Kalpte Elektrofizyoloji Yöntemi

Kalpte Elektrofizyoloji Yöntemi

Kalpte Elektrofizyoloji Yöntemi

Bizi Takip Et


Elektrofizyoloji, çarpıntıya neden olan kalbin elektrik iletim sistemindeki bozukluğu belirlemeye yönelik en başarılı tanı yöntemi. Türkiye’de sınırlı sayıda merkezde gerçekleştirilen yöntem, ASM’de de uygulanıyor.

Anadolu Sağlık Merkezi’nden Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Enis Oğuz elektrofizyoloji yöntemi ile ilgili bilgi verdi.

Damarlarımızın içinde dolaşan kanın kalp tarafından pompalandığını biliyoruz. Peki bu pompalama işleminin gerçekleşebilmesi için kalbin bir elektrik santrali gibi çalıştığını biliyor muydunuz? Kalbin içinde elektrik üreten ve bunu bütün hücrelerine dağıtan bir merkez var. Bazen çeşitli nedenlerden dolayı bu merkez sussa bile daha aşağılardan, kalbin başka noktalarından elektrik iletisi çıkar. Merkeze oranla daha zayıf olsa da bütün kalp hücreleri elektrik üretme yeteneğine sahip. Böylece herhangi bir nedenle kısa süreli duraklamalarda, kalbin elektriksel sistemi kendini korumaya alır ve durmasını engeller.

Ancak kalbin ileti sistemi her zaman çok iyi çalışmayabilir. İleti sistemindeki sorunlar nedeniyle kalp çok hızlı atabilir ya da atım hızı yavaşlayabilir. Kalp hızındaki yavaşlamanın nedenlerinden bazılarının doğuştan gelen bazı hastalıklar, yaşlanma, kalp ve damar yolunda tıkanmaya neden olan hastalıklar ve kullanılan bazı ilaçlar olduğu biliniyor. Ancak bir kısmının nedeni henüz tam olarak ortaya konamamış. Bu vakalarda kalp yeterli oranda kan pompalayamadığı için hastalar yürüyemiyor. Arada sırada kalp durmasına bağlı senkop adı verilen kısa süreli bayılmalar yaşıyorlar. Bu hastaların şikayetlerini gidermek amacıyla cilt altına, kalp hızını ayarlayacak kalp pili takılıyor. Lokal anestezi ile cilt uyuşturulduktan sonra, ciltte 2-3 cm’lik bir kesi yapılarak gerçekleştirilen operasyon, Türkiye’de kardiyologlar tarafından yapılıyor. Kalp pilleri, daha önce hareket kısıtlılığı olan hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde yükseltiyor.

Kalbin elektrik ileti sistemi ile ilgili ritim bozukluklarından bir diğeri ise, kalbin çok hızlı atması. Doğuştan gelen  ya da daha sonra gelişen bazı nedenlerden dolayı, kalbin elektrik sisteminde, olmaması gereken noktalarda elektriksel bağlantılar bulunabiliyor. Bu bağlantılar, kalbin ani olarak hızlanmasına neden oluyor. Normal hızında atan kalp birden bire 160-180’e çıkıyor. Hastanın yaşam kalitesini alt üst eden çarpıntılar yaşanıyor. Bu durumun genellikle hayati tehlikesi yok ancak hasta çok rahatsız olabiliyor. İlaçlarla kontrol altına alınması zor olan bu ritim bozukluğunda, kalbin içinde, olmaması gereken elektriksel ileti yolunun belirlenmesi ve tedavi edilmesi gerekiyor. Bunun için elektrofizyoloji adı verilen tanı ve tedavi yönteminden yararlanılır.

ANJİYO GİBİ YAPILIYOR

Elektrofizyolojinin lokal anestezi altında ve anjiyoya benzer şekilde gerçekleştirildiğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Kardiyoloji Bölümü Uzmanı Doç. Dr. Enis Oğuz, ilaçlarla kontrol altına alınamayan bu ritim bozukluğunun elektrofizyoloji ile tanı konduktan sonra kateter ablasyon adı verilen yöntemle tamamen ortadan kaldırılabileceğini ifade ediyor. İleti sistemindeki bozukluğun belirlenebilmesi için ise klasik elektrofizyoloji ve üç boyutlu haritalama yönteminden yararlanılıyor. Operasyonun süresinin yarım saat ila üç saat arasında değiştiğini belirten Oğuz, elektrofizyoloji operasyonunu şöyle anlatıyor:

“Bu operasyon, lokal anestezi altında ve anjiyoya benzer şekilde gerçekleştirilmektedir. Kasıktaki damarlardan kalp içine, kateter adı verilen ince telleri yolluyoruz. Genelde üç tane kateter kullanıyoruz. Bu telleri  X ışınları yardımıyla (floroskopi) görebiliyoruz. İki boyutlu floroskopi ortamında kateterleri kalbin içinde çeşitli noktalara temas ettiriyoruz. Bu kateterlerin üzerinde çok noktadan elektrik kaydı almamızı sağlayan elektrotlar var. Kateterlerden aldığımız elektriksel kayıtları bilgisayar ortamında görüyoruz ve birbirleriyle mukayese ediyoruz. Ayrıca kateterlerin ucundaki elektrotlar vasıtasıyla elektriksel uyarılar vererek kalpte ekstrasistol dediğimiz erken atımlar yaratıp ritim bozukluğunu başlatıyoruz. Ritim bozukluğu başladıktan sonra da bu ritim bozukluğunun nasıl meydana geldiğini, kalp içinde olmaması gereken elektriksel ileti yolu varsa,
nerede olduğunu buluyoruz.”

