Kendiniz ve Sevdikleriniz İçin Diyabeti İhmal Etmeyin

Kendiniz ve Sevdikleriniz İçin Diyabeti İhmal Etmeyin

Kendiniz ve Sevdikleriniz İçin Diyabeti İhmal Etmeyin

Bizi Takip Et


14 Kasım Dünya Diyabet Gününde Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği adına önerileri TEMD Diyabet Çalışma Gurubu Başkanı Prof. Dr. Serpil Salman aktardı.

“Şeker hastalığı olarak da adlandırılan diyabet sık görülen, kontrol altında tutulmazsa erken yaşta ciddi sağlık sorunlarına ve hatta ölüme yol açan, yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen önemli bir halk sağlığı sorunudur. Yaşam boyu izlem ve tedavi gerektirir. Bununla birlikte etkin yönetildiğinde normal yaşam kalitesi ve yaşam süresi sağlanabilir. Daha çok çocukluk çağında başlayan ve insülin eksikliği nedeni ile gelişen tip 1 diyabet önceden tahmin edilebilir bir sağlık sorunu değildir. Ancak, vakaların büyük çoğunluğunu oluşturan, erişkin çağda başlayan tip 2 diyabet önlenebilir bir hastalıktır. Bu hastalığın önlenmesi için çaba harcanması, erken tanı konması ve uygun bir şekilde tedavi edilmesi hem kişinin kendisi hem de toplum sağlığı açısından gereklidir.

DİYABET RİSKİ KİMLERDE DAHA YÜKSEK?

Bazı kişisel özellikler ve hastalıklar diyabet gelişme riskini artırır. Başka bir sağlık sorunu yoksa 40 yaşından sonra her bireye üç yılda bir diyabet açısından tarama yapılması gerekir. Ancak birinci derecede yakınlarında diyabet bulunması, hipertansiyon, kan yağlarında yükseklik, kalp damar hastalığı, inme öyküsü olması, polikistik over sendromu, iri bebek doğurma veya daha önce gebelik diyabeti öyküsü olması, durağan yaşam tarzı veya düşük fiziksel aktivite, şizofreni ve ciddi psikiyatrik ilaç kullanımı, organ nakli, uzun süreli kortizon kullanımı gibi durumlar mevcutsa ve kişi fazla kilolu ise yaştan bağımsız olarak her yıl diyabet gelişimi açısından değerlendirme önerilir.

Türkiye Avrupa’da diyabet sıklığının en yüksek olduğu ve en fazla diyabetli hastanın yaşadığı üçüncü ülkedir. Tahminlere göre, Türkiye, 2045 yılı itibari ile dünyada en yüksek diyabetli nüfus barındıran ilk 10 ülke arasına girecektir.

YAŞAM TARZI VE BESLENME ALIŞKANLIKLARININ ÖNEMİ

Günümüzde modern hayat olarak görülen kentsel yaşam tarzında daha az enerji harcayarak daha fazla yiyecek tüketilmektedir. Bunun sonucu olarak, şişmanlık artmakta, erişkinlerde görülen ve ana sebebi insülin direnci olan tip 2 diyabet sıklığı, tüm dünyada hızla artmaktadır. Bu artışın diğer başlıca nedenleri nüfus artışı ve dünyada ortalama ömrün uzamasıdır. Tip 2 diyabet eskiden erişkinlerin sorunu iken, obezitenin yaygınlaşmasının sonucu olarak daha erken yaşlarda, hatta çocukluk çağında görülmeye başlanmıştır. Yaşam tarzında uygun değişikliklerin yapılması ile diyabet adayı olan bireylerde tip 2 diyabet gelişme riski yüzde 58’e varan oranlarda önlenebilmektedir.

