Endokrin Bozucularla Gelen Diyabet Riski

Endokrin Bozucularla Gelen Diyabet Riski

Endokrin Bozucularla Gelen Diyabet Riski

Bizi Takip Et


MEHTAP ERDEN

Endokrin bozucular, vücuda alındığında hormonları taklit ederek veya engelleyerek organizmanın normal işleyişini bozan sentetik veya doğal kimyasal maddeler olarak tanımlanıyor. Peki, bizler endokrin bozucularla nasıl karşılaşıyoruz, ne tür zararlı etkilerini yaşıyoruz?

Endokrin bozucuların hayatımızın her alanında bulunduğunu söyleyen Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Özlem Üstay Tarçın, Antalya’da düzenlenen 52’inci Ulusal Diyabet Kongresi’nde şu bilgileri verdi:

“Endokrin bozucu birçok madde var. Üzerinde en çok çalışılan Bisfenol A, plastiklerde, biberonlarda, mama kavanozlarında, CD’lerde, bazı elektronik cihazlarda olan bir maddedir. Saç spreyi, sabun, kişisel bakım ürünleri, temizlik ürünlerinde kullanılan maddelerin hepsi birer endokrin bozucudur. Bunların bir kısmı vücuttan kolay temizlenir. Bir kısmı ise yağda depolanıp uzun yıllar vücutta kalır. Endişemiz bu maddelerin çocukluk yaşından itibaren vücutta birikerek kalmasıdır. Çünkü bu durumda bu maddelerin olumsuz etkileri yıllarca devam eder.”

“HAVA KİRLİĞİ DE ENDOKRİN BOZUCUDUR”

Doç. Dr. Özlem Üstay Tarçın, endokrin bozucuların insülin rezervi üzerinde ciddi etkilerine ve özellikle gebelerde diyabet gelişimine yol açma riskine dikkati çekti. Doç. Dr. Tarçın çevre kirliliğinin de bir çeşit endokrin bozucu olduğunu belirterek şöyle devam etti:

“Çevresel etkenlerden en önemlisi hava kirliliğidir. Çünkü nefes almadan yaşamak mümkün değil. Atmosferdeki birtakım kirleticilerin diyabete eğilimi arttırdığına dair yayınlar var. Özellikle bu etki gebelerde ve dünyaya getirdiklerinde bebeklerinde çok daha yüksek. Endokrin bozucuların yol açabildiği bir diğer sorun da üreme sistemiyle ilgili problemlerdir.”

ENDOKRİN BOZUCULAR YAŞAMIN HER ALANINDA…

Nüfusun artmasına ve endüstrinin ilerlemesine bağlı olarak endokrin bozucuların hayatımıza daha fazla girdiğini belirten Doç. Dr. Tarçın sözlerine şöyle devam etti: “Tarım ilaçları da birer endokrin bozucudur. Böcek öldüren ilaçlar da zaten bu grupta yer alır. Ama bu kadar insanı beslemek için tarım bir çözüm yaratmak zorundaydı. Kalıcı bir takım zirai ilaçlar çıktı. Böylece hiçbir yerinde çürüğü olmayan elmalar üretildi. Elimizdeki veriler anne karnındaki bebeklerin endokrin bozucularla maruz kalmasının ileriki dönem için risk yarattığını net olarak gösteriyor. Ama 40’lı yaşları geçmiş insanlarda söz konusu riskin derecesi tam olarak bilinemiyor.”

Endokrin bozuculara maruz kalmanın global bir sorun olduğuna dikkat çeken Dr. Tarçın, şöyle konuştu: “Küçük araba ya da toplu taşıma aracı kullanmak, teflon tavadan uzak durmak, sigara içmemek gibi bireysel korunma yöntemleri elbette son derece önemli. Ancak kendiniz ne yaparsanız yapın dışarıya çıktığınızda kirli havaya maruz kalıyorsunuz. Nefes almadan yaşayamazsınız. Pazardan taze diye aldığınız her türlü meyvede pestisit var. Yıkayarak çıkmaz, direkt meyvenin içine işliyor. Makyaj malzemeleri, şampuanlar, vücut losyonları petrol atığı içeriyor. En basitinden kağıt bile beyazlatıcı olarak kullanılan bir madde ile yapılıyor. Renk verici maddeler, tuvalet kağıdı ve beyaz peçetelerin içinde de var. Televizyonların ve elektronik eşyaların kaplandığı alev almayı geciktirici madde de bir tür endokrin bozucudur.”


İçeriği Paylaşın