İyotlu Gıdalar Tiroid Kanseri Yapar Mı?

İyotlu Gıdalar Tiroid Kanseri Yapar Mı?

İyotlu Gıdalar Tiroid Kanseri Yapar Mı?

Bizi Takip Et


Tiroid kanseri, kadınlarda erkeklere göre 3-4 kat daha fazla görülüyor. İyi huylu nodüllerde de 3 buçuk 4 santimden sonra nodül tehlikeli bir hal alabiliyor. İyi olan nodüllerin erkeklerde 4, kadınlarda 3 santimden sonra ameliyat olmaları öneriliyor.

Dünya Endokrin Cerrahi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mete Düren, tiroid kanserlerinin son yıllarda artış gösterdiği hatta değişik ülkelerde ilk üçte sürekli olarak yer değiştirdiğini söyledi.

İyotlu gıdalarla aşırı beslenmenin tiroid hastalıklarına yol açtığını ve Japonya’da menünün neredeyse tamamının deniz ürünlerinden oluştuğuna dikkat çeken Prof. Dr. Düren, “Böyle bir ülkede iyot günlük ihtiyacın 4-5 misli kadar fazla alınıyor. O kadar yüksek iyodun yarattığı iltihaplanmadan da sokaktaki 100 kişiden 30’u tiroid kanseri oluyor” şeklinde konuştu.

Tiroid kanserleri, haşimato, iyotlu gıdalarla beslenme, tiroid kanserlerinin tipleri, tiroid kanserlerinin tedavi alternatifleri hakkında Prof. Dr. Mete Düren bilgi verdi.

. Tiroid kanseri yaygın görülen bir kanser midir? Tiroid kanseri kadınlarda mı, erkeklerde mi daha fazla görülür?
Eski bilgilere bakacak olursak tiroid kanseri diğer organ kanserleri içerisinde oldukça alt sıralarda yer alırdı. Eski kitaplarla bugünü karşılaştırdığımız zaman aslında tüm kitapların yenilenmesi gerektiğini hep ileri sürüyoruz çünkü o kadar hızlı bir yükseliş oldu ki tiroid kanserinde özellikle kadınlarda meme kanseri, rahim ağzı kanseri ve tiroid kanseri, değişik ülkelerde ilk üçte sürekli olarak yer değiştiren bir hal aldı.

Aynı şey erkekler için de geçerli ama kadında aşağı yukarı erkeklere göre üç dört misli daha fazla görülen bir kanserdir ama erkekler içinde görülen kanserler arasında da hızla yükseldi.

Kadınlarda yükseliş oranı daha fazla oldu hatta bazı ülkelerde örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nde bu hızlı yükselmeye dayanarak 2005 yılı tiroid kanseri yılı ilan edildi. Halkı bu konuda bilgilendirmek ve bu konuda farkındalığı arttırmak için birçok projeler düzenlendi. Bu artışın sebebini şuanda bilimsel olarak ortaya koymak ne yazık ki mümkün değil. İki sebep çok ön planda bir tanesi halk bununla ilgili hem internetten hem hastalığa yakalanan ve tedavi olan hastalar nedeniyle bilgilendi ve bir talep doğdu. Yıllık check-up programlarında ya da yıllık muayenelerde “Senin tiroidine bakıldı mı?” denmeye başlandı. Eskiden böyle bir şey denmezdi, hastanın boynunda çok göze batan çok görülebilen, hekimin elle muayenede fark ettiği bir şişlik varsa o zaman yapılırdı onun dışında hiçbir şikayeti olmayan, dışarıdan belirti vermeyen bir tiroid bezi hiçbir zaman kontrol edilmezdi.

Bu bir kere çok masumca o güne kadar bekleyen birçok tiroid kanserinin ortaya çıkartılmasına sebep oldu. İkinci sebep, bilinen tek sebep; o da radyasyon. Radyasyonun özellikle Çernobil kazasından sonra tiroid kanseri üzerinde çok olumsuz bir etki yaptığı bilinmeye başlandıktan sonra bu çok daha önem kazanmaya başladı.

Çernobil’in dünya üzerindeki etkilerini hepimiz biliyoruz ama bugün hala etkileri var mı? Hayır yok. Belki o zamandan oluşan kanserler bugün hala tanınmamış olabilir, doğrudur ama bu etki ortadan kalktıktan sonra bugün ne açıda radyasyona maruz kalıyoruz onu ölçmek mümkün değil. Eskiden radyasyona bağlı tiroid kanseri denilince direkt olarak boyuna yönelik boyundaki bir hastalığın radyasyonla tedavisi sonrasında yıllar sonra tiroid bezinden bir kanser çıkması düşünülen bir hadiseydi.

O zaman radyasyonun etkisi bu şekilde biliniyordu mesela ABD’de yıllarca bademciği şişen çocuklara radyasyon verilirdi. Bu çocuklar 30’lu 40’lı yaşlara geldiğinde tiroid kanseri oldular. Ondan sonra anlaşıldı ki 70’li 80’li yıllarda 1950’deki tedavi yanlışmış.

