Bademcik ve Geniz Etinin Fonksiyonu

Bademcik ve Geniz Etinin Fonksiyonu

Bademcik ve Geniz Etinin Fonksiyonu

Bizi Takip Et


Kreşe ya da okula başlayan çocuk aynı zamanda birçok bakteri ve virüsle tanışıyor. Grip, orta kulak iltihabı, rinit, sinüzit, bademcik ve geniz eti iltihapları gibi bu dönemde çocuğu bekleyen üst solunum yolu hastalıkları bazen ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Erken dönem bağışıklık sisteminin bir parçası olan bademcik ve geniz eti ise hastalığa sebep olan yapılar olmaya başlamışsa ameliyatla alınması gerekiyor…

İnsanoğlu hastalık yapan virüs ve bakterilerle, dünyaya geldiği ilk andan itibaren tanışmaya başlar. Ancak en yoğun tanışma, kreşe ya da okula başladığı dönemde olur. Daha önce sosyal ortamlarla yoğun ilişkisi olmayan çocuk, dışarı çıktığında yeni arkadaşlarla tanışırken, hiç karşılaşmadığı virüs ve bakterilerle de yüz yüze gelir. Bu virüs ve bakterilerden bazıları üst solunum yolu hastalıkları dediğimiz, grip, nezle, orta kulak iltihabı, rinit, sinüzit, bademcik ve geniz eti iltihaplarına yol açarlar.

Üst solunum yolu hastalıklarının nedeni virüsler ve bakteriler

Üst solunum yolu hastalıklarının yüzde 70`inin nedeni virüsler. Yani antibiyotik kullanmaya gerek kalmaksızın, çocuğun beslenmesine, sıvı alımına ve ateşine dikkat ederek atlatılabiliyorlar. Korunma için de, kreşe ve okula giden çocuklara grip aşısı yaptırılabiliyor. Üst solunum yolu enfeksiyonlarının yüzde 30`unun sorumlusu ise bakteriler ve bu hastalıkların yüzde 90`lık kısmına da üç önemli bakteri sebep oluyor. Bunun bir tanesi hemofilus influenza B (HİB), diğeri pnömokoklar grubu, üçüncüsü de moraksella adı verilen bir mikrop.

Aşılama, bakteriyel enfeksiyonlardan korunmak için de son derece önemli bir yöntem. Aşılama enfeksiyonları tamamen engellemese de, enfeksiyonların daha az sayıda ve daha hafif geçirilmesini sağlıyor. Hemofilus influenza B (HİB)`ye karşı pek çok ülkede rutin aşı çizelgesine dahil edilmiş olan aşı var. Pnömokok aşısı ise risk grubundaki çocuklara yapılıyor. Kreşte, kalabalık ortamlarda uzun süre tutulan çocuklar, prematüreler; büyüme gelişme geriliği, kalp hastalığı, bağışıklık eksikliği olan çocuklar ve ailesinde yatalak hasta olan, evde kemoterapi gören yakını bulunan çocuklar, sağlık personelinin çocukları risk grubunu oluşturuyor.

Orta kulak iltihabına dikkat!

Çocuklarda nezle ve gripten sonra en sık rastlanan üst solunum yolu hastalıklarından biri de tedavi edilmediği takdirde ciddi sonuçlara neden olabilen orta kulak iltihabı. Özellikle kreşe veya okula giden çocuklar, bu dönemde hem bağışıklık sistemleri çok iyi gelişmediği, hem anatomileri çok iyi oluşmadığı, hem de çok sık mikroplarla karşılaştıkları için sık sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçirebiliyorlar.

Bu enfeksiyonlar, orta kulakta sıvı toplanmasına ve orta kulak iltihaplarına neden oluyor. Orta kulak iltihaplarının tedavi edilmediği takdirde çocuğun dil ve sosyal gelişimini olumsuz yönde etkileyen kalıcı işitme kayıplarına yol açabileceğini söyleyen ASM Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Anıl Güngör, “İşitme kaybının yanı sıra, orta kulağın beyine, yüz sinirine, denge organına çok yakın olması nedeniyle enfeksiyonun bu organlardan herhangi birine atlaması olasılığı çok ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Örneğin beyine atlaması durumunda, menenjit, denge organına gittiği takdirde kalıcı denge bozukluğu, yüz sinirine atladığı takdirde (ki, yüz sinirinin bir kısmı ortakulağın içinden geçiyor ve bazen üzeri çıplak olabiliyor) yüz felçleri meydana gelebilir. Bu nedenle çocuk ne kadar çok kulak iltihabı geçirirse, o kadar risk yüklenmiş oluyor. Uluslararası kriterlere göre altı ayda dördün üstünde, yılda altının üstünde orta kulak enfeksiyonu geçiren çocuğun enfeksiyonun kontrol altına alınması, aşılarının tamamlanması ve kulaklarına tüp takılması gerekir” diyor. Orta kulak iltihaplarının çoğunlukla çocuğun son 10 gün içinde geçirdiği bir soğuk algınlığını takiben geliştiğini ifade eden Dr. Güngör, çok küçük çocukların kulak ağrısını tarif edemeyeceğini vurgulayarak, belirtileri şöyle sıralıyor:

