Böbrek Yetmezliği Nedir, Böbrek Nakli Ne Zaman Gerekir?

Böbrek Yetmezliği Nedir, Böbrek Nakli Ne Zaman Gerekir?

Böbrek Yetmezliği Nedir, Böbrek Nakli Ne Zaman Gerekir?

Bizi Takip Et


Böbrek hastalıkları ülkemizin en önemli sağlık sorunları arasında. Tedavinin yetersiz kaldığı durumlarda ise böbrek nakli gerekiyor. Böbrek yetersizliği nedir? Böbrek yetersizliğinin belirtileri nelerdir? Diyabet ve hipertansiyon hastalarında böbrek yetmezliği riski nedir? Böbrek naklindeki son gelişmeler nelerdir? Canlı vericiden aranan şartlar nelerdir? Böbrek nakli kime gerekir? Organ bağışı için aranılan şartlar nelerdir? Böbrek naklindeki gelişmeler, canlıdan mı yoksa kadavradan nakil mi ideal? Böbrek nakli sonrası yaşam nasıldır?

Böbrek yetersizliğini Acıbadem International Hastanesi Nefroloji uzmanı Prof. Dr. Ülkem Çakır; Böbrek nakli hakkında merak edilenleri de Acıbadem International Hastanesi Genel Cerrahi uzmanı Prof. Dr. İbrahim Berber Sağlığım İçin Herşey’de anlattı.

.Sayın Prof. Dr. Çakır, kronik böbrek yetersizliği nedir ve belirtileri nelerdir?

Prof. Dr. Ülkem Çakır: “Böbreklerimiz vücudumuzda zehirsizleştirme işlemini yerine getiren çok önemli organlar. Bunun yanı sıra kemik iliğinin sağlıklı kan yapımına yardımcı oluyorlar. Kemiklerimizin sağlıklı olarak gelişmesine yardımcı oluyorlar. Dolayısıyla aslında bütün sistemin, bütün organların düzgün çalışması için böbreklerin düzgün çalışması gerekiyor.
Kronik böbrek yetersizliği dediğiniz zaman; yıllar içinde genelde yavaş yavaş ama ilerleyici bir şekilde her iki böbrekte birden fonksiyonunu kaybedebiliyor. Bu da kişilerde ciddi bir halsizlik, vücutta şişlik, yeterli idrar yapamamaya bağlı olarak vücutta sıvı birikmesi, solunum zorluğu; ürenin yarattığı komplikasyonlar olarak kaşıntı, şiddetli bulantı, kusma, iştahsızlık, bazen beyin fonksiyonlarının etkilenmesi, kalp yetmezliği gibi kalbin pompa fonksiyonunun bozulmasına yol açabiliyor. Ayrıca, çok ciddi kansızlık, enfeksiyonlara karşı yatkınlık, beslenme bozuklukları gibi birçok hayati riske atacak hastalıklar, komplikasyonlarla sonuçlanacak bir sürece neden oluyor. Kronik böbrek yetersizliğinin değişik evreleri var ama özellikle vücutta böbreklerin süzme kapasitesinin yüzde 60’ın altına düştüğünde ve bu 3 aydan uzun sürdüğünde buna kronik böbrek yetersizliği diyoruz. Böbreklerin süzme kapasitesi yüzde 30’un altına düşmeye başladığında hayati riskler belirgin olarak artıyor. 15’in altına düştüğünde de bizim son dönem böbrek yetmezliği dediğimiz yani kişilerin yaşamlarını sürdürebilmesi için mutlaka böbrek yerine koyma tedavisinin uygulanması gereken evreye geliyoruz.

Nedir böbrek yerine koyma tedavisi? Kişinin böbreği artık o zehri süzemiyor, birtakım önemli hayati fonksiyonlarını yapamıyor. O halde bu kişiye ya böbrek nakli yapılmalı ya da eğer uygun bir böbrek donörü bulunamıyorsa, bir vericisi yoksa o zaman diyaliz tedavisi dediğimiz tedavilere geçilmesi gerekiyor.”

