kablosu var, bununla birlikte atriyal fibrilasyon geliştiği zaman hayatı tehdit eden ritim bozuklukları ortaya çıkıyor. Normalde atriyal fibrilasyon kalbin ana elektrik kablosundan geçerken vücudumuz tarafından yavaşlatılıyor. Ama bu fazladan yol olduğunda o yavaşlatma ortadan kalkıyor. Ve hızlı bir şekilde karıncıklara iletim söz konusu oluyor; bunun sonucunda da hayatı tehdit eden ritim bozuklukları ortaya çıkabiliyor.

ALKOLDE GÜNLÜK SINIR NE OLMALI?

En önemli tetikleyicilerden biri de alkoldür. Ancak alkolde de disiplinli davranılırsa atriyal fibrilasyon riski azalır. Alkol kulakçıkların uyarılabilirliğini artırır. Dolayısıyla alkol alındığında kulakçıklar çok kolay bir şekilde yine erken atımlar üretebilir. Kadınlarda bunun sınırı, saf alkol için günlük 10cc’dir. Erkeklerde günlük sınır ise 20cc’dir. Bunu aldığınız içkiye göre hesaplamanız en objektif şekilde anlamanız anlamına gelir. Rakıda alkol oranı yüzde 40, viski-votkada yüzde 40-50 arasındadır.  Bir kadın 100cc alıyorsa eğer günlük dozun 4 katını almış demektir. Günlük sınır  herkes için geçerli değildir. Kişi çok az bir alkol aldığında atriyal fibrilasyonu  tetikleniyorsa dozunu kendine göre ayarlamalıdır. Bu rakamlar genel sağlık korumasıyla ilişkili rakamlardır. Birebir atriyal fibrilasyonda böyle çalışılmış rakamlar yoktur. Bu sınırlara riayet etmek hatta bu sınırları da olabildiğince azaltmak gerekir.’’

STRES DE ÖNEMLİ BİR RİSK FAKTÖRÜ

. Stres, ritim bozukluğunu da körükleyen bir risk faktörü müdür?

‘‘Stres görülmez ama hayatımızın bir parçasıdır ve kesinlikle ritim bozukluklarının çok önemli bir tetikleyicisidir. Stresle mücadele etmek çok kolay değildir. Geleneksel bazı yöntemler, meditasyon, yoga işe yarayabilir. Ancak gelecek kaygısı ya da geçmişte yapılan hatalar üzerimizdeki baskıyı, gerginliği çok arttırıyor. Bir de  egzersiz çok önemlidir. Hayat değişikliğinde aşırıya gidilmesi de ritim bozukluğuna yol açabiliyor. Mesela atletlerde, çok ağır egzersizler yapanlarda da bu tetiklenebiliyor. Hiç hareket etmeyenlerde de ritim bozukluğu tetiklenebiliyor. O nedenle egzersize de bir denge getirmek gerekiyor. Günde 7 bin-10 bin adım atmak iyidir. Ama direnç egzersizleri yapılıp profesyonel birinden destek alınırsa bu hem stresi azaltır, hem insülin rezistansını azaltır hem de uykuya faydası vardır. Uykudan birkaç saat önce esneme egzersizi yapıldığında daha kolay uyumak mümkün olur. Ve stres bütün bunlarla desteklendiğinde atriyal fibrilasyon riski azalır.’’

TEDAVİSİ NASIL YAPILIYOR?

. Atriyal fibrilasyonun tedavisi nasıl yapılıyor?

‘‘Hastaya önce güçlü bir kan sulandırıcının neden gerektiğini, hangi durumda nasıl kullanıldığını uzun uzun birkaç kere anlatıyorum. Çünkü güçlü bir kan sulandırıcı aldığınız zaman kanama riskiniz de artıyor. Kanama riskini göze alacak ki ciddi inme riskinden kurtulabilsin. İnme riskini hesaplamak için chads-vasc skorunu kullanıyoruz. Eğer hasta daha önce inme geçirdiyse, kalp yetersizliği varsa, tansiyonu, şeker hastalığı varsa, yaşı 65’in üzerinde olanlar için 1 puan, yaşı 75’in üzerinde olanlar için 2 puan veriyoruz. Kadınsa bütün bunlar inme riskini arttırıyor. Eğer hastanın atriyal fibrilasyonu var ve inme risklerinden hiçbiri yoksa, hastanın 65 yaşına kadar güçlü kan sulandırıcı kullanmasına gerek kalmıyor. 65 yaşından gün aldığı an o güçlü kan sulandırıcıyı kullanması gerekiyor. Çünkü o zaman inme riski, ilacı aldığındaki kanama riskinin birkaç katına çıkıyor. Hastanın inme riski yıllık yüzde 3-5 ama kanama riski binde 3-5. On kat fark olduğu için o kanama riskini göze alıyorsunuz. Hastaya, güçlü kan sulandırıcı aldığı zaman travmalara karşı evde dikkatli olmasını; ayağı takılıp düşebileceği, kafasını çarpabileceği şeyleri ortadan kaldırmasını, tuvaleti banyoyu ona göre dizayn etmesini öneriyorum. Çünkü bu tip hastalar düştüğü zaman normal popülasyona göre çok daha fazla kanıyorlar.’’

