İnme vakasından korunmak mümkün

İnme vakasından korunmak mümkün

İnme vakasından korunmak mümkün

Bizi Takip Et


İnme, dünyada kalp hastalığı ve kanserden sonra gelen en önemli ölüm nedenlerinden bir tanesi. ABD`de dakikada ortalama bir kişi inme geçiriyor; üç dakikada bir kişi de inme nedeniyle yaşamını yitiriyor. Erişkin nüfusta en önemli sakatlık nedeni olan inme, aslında bir beyin damar hastalığı.

İnme beyne kan akımını sağlayan damarlardan birinin aniden tıkanmasıyla birlikte, beyne kan gidişinin yavaşlaması ya da durması sonucunda meydana geliyor. Ayrıca beyin damarlarından birinin ani şekilde yırtılarak, kanın beyin dokusu içine akması sonucu da oluşabiliyor ve buna halk arasında beyin kanaması deniyor. İnme kendi içinde, beyin damarının tıkanması sonucu gelişen `tıkayıcı inmeler`, damarın yırtılması sonucu oluşan `kanamalar` şeklinde ikiye ayrılıyor. İnmenin %80`e yakını tıkayıcı inmelerden, kalan %20`si ise kanamalardan oluşuyor. İnmenin nedenleri arasında ilk sırayı beyin damar hastalıkları alıyor. Ayrıca kafa darbeleri, beyin ameliyatları ve zehirlenmelerden sonra da gelişebiliyor. İnmeye neden olan risk faktörleri arasında hipertansiyon, diyabet, kalp hastalıkları, sigara içimi, yüksek kolesterol ve geçici iskemik ataklar ilk sıraları alıyor.

İNME NİÇİN ORTAYA ÇIKAR?
Anadolu Sağlık Merkezi`nden nöroloji uzmanı, inmenin beyni besleyen damarlarda bir problem meydana gelmesi sonucu ortaya çıktığını söylüyor. Bu damarlar tıkandığında ya da kanadığında inme gerçekleşiyor. İnme vakaları içinde daha kısıtlı bir yere sahip olan beyin kanamalarının en önemli nedeni, kontrol edilemeyen hipertansiyon. Beyin kanamalarının yüzde 10-12`sinin hipertansiyon nedeniyle ortaya çıktığı ifade ediliyor. Beynin damarlarındaki baloncuklar (anevrizmalar), damar yumakları gibi konjenital (kalıtsal) hastalıklar da beyin kanamalarının nedenleri arasında yer alıyor. Beynin bir yerinde kendi halinde duran bu damar yumakları günün birinde aniden kanayabiliyor.

Daha yaygın bir inme türü olan tıkayıcı inmelerin beş kategoride değerlendirilebileceğini söylüyor ve şu bilgileri veriyor.

En önemli kategori kalp kaynaklı tıkanmalardır. Bilindiği gibi, kalp beyne de kan pompalıyor. Kalp içinde oluşabilecek pıhtılar yerinden koparak beyin damarlarını tıkayabiliyor. Örneğin enfarktüs geçirmiş bir kalpte, belli bir bölümde kalp kası fonksiyonunu kaybettiyse orada pıhtı birikebilir. Bir gün oluşabilecek bir ritim bozukluğunda bu pıhtı kalpten fırlayıp beyne gidebilir. Bu etkenler inmelerin önemli bir bölümünü oluşturur.
İkinci önemli kategori, beyni sulayan büyük damarlarda görülen problemlerdir. Şah damarı denilen karotis ve arka tarafta da vertebral arterler olarak adlandırılan ve beynin arka tarafını sulayan damarlarda meydana gelen problemler de inmeye neden olur. Beyne kan taşıyan bu damarların ateroskleroza benzeyen hastalıkları söz konusu olabilir.
Üçüncü kategori beynin derin bölgelerini sulayan küçük damarlarda yaşanan sorunlardır. Örneğin diyabet, hipertansiyon gibi damar yatağını bozan kronik hastalıklar buna sebep olabilir. Büyük bir damar yavaş yavaş tıkanırsa, beyin diğer damarlardan gelen yardımcı dallarla onun sulama alanını kendi inisiyatifine alır ama küçük damarlarda bu olmaz. Dolayısıyla o küçük damarlar birden bire tıkanabilir. Bunun nedeni, hipertansiyon,un yıllar yarattığı etkilerdir. Kanamaya sebep olan şey tıkanmaya da sebep olabilir.

