OHSAD, SGK Sözleşmelerinin İptalini Tartışıyor

OHSAD, SGK Sözleşmelerinin İptalini Tartışıyor

OHSAD, SGK Sözleşmelerinin İptalini Tartışıyor

Bizi Takip Et


2005 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile resmi fiyat tarifesi üzerinden sözleşme yapmak istemeyen özel sağlık sektörünün, ‘sınırsız fark ücreti alabilirsiniz’ denilerek ikna edildiğini hatırlatan OHSAD yetkilileri,  o dönemden itibaren sektörün yatırım yapmaya ve büyümeye mecbur kaldığını belirttiler.

OHSAD tarafından yapılan basın açıklamasında, yatırımlar bitmeden sektör aleyhine düzenlemelere başlandığı ifade edilerek önce büyümeye mecbur edilen sektörün, şu anda küçülmeye mahkum edildiği savunuldu.

“Kamunun yaptığı planlama hatalarının faturası da maalesef sektörümüze çıkarılmaktadır” denilen basın açıklaması şöyle devam ediyor:

“SGK bütçesindeki açıkların sebebi, asla özel sağlık sektörü değildir.  SGK’ya üretilen sağlık hizmetinin % 35’ini özel sağlık sektörü sunar. Buna karşı özel sağlık sektörünün toplam SGK giderleri içindeki payı yalnızca  % 4.2’dür. SGK bütçesindeki açıkların nedeni, global krizin prim gelirlerini azaltması başta olmak üzere diğer sebeplerde aranmalıdır.”

Açıklamada; bu sürecin böyle devam etmesi halinde, özel sektörün SGK sözleşmelerini yenilemesinin mümkün olamayacağı belirtilerek, mevcut durumda ise sistemde kalıp kalmayacaklarını tartıştıkları vurgulandı.

KRİTİK BİR KARAR AŞAMASINDAYIZ

OHSAD’tan yapılan basın açıklamasında şu bilgilere yer verildi:

“Gelir durumu iyi olan ve fark ödeyebilecek vatandaşların SGK ile anlaşmalı özel sağlık kuruluşlarından yararlanamadığı, fark kısıtlanmasının olduğu bir sisteme karşıyız.

Gelir durumu iyi olmayan vatandaşlarımızın ücretsiz ya da makul farklar ödemek suretiyle, gelir durumu yüksek olan vatandaşlarımızın da talep ettiği düzeyde bir hizmet almak için bunun karşılığı olan farkları ödeyerek hizmet alabileceği bir sağlık sistemi oluşturulmalıdır. Dolayısıyla, hem sosyal güvenlik primi ödeyen her vatandaş, ödediği primden istifade etmiş olacak hem de her gelir grubunun hizmet alabileceği bir denge sağlanacaktır.

Ancak ne yazık ki bugün, çok kritik bir karar kavşağında bulunuyor ve aleyhimizde yapılan düzenlemeler nedeni ile SGK sözleşmelerimizin iptalini düşünür hale geldik. Şöyle ki;

1. Son 5 yıldır tedavi fiyatlarında enflasyon oranında dahi bir güncelleme yapılmamıştır.
2. Ayaktan hastalarımız için yapılan ödemelerde % 20 indirim yapıldığı gibi, sık yapılan tahlil ve ameliyat fiyatlarında önemli indirimler yapılmıştır.
3. Tamamen serbest olan fark ücreti, irrasyonel biçimde ve  % 30 ile kısıtlanmıştır. (2007).
4. Bazı önemli hizmetler ve ameliyatlar için fark alımı yasaklanmış ama verilen sözlere rağmen bu hizmetlerin ücretleri iyileştirilmemiştir. (01.07.2007).
5. Özel sektörün yatırımları dondurulduğu gibi, mevcut özel sağlık kuruluşlarına yeni hekim alımı ve branş ilavesi Sağlık Bakanlığı tarafından durdurulmuştur (15.02.2008).
6. Hastalarımızdan 12 TL gibi yüksek ve adil olmayan bir muayene katılım bedeli alınmaya başlanmıştır.
7. Sektörün istemediği tarzda hastane sınıflandırılması planlanmakta ve dayatılmaktadır.
8. Global sağlık bütçesi ile ilave büyük iskontolar düşünülmektedir.
9. Sektörümüz ile görüşmeler yapılmakta ama hemen hiçbir talebimiz yerine gelmemektedir.

Bu sürecin böyle devam etmesi halinde, SGK sözleşmelerini yenilememiz mümkün olamayacaktır.

DEVLET HASTANELERİNDEN 5, ÖZELLERDEN 12 TL. KATILIM PAYI

SGK,  muayene başına devlet hastanelerine de, özellere de 25 TL öderken, devlette 5 TL (% 20), özelde 12 TL (% 50) katılım bedeli alır. Bu hastalarımıza yapılan açık bir haksızlıktır.  Kamu hastaneleri, SGK’dan aldıkları ödeme dışında yatırım ve personel giderlerini merkezi bütçeden ilaveten alırlar. Yani fark ücreti almış olurlar. 2009 yılı için kamu hastanelerinin aldığı fark oranı % 150 civarındadır. Bizim yatırım ve personel giderimiz hazineden karşılanmadığından hastalarımızdan reel bir fark ücreti almak zorundayız. Ancak kamu hastaneleri bile,  % 150 ilave bütçe (fark) alırken, bizim sadece  % 30 fark ile yetinmemiz istenmektedir.

Sektörümüzün yalnızca personel gideri yıllık 5.7 Milyar TL’dir. Kamunun belirlediği 2009 yılı özel sektör bütçesi ise 5.3 Milyar TL’dir. Yani, toplam 11–12 Milyar TL gideri bulunan sektöre %30 fark ile birlikte ancak 6–6.5 Milyar TL ciro önerilmektedir.  Bunun reel ve sürdürülebilir olmadığı açıktır.

Uygulanan politikalardan ise şu sonuç çıkmaktadır. ‘Sağlıkta Dönüşüm Projesinden vazgeçilmekte olduğunu görmekteyiz’. Bu gelişmeler ise yaklaşık 200.000 civarında olan sektör çalışanın geleceği ile alakalı endişelerini de artırmaktadır. Bu kararlar neticesinde sektör çalışanlarımızın işsiz kalabileceğini düşünmek bile; psikolojik, politik ve ekonomik bir kaosun yaşanma sebebi de olacaktır.

Neticede bizler, hem hastalarımızın ve çalışanlarımızın mağdur olmasını hem de sağlık hizmetindeki kalitenin 2005 öncesine dönmesini istemiyoruz. Ancak tüm bu uygulamalar ve sektöre verilen sözlerin yerine gelmemesi sektörümüzü kaygılandırmaktadır. Bizler,  bu güne kadar üzerimize düşeni yaptık ve yapmaya da devam etmek istiyoruz. Ancak kararı,   sektörel istişare sonucu ve kamunun uygulamaları belirleyecektir.”


İçeriği Paylaşın