Diyabette Kişiselleştirilmiş Tedavi Dönemi

Diyabette Kişiselleştirilmiş Tedavi Dönemi

Diyabette Kişiselleştirilmiş Tedavi Dönemi

Bizi Takip Et


Diyabet hastalarının hayatını kolaylaştırmayı amaçlayan AstraZeneca, Antalya’da düzenlenen 38. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kongresi’ne de bilimsel destek verdi.

Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun (IDF) verilerine göre Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında diyabet prevalansının en yüksek olduğu ülkeler arasında yer alıyor ve Türkiye’deki diyabetli sayısı yaklaşık 7,5 milyon kişi olmak üzere dünya ortalamasının çok üzerinde bulunuyor. Kontrolsüz diyabet, hiperglisemiye yol açarak zamanla başta kalp-damar sistemi, göz, böbrek, sinir sistemi olmak üzere vücudun bütün sistemlerini etkileyen komplikasyonların gelişmesine neden olmaktadır. Böbrek yetersizliğinin ve travma-dışı amputasyon olgularının en yaygın nedeni diyabettir ve özellikle gelişmiş ülkelerde en sık görme kaybı ve körlük nedenlerinden biridir. Ancak Türkiye Diyabet Farkındalık Araştırması’na göre, ülkemizde diyabet farkındalık oranı yüzde 37 civarındadır.

DİYABETTE KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ TEDAVİ DÖNEMİ BAŞLADI

Diyabette kişiselleştirilmiş tedavi döneminin başlamasıyla, hem global hem de lokal kılavuzlar, diyabet tedavisinin hasta özellikleri göz önüne alınarak düzenlenmesini öneriyorlar. Kan şekeri kontrolünün yanı sıra kilo kontrolü, hipoglisemi riski, yan etki profili ve kardiyovasküler parametreler üzerine etki, tedavi başarısına etki eden kriterler arasında yer alıyor.

TÜRKİYE’DE DİYABET VAKALARININ 12 YILLIK ARTIŞ ORANI YÜZDE 90

Son yıllarda yapılan araştırmalar 2040 yılında dünyada 642 milyon diyabet hastası olacağına işaret ediyor. 2010 yılı sonunda saha çalışması tamamlanan TURDEP-II (Türkiye Diyabet Prevalans) çalışmasına göre Türkiye’de 7 milyonun üzerinde diyabetli yaşıyor ve diyabet vakalarının 12 yıllık artış oranı yüzde 90’ın üzerinde yer alıyor. Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun (IDF) verilerine göre Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında diyabet prevalansının en yüksek olduğu ülkeler arasındadır. Ancak TURDEP-II çalışması Türkiye’de toplumun diyabet farkındalığının düşük olduğunu ve bilinen diyabetlilerin en az yarısında iyi metabolik kontrol sağlanamadığını ortaya koyuyor. Bu nedenle diyabet hastalığının doğrudan ve dolaylı maliyetleri yükseliyor, dolayısıyla diyabetin sağlık bütçesindeki hastalık yükü artmaya devam ediyor.

Tip 2 diyabette tedavi algoritmalarını klinik çalışmalar ve gerçek yaşam verilerinin kardiyovasküler etkileriyle beraber inceleyen “Veriler Ne DİYO?: Klinik Çalışmalar ve Gerçek Yaşam Verileriyle Diyabette Yenilikçi Tedavi Opsiyonları” isimli uydu sempozyumda, oturum başkanlığı görevini Ankara ÜTF Endokrinoloji ve Met. Hast. BD’den Prof. Dr. Rıfat Emral üstlendi. Marmara ÜTF Endokrinoloji ve Met. Hast. BD’den Prof. Dr. Dilek Gogas Yavuz, Eksanatid’in günlük klinik vakalar üzerindeki etkisine yer verirken Ankara Başkent ÜTF Endokrinoloji ve Met. Hast. BD’den Prof. Dr. Neslihan Başçıl Tütüncü, Saksagliptin’in klinik çalışma verilerini ve İÜ Haseki Kardiyoloji Enstitüsü’nden Prof. Dr. Vedat Sansoy ise Saksagliptin’in kardiyovasküler güvenlilik verilerini paylaştı.

Diyabet tedavisine yepyeni bir yaklaşım getiren SGLT2 inhibisyonunun anlatıldığı  “Değişim Başladı! Tip 2 Diyabet Tedavisinde SGLT2 İnhibisyonu ve Çok Boyutlu Etkileri” konulu oturumu, MedAmerikan Hastanesi Endokrinoloji ve Met. Hast. Kliniği’nden Prof. Dr. Sema Akalın modere etti. SGLT2 inhibisyonunu ve çalışma verilerini İÜ Cerrahpaşa TF Endokrinoloji ve Met. Hast. BD’den Prof. Dr. Zeynep Oşar Siva sunup, kendi gözlemlerini de aktarırken, Florence Nightingale Hastanesi Nefroloji Kliniği’nden Prof. Dr. Tevfik Ecder, diyabet tedavisinde böbreğin kritik rolüne dikkat çekti.


İçeriği Paylaşın