Dördüncü kategori ise ender görülen sebeplerdir. Bu gruptaki hastalar iyice incelendiğinde kalıtımsal hastalıklar, romatizmal hastalıkların bir parçası şeklinde oluşan damar problemleri veya kanın pıhtılaşması ile ilgili hematolojik problemler bulunabilir. Bunun yanında büyük damarların aniden yırtıldığı diseksiyonlar da bu gurupta değerlendirilebilir. Diseksiyonlar genç yaş grubunda önemli bir inme nedenidir. İnme, yaşlılık hastalığı olarak algılanmamalıdır, çocukluk çağında da görülebilir. Diseksiyonlar, çocukluk çağı inmelerinin en önemli sebebidir. Doğumda bile ortaya çıkabilir.
Son grubu ise nedeni bilinmeyen inmeler oluşturuyor. Bu grup, inmeler içinde %10-30 kadar bir yer tutar.
 
GEÇİCİ İSKEMİK ATAĞA DİKKAT
Eğer bütün bu belirtiler dakikalar veya saatler içinde düzelirse, geçici iskemik atak olarak adlandırılıyor ve hastanın bu dönemde tedaviye alınması gerekiyor. Eğer bu yapılmazsa, hastaların üçte birinden fazlasında, takip eden haftalar içinde inme gerçekleşiyor. Bu nedenle, kalp krizinde göğüs ağrısı nasıl uyarıcı bir belirti olarak dikkate alınıyorsa, geçici iskemik atakların da beyin krizi için ciddiye alınması gerekiyor. Geçici iskemik atak birkaç dakika ile 24 saat arasında devam edebiliyor.

İnme tedavisi `medikal tedavi` ve `rehabilitasyon` başlıkları altında toplanıyor. Medikal tedavide öncelikle inmeye neden olan riskleri ortadan kaldırmaya çalıştıklarını vurgulayan, inmenin nedeni pıhtı ise bunun eritilmeye çalışıldığını, diyabet ya da hipertansiyon varsa tedavi edildiğini, kan yağlarının düşürülmeye çalışıldığını belirtiyor. Kan yağlarının kontrol edilmesiyle birlikte inme riskinde arasında azalma gözlendiğini belirtiyor. 
İnmede akut dönemde yapılan medikal tedavinin uzun yıllardır son derece sınırlı kaldığına dikkat çekerek, daha çok inmenin tekrarının önlenmeye çalışıldığını ifade ediyor. Ancak son yıllarda FDA (Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi) tarafından onaylanan bir damar açma yöntemi ile hastanın gelecek yaşamını sakat kalmadan sürdürmesinin mümkün olduğunu da belirten, uygun hasta grubuna ilk üç saatte müdahale edilmesi durumunda, hastanın üç ay içinde bağımsız olarak yaşaması ihtimalinin istatistiki olarak arttığına dikkat çekiyor. Bu henüz Türkiye`de onaylanmadığı için uygulanamadığını ifade eden, tromboliz grubu olarak adlandırılan bu hastaların inmelilerin sadece %5`ini oluşturduğunu da sözlerine ekliyor.

Büyük damar tıkanmalarına bağlı olarak gerçekleşen inmelerde yeni tedavi yöntemlerinin geliştirildiği müjdesini veriyor. Tıkanan damarın kalpte olduğu gibi kasıktan girilerek stent konulması sonucu açılabildiğini belirten, bu girişimin ultrasonla veya MR anjiyografi ile bakılan damarda %70`in üzerinde darlık tesbit edilmesi sonucu uygulandığında başarılı sonuç alındığını söylüyor.

Yine büyük damar tıkanmalarında uygulanan bir başka yeni yöntem de enderektomi, yani tıkanmış olan damarın açılıp, kötü doku alındıktan sonra tekrar kapatılması. Enderektominin başarısının cerrahın yeteneklerine bağlı olduğunu vurgulayan, Anadolu Sağlık Merkezi`nde enderektomi ve stent uygulamalarının başarıyla gerçekleştirildiğini ifade ediyor. Enderektomi veya stent uygulmasının henüz pıhtı atmamış ama tıkanma riski olan damarlarda da uygulanabileceğini, bu arada kan sulandırıcı ilaçlara devam edilmesi gerektiğini belirtiyor.

İNMEDEN KORUNMAK MÜMKÜN
İnmeden korunmak için uygulanacak reçetenin kalp sağlığını koruyucu önlemlerle eşdeğer olduğunu vurgulayarak, yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor: “Tansiyonunuzu ve kan yağlarınızı düşük tutmalısınız. Şeker hastasıysanız şekerinizi kontrol altında tutmalısınız. Egzersiz yapmaya dikkat etmelisiniz. Bilinen başka risk faktörleri varsa, mesela kalbinizde bir ritim bozukluğu söz konusuysa tedavi ettirmelisiniz. Sigara ve alkolden uzak durmalısınız.”

