Kirli Sular Enfeksiyon Kaynağı

Kirli Sular Enfeksiyon Kaynağı

Kirli Sular Enfeksiyon Kaynağı

Bizi Takip Et


Yaz aylarında artan hava sıcaklığı ile beraber insanların sıvı ihtiyacı artar ve daha fazla su tüketirler. Ancak uygun olmayan su ve gıdaların tüketimi birçok hastalığa davetiye çıkarıyor. Hisar Hastanesi uzmanları yaz aylarında hangi enfeksiyonların yaygın olduğu konusunda bilgi verdi.
Mikroorganizmalarla kirlenmiş sıvıların içilmesi veya besinlerin yenmesi sonucunda gelişen ve kusma ve ishal ile seyreden “gıda zehirlenmeleri” yaz aylarında en sık yaşanan rahatsızlıklar arasındadır. “Mikroorganizma”, gözle görülemeyecek kadar küçük canlılar için kullanılan genel addır. Pek çok mikroorganizma vücudumuzda sürekli olarak bize zarar vermeden varlığını sürdürürken, zayıf düştüğümüz bir anda zararlı hale geçebilir. Diğer yandan çevremizi oluşturan ortam ve cisimler de çok sayıda mikroorganizmaya ev sahipliği yapar. Kısacası çevremiz sürekli mikroorganizmalarla sarılı durumdadır ve onların olumsuz etkilerinden korunabilmemiz hem bulaşma olanaklarının azaltılması, hem de direncimizin yüksek tutulmasıyla başarılabilir.

Kirli suya dikkat!
Çevremizde özellikle insanların, bazen de diğer canlıların dışkılarıyla kirlenmiş sularda yaşayan ve mide-bağırsak sistemi rahatsızlıklarına neden olan birçok mikroorganizma bulunmaktadır. En çok hastalık yapan mikroorganizmalar arasında, Escherichia coli, Salmonella ve Shigella türü bakteriler; kısaca “amip” olarak bilinen Entamoeba hystolitica ile Cryptosporidium parvum ve Giardia intestinalis gibi parazitler; Hepatit A, Rota ve Adeno gibi virüsler vardır. Adı geçen etkenler özellikle sıcak yaz günlerinde durgun su birikintileri ile iyi arındırılmamış içme ve kullanma sularında uzun süre canlılıklarını koruyarak çoğalırlar.

Doğrudan kirli suların içilmesi veya kirli suyla yıkanan ya da yeterince yıkanmayan besinlerin yenmesi sonucunda kusma ve sonrasında ishal ile seyreden mide-bağırsak sistemi rahatsızlıkları meydana gelmektedir. Bu tip hastalıklara “gıda zehirlenmesi” denmesinin nedenlerinden biri, mikroorganizmalar kadar ürettikleri zehirlerin de su ve gıdayla geçebilmesidir. Diğer nedeni ise kirli su veya gıda alındıktan kısa süre sonra adeta zehirlenmiş gibi bir tablo gelişmesi ve genellikle alınan etken vücuttan atıldıkça kısa sürede iyileşebilmesidir. Ancak özellikle bağışık sistemi yeterince güçlü olmayan veya vücut direncini azaltan başka sorunları olmayan kişilerde gıda zehirlenmesine neden olan mikroplar ve/veya zehirleri uzun süren hastalığa yol açabilir ve ölüme kadar varan sonuçlar yaratabilir. Özellikle hayatın iki ucunda yer alan insanlar, çok küçük bebekler ile çok yaşlı kişiler, bu tür hastalıklara karşı çok dayanıksızdır.

Uygun koşullarda saklanmayan gıdalar tehlikeli
Sıcak havalarda özellikle hijyen koşullarına dikkat edilmeden hazırlanan süt ve süt ürünleri; kremalı, mayonezli ya da yumurtalı yiyecekler ile uygun koşullarda saklanmayan et ve deniz ürünleri kısa sürede bozularak mikroorganizmaların üremesine olanak vermektedir.  Bu tip gıdaların tüketilmesi de sindirim sistemi rahatsızlıklarıyla sonuçlanabilmektedir.

Su ve gıdalarla bulaşan enfeksiyonlardan korunmada; yiyecek ve içeceklerin hazırlanması, saklanması ve sunulması ile ilgili sağlık koşullarına uymanın yanı sıra, genel temizlik kurallarına da dikkat etmek çok önemlidir. En önemli korunma yöntemi ise sık sık ve doğru el yıkama alışkanlığı edinmektir. Yemeklerden önce ve sonra, ayrıca tuvalet sonrası eller temiz su ve sabunla çok iyi yıkanmalıdır. Açıkta bulunan ve özellikle durgun birikintilerden alınan sular içilmemeli ya da ancak uygun şekilde dezenfekte edildikten sonra içilmelidir. Özellikle riskli yiyeceklerin tüketimi azaltılmalı ya da güvenilir yerlerden yenmeli ve açıkta satılan gıdalar kesinlikle tüketilmemelidir. 