Bugün böyle bir şey yok ama bugün bilgisayarlar, televizyonlar, cep telefonları, tablet bilgisayarlar bunlardan doğan bir radyasyon bulutunun içinde yaşıyor olmaktan dolayı ne oluyor bilmiyoruz.

“BİRDEN İYOTLA KARŞILAŞMAK HAŞİMATO YAPIYOR”

. Bazen iyot açısından zengin gıdalarla beslenmek de riski arttırabilir mi? Örneğin çok fazla balık yemek risk olabilir mi?
Gıdayla alınan iyoda sağlıklı bir tiroid için her zaman ihtiyaç vardır bunun için de günde 100- 150 mikrogram iyoda ihtiyacımız var diyebiliriz. Bunu iyottan fakir bölgelerde gıdalarla almak mümkün olmadığı için bu eksiği bir sağlık politikası olarak tuzları iyotlayarak kapatmak mümkün. Aşağı yukarı 11 yıldan beri Türkiye’de bu politika izleniyor başarılı da bir politika. Türkiye’de açık olan iyot defisitini tuzları iyotlayarak kapatmak mümkün olmuştur. Bu sebeple bu iyot eksikliğine bağlı guatr problemi 20 sene sonra ortadan kalkabilecek duruma geldi.

İyot açlığı olan ülkelerde birden iyotla karşılaşıldığı takdirde tiroitte mikrobik olmayan bir iltihaplanma oluyor ki buna haşimato hastalığı deniyor. Bu iltihaplanan tiroid zemininden tiroid kanseri çıkma riski sağlıklı bir tiroide göre bir parça daha fazla. Bu haşimato hastaları kanser olacak anlamına gelmez bunu sürekli söylüyoruz, böyle bir yanlış kanı oluşmasın ama haşimato hastalığı zemininden çıkan bir nodül sağlıklı bir tiroid zemininden çıkan nodülden biraz daha risklidir. O nedenle en azından Türkiye açısından bugün 2000 yılından itibaren doğan çocukların iyotlu tuzla beslenmeleri ve öyle devam etmelerini önerirken 2000 yılının anne ve babalarına “Siz iyottan fakir beslendiniz size iyot iyi gelmez, siz yine iyotsuz tuzla beslenmenize devam edin yani sofrada iki tuz bulundurun. Yemeklerinizi tuzsuz pişirin” diyoruz.

. İyot açısından zengin gıdalar var, bu tür gıdaların da kanseri tetikleyici bir etkisi olabiliyor mu?
İyot açısından en zengin gıdalar deniz ürünleridir, balık ve özellikle de denizdeki kabuklulardır. Hatta istiridye iyodu fazla olarak bilinen en önemli gıdadır. Kaç kişi gıdalar içerisinde istiridyeye yer verir o ayrı ama bilinmesi gerekiyor.

Japonya’da menünün neredeyse tamamının deniz ürünlerinden oluşuyor. Böyle bir ülkede iyot o kadar yüksek miktarda alınıyor ki günlük ihtiyacın 4-5 misli kadar fazla alınıyor. O kadar yüksek iyodun yarattığı iltihaplanmadan da sokaktaki 100 kişiden 30’u tiroid kanseri oluyor. Dünya üzerindeki en yüksek oran bu ve bunun tek sebebi var, ne Hiroşima ne Nagazaki ne oradaki atom ne radyasyon, tek sebep var o da deniz ürünleriyle alınan iyot. Fuşiyama’da patlayan reaktörden salınan radyoaktif iyodun tiroid bezlerinde kanser çıkma ihtimalini arttıracağı da ayrı bir gerçek.

“HASTADA KANSER FOBİSİ YARATMAMAK LAZIM”

. Tiroid kanserinin kaç tipi var, tipine göre belirtileri değişiyor mu, hangi yakınmalara yol açıyor?
Tiroid kanserinin en sık karşılaştığımız tipi büyük bir biyolojik şans eseri olarak ve en iyi seyreden tipi papiller tip dediğimiz tiptir. Papiller tipin çok önemli bir özelliği var, aşağı yukarı her 100 kanserin 90’ı; 30’lu, 40’lı yaşlarda oluşur. Bu 90 tanesi de hastayla birlikte göçer gider. Geri kalan 10 tanesinin yıllar içerisinde büyümesi ve bir kitle olarak ortaya çıkması söz konusudur. Bu 10 tanenin içinden yine ne yazık ki 1-2 tanesi bu tipler içerisinde en kötü seyredeni ve ne yazık ki şu an için tedavisi olmayan tek kanser tipi olarak da anaplastik tip dediğimiz tipe dönüşür. Bu hiçbir zaman arzu etmediğimiz bir klinik seyirdir. Bizim uğraştığımız özellikle papiller kanserler içerisinde sadece yüzde 10’un içerisine giren ve giderek büyüyecek olan tipler değil, diğer 90’ın içerisinde küçük, sessiz kalmış olanları da yakalayıp bulmak ve onları cerrahi olarak çıkartılmış olmasının dışında herhangi bir ek tedaviye gerek kalmadan tedavi etmek ve bundan kurtarmak.