REHABİLİTASYON NE ZAMAN?
İnme geçiren hastaların kaybettikleri fonksiyonlarına yeniden kavuşmaları ya da kalan fonksiyonlarını en iyi şekilde kullanabilmeleri için mutlaka rehabilitasyona gerek duyuluyor. İnme geçiren her üç hastadan biri buna ihtiyaç duyuyor ve akut dönem atlatıldıktan sonra rehabilitasyon ekibi devreye giriyor. Fizik tedavi uzmanı, rehabilitasyon hemşiresi ve fiziyatristten oluşan rehabilitasyon ekibine zaman zaman nörolog, psikiyatrist veya psikolog, gerekirse cerrah da katılıyor. İdeal bir rehabilitasyon ekibinde konuşma terapisti ve yaşam terapistinin de yer alması gerekiyor.

Peki rehabilitasyonun ne zaman başlaması gerekiyor? Anadolu Sağlık Merkezi Fizik Tedavi Uzmanlarından Prof. Dr. Semih Akı, rehabilitasyona ne kadar erken başlanırsa hastanın kayıplarının da o kadar az olacağını söylüyor. Yoğun bakım yatağında hastaya belli bir pozisyon vermenin bile rehabilitasyon çerçevesi içinde değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, rehabilitasyona başlama zamanının, inmenin nedenine bağlı olduğunu vurguluyor. Tıkanıklık sonucu oluşan inmelerde, hastanın normal fonksiyonları, kalp damar sistemi ve solunumla ilgili fonksiyonları stabilize olduktan sonra 48-72 saat içinde rehabilitasyona başlamak gerektiğini belirten Prof. Dr. Akı, eğer yoğun bakım gerektiren bir durum söz konusuysa ve hastanın bilinci kapalıysa, yatak içi hareketlerle hastaya pozisyon verilmesi gerektiğini, beyin kanaması söz konusuysa kanamanın durmasının beklenmesi gerektiğini ifade ediyor.

Rehabilitasyonun amacının hastanın toplum içinde daha güvenli ve bağımsız bir yaşam sürebilecek, enerjisini en verimli şekilde kullanabilecek, günlük aktivitelerini yeniden yapabilecek hale gelmesini sağlamak, hastanın yaşam kalitesini yükseltmek olduğunu söyleyen Dr. Yaprak Demir ise, rehabilitasyonla hastanın hem mevcut potansiyelinin en etkin şekilde kullanılmasının sağlandığını hem de sahip olduğu fonksiyonlarının geliştirilebildiğini vurguluyor.

Prof. Dr. Semih Akı terapistin görevleri arasında nörofizyolojik yaklaşımların da bulunduğunu belirtiyor. İnmeli hastaların `0` olarak ele alındığını vurgulayan Prof. Dr. Akı, bir çocuk nasıl öğreniyorsa, inmeli hastaların da çeşitli fonksiyonlarını kullanmayı yeniden öğrendiklerini söylüyor. Beyinde yeni yolların açılması ya da mevcut potansiyelin artırılması için fizyoterapistin bazı uyarılar verdiğini belirten Prof. Dr. Akı, bu uyarının hastanın yakınlarına ait fotoğrafların gösterilmesi, seslerinin dinletilmesi, eskiden çok sevdikleri şarkıların dinletilmesi olabildiği gibi, eklemlerin hareket ettirilmesi ya da elektiriksel uyarılar verilmesi şeklinde de olabileceğini söylüyor.

Ülkemizde inmeli hastalar için en önemli sorunlardan biri, akut dönemden sonra rehabilitasyon tedavisinin gerçekleştirilebileceği yeterli sayıda merkezin bulunmaması. Arz ve talep dengesinin olumsuz yönde gelişmesi nedeniyle, bir rehabilitasyon ekibinde yer alması gereken konuşma terapisti, davranış terapisti gibi hastanın günlük yaşama tekrar kazandırılmasını sağlayan sağlık elemanlarının sayısının az olması da sorun oluşturuyor. Anadolu Sağlık Merkezi inmenin medikal ve cerrahi tedavisinin yanı sıra rehabilitasyonun da güvenilir bir ekip tarafından gerçekleştirilebileceği bir merkez. Yakın bir gelecekte ASM bünyesinde kurulacak ve sadece rehabilitasyon yapılacak olan bir kampüs de inmeli hastaların eski yaşam kalitelerine kavuşabilmesi için umut ışığı oluşturuyor.

REHABİLİTASYONUN BAŞARISI NEDİR?
Dr. Yaprak Demir, rehalibitasyonun başarı oranının hastanın beyindeki tıkanıklığı veya kanamanın ne kadar hasar verdiği ile ilgili olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Kolunu, bacağını hiç hareket ettiremeyen, vücudunun bir yarısını yok sayan bir hastayı biz tekerlekli sandalyede oturtabiliyorsak, sağlam eliyle yemek yemesini, üstünü giyip çıkartmasını sağlıyorsak kendimizi başarılı sayabiliriz. Bu arada, yatak yaralarının açılmaması konusunda aileyi eğitmişsek, kısmen yatağa bağlı hastayı ayağa kaldırıp yürütmüşsek kendimizi başarılı sayıyoruz. Rehabilitasyon süresi, inme sonrası 1-1,5 sene kadardır. Bu kadar süre içinde hastada kazanım bekliyoruz. Bu dönemi geçirdikten sonra kazanım en aza iner. Bundan sonra da mevcut potansiyeli ile maksimumu yapmasını sağlıyoruz ama her inme geçiren hastayı yürütürüz gibi bir yaklaşım yanlış olur. Beyinde ne kadar hücrenin etkilendiği ve inmenin derecesi, hastanın yaşı, eşlik eden kronik hastalıklarının olup olmadığı önemli.”