ÜÇ BOYUTLU HARİTALAMA

Klasik elektrofizyolojinin daha ileri aşamasının üç boyutlu haritalama teknikleri olduğunu söyleyen Doç. Dr. Enis Oğuz, bu yöntemde kalbin modelinin çıkarıldığını belirterek, “Birkaç tane üç boyutlu haritalama tekniğinden biri “CARTO” denilen bir sistem. Bu sistemde bir manyetik alan okuyucusu var. Bu manyetik alan okuyucusu, kalbin içine koyduğumuz kateterin ucunun üç boyutlu ortamda nerede olduğunu işaretliyor. Ve oradaki elektrik kaydının bir referans noktaya göre nasıl bir zamanlama içinde olduğunu belirliyor. Biz üç boyutlu ortam içinde kateteri gezdirdikçe, sürekli o kateterin temas ettiği noktalar, üç boyutlu ortam içinde bilgisayarda kaydediliyor; elektriksel iletisinin de referansa göre uzaklığı kaydedilerek kalbin  modeli çıkarılıyor. Elektriksel bozukluğun nerede olduğu kesin olarak belirleniyor. Oluşturulan bu üç boyutlu ortam içinde ritim bozukluğunun kaynağı olarak tespit edilen bölgeye kateterin ucunu görerek getirip, ablasyon dediğimiz işlemi yapabiliyoruz” diyor.

Elektrofizyoloji ile yeri belirlenen elektriksel bozukluklar, kateter ablasyon adı verilen yöntemle tedavi ediliyor. Elektrofizyolojik çalışma esnasında kalbe yollanan üç kateterden biri ablasyon işlemi yapmak amacıyla kullanılıyor. Elektriksel bozukluğun tespit edildiği bçlgeye ablasyon kateteri ucundan radyofrekans dalgası yollanıyor. Böylece kateterin değdiği kalp içi doku 50-70 dereceye kadar ısınıyor. Bu ısınma oradaki hücrelerin elektrik iletme özelliğini kaybetmesine neden oluyor. Ve o olmaması gereken elektriksel bağlantı ortadan kalktığından, hasta bir daha çarpıntı yaşamıyor.

Kateter ablasyonun kardiyolojide kesin tedavi sağlayan çok az yöntemden biri olduğunu söyleyen Doç. Dr. Oğuz damara stent koymak, balon yapmak gibi girişimlerin kısa süreli çözümler sağladığına dikkat çekerek, kateter ablasyon ile, çarpıntı şikayetinin ömür boyu ortadan kaldırılabileceğini ifade ediyor. Kateter ablasyon riski yok denecek kadar düşük bir yöntem. Ancak elektriksel ileti yolunun normal ileti yoluna çok yakın olduğu nadir durumlarda, normal elektriksel ileti yolunun da hasar görmesi ihtimali olduğunun altını çizen Doç. Dr. Oğuz, bu durumda kalp pili takılması gerektiğini söylüyor.

Yöntemin üstünlükleri

Doç. Dr. Enis Oğuz, elektrofizyoloji ve kateter ablasyonun Türkiye’de çok sınırlı sayıdaki merkezde gerçekleştirildiğini belirterek, yöntemin üstünlüklerini şöyle dile getiriyor:

“Öncelikle, nerede başlayacağı belli olmayan bir çarpıntı ile yaşam kalitesini düşüren bir hastalık için kesin tanı koydurucu bir yöntem. Çünkü direkt kalbin içinden elektrik kayıtları alınabiliyor ve dışarıdan bir takım uyarılar, müdahaleler yapılarak ritim bozukluğunun o anda ortaya çıkması ve yaşanması sağlanıyor. Ritim bozukluğu sırasında alınan bir kayıt olduğu için, ritim bozukluklarında en iyi tanıyı koyduran yöntem. Ancak kesin iyileşme sağlayan nadir yöntemlerden olan elektrofizyoloji ve kateter ablasyonun uygulanmasında, hekimin tecrübesi büyük önem taşıyor. Çünkü kardiyolojideki diğer girişimsel yöntemlere göre uygulaması daha güç ve uzun eğitim gerektiriyor.”

Kaynak: Anadolu Sağlık Merkezi web sitesi
(www.anadolusaglik.org)


İçeriği Paylaşın