“BÖBREK YETERSİZLİĞİNDE EN İYİ TEDAVİ ŞEKLİ: NAKİL”

.Kronik böbrek yetersizliği tedavisinde böbrek naklinin başarı oranı nedir, böbrek nakline yönelik tercih hangi aşamada ortaya çıkar?
Prof. Dr. İbrahim Berber: “Böbrek yetmezliğinin en ideal tedavisi, en iyi tedavi seçeneği böbrek naklidir. Böbrek nakli imkânına kavuşamayan birisi için tabi ki diyaliz hayat kurtaran bir tedavi şekli. Eğer bir kişinin böbrek vericisi varsa, diyaliz tedavisine başlamadan böbrek nakli olursa, naklin başarı oranları daha yüksek oluyor. O nedenle öncelikle böbrek verecek kimse varsa böbrek naklini hastanın tercih etmesi gerekiyor.

 

Prof. Dr. İbrahim Berber

Bazı durumlar var ki – bu durumları hastanın nefroloğu değerlendirecektir- son dönem böbrek yetmezliği aşamasına girdiğinde, tıbbi nedenlerle böbrek nakli olamayabiliyor ve bir süre daha diyalize devam etmesi gerekebiliyor. Bu 3-6 ay gibi geçici bir süre oluyor. Hastalar, daha sonra böbrek nakline uygun hale gelebiliyorlar.

Böbrek naklinin başarısı, canlı vericiden mi, kadavradan mı nakil yapıldığına göre değişiyor. Birinci yılda böbrek naklinin başarısı –iyi yapılan merkezlerde- yüzde 96-97’nin üzerinde. Bu oran, Türkiye’de de, Dünyada da aynı. Beşinci yılın sonunda böbrek nakli yapılanların yüzde 85’ten fazlasının halen nakil olan böbrekleri çalışıyor vaziyette yaşıyor. 10. yıldan sonra ise bu oran yüzde 75’lere kadar düşebiliyor. Dolayısıyla böbrek naklinin canlıdan mı yoksa kadavradan mı yapıldığı, hangi aşamada böbrek nakli yapıldığı, hastanın ek problemlerinin olup olmadığı böbrek naklinin başarısını etkileyen diğer faktörler olarak karşımıza çıkıyor.”

“KRONİK BÖBREK HASTALIĞININ 5 EVRESİ VAR”

.Böbreklerin çalışma fonksiyonlarını yüzde oranlarına göre sınıflama yaptınız. Böbreklerin fonksiyonu yüzde 60’a indiğinde bu oran korunur mu yoksa iyileştirilmeye mi çalışılır?
Prof. Dr. Ülkem Çakır: “Zaten esas kritik nokta bu. Kişide kronik böbrek yetersizliğine yol açan nedene göre sorunuzun yanıtı değişiyor. Aslında kronik böbrek hastalığı, yani böbreklerde geri dönüşsüz hasar genel bir kavram ve bunun 5 evresi var.

Birinci ve ikinci evrede yetersizlik demiyoruz. Bu aşamalarda 60’ın üzerinde, 90-100, ikincisinde 60-90 arasında bir süzme kapasitesi var. Buna karşılık, örneğin yüksek tansiyon ve şeker hastalığına bağlı idrarda mikro düzeyde de olsa protein kaçırıyor. Kronik böbrek hastası eğer bu evredeyse, böbrek süzme kapasitesinin düşmesini çok rahatlıkla engelleyebilirsiniz.

Süzme kapasitesi yüzde 60-45 arasında geldiyse ve eşlik eden hastalık şeker hastalığı ise siz tanıştığınız andan itibaren şeker hastalığıyla ilgili durumu toparladıysanız, geri çevirmeniz çok mümkün değil ama en azından o seviyelerde tutabilirsiniz. Ancak belki başka bir neden olabilir. Örneğin; yüksek tansiyona bağlı yine kronik bir böbrek hastalığı gelişmiştir, birey ilaçlarını çok düzenli kullanmamıştır, süzme kapasitesi de etkilenmeye başlamıştır.. Aşırı protein kaçağı nedeniyle, damar içindeki basınç yüksekliği nedeniyle böbrek süzme kapasitesi azalıyor olabilir. Bu kişilerde eğer çok zaman geçmediyse örneğin; bu durumlar, daha henüz 3 ay veya 6 aydan daha az bir süre ise o zaman süzme kapasitesini biraz daha yukarı çekebiliyorsunuz.

