Lösemide Akıllı İlaç Tedavisi

Lösemide Akıllı İlaç Tedavisi

Lösemide Akıllı İlaç Tedavisi

Bizi Takip Et


Lösemi nasıl bir hastalıktır? Akut ve kronik lösemi arasındaki fark nedir? Löseminin belirtileri nelerdir? Akut ve kronik löseminin belirtileri farklı mıdır? Kimler akut lösemi açısında risk grubuna girer? Kalıtımın önemi var mıdır? Löseminin tüm kanser tipleri arasında, yaş grubu ve cinsiyet olarak görülme sıklığı nedir? Akut löseminin tedavisinde hangi yöntemlerden yararlanılır? Akıllı ilaçlar ömür boyu mu kullanılır? Yan etkileri var mıdır? Vericiden kemik iliği nasıl toplanır ve alıcıya nasıl nakledilir? Anestezi nasıldır? Kemik iliği naklinden sonra da hastanın ömür boyu bağışıklık sistemini baskılayıcı bir ilaç kullanması gerekir mi? Medstar Antalya Hastanesi Hematoloji Uzmanı, Kemik İliği Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. İhsan Karadoğan, lösemide akıllı ilaç tedavisi ile ilgili soruları Sağlığım İçin Herşey’de yanıtladı.

. Lösemi nasıl bir hastalıktır? Akut ve kronik lösemi arasındaki fark nedir?
‘‘Lösemiler kan kanseri olarak bilinir ama kan kanseri sadece lösemilerden oluşmaz. Lösemiler kan kanserlerinin yaklaşık yüzde 30’unu oluşturur ve akut ve kronik diye iki ayrı gruba ayrılır. Akut lösemiler en hızlı ilerleyen, en agresif tümörlerin başında gelir. Eğer tanıdan sonra tedavi edilmezse hasta haftalar içinde kaybedilir. Ancak kronik lösemiler, tedavi edilmese bile uzun yıllar bu hastalık ile beraber yaşamak mümkündür. Lösemi tedavi şansı yüksek olan bir hastalık grubudur.’’

AKUT VE KRONİK LÖSEMİNİN BELİRTİLERİ

. Löseminin belirtileri nelerdir? Akut ve kronik löseminin belirtileri farklı mıdır?
‘‘Akut lösemilerde, kemik iliğindeki hücrelerin bir kısmı kanserleşip hızla çoğalmaya başlar ve çok kısa sürede kemik iliğini işgal ederler. Bu yüzden bu hastalar çok kısa sürede kan hücrelerini üretemez hale gelirler. Üç tip kan hücresi vardır ve belirtiler bunların üretiminin bozukluğuna bağlı olarak çıkar. Bunların içinde bağışıklık sisteminden sorumlu hücreler (lökosit) yapılamadığında en sık görülen belirti enfeksiyonlardır. Enfeksiyonlar ağır seyreder ve tedaviye cevap vermez. İkinci grup kan hücresi, kan pıhtılaşmasından sorumlu hücrelerdir. Bu hücreler de yapılamadığı için kanama problemleri başlar. Örneğin, ciltte kanamalar, kendiliğinden morarmalar oluşur. Küçük kırmızı lekeler ya da bazen mide ve bağırsakta daha ağır kanamalar olur. Hatta beyin gibi hayati organlarda kanamalar olabilir. Yine kırmızı kan hücreleri de yapılamadığı için kansızlık diye bilinen anemi tablosu oluşur. Halsizlik, yorgunluk gibi belirtilerle açığa çıkar. Bütün bu belirtiler kısa sürede gelişir. Kan sayımı yapıldığında anormal kan hücrelerinin varlığı görüldüğünde lösemi tanısına gidilir. Kronik lösemiler ise yıllar içinde gelişir. Bunların da kendi içlerinde farklı tipleri vardır. Örneğin lenf bezlerinde büyüme, kandaki lökosit adı verilen hücre oranlarında artışlar olabilir. Dalak büyüyebilir. Kişi, büyüyen dalağın yarattığı mide, bağırsak şikayetler ile başvurur. Veya büyümüş lenf bezlerinin nedeniyle boyunda, koltuk altında bunları fark edip hekime gidebilir. Çoğunlukla da başka bir nedenle yapılan kan sayımı sırasında bulunan anormal bulgular nedeniyle bize yönlendirilirler.’’

LÖSEMİ RİSKİNİ ARTTIRAN FAKTÖRLER

. Kimler akut lösemi açısında risk grubuna girer? Kalıtımın önemi var mıdır?
‘‘Akut lösemide hastaların önemli bir kısmında buna yol açan faktör pek kolay saptanamayabilir. Çoğunda neden bilinmez ama lösemi gelişