Doğru Embriyo ile Gebelikte Yaş Sınırı Kalkıyor

Doğru Embriyo ile Gebelikte Yaş Sınırı Kalkıyor

Doğru Embriyo ile Gebelikte Yaş Sınırı Kalkıyor

Bizi Takip Et


Tüp bebek teknolojisinde kullanılan testler “ileri yaşta çocuk sahibi olma umudundan” vazgeçen kadınlara artık yeni bir fırsat sunuyor. Blastokist biyopsisi ile doğru zamanda doğru embriyo seçilerek 35-45 yaş grubundaki kadınlarda gebe kalma şansı yüzde 50’ye çıkarılıyor.

Geç evlilik ya da kariyer nedeniyle ileri yaşta çocuk sahibi olmayı istese bile umudu azalan kadınlar için tıp yeni bir fırsat yaratıyor. ‘Blastokist Biyopsisi’ adı verilen yöntemle doğru zamanda en sağlıklı embriyolar seçiliyor ve ileri yaştaki kadınların çocuk sahibi olma şansında önemli bir artış sağlanıyor.

Anatolia Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Hakan Yaralı ‘Blastokist Biyopsisi’ hakkında bilgi verdi:

“İleri yaştaki çocuk sahibi olmayı isteyen kadınlar için hekimlerin temel amacı, kromozomları normal ve sağlıklı embriyoyu seçerek gebe kalma şansını arttırmaktır. Ülkemizde ve dünyada, evlilik yaşının ve çocuk isteme zamanının ertelenmesiyle, 35 yaş sonrasında çocuk sahibi olmak isteyen kadınlarda tüp bebek uygulamaları artıyor. Ancak kadınlarda yaş ilerledikçe yumurtalıklarda kalan yumurta sayısı azalıyor; kalitesi ise kötüleşiyor. Sonuçta; kadınların yaşı ilerledikçe, tüp bebekte gebelik oranları azalırken düşük oranları artıyor. Hatta 46 yaş dahil olmak üzere ve sonrasında tüp bebekte eve canlı bebekle gitme oranı neredeyse yüzde 0 oluyor. 46 yaşından sonra da tüp bebek uygulamasının yapılması tercih edilmiyor.”

Prof. Dr. Hakan Yaralı

Prof. Dr. Hakan Yaralı

 BLASTOKİST NE DEMEK, NEDEN BİYOPSİ YAPILIYOR?

Tüp bebek uygulamalarında sağlıklı, canlı embriyo seçiminin hala ideal düzeyde olmadığını belirten Prof. Dr. Hakan Yaralı blastokist biyopsisini şöyle anlatıyor:

“Dünyada embriyolar, şekilsel açıdan bakılarak seçiliyor. Ben buna embriyolara güzellik yarışması yapılması diyorum. Ama aynen insanlarda olduğu üzere, sonuçta her zaman fiziki güzellik, ruhi güzelliği yansıtmayabiliyor. Embriyolarda da şekilsel güzellik, kabaca yüzde 70 oranında sağlıklılık anlamına geliyor. Tüp bebek ya da mikroenjeksiyon yöntemiyle yumurta ve spermin döllenmesiyle elde edilen embriyoların ana rahmine tutunmadan önce ulaştığı en son aşamaya blastokist aşaması deniyor. Döllenmeden sonraki beş ila yedi gündeki bu embriyolar rahim duvarına tutunmaya hazır; çok gelişmiş embriyolar olarak tanımlanıyor. İşte bu doğru zamandaki embriyoların 23 kromozumunun analizini sağlayan blastokist biyopsisi en iyi embriyoların seçimini sağlıyor.

İleri yaştaki kadınlarda yumurta, embriyoya 23 kromozom yerine 22, 24, 46, 69 gibi anormal sayıda kromozom veriyor.  Dolayısıyla embriyo şekilsel olarak şahane görünse bile kromozomal açıdan anormal oluyor. İtalya’daki yetkin bir merkezin istatistiklerinden örnek verirsek  35 yaş üstündeki 554 hastaya 630 tüp bebek uygulaması yapılmış. Bu kadınların biyopsi yapılan embriyolarının sağlıksız olma oranı yüzde 37’den başlıyor, 42-45 yaş grubunda yüzde 80’e çıkıyor. Standart tüp bebek ya da mikroenjeksiyon uygulaması sonrası sperm ile yumurtanın döllenmesinin ardından oluşan embriyonun 5. gün, 6. gün hatta 7. gününde biyopsi yapılıyor. En iyi embriyolar 23 kromozoma bakarak seçiliyor. En iyiler hemen donduruluyor. Normal tüp bebek uygulamalarında, en stresli dönem, transfer sonrası gebelik testine kadar geçen dönem. Dolayısıyla, sağlıklı embriyo yok ise, hasta bunu baştan biliyor, belki başta üzülüyor ama bu stresli dönemi yaşamıyor. Ama, bir kez sağlıklı embriyo bulunur ise, yüksek canlı doğum oranları sağlanıyor. Hatta neredeyse, ileri kadın yaşı önemini yitiriyor.”

SAĞLIKLI EMBRİYO İLE DÜŞÜK RİSKİ DE AZALIYOR

Blastokist biyopsisi ile eğer en kaliteli embriyo anne rahmine transfer edilirse düşük riski de azalıyor. Prof. Dr. Hakan Yaralı 2009 yılında yaptıkları bir araştırmada normal tüp bebek uygulamalarında 42-45 yaş aralığında düşük riskinin yüzde 75 olduğuna dikkat çekiyor:

“Blastokist biyopsisi ile seçilen embriyo transfer edilen 35 yaş üstündeki kadınlardaki düşük oranı yüzde 10’a kadar iniyor. Bu teknolojinin başarılı olması için başarılı bir genetik laboratuvar alt yapısı ile iş birliği çok önemli. Metodun diğer bir avantajı tüm embriyoların başta dondurulup saklanması  ve sonradan çözülerek transfer edilmesidir. Taze bir uygulamaya göre, çözme uygulamalarında rahimin iç tabakası embriyoyu daha iyi tutacak özellikte  olmaktadır. Gebelik oranında yüzde 30 oranında bir artış


İçeriği Paylaşın