Geldiklerinde, ben hastalarıma bütün bu süreçleri sunmak istiyorum.  Diyorum ki, ‘bakın biz şimdi sizinle tanıştık ve şu anda böbrekleriniz şu kapasitede de çalışıyor, nedeni bu. Biz bunu bu aşamada geri çekebiliriz ya da en azından mevcut halde tutabiliriz. En kötü olasılık daha ileri gidişini yavaşlatabiliriz’. Belirttiğim gibi 3 tane ayrı başlıkta, eşlik eden hastalıklar ve süreye göre yapılacaklar değişiyor. Benim yüzde 50 süzme kapasitesinde, böbrekleri ancak çalışan ama 15 yıldır o evreden hiç ilerlememiş kendilerine dikkat eden yedikleri ve ilaç uyumlarıyla bunu muhafaza eden hastalarım var.”

“BÖBREK NAKİLLERİNİN YÜZDE 80’İ CANLIDAN YAPILIYOR”

.Böbrek nakli uzun zamandır yaygın biçimde yapılıyor. Yeterli bağış var mı?

Prof. Dr. İbrahim Berber: “Böbrek nakli canlıdan ya da kadavradan yapılabiliyor. Maalesef ki bizim ülkemizde böbrek nakillerinin yüzde 80’i canlıdan yapılıyor. Hâlbuki Avrupa, Amerika gibi gelişmiş ülkelerde, organ bağışının yeterli olduğu ülkelerde yüzde 80 kadavradan, yüzde 20 canlıdan nakil yapılıyor. Ülkemizde insanlar sağlıklıyken, hayatta iken yakınlarının hayatını kurtarmak için hiçbir fedakarlıktan kaçmıyorlar ama iş beyin ölümü gerçekleştikten sonra organ bağışı aşamasına geldiğinde maalesef kimse organ bağışında bulunmuyor.

Son yıllarda Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı çalışmalar, nakille uğraşan insanların gayretleri sayesinde beyin ölümü bildirim sayıları ciddi oranda arttı, yılda yaklaşık 2000 dolayına çıktı. Buna karşılık, beyin ölümü gelişmiş vakalar içerisinden organ bağışı oranlarımız hala yüzde 20-25 arasında. Yani her 4-5 beyin ölümünden bir tanesinden organ bağışı alabiliyoruz. Sağlık Bakanlığı’nın ve bu işle uğraşan hekimlerin sayesinde inşallah bağış artarak devam edecek. Bu gayretler sayesinde biz yüzde 80 canlıdan değil de kadavradan nakil yapar hale geldiğimiz zaman, biz organ naklindeki problemlerimizi çözüyoruz diyebileceğiz.

Burada en önemli görevlerden bir tanesi de basına düşüyor. Yazılı, görsel medya olsun, sosyal medya olsun.. Bağışla ilgili konular hassas. Olumsuz haberler, bunun yanında dizilerde bir karaktere organ nakli ihtiyacı olduğunda devreye organ mafyasının girmesi gibi olumsuz mesajlar var. Oysa böyle bir şey yok. Bunlar tamamen şehir efsaneleri. Ölülerin organları çalınıyor, birisi sabahtan uyanıyor küvette buzun içinde böbrekleri alınmış.. Bunlar tamamen şehir efsaneleri. Yapımcılar, bu konuda haber yapanlar, Nakil Koordinatörleri Derneği, Nefroloji Derneği, Organ Nakli Derneği, bilgi alabilecekleri çok yer var. Buralara, bu işle uğraşan insanlara danışarak program yaparlarsa zarar vermemiş olurlar.”

.Canlı vericiden aranan şartlar nelerdir?