İshal ve kusmada bol su için
Kusma ve ishal geliştiğinde, ilk tedavi kaybedilen sıvının yerine konmasıdır. Kusması devam eden veya bulantı nedeniyle ağızdan sıvı alamayan ya da ishali uzun süren ve özellikle yüksek ateşi olan hastaların ağzdan sıvı alarak kayıplarını karşılamaları mümkün olmayabilir. Bu durumdaki hastalar en yakın sağlık kurumuna en kısa sürede başvurarak tetkik edilmeli ve hem damardan sıvı verilerek hem de düşünülen ön tanı ya da tanıya göre gerekli görülen ilaçlarla tedavi edilmelidir. Gıda zehirlenmelerinde ishal durdurucu ilaçlardan kaçınmak doğru olur çünkü bu tip ilaçlar, alınan mikrop veya zehirinin vücutta kalış süresini ve dolayısıyla zararını arttırabilir.
Hekime danışmadan ve kesin gerek görülmeden antibiyotik almak da çok sakıncalıdır. Antibiyotikler hem mide ve bağırsak yakınmalarına doğrudan neden olabilirler hem de bağırsaklar içinde yaşayan zararsız mikroorganizmaları öldürerek daha tehlikeli olanlara çoğalma fırsatı yaratabilirler. Hastalar iyileşene kadar “ishal diyeti” denilen yağsız ve posasız gıdalar ile beslenmelidir. Bu kısaca, beyaz ekmek, yağsız peynir, çok iyi pişmiş yağsız haşlama veya ızgara et, yoğurt ve pirinç lapası gibi gıdalar almak; çiğ sebze ve meyveler ile tatlı ve yağlı besinlerden, kızartmalardan, soslu yemeklerden ve yoğurt ile yağszı peynir dışındaki süt ürünlerinden kaçınmak demektir. Yağsız makarna, pirinç pilavı ve patates püresi de yenebilir. Ayrıca bol miktarda su ve diğer sıvı gıdalar tüketilmelidir. Sıvı gıdaların tüketilmesinin ishali arttıracağı şeklinde halk arasında yanlış bir inanışa rastlanabilmektedir. Aksine hasta bebek ise anne sütü, erişkin ise ağız yoluyla alınan su kesilmemelidir. Su eksikliğinin böbrek yetmezliği ve koma ile ölüme neden olabileceği unutulmamalıdır.

Yüzme havuzları mikrop kaynağı
Ortak kullanım alanlarından yüzme havuzları çok ciddi birer mikrop kaynağı olma potansiyeli taşır. Gerek havuz bakımı ve içindeki suyun dezenfeksiyon ve değişiminin yetersizliği, gerekse havuzu kullananların eğitim eksiklikleri ve bilinçsiz tutumları nedeniyle havuz sularında göz, kulak ve cildin yanı sıra sindirim ve solunum sistemleri ile idrar yollarında enfeksiyona neden olabilecek pek çok mikrop bulunabilmektedir. Dışkı ile kirlenmiş suların yutulması ile kusma ve ishaller görülebilir. İshali olan kişilerin hastalıkları düzelene kadar havuza girmeleri uygun değildir. Dışkı kontrolü olmayan bireylerin, örneğin küçük çocukların da havuza girmeleri yanlıştır.

En lüks otellerde bile ne kadar klorlama dahil pek çok yöntemle havuzlar dezenfekte edilmeye çalışılsa da, bir tek kişinin dışkı veya diğer bir vücut salgısıyla milyonlarca mikrobu suya yayması mümkündür. İdeal olarak, suyu kirleten bir olayın saptanması, örneğin suda bir dışkı parçası görülmesi halinde, havuzdaki herkesin çıkarılması, dezenfeksiyon başlatılması ve bulaşabilecek olası etkenlere göre saatlerce veya günlerce havuzun kapalı tutulması gerekir çünkü klorlama gibi işlemler ne her mikroba etkilidir ne de hemen etki gösterebilir. Tahmin edileceği gibi ekonomik kaygılar, tanımlanan şekilde havuz kapamaları yapılmasına önemli bir engeldir. Bu yüzden havuz kullanıcılarının çok daha bilinçli davranarak hem kendilerinin hem de başkalarının sağlığını korumaya çalışmaları gereklidir. Durgun ve kirli sularda yüzülmemeli; havuz ve deniz suları yutulmamalıdır. Deniz veya havuz suyuna sık dalışlar sinüzit riskini artıracağından dolayı atlarken burun tutulmalı veya tıkaç kullanılmalıdır.

Temiz olmayan yüzme havuzları ve plajlar özellikle kadınlarda sık idrar yolu enfeksiyonlarına da neden olabilir. Ayrıca ıslak mayoyla uzun süre beklenmesi kadınların genital bölgelerinde mantar iltihapları olasılığını arttırır. Özellikle terlemenin bol olduğu yaz aylarında pamuklu iç çamaşırları giyilmesi ile havuz ve deniz sonrasında ıslak mayoların hemen değiştirilmesi mantar riskini azaltacaktır. Havuzdan önce ve sonra mutlaka duş alınmalı; kişisel eşyalar paylaşılmamalı; eller sık sık sabunlu su ile yıkanmalıdır. Mantar riski açısından duş sonrasında cilt iyice kurulanmalıdır; bu özellikle ayak parmak araları ve kasıklar gibi kapalı kalmaya ve mikrop üretmeye elverişli bölgeler için geçerlidir.