Bu da boynunda bulunduğundan kimsenin haberi olmadığı için ancak iyi bir muayene, çok iyi yapılmış ultrasonografi ve ultrasonografi de görülen kitlelerden alınan iğne biyopsileri neticesiyle ortaya konabilir. Bu aşamada bunları ortaya koyarken hastalarda gereksiz bir kanser fobisini de yaratmamak lazım. Türkiye’de böyle bir kitle ki bunlara nodül diyoruz, aşağı yukarı 100 kişinin 30’unda, 40’ında var.

. Peki, kanser riski taşıyan nodüllerin özelliği var mı? Nodülün tek ya da çift olması, daha sert olması gibi böyle özelliklere göre anlayabiliyor musunuz?
Fizik muayenede bazı bulgular tümör hakkında fikir verir, mesela sertlik gibi ama bu sertlik dediğimiz şey zaten 2-3 santimetre boyuta gelmiş halidir o kıvamı elle muayenede fark edebilirsiniz, biz 2-3 santimetrelik değil 2-3 milimetrelik nodülü yakalama peşindeyiz. O nedenle çok daha erken fark etmek istiyoruz, bu yüzden ultrasonografi bize bir fizik muayenede elde edeceğimiz bilgileri çok daha erken safhalarda verir ama onun yanında bir lenf bezinin şişmesi özellikle papiller kanserin yüzde 20-25 oranında görülen bir özelliktir.

Hastanın kanserinin ve lenf bezi metastazının birlikte ortaya çıkarak hekime gelmesi durumunda bir nodül ve onun komşuluğundaki lenf bezi, hastalığın türü konusunda bize ön fikir verecek ve hastayı o açıdan değerlendirmemizi sağlayacak bulgulardır.

“AMELİYATTAN SONRA RADYOAKTİF İYOT TEDAVİSİ UYGULANIYOR”

. Tiroid kanserinin tedavi alternatifleri nelerdir? Tedavide cerrahinin yeri nedir?
Tiroid kanserinin bir tek tedavisi var o da cerrahi olarak tiroid bezinin alınmasıdır. Daha ileri safhalarda ise bu tiroid bezine komşu lenf bezlerinin alınması. Bunlar yapıldıktan sonra bazı tiplerinde görülür özellikle daha sık gördüğümüz papiller ve folikülerler bu gruba giriyor.

Ameliyattan sonra bir de radyoaktif iyot tedavisi uyguluyoruz. Bu bir kemoterapi değil, radyoterapi değil halk arasında atom tedavisi diye bilinen bir radyoaktif iyot tabletinin yutulmasıyla yapılan kolay bir tedavidir. Bu tedaviyi gören hastaların etrafa vereceği zarardan dolayı hastaların birkaç gün tecrit edilmesi gerekiyor; kurşunlu odada üç gün kalmaları söz konusu. Bunun dışında, ömür boyu tiroid hormonu içeren haplar kullanıyorlar.

Hastaların yüzde 90’ının tedavisi cerrahiyle biter, geri kalan kısmında da bahsettiğimiz radyoaktif iyot tedavisi uygulanır.

. Tiroid cerrahisinde ne gibi gelişmeler var? Artık tiroid kanserinde ameliyatları robotlarla yapmak mümkün mü?
Robotla ameliyat, tamamen estetik kaygıyla, boyunda tiroid ameliyatının izini görmek istemeyenlere yapılır. Bunu 2 buçuk santimetreye kadar indirmiş olmamıza rağmen bazı kişiler bunların da görünmesini istemiyor olabilir hak veriyoruz, hak verdiğimiz için de böyle bir uğraş içine girdik. Kol altından yaptığımız bir kesiyle oradan oluşturduğumuz bir tünelle tiroide varıp o tünelin içerisinden robotun kollarını sokup daha sonra bizim dışarıdan robot kollarına müdahale ederek ameliyatı yaptığımız yöntemdir. Ameliyat süresi biraz daha uzun ama kozmetik açıdan son derece yüz güldürücü.

“ROBOTİK CERRAHİ HASTANIN İSTEĞİNE BAĞLI”

. Her tiroid kanseri nedeniyle ameliyat olması gereken vakaya robotik cerrahi uygulanabilir mi? Uygulanamayacak hastalar da var mı?
Genellikle tümör çapının 3 santimin üstünde olmamasını tercih ediyoruz tiroidi iyi manipüle edebilme açısından ama teknoloji ilerlerse belki bununla da ilgili gelişmeler olabilir. Bu bir hasta tercihidir, robotik cerrahi bir hekim tercihi değildir. Ben bunu tamamen hastanın estetik kaygılarına bırakmış durumdayım.

. Her 100 kişiden 40 kişide nodül var. İyi huylu bir nodül daha sonra kansere dönüşebilir mi?
Dönüşebilir, iyi huylu bir nodülün yaklaşık 3 buçuk 4 santimden sonra bu riski artar. İğne biyopsisiyle yüzde 95 iyidir denilen oran yaklaşık yüzde 60’a düşer o nedenle iyi olan nodüllerde de erkeklerde 4, kadınlarda 3 santimden sonra ameliyat olmalarını öneriyoruz.


İçeriği Paylaşın