“Çocuğun sürekli kulaklarını çekiştirmesi ve kaşıması, huzursuzlaşması, iştahının azalması ve uyku düzeninde değişiklik; kulak akıntısı, yüksek ateş, uzun süren durumlarda denge bozuklukları, sık sık düşme, çarpma, sakarlık, yürümede- konuşmada gecikme, çocuğun konuşmalarının anlaşılmaması orta kulakta sıvı varlığını düşündürmelidir.”

RİNOSİNÜZİT:
 Rinit olmadan (burun iltihabı) sinüzit (sinüs iltihabı), sinüzit olmadan da rinit olmayacağını söyleyen Dr. Anıl Güngör, “Aslında burun da sinüsler de aynı dokularla kaplı. Birinin iltihabı ötekinin de etkilenmesi ile sonuçlanıyor. Onun için biz bunlara rinosinüzit diyoruz. Toplumda çocukların sinüslerinin bulunmadığı ve bu nedenle sinüzit olamayacakları şeklinde yanlış bir kanı var. Oysa çocuklar doğduklarında yanak sinüsleri gelişmiştir.

Kreşe giden çocuklarda özellikle kış aylarında çok sık rinit ve sinüzit görülür. Burunları akar. Çoğunlukla buna izin veririz. Çünkü her enfeksiyon geçiren, her burnu akan çocuğun bir an evvel tedavisine kalkışırsak, bir sonraki enfeksiyon çocukta yine aynı şeyi yaratacaktır. Kreşte burnu akmayan çocuğun ilkokulda burnu akacaktır. Rinosinüzitin uzun sürmesi durumunda antibiyotik tedavisi verilir. Tedaviye cevap vermeyen rinosinüzitlerde ise cerrahi müdahale gerekebilir” diye konuşuyor.

Vücudun Askerleri: Geniz eti ve bademcik
Henüz bağışıklık sisteminin yeterince gelişmediği çocukluk döneminde burundan ve ağızdan alınan mikropların ilk karşılaştığı defans sistemi bademcikler ve geniz etidir. Bağışıklık sisteminin boğaz bölgesindeki askerleri olarak tanımlayabileceğimiz bademcikler ve geniz eti, bağışıklık sistemi geliştikten sonra yavaş yavaş küçülerek kaybolurlar. Ancak bazen, bu iki yapının kendisi hastalık kaynağı haline gelebilir ve ameliyatla alınması gerekebilir.

Günümüzde yeni antibiyotiklerin ortaya çıkışı ile bademcik ve geniz eti ameliyatı ihtiyacının eskiye oranla azaldığına dikkat çeken Anadolu Sağlık Merkezi KBB Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nesil Keleş, bademcik ve geniz etinin çok fazla büyümesi veya kendisinin mikropları tutan, üreten bir yer haline gelmesi durumunda alınması gerekebileceğini belirterek, “Bademcikler ve geniz eti fazla büyüdüğü zaman horlamaya ve solunum güçlüğüne neden olur. Solunum yolu kapandığı için çocuklar geceleri çok sık uyanmak zorunda kalırlar. Bu tablo kronik obstrüktif uyku apnesi olarak tanımlanır.

Bu nedenle gece altlarına kaçıran, korkulu rüyalar gören, sinirli, okul başarısı düşük çocuklar haline gelebilirler. Uyku sırasında oksijen seviyesi çok düştüğü ve beyne yeterli oksijen gitmediği, vücutta karbondioksit çok biriktiği için ileri dönemde bu çocukların diğer organ fonksiyonları bozulabilir. Bunların çok sık tekrarlaması durumunda büyüme gelişme gerilikleri oluşabilir. Çünkü büyüme hormonu uykunun belirli fazlarında salgılandığı için çocuk büyüyemez. Sık uyanan çocukta bu hormon yeterince salgılanmaz. Büyük oranda bademcik ve geniz eti büyümesine bağlı olan bu sorunlar, bu yapıların alınması ile tedavi edilebilir” diyor.

Özellikle geniz etinin burun tıkanıklığının yanı sıra virüs ve bakterilerin yaşaması için son derece uygun ortamlar yaratması nedeniyle enfeksiyon kaynağı olabileceğini söyleyen ASM KBB Hastalıkları ve Baş-Boyun Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Murat Şirin, “Burada yerleşen virüsler ve bakteriler senede dört beş kere yüksek ateşli enfeksiyonlara yol açabilirler. Uluslararası kriterlere göre altı ayda dörtten, on iki ayda altıdan fazla üst solunum yolu enfeksiyonu geçirildiğinde geniz etinin ve bademciklerin alınması tavsiye edilir. Eğer beta hemotilik streptokok adı verilen mikrop varsa, senede iki ya da daha fazla enfeksiyon görüldüğünde alınması önerilir.