SAĞLIKLI BESLENMENİN 10 ALTIN KURALI

  • Her öğünde 4 ana besin grubundan (et-kurubaklagil, süt-yoğurt, sebze, ekmek) uygun miktarda tüketin.
  • Öğünlerinizi aksatmayın.
  • Her gün en az 30 dakika düzenli fiziksel aktivite yapın.
  • Sıvı yağ kullanarak kalp sağlığınızı koruyun (1 kilogram malzemeye 3-4 yemek kaşığı).
  • Mevsimine uygun taze sebze ve meyve tüketin.
  • Kemik sağlığınız için kalsiyum alımını ihmal etmeyin.
  • Kansızlığı önlemek için demir tüketimine dikkat edin.
  • Beyaz ekmek gibi rafine tahıl ürünleri yerine lifli olanları tercih edin.
  • Daha az tuz tüketin.
  • Sağlıklı yemek hazırlama ve pişirme yöntemlerini uygulayın

DİYABETLİLERE DAHA SAĞLIKLI VE KALİTELİ YAŞAM İÇİN ÖNERİLER

Tatil, toplantılar, eğlence, kutlama, davet ve parti gibi nedenlerle kişinin günlük beslenme ve hareket düzeni değişebilir ve sonuçta kan şekeri etkilenebilir. Diyabet tüm bu etkinlikleri gerçekleştirmek için engel değildir ancak bazı noktalara dikkat edilmesi gerekir.

Diyabetli kişiler tatile çıkarken yanlarında yeterli miktarda ilaç bulundurmalıdır.  İnsülin kullanıyorsanız seyahat esnasında insülini taşırken çok dikkat edin, direkt güneş ışığından koruyun. Eğer hava çok sıcaksa, insülini termos veya özel taşıma çantalarının içine koyun. İnsülini hiçbir zaman torpido gözünde veya park etmiş aracın içinde bırakmayın. İnsülini asla dondurucunun içinde bırakmayın, direkt buzla temas ettirmeyin. Uçakla seyahat ediyorsanız insülin ve insülin kaleminizi el bagajınızda taşıyın; böylelikle kaybolmasını ve uygun olmayan sıcaklıklarda kalmasını engellersiniz.

Bir toplantı veya davete katılmadan önce kan şekerinizi ölçün. Normal veya düşük ise ve akşam yemeğinizi normal zamanından geç yiyecekseniz, gitmeden önce bir şeyler atıştırın. Yemekten önce alkollü bir içki ikram edilebilir. Alkol kan şekerinizi geçici bir süre düşürebilir. Yemeğin gecikmesi durumunda, hipogliseminden kaçınmak için içeceğinizin yanında az miktarda karbonhidratlı bir şeyler (kanepe, galeta, bisküvi, leblebi vb) atıştırın. Yemeğin ne zaman servis edileceğini bilmiyorsanız veya servisin gecikmesi durumunda hipoglisemi riski ile karşı karşıya kalma ihtimaliniz varsa her zamanki saatte insülin uygulamak yerine yemeğin servis edilmesinden hemen önce insülininizi yapın. Servis yavaş yapılacak, yemek süresi uzayacaksa insülini yemeğe başladıktan sonra da yapabilirsiniz .

Gece insülin kullanıyorsanız, insülininizi yapın, ama gerekirse kan şekerinizi ölçerek dozunu ayarlayın. Kan şekeriniz biraz düşükse, gece oluşabilecek hipoglisemiyi önlemek için karbonhidratlı bir ara öğün yiyin. Bu, özellikle alkol aldıysanız ve dans ettiyseniz önemlidir.

İŞ YAŞAMI, STRES VE DİYABET

Diyabeti olan bireyler normal bireyler gibi birçok alanda çalışabilirler. Diyabet başarılı bir kariyer ve iş hayatına mani değildir. Bununla beraber havayolu taşımacılığı, tehlikeli iş makinelerin kullanımını gerektiren bazı iş kolları diyabetle bağdaşmaz.

Düzenli çalışma saatleri kan şekeri kontrolünü kolaylaştırır. Ancak vardiyalı çalışma söz konusuysa çok daha dikkatli bir planlama yapmalısınız. Egzersiz saatleri ve diyabet tedavisi  çalışma saatleri ile uyumlu olacak şekilde düzenlenmelidir. İnsülin kullanıyorsanız doktorunuzdan değişen iş saatlerine göre uygun doz planlaması talep etmelisiniz.

