“Kişiye Özel Diyabet Yaklaşımımızla Tüm Diyabetlilerin Yanındayız”

“Kişiye Özel Diyabet Yaklaşımımızla Tüm Diyabetlilerin Yanındayız”

“Kişiye Özel Diyabet Yaklaşımımızla  Tüm Diyabetlilerin Yanındayız”

Bizi Takip Et


Türkiye, Avrupa’da diyabetin görülme sıklığının en yüksek olduğu ülke. Bugün 20 yaş üzeri her 8 kişiden biri diyabet hastası ve her 2 kişiden 1’i de hastalığının farkında bile değil. Doğru ve kişiselleştirilmiş tedavilerle yaklaşıldığında ise diyabetli kişilerin çok daha iyi bir yaşam kalitesine sahip oluyorlar. Diyabette her hastanın ihtiyacına yönelik yani kişiye özel bir diyabet yönetimi yapmanın önemini vurgulayan Sanofi Türkiye ve Levant Diyabet İş Birimi Direktörü Buğra Kulak ile Sanofi’nin diyabetteki 100 yıla yakın tecrübesi ışığında konuyla ilgili çalışmalarını konuştuk.

Sanofi Türkiye ve Levant Diyabet İş Birimi Direktörü Buğra Kulak

. Sanofi Türkiye’nin faaliyetlerinden ve sektördeki konumundan bahseder misiniz?

“Sanofi dünya genelinde 100 ülkede, 100 binin üzerinde çalışanı, 32 ülkede 73 üretim tesisi ile insanların sağlıklı bir yaşam sürmeleri için çalışmalar yürüten bir sağlık şirketi. Türkiye’de de 60 yılı aşkın süredir sağlıklı bir gelecek için çalışıyoruz. Sanofi Türkiye bugün, bin 800 çalışanı, Türkiye’nin en büyük ilaç üretim tesislerinden biri olan Lüleburgaz fabrikası ve diyabet, onkoloji, kalp damar hastalıkları, nadir hastalıklar, aşılar başta olmak üzere 16 ana tedavi alanında 275 tip ürün ile sağlık çözümleri sunuyor.

İnsan hayatını daha kaliteli ve yaşanabilir kılıp hastalıkları önleyebilmek hedefiyle sağlık alanında yöntemler kullanıyoruz. Bununla birlikte toplumun ve hekimlerimizin yaşamlarını, halkımızın sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştırmak için de var gücümüzle çalışıyoruz.

Sanofi’nin dünyadaki üçüncü büyük üretim tesisi Türkiye’de bulunuyor. Burası aynı zamanda Türkiye’nin en büyük ve en gelişmiş ilaç üretim tesislerinden biri. 2019 verilerine göre, Türkiye’deki ilaç sektörü toplam üretiminin yüzde 15’i, Sanofi Lüleburgaz fabrikasında gerçekleştirildi. Bu da Türkiye’de üretilen her 7 kutu ilaçtan 1’inin Lüleburgaz fabrikamızdan gelmesi demek. Sanofi’nin ürün portföyünün kutu bazında yüzde 86’sını bu topraklarda üreterek ülkemizin ekonomisine katkıda bulunmak bizler için büyük bir gurur ve mutluluk kaynağı. Bununla birlikte 2020’nin başından bugüne 150 milyonu COVID19 sürecini kapsayan dönem olmak üzere Türkiye’de 220 milyon kutunun üzerinde ilaç üretmiş bulunuyoruz.”

. Şeker hastalığı olarak bilinen ve toplumun oldukça büyük bir kısmını etkileyen diyabetle ilgili neler söylemek istersiniz, nasıl bir hastalık?

“Diyabet, bulaşıcı olmayan ama dünyada en hızlı yayılan hastalıkların başında geliyor. Burada çok çarpıcı rakamlar söz konusu. Mesela diyabet, tek başına ölüm nedenleri arasında dünyada 6. sırada yer alıyor ve bu hastalık nedeniyle her 8 saniyede 1 insan hayatını kaybediyor1.  Yine yapılan araştırmalara göre yaklaşık her 11 kişiden birinde diyabet hastalığı görülmekte1. Düşünebiliyor musunuz, bugün dünyada yaklaşık 463 milyon diyabet hastası var. Bulaşıcı bir hastalık olmamasına rağmen her geçen gün etkisini artıran diyabetin önümüzdeki 25 yıl içinde 700 milyon kişiyi etkileyeceği öngörülüyor2.