Çünkü beta hemolitik streptokoklara bağlı olarak geçirilen enfeksiyonlar, kalp kapak hastalıklarına, böbrek hastalıklarına ve eklem hastalıklarına neden olur. Ayrıca bademciklerden birinin küçük diğerinin daha büyük olması lenfoma gibi tümöral olayı düşündürdüğü için alınması ve patolojiye gönderilmesi gerekir. Bademcik ve geniz eti ameliyatlarının bir başka endikasyonu da taşıyıcılıktır. Taşıyıcılık durumunda çocuk hastalık belirtisi göstermez ancak çevresindeki çocuklar sürekli hastalanırlar. Bu durumda da, antibiyotik tedavisinin yeterli gelmediği hallerde, cerrahi yapılması gerekir” diye konuşuyor.

Halk arasında genellikle bademcikler alındığında vücudun savunmasız kalacağı ve bu nedenle kesinlikle alınmaması gerektiği şeklinde yanlış bilgilenme olduğunu söyleyen Prof. Dr. Nesil Keleş, sık tekrarlayan her bademcik enfeksiyonunun mutlaka ameliyat gerektirmediğini belirterek, “Ancak sık tekrarlayan enfeksiyonlar, yüksek ateş, iştahsızlık, yutma güçlüğü ve boğaz ağrısı ciddi bir tablodur. Ameliyata çocuğun genel durumuna bakarak ve aile ile konuşarak karar veririz. Yapılan araştırmalarda bademcik ameliyatı olan çocukların bağışıklık sisteminde bir değişiklik olmadığı gösterilmiştir” diyor.

Bademcik ameliyatının düşünüldüğü gibi basit bir operasyon olmadığının altını çizen Dr. Murat Şirin, ameliyatın en önemli komplikasyonunun kanama olduğunu ifade ediyor. Bademcik ameliyatından sonra yoğun bakım gerekebileceği ve bu durumun aileye baştan anlatılması gerektiğini söyleyen Dr. Şirin, “Kanama, ameliyattan hemen sonra ya da yara iyileşmesinin tamamlanmakta olduğu 7. veya 14. günde olabilir. En ufak kanama bile dengeyi bozabileceği için hayatı tehdit etme özelliğine sahiptir. Bu nedenle ameliyattan sonra ilk 10 gün kanama kontrolü için çocuğun şehir dışına çıkarılmasına ve hastaneden 15-20 dakika uzağa gitmesine izin vermeyiz. Bademcik ameliyatı olan çocuk bir hafta 10 günde tamamen iyileşir. Geniz eti ameliyatında iyileşme çok daha hızlıdır. Hasta sabah ameliyat olup, akşamüstü evine gidebilir” diye konuşuyor.

Komplikasyonlar en aza iniyor
ASM`de geniz eti ameliyatlarını koter aspiratör adı verilen bir aletle yaptığını söyleyen Dr. Anıl Güngör, “alışılmış yöntemlerde bu ameliyatlarda genellikle küret kullanılıyor. Bu alet burnun arka tarafına kadar uzanamadığı için genellikle ameliyatlarda parça kalıyor ve geniz eti tekrar büyüyor. Koter aspiratörle yapılan ameliyatlarda ise böyle bir risk çok azalıyor. Bademcik ameliyatını da koterle yapıyorum. Biraz daha ağrılı oluyor ve iyileşme süreci uzuyor ancak parça kalma riski ve kanama riski en aza iniyor. Bu yöntemde bademciğin önündeki ve arkasındaki kas tabakasını da koruyoruz ki, daha sonra çocuklarda oluşabilecek konuşma bozuklukları engelleniyor” diye konuşuyor.

Hangi durumda bademcik ve geniz eti ameliyatı yapılmalı?
Her bademcik ve geniz eti enfeksiyonu ameliyatı gerekli kılmaz. Ancak aşağıdaki durumlar varsa ameliyat gereklidir:
• Altı ayda dörtten, bir yılda altıdan fazla oluşan ve yüksek ateşle seyreden üst solunum yolu enfeksiyonları,
• Yılda ikiden fazla tekrarlayan beta hemotilik streptokok enfeksiyonları,
• Kronik Obstruktif uyku apnesi (uykuda tıkanma), solunum daralması,
• Horlama,
• Şiddetli ağız kokusu,
• Taşıyıcılık,
• Bademciklerden birinin diğerinden daha büyük olması (kanser şüphesi ile).

Kaynak: Anadolu Sağlık Merkezi web sitesi
(www.anadolusaglik.org)


İçeriği Paylaşın