Klimayla gelen hastalık: Legionella pnömonisi
Özellikle yaz aylarında daha sık görülen bir enfeksiyon da Legionella pnömonisidir. Bu enfeksiyon özellikle su sistemi ve tesisatının uygun bakımı ve dezenfeksiyonunun yapılmadığı otellerde duş başlıkları ve jakuzilerden; ayrıca hastaneler, alış veriş merkezleri ya da fabrikalar gibi büyük kurumlarda merkezi klima tesisatının su haznelerinin düzenli bakımının yapılmamasından kaynaklanmakta ve uzun süre kontamine su ya da buhara maruz kalma sonucunda gelişmektedir. Solunum yolu ile bulaşan bu etkenden korunmada bu tür merkezlerin periyodik bakımlarının yapılması önemlidir.

Sıcak yaz günlerinde otomobiller ve evlerde sık kullanılan klimalar da zaman zaman vücut direncini düşürerek çeşitli solunum yolu enfeksiyonlarına zemin hazırlayabilmektedir. Bu nedenle klimaların doğrudan vücuda doğru soğuk hava üflemesi doğru değildir. 

Kenelerden geçen hastalık: Krım Kongo Kanamalı ateşi
Piknik alanlarında insanları bekleyen en önemli problemlerden biri de böcek ısırmaları sonucunda gelişen enfeksiyonlardır. Bu konuda ülkemizde özellikle son 3-4 yıldır gündemde olan ve İç Anadolu Bölgesi`nin kuzeyi ile Orta ve Doğu Karadeniz`in güneyinde ve özellikle kırsal kesimde yaşayan birçok insanımızın hastalanmasına ve hatta ölümüne neden olan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı önemli bir örnektir. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, bir virüsün neden olduğu; kenelerin ısırması ya da hasta kişilerden temas ile bulaşan; ateş ve yaygın kanamalarla seyreden ve öldürücü olabilen bir hastalıktır. Şimdilik İç Anadolu`nun kuzeyi ile Karadeniz arasında sınırlanmış gibi gözükse de geçtiğimiz kışın hafif geçmesi ve gelmesi beklenen daha da sıcak yaz günleri nedeniyle ülkemizin büyük bölümü risk altındadır. Korunmada piknik alanlarında çıplak ayakla dolaşılmaması, vücudun açıkta kalan yerlerine “repellent” denilen böcek kovucu krem gibi maddeler sürülmesi ve piknik dönüşlerinde tüm vücudun ikinci bir kişi tarafından kontrolü önemlidir. Kenelerin hayvanlara da saldırabileceği unutulmamalı ve beslenen ev hayvanları, özellikle köpekler de korunmalı ve kene kontrolünden düzenli olarak geçirilmelidir.

Tropikal bölgeye gidenler aşı olmalı
Yurtdışına seyahat edecek olan, özellikle de tropikal bölgelere gitmeyi planlayan kişilerin yolculuk öncesi rutin aşılarının tekrarlarını yaptırmaları; gidecekleri bölgeye göre gereken, meningokok ve sarıhumma gibi aşıları yaptırmaları ve sıtma için riskli bölgelere gidecekler ise sıtmaya karşı koruyucu ilaçlar almaları önerilmektedir. Önlemlerin çoğunun etkili hale gelmesi önemli ölçüde zaman gerektirdiği için; seyahatten önce, tercihen en geç 1 ay öncesinde bir sağlık kurumuna başvurularak, gidilecek bölgenin taşıdığı riskler öğrenilmeli ve gerekli tedbirler alınmalıdır.

Sonuç olarak rahat, güvenli ve sağlıklı bir yaz tatili geçirmemiz, kişisel temizliğimize dikkat kadar, mikroorganizmalarla karşılaşma olasılığımızın azaltılması ve onlara karşı gereken önlemlerin alınması ile mümkün olabilir. Küçük çocukların korunmasında ailelerine özel görev düşmektedir. Erken tanı hayatla ölüm arasındaki fark anlamına gelebileceği için bir günü geçen her tıbbi sorunda ve genel durum bozukluğu gelişirse 24 saat bile beklemeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalı; bu arada yeterli sıvı almaya çok dikkat edilmelidir. Aynı ortamlarda bulunan başka kişiler hastalanırsa onlarda saptanan hastalık ve etkenleri öğrenmek de tanı ve tedaviye yol gösterecektir. Sağlığın korunması ancak hepimizin daha çok özen göstermesi ile sağlanabilir.

Kaynak: Hisar Intercontinental Hospital
(www.hisarhospital.com)


İçeriği Paylaşın