Rehabilitasyonun ömür boyu süren bir tedavi olduğunu söyleyen Prof.Dr. Semih Akı, tedavinin amacının başlangıçta hastayı belli bir seviyeye getirmek, ardından da bu seviyeyi korumak olduğunu ifade ederek, hastanede gerçekleştirilen rehabilitasyonun haftada beş-altı gün en az üç saat, evde ise haftada üç gün birkaç saat yapılması gerektiğini belirtiyor. Prof. Dr. Semih Akı rehabilitasyon sürecinde hastanın belirli sürelerde gelişme göstermesi gerektiğini, beklentilerin şu sürelerde gerçekleşmesi gerektiğini söylüyor:

1.Bağırsak ve mesane fonksiyonları ilk bir iki hafta içinde geri dönmeli.
2.Hasta bir iki hafta içinde oturma dengesini kazanmalı.
3.2-4 hafta içinde ayakta durma dengesini kazanmalı.
4.İnme geçirdikten 15 gün veya 1 ay sonra üstünü giyebilmeli.
5.6-12 hafta sonra yürüyebilmeli.
6.12-52 hafta içinde ev içi aktivitelerini yerine getirebilmeli.

BELİRTİLER NELER?
Beyinde meydana gelen hasarın yerine ve büyüklüğüne göre inmenin belirtileri de değişebiliyor. İnme beynin hangi bölümünü tuttuysa, problemler o bölüm tarafından yönetilen vücut bölümlerinde görülüyor. Örneğin inme sonucu konuşma merkezindeki beyin hücrelerinde kayıp olduysa, konuşma problemleri ortaya çıkıyor.

İnmenin belirtilerini şöyle özetliyor: “Paralezi olarak adlandırdığımız yüz, kol veya bacakta hissizlik ve güç kaybı şikayeti önemli bir bulgudur. İnmede kaslardaki güç kaybı aynı tarafta olur. Bu kaybın süresi hastalığın iyileşme süreci hakkında önemli bilgiler verir. Eğer zayıflayan veya kaybedilen fonksiyonlar çok kısa sürede, yani birkaç saat içinde geri dönüyorsa, iyileşme süreci iyi olacak, kalıcı bir sakatlık oluşturmayacak demektir ama bulgular daha uzun süre devam ederse, hastada sakatlık bırakabileceğini düşünmek gerekir. Diğer belirtiler konuşma ve anlamada güçlük, yutma güçlüğü, ani bilinç kayıpları, şiddetli baş ağrısı, denge bozukluğu, ani bulanık görme veya görme kaybıdır. Hastanın anlamsız konuşmaları, konuşulanları anlamaması, düşündüklerini ifade edememesi ve diğer mental yeteneklerde meydana gelen kayıplar, inme konusunda hasta ve yakınları açısından uyarıcı olmalıdır.”

Prof. Dr. Semih Akı yapılan son çalışmalarda, fizik tedavi ile beynin ölen hücrelerinin yerine diğer hücrelerin işlev gördüğünün kanıtlandığını söylüyor. Beyin plastisitesi olarak tanımlanan bu olayda, beynin diğer hücreleri ölen hücrelerin fonksiyonlarını üstleniyor. Bunu geliştirebilmek için de sağlam kalan hücreleri daha etkin hale getirmek gerekiyor. Bu da ancak dışarıdan verilen görsel, işitsel ya da elektrik uyarılar ya da bazı hareketlerle olabiliyor. Bu uyarılar belirli bir program dahilinde hücrelere yönlendirilebilirse, alınacak cevaplarla birlikte hastanın fonksiyonel kapasitesi artırılabiliyor çünkü kalan hücreler maksimum kapasite ile çalışmaya başlıyor. Gelen uyarılara cevap verebildikleri için kendi kendilerini geliştirme yetenekleri artıyor. Hasta pozisyonlandırılarak, bazı kas grupları çalıştırılarak çocuklarda bulunan ve zaman içinde kaybolan, günlük aktivitelerini öğrenmelerini sağlayan ilkel refleksler yeniden kazandırılıyor.

Kaynak: Anadolu Sağlık Merkezi web sitesi
(www.anadolusaglik.org)


İçeriği Paylaşın