Prof. Dr. Ülkem Çakır: “Hedef aslında canlı vericileri korumak olmalı. Ülkemizde canlı vericiden böbrek nakli çok yapılıyor. Elbette insanlara böbrek nakli şansını tanımak istiyoruz. Böyle bir şans varsa onu değerlendirsinler istiyoruz ama bu kadar gönüllü özveride bulunacak kişilerin hiçbir sağlık problemi yaşamaması halinde olabilir. Çünkü biz bir tedaviden 2 hasta insan çıksın istemiyoruz, iki insan sağlıklı olarak yaşamlarına devam etsinler istiyoruz.

Prof. Dr. Ülkem Çakır

Ülkemizde şu anda 18 yaşın üstünde herkes canlı verici olabilir gibi bir kanun var. Fakat biz ekip olarak erken yaşlarda verici olmayı çok fazla benimsemiyoruz. Çünkü öncelikle, 18 ile 30 yaş arasında başka ek hastalıklar ortaya çıkabilir, bunlar henüz çıkmamış hastalıklar olabilir. İkincisi yapılan bütün güncel çalışmalar böbrek vericilerinin uzun dönemdeki sağ kalımlarının, kendi yaş grubundan olan verici olmayan kişilerle karşılaştırıldığında bir miktar etkilendiklerini gösteriyor. Eğer yaş gençse bu daha riskli. Buna karşılık, 30 yaş üstünde hiçbir fark yok. 30 yaş üstünde tek böbrekli olmanızın size getirdiği ek bir yük yok.18-30 yaş arası ya da hiç doğum yapmamış hanımlarda fark oluşuyor. Doğum yapmamış bir verici gebe kalıp çocuk doğuruyor, bunu zaten çok arzu ediyoruz ama hayatında hiç risk olmayan bir kişinin tek böbrekli kalıp daha sonra evlenip gebe kalmasını örneğin çok iyi anlatmak gerekiyor. Bence o konularda dikkatli olmak gerekiyor.

Yaşlı vericilerde de dikkat edilmesi gereken hususlar var. Örneğin 60 yaş üzerinde yüksek tansiyonu var, belki bir ilaç kullanıyor, hiçbir organ hasarı yok. Sadece yaşı ileri olduğu için bu kişi kesinlikle verici olmaz diye düşünmemek lazım. Yani kimlerin gerçekten iyi bir verici olabileceği ve onların zarar görmeyeceğine mutlaka deneyimli organ nakli ekipleri karar vermeli. Çok iyi, mükemmel yaşlı donörlerimiz var. Torunlarına böbreklerini verdiler ve halen çok sağlıklılar. Torunları da çok sağlıklı. Diğer yanda ‘nasılsa bu insanlar dinç onlardan çok rahatlıkla böbrek alabiliriz’ diye de düşünülmemeli. Herkes çok detaylı incelenmeli.”

“EN GÜZEL MİRAS ORGAN BAĞIŞIDIR”

.Organ bağışı konusunda neler söylemek istersiniz?
Prof. Dr. İbrahim Berber: “Her organ bağışı bir hayat kurtarır diyoruz. Dolayısıyla hayattayken bırakabileceğimiz en güzel miras organ bağışıdır. Türkiye’de 22 bin insan kadavradan böbrek nakli için bekliyor. Organ bağışından korkmayalım, organ bağışında bulunduk diye bizi kimse kaçırıp organlarımız almaz. Ancak hastane şartlarında beyin ölümü gerçekleşirse aile onayıyla organlarınız alınabilir. Dolayısıyla herkesin bu konuya duyarlı olmasını rica ediyoruz.”

Prof. Dr. Ülkem Çakır: “Böbrek bekleyen insanların hiç olmazsa beklerken diyalize girme şansları var ama diğer organlarda; kalp veya karaciğerde insanlar çok hızla yaşamlarını kaybedebiliyorlar. Herkesin bir gün organ bağışına ihtiyacı olabilir. Bunu lütfen akılda tutalım ve biz de kendi organlarımızı bağışlayalım.”


İçeriği Paylaşın