Tabii bunun bir de ekonomik boyutu söz konusu. Bu anlamda ekonomiye de büyük bir yük getirmekte. 2013’te dünyadaki sağlık harcamalarının yüzde 10,8’inin (548 milyar dolar) nedeni diyabet ve diyabete bağlı komplikasyonlar ve bu rakamın 2035 yılında 627 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor2. Türkiye’de de 6,5 milyon diyabet hastası var ve tedavi altındaki diyabet hastası sayısı 3,5 milyonu geçiyor2.”

DİYABETLİ HER 2 KİŞİDEN 1’İ HASTALIĞININ FARKINDA DEĞİL!

. Sanofi diyabet alanında da oldukça uzun yıllara dayanan bir tecrübeye sahip. Bu alandaki yaklaşımınızı da özetler misiniz?

“Sanofi olarak diyabet konusunda 90 yılı aşkın bir deneyim ve gerçekleştirdiğimiz çalışmalarımızla bu alanda dünya liderlerinden biriyiz. Diyabet kontrol altına alınmadığı takdirde insan sağlığı için büyük bir tehdit konumunda olan bir hastalık. Avrupa’da diyabetin görülme sıklığının en yüksek olduğu ülke Türkiye. Diyabetli insan sayısı açısından ise Rusya ve Almanya’dan sonra 3’üncü sırada yer alıyoruz2. Türkiye’de bugün 20 yaş üzeri her 8 kişiden biri diyabet hastası. Uluslararası Diyabet Federasyonu’na göre (IDF), diyabetli her 2 kişiden 1’i hastalığının farkında bile değil. Bu nedenle diyabet konusunda, belki de en önemli adım farkındalık. Çünkü, farkındalığın ardından diyabete doğru ve kişiselleştirilmiş tedavilerle yaklaşıldığında, diyabetli kişilerin çok daha iyi bir yaşam kalitesine sahip olarak, hastalıklarının etkilerini minimize ederek hayatlarına devam ettiklerini görüyoruz. Bu yüzden diyabette her hastanın ihtiyacına yönelik yani kişiye özel bir diyabet yönetimi yapmak çok önemli. Biz de diyabet yaklaşımımız dahilinde ‘Her hasta özeldir ve benzersizdir. Her hastanın yaşadığı, diyabeti deneyimlediği koşullar farklıdır, yanlarındayız’ diyoruz.

Bununla birlikte   çalışmalar gösteriyor ki; hastalara sadece tanı koymak ve tedaviye başlamak yeterli değil. Tedaviyi devam ettirmek de oldukça önemli. Bu doğrultuda hastaların ihtiyaçları ve tedaviye uyumu göz önüne alındığında en iyi tedavilere sahip olmanın yanı sıra tedavi etkinliğinin önündeki bariyerlerin de giderilmesi gerekiyor. Biz de 360 derece hastalık yönetimi yaklaşımımızla diyabet hastalarının ihtiyaçlarına çözüm üretip beklentilerini karşılamak için çalışmalarımıza devam ediyor, bütüncül bir yaklaşımla hizmet etmeyi, yaşamı kolaylaştıracak tedavi ve çözüm yöntemleri geliştirerek fark yaratmayı ve fayda sağlamayı amaçlıyoruz. Sanofi’nin inovasyona verdiği önem doğrultusunda yenilikçi ilaçlarımızla, diyabet alanında eğitime verdiğimiz destekle, hasta destek programları gibi entegre çözümlerle, yaptığımız iş birlikleri ve hastaların tedavilere erişimleriyle ilgili tüm konularda bütün gücümüzle çalışıyoruz.”

OKULDA DİYABET PROGRAMI

. Sanofi Türkiye olarak diyabet bilincini artırmak için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