TEDAVİDE İLAÇ DIŞI SEÇENEKLER

. Atriyal fibrilasyonun tedavisinde ilaç dışındaki seçenekler neler?

‘‘Bir insanda chads-vasc skoru yüksekse atriyal fibrilasyonu da varsa inme koruma tedavisi ömür boyudur. Mutlaka hastaya kan sulandırıcı tedavi vermek gerekir. Ablasyon gibi tedaviler ise özellikle çarpıntı atakları ritim düzenleyici bazı ilaçlarla kontrol edilemeyen hastalara yapılır. Ya da çarpıntı ataklarına bağlı ciddi kalp yetersizliği gelişmişse hiç ilaç düşünülmeden ablasyon yöntemleri uygulanır. Atriyal fibrilasyon ablasyonu, diğer ablasyonlara göre daha komplekstir. Anestezi altında ve kasıktan girilerek yapılır. Kalbin sağ tarafıyla sol tarafı arasına bir delik açılıp kalbin sol tarafının sol kulakçığına geçilir; sol kulakçığa akciğerlerden temiz kan getiren toplar damarların ağzı ya dondurulur ya da yakılır. Amaç, o bölgeyi elektriksel olarak kulakçıklardan izole etmektir. Çünkü oradan gelen erken atımlar atriyal fibrilasyonu tetikler. Kan damarlarından gelen ekstrasistoller bu hastalığı tetikler. Bazı hastalarda bu yönteme başka operasyon teknikleri de eklemek gerekir. İşlem başarısı bazı hasta gruplarında hastanın özelliklerine bağlı olarak yüzde 50-75 arasında değişir. Tekrarlayabilir; yüzde 100 başarılı bir işlem değildir. Ayrıca bir-iki gibi hayatı tehdit eden komplikasyonlar olabilir. Ama çok fayda gören hastalar da olur. Atriyal fibrilasyon ablasyonu, çok özenli olunması ve hastayla beraber karar verilmesi gereken bir işlemdir.’’

KARDİYOVERSİYON NASIL BİR YÖNTEM?

. Kardiyoversiyon nasıl bir tedavi yöntemidir?

‘‘Kardiyoversiyon özellikle bazen acil tedavide kullanılır. Hastanın atriyal fibrilasyonu gelişmiş ve buna bağlı ciddi kalp yetersizliği, tansiyon düşüklüğü gibi şikayetler gelişmişse hemen hastaya şoklama yapılarak (elektrik verilerek) o düzeltilir. Bazen kardiyoversiyon uzun dönemde de başarı sağlayabiliyor ama çoğunlukla şok tedavisi yapıldığında tekrarlama olasılığı oluyor. Diğer bir yöntem de eğer hastalık artık kalıcı bir şekilde ortaya çıkmış ve ilaçlarla ritim bozukluğu kontrol edilemiyorsa hastaya kalp pili takıldıktan sonra kalbin ana elektrik kablosunu yakarak kulakçıklarla karıncıkları birbirinden ayırıyoruz ve kalp bütünüyle pil tarafından çalıştırılmış oluyor.’’

PANDEMİ NEDENİYLE HASTALAR HASTANEYE GELMEK İSTEMEDİ

. Ritim bozukluğu olan ya da hiç ritim bozukluğu yaşamamış kişiler ne tür durumlarda acilen bir hastaneye başvurmalılar?

‘‘Öncelikle pandemiye dünyada herkes hazırlıksız yakalandı. Pandemi süreci tecrübe etmiş bir toplum değildik. Pandemi sürecinde covid dışı hastalıklarda da ölüm oranlarının arttığını düşünüyorum. Eğer bir daha böyle bir şeyle karşılaşırsak bazı hastaneleri steril bırakmak gerekir. Bu hastaneler aktif bir şekilde daha denetleyerek hasta alıp bakmaya devam etmelidir. Hem ritim bozukluğundan hem kalp krizinden bu dönem hasta kaybedildiğini düşünüyorum. Çünkü hastalar hastaneye gelmek istemediler bu dönemde ve bir kısmı hayatını evlerinde kaybetti. Hastanın ritim bozukluğunu kendi kendine ayırt edip hastaneye gelmesi çok zor. Ama kişide sürekli devam eden bir çarpıntı atağı varsa ve başladığı anda da baş dönmesi, bayılma, tansiyonda belirgin bir düşme gibi şikayetler yaratıyorsa çok fazla beklemeden hastaneye gitmesinde fayda vardır.’’

