İleri Yaşta Anneliğin Riskleri Nelerdir?

İleri Yaşta Anneliğin Riskleri Nelerdir?

İleri Yaşta Anneliğin Riskleri Nelerdir?

Bizi Takip Et


Anne olmak için özellikle 30’lu yaşların sonu ve daha sonrası telaffuz edildiğinde işler biraz zorlaşabiliyor. Peki neden? Ne oluyor da yaş alan kadınların anne olmaları zorlaşıyor? İlerleyen yaşla birlikte doğurganlık, gebelik ve doğum süreçleri nasıl etkileniyor?

Bu durumu ortaya çıkaran nedenleri Bahçeci Sağlık Grubu Fulya Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Erbil Yağmur anlattı.

1. YUMURTALIKLARINDAKİ YUMURTA HÜCRELERİNİN SAYISI AZALIR
Aslında sorunsuz bir gebelik dönemi ve sağlıklı bir bebek elde etmek için tercih edilen dönem 35 yaş altı olmalıdır. Ancak 32 yaşından sonra doğurganlık azalmaya başlar, 37 yaşından sonra bu azalmada hızlanma görülür. Doğurganlık azalır, çünkü kadınlar doğduklarında belirli sayıda yumurtaları vardır. Ve zaman geçtikçe bu sayı azalır. Yumurtalıkların yumurta üretme potansiyelinin azalması ise hem doğal yollarla hem de tedaviler sonucunda oluşan gebelik oranlarının azalmasıyla sonuçlanır.

2. KADIN YAŞI İLERLEDİKÇE GEBELİK VE DOĞUM ORANLARI AZALIR

İleri yaşlardaki kadının gebeliği ile ilgili bir diğer önemli nokta da, yumurtaların ileri yaştaki kadınlarda genç kadınlardakine göre daha az oranda gebelik oluşturmasıdır. Bu konuyla ilgili rakamlar şöyle diyor: bir yıl içinde canlı doğumla sonuçlanan gebelik elde etme oranı, 30 yaşında kadınlarda yüzde 75, 35 yaşındakilerde yüzde 66, 40 yaşındakilerde ise yüzde 44.

Ayrıca yumurta yaşlanmasının bir sonucu olarak ileri yaş gebeliklerinde gebeliğin düşükle sonlanması riski de artmıştır. Yaşla birlikte, doğurganlığı etkileme olasılığı olan endometriozis (çikolata kistleri) ve miyomlar gibi jinekolojik problemler, şeker hastalığı ve guatr gibi tıbbi sorunlara da daha sık rastlıyoruz.

3. KROMOZOM ANOMALİLERİNDEN KAYNAKLANAN HASTALIKLARIN GÖRÜLME RİSKİ ARTAR
Anne yaşı ilerledikçe bebekte Down sendromu gibi kromozomların fazla, eksik ya da hasarlı olması gibi kromozomal anomalilerden kaynaklanan hastalıkların görülme olasılığı artar. Bu sorunlar çok yüksek oranda yumurta yaşlanmasına bağlıdır.

Örneğin, bebeğin Down sendromlu olma olasılığı 30 yaşındaki anne adayı için 1/1000, 35 yaşındaki anne adayı için 1/400, 40 yaşındaki anne adayı için ise 1/100’dir. Biz uygun koşullara sahip çiftlerde tüp bebek tedavilerinde embriyolara kromozom analizleri yaparak (PGD yöntemiyle) sağlıklı olan embriyolardan gebelik elde edebiliyoruz.

Gebe kalındıktan sonra ise bu tür kromozom problemlerini ortaya çıkarmak açısından, ayrıntılı ultrasonografi ve doğumsal anomalilere yönelik tarama testleri önem taşır. Kesin tanı koriyon villus örneklemesi (anne karnından iğneyle girilerek plasentadan örnek alınması) ya da amniyosentez (anne karnından iğneyle girilerek bebeğin etrafındaki amniyotik sıvıdan örnek alınması) ile konabilir.

Bu işlemlere bağlı düşük riski 1/100-1/200 civarındadır. Yaş, öykü ve ultrasonografi bulgularına göre riskin yüksek olduğu hallerde tarama testleri yapılmaksızın bu invazif tanı testlerine başvurmak gerekebilir. Son yıllarda gebe kadının kanı alınarak bebek kromozomlarının tayinine yönelik testler de uygulanmaktadır. Bu testler hem risk taşımamakta, hem de çok yüksek güvenilirlik sunmaktadır.

4. ÇOĞUL GEBELİK İHTİMALİ ARTAR

İleri yaş gebeliklerinde bir diğer önemli nokta da çoğul gebelik riskidir. Risktir, çünkü çoğul gebelik hem anne, hem de bebek için bazı istenmeyen durumları da beraberinde getirir. Sadece yaş değil, gebeliğe ulaşmak için uygulanan tedaviler de kadında çoğul gebelik ihtimalini artırır. Çoğul gebelikler, erken doğum, annede yüksek kan basıncı ve idrarda protein kaybıyla seyreden gebelik zehirlenmesi (preeklampsi) ve gebeliğe bağlı şeker hastalığı (diyabet) gibi sorunlar açısından ek bir risk faktörüdür.

5. ANNEDE YAŞA BAĞLI SİSTEMİK HASTALIKLARININ GÖRÜLME İHTİMALİ YÜKSELİR

Her ne kadar, her kadın için geçerli olmasa da yaşlanmayla birlikte annede ortaya çıkabilen ya da var olan sistemik hastalıklar da gebelik açısından risk taşır ve ileri yaş gebeliğini zorlaştırır. Yaşla birlikte sıklığı artan ve gebeliğin seyrini olumsuz etkileyen hastalıkların başında hipertansiyon ve diyabet geliyor.

Örneğin, yüksek kan basıncı bebeğin büyümesini etkileyebilir; ayrıca, hem anne hem de bebeğin sağlığını etkileyebilecek gebelik zehirlenmesi (preeklampsi) ve plasentanın erken ayrılması (plasental dekolman) gibi ciddi sorunlara yol açabilir. Diyabetse, düşük, doğumsal anomali, bebekte büyüme sorunları (bebeğin iri olması ya da büyümesinin geri kalması), gebelik zehirlenmesi gibi pek çok riskin artmasına neden olmaktadır.

RİSK ARTIYOR AMA KONTROLLERLE MUTLU SONA ULAŞMAK MÜMKÜN

Her ne kadar ileri yaşta farklı nedenlere bağlı olarak risk artıyor olsa da gebeliklerin çoğu mutlu sonla tamamlanıyor. Ama bunu sağlamak için biraz daha dikkat ve hassasiyet gerekiyor. Gebelik planlarken yapılan ayrıntılı bir ‘check-up’, günde 400 mcg folik asit kullanılması, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz, gebelik öncesinde fazla kiloların verilmesi, sigara gibi zararlı alışkanları bırakma gibi basit önlemler ve gebelik sırasında düzenli kontrollerin aksatılmaması gebeliğin sorunsuz sürdürülmesine büyük katkı sağlıyor.

Gebelik isteği olan çiftlerde, doğal yollarla gebe kalınamıyorsa infertilite uzmanına vakit geçirmeden başvurmak da önemli. Kadın yaşı 35 ve üzerindeyse bu bekleme süresi en fazla 6 ay olmalı, 40 yaş ve üzeri için ise 3 aylık korunması ve düzenli ilişkiden sonra gebelik oluşmamışsa doktora başvurmak gerek.


İçeriği Paylaşın