Stres, günlük yaşamda karşılaştığımız değişiklikler, problemler, hayal kırıklıkları ve güçlüklere karşı vücudumuzun gösterdiği normal bir reaksiyondur. Vücut baskı altında iken, ‘Adrenalin’ ve ‘Kortizol’ adı verilen stres hormonlarını salgılayarak reaksiyon gösterir. Bu hormonlar, insülin karşıtı etki yaparak karaciğerden kana şeker salgılanmasını sağlarlar. Gerçekte stres, kan şekerinizin yükselmesine neden olurken, siz kan şekerinizi düşmüş gibi hissedebilirsiniz. Çünkü, adrenalin düşük kan şekeri belirtilerinin bir çoğuna yol açar. Kan şekerinizin yükseldiğini veya düştüğünü bilemiyorsanız, hemen kan şekerinizi ölçmelisiniz. Böylelikle en doğru tedavi yöntemini uygulayabilirsiniz.

DÜZENLİ KONTROLLERİNİZİ İHMAL ETMEYİN

Diyabet hayat boyu süren bir hastalıktır ve hastanın sağlıklı beslenme, kilo kontrolü, hareketli bir yaşam gibi genel önerileri benimsemesi dışında diyabetin vücutta farklı organlar üzerindeki olası olumsuz etkilerinin zamanında tespiti ve önlenmesi için düzenli kontrollerini aksatmaması gerekir.

Diyabet göz dibindeki damarları etkileyerek yapısını bozabilir. Her yıl göz doktoru tarafından göz dibi incelemesi yapılarak bir sorun olup olmadığı kontrol edilmelidir. Göz dibinde oluşabilecek kanamalara zamanında müdahale edilmezse görme yetisi geri dönüşsüz olarak kaybedilebilir.

Diyabetli kişilerde böbrek problemleri gelişebilir. Çünkü yüksek kan şekeri ve yüksek tansiyon böbreklerdeki kan damarlarına zarar verebilir. Erken dönemde böbreklerinizde bir sorun olmadığını fark etmeyebilirsiniz, çünkü belirti yoktur. Bu nedenle yıllık böbrek kontrolünüzü olmanız çok önemlidir. Kan şekerinizin, kan basıncınızın ve kolesterolünüzün kontrol altında olmasını sağlayarak böbreklerinizi sağlıklı tutabilirsiniz.

Diyabetin damarlar ve sinirler üzerindeki olumsuz etkisi ayaklarınızı da etkileyebilir. Kontrolleriniz sırasında her yıl bir kez ayaklarınız da muayene edilmelidir. Ancak siz de her gün ayaklarınızı kızarıklık, karıncalanma, batma, yaralar açısından kontrol ediniz. Ayaklarınızda his kaybı başlamışsa doktorunuza bildiriniz.

Diyabet, kalp rahatsızlığı veya inme riskiniz olduğu anlamına gelir ve sigara içmek bu riski artırır. Çünkü sigara içmek kanın damarlarda akmasını ve kalbinize ulaşmasını çok daha zorlaştırır. Sigara içmek ayrıca kan basıncınızı artırır, bu da size görme kaybı, sinir hasarı gelişmesi açısından risk altına sokar. Sigara içiyorsanız, bırakmak yapabileceğiniz en iyi şeydir. Bu konuda size destek olabilecek yöntemler konusunda doktorunuza danışınız.”

DİYABETLE YAŞAMA DAİR DAHA FAZLA BİLGİ İÇİN:

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneğinin diyabet hastaları için hazırladığı hasta broşürlerine aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.

. Diyabet ve sağlıklı beslenme: http://temd.org.tr/uploads/hastalar/DiyabetveSaglikliBeslenmeKitapcigi.pdf

. Diyabet ve sosyal yaşam:

http://temd.org.tr/uploads/hastalar/DiyabetveSosyalYasam.pdf

. Diyabet, iş yaşamı ve stres:

http://temd.org.tr/uploads/hastalar/DiyabetveIs.pdf


İçeriği Paylaşın