İLAÇLARIN TAKİBİ ÇOK ÖNEMLİ

. Atriyal fibrilasyonla yaşayan kişilere neler önerirsiniz?

‘‘İlaçların takibi çok önemlidir. Çünkü ilacın tipine göre doz azaltılabiliyor. Mesela hastanın kilosu sabit kalmıyor veya yaşı ilerliyor ya da böbrek fonksiyonları sabit kalmıyor. Özellikle yeni kuşak ilaçlarda bu fonksiyonların takibi çok önemli. Mesela böbrek fonksiyonlarında orta derecede bir azalma olursa o ilaç dozunun azaltılması gerekiyor. Çünkü ilaçlar böbrekten atılamıyor. Böbrekten atılamadığı zaman hasta daha yüksek dozda ilaç alıyor gibi oluyor ve bu da kanama riskini arttırıyor. O yüzden hastaların 3-6 ay zaman sürecinde böbrek fonksiyonları ve kilosundaki değişikliğe bakılarak doz ayarlamasına gidiliyor.’’

. Bazı kişiler kulaklarında kalp atışlarını duyduklarını hissederler. Bu normal bir durum mudur?

‘‘İnsanlar dingin bir ortamda özellikle de gece yatağa uzandıklarında bunları daha çok hissederler. Özellikle bir hastalığın belirtisi değildir. Ama kendinizi kötü hissettiğinizde en iyi anlama yöntemi EKG çektirmektir. Kulakta bir şey hissedilmesi hekime bir ipucu vermez.Bu normaldir.’’

KALP YETERSİZLİĞİ HAYAT KALİTESİNİ BOZUYOR

. Kalp yetersizliği olup da atriyal fibrilasyon olan hastalar nelere dikkat etmeliler?

‘‘Kalp yetersizliği ile beraber atriyal fibrilasyonun nasıl tedavi edileceği ilgili birçok çalışma yapılıyor. Kalp yetersizliği, diğer bütün kalp hastalıklarıyla karşılaştırıldığında kişinin hayat kalitesini belki de en çok bozan kalp rahatsızlığıdır. İnsanın kalp yetersizliği yok ama atriyal fibrilasyonu varsa o kadar hayat kalitesi bozulmuyor. Ama kalp yetersizliği tek başına hayat kalitesini çok bozuyor. Bu durumdaki hastalara daha radikal yaklaşımları öneriyorum. Atriyal fibrilasyon ablasyonuna hastayı daha çok teşvik etmeye çalışıyorum. Yakın zamanda yapılan bazı çalışmalar gerçekten bazı kalp yetersizliği hastalarının atriyal fibrilasyonu ablasyonundan fayda görebileceğini söylüyor. Ama hepsi bundan fayda görmeyebiliyor. Bazılarının kalp fonksiyonlarında yeniden bir düzelme seyri olabiliyor. Ve kalp yetersizliğinde atriyal fibrilasyon tedavisi dışında ilaç tedavisinin çok hassasiyetle hastanın kendisi ve hatta yakınları tarafından takip edilmesi gerekiyor. Çünkü çok fazla ilaç kullanılması gerekiyor. Bir de atriyal fibrilasyon da olduğu zaman işin içine birden fazla ilaç giriyor ve o ilaçların dozlarının çok ciddi bir şekilde takip edilmesi gerekiyor.’’

TUZ EN BÜYÜK DÜŞMAN!

. Peki yaşam olarak neye dikkat etmeliler?

‘‘Kalp yetersizliği hastalarının en büyük düşman tuzdur. Gizli tuz içeren şalgam, bazı peynirler ve kuru yemişlerden uzak durmalı ya da tuzsuz bir şekilde tüketmelidirler. Onun dışında bu hastaların uyku düzeni çok iyi olmalı; hatta mümkünse öğlen uykusu uymalılar. Kardiyak rehabilitasyon, kalp yetersizliğinde çok önemlidir. Kardiyak rehabilitasyon, bazı egzersizler önererek hastanın günlük hayatını daha iyi geçirmesine yönelik bir müdahaledir. Tabii kalp yetersizliği çok kompleks olduğu için ritim uzmanları, bazen kalp damara yoğunlaşmış uzmanlar ya da kalp yetersizliği ile birebir uğraşan, ilaçlarını düzenleme konusunda uzmanlaşan kişilerin oluşturduğu multidisipliner bir yaklaşımla hastaların takip edilmesi gerekir.’’


İçeriği Paylaşın