“Hastayı merkeze alan yaklaşımımızla tüm sorunlarına odaklanıyor ve diyabet hakkında farkındalık yaratacak projeler yürüterek toplum sağlığına katkıda bulunuyoruz. Hastalara sunduğumuz ilaç ötesi çözümlerden Hasta Destek Programımız ile birlikte binlerce hastaya diyabet yolculuklarında ‘Bu yolu yalnız yürümüyorsun’ mesajı veriyoruz. Sadece ilaç üretmenin ötesinde iyi bir kurumsal vatandaş olmanın sorumluluğuyla hayata geçirdiğimiz kıymetli bir projemiz var: ‘Okulda Diyabet’. Diyabet bilincini çocuk yaştan itibaren aşılamayı amaçladığımız Okulda Diyabet bu yıl, 10. Yılını kutluyor. Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Derneği tarafından, Sanofi Türkiye’nin koşulsuz desteğiyle yürütülen Okulda Diyabet Programı ile öğrenci, veli ve öğretmenler arasında tip 1 diyabetli çocukların okuldaki yaşam kalitelerini artırmayı hedefliyoruz. Projemiz sayesinde şimdiye kadar 60 binden fazla okula, 7 milyonu aşkın öğrenciye ulaşılarak daha önce tanı konulmamış birçok tip 1 diyabetli çocuğa tanı konuldu. Okulda Diyabet Programı sayesinde aynı zamanda Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun ‘KIDS’ programının başlatılmasına da öncülük edildi.

Bununla birlikte Sanofi olarak şef Refika Birgül ile beraber diyabet hakkında farkındalığı arttırmak ve doğru bilginin yayılımını sağlamak için Türkiye’de alanında iddialı 4 kıymetli doktoruyla birlikte sosyal medyada güzel bir iş birliğine attık. ‘Şeker Hakkında Her Şey’ isimli serimizle de toplumda diyabetle ilgili farkındalığı artırmaya katkı sağlamayı amaçladık.”

DİYABET HASTALIĞI YÖNETİMİ

. Son olarak Sanofi, yeni dönemde diyabet yönetimine nasıl yaklaştığımdan da bahseder misiniz?

“2020 hepimiz için farkını hissettiren çok başka bir yıl oldu, halen özellikle kronik hastalığa sahip olanları daha çok etkilediği bilinen bir pandemi süreci yaşıyoruz. COVID-19 bilindiği gibi diyabetle yaşayan kişilerde ve yaşlılarda, özellikle de başka kronik sağlık sorunları yaşıyorlarsa (örneğin diyabet komplikasyonları), daha ciddi solunum problemlerine ve komplikasyonlara yol açabiliyor.

Yeni normallerin olduğu hayatımızda, bu yeni dönemde de diyabet yönetiminin nasıl yapılacağı, diyabetlilerin bu dönemden nasıl etkilendikleri de sağlık açısından önemli sorular haline geldi. Pandemi nedeniyle bu sene ilk defa sanal olarak gerçekleştirilen Amerikan Diyabet Derneği’nin düzenlediği 80. ADA 2020 Konferansı kapsamında, Sanofi olarak internet üzerinden canlı yayın sistemi ile ‘Diyabet hastalığı yönetimi – yeni bir dönem’ başlıklı basın toplantısı düzenledik ve bu sorulara mercek tuttuk. Burada diyabet hastalarının COVID-19’dan nasıl etkilendiklerine dair pandemi döneminde gerçekleşen anketlerden çıkan bulgular ve yaşanan bu olağanüstü sürecin gelecekte diyabet tedavisinde nasıl yankıları olacağı gibi önemli konular ele alındı. Sanofi olarak da desteklediğimiz diyabette kişiye özel, tedavinin öneminin altının çizildiği, farklı coğrafyalardan farklı hasta gruplarının değerlendirildiği, önceliklerin belirlendiği bir etkinlik oldu.

Bizim de bu süreçte ilaca erişimi devam ettirme taahhüdümüz doğrultusunda diyabetli bireylerin güvendiği insülin bazlı ilaçlarımızı üretmek ve tedarik etmek önceliğimiz. Ayrıca, diyabetli bireyler ve sağlık meslek mensuplarıyla kritik bilgileri paylaşmak için bilimsel topluluklar ve hasta dernekleri ile yakın iş birliği içinde çalışıyoruz. Kontaminasyon, ciddi belirtiler ve COVID-19’un neden olabileceği komplikasyonların yarattığı riski sınırlamak amacıyla, genel diyabet yönetimi önceliklerine yönelik dijital tıp eğitimleri geliştirmek için küresel ölçekte uzmanlar ile birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Benzeri görülmemiş bu sağlık kriziyle mücadelede, tüm dünyada ürünlerimize erişimi ve hastaları, sağlık çalışanlarını ve sağlık otoritelerini destekleme taahhüdümüzü de sürdürüyoruz.”


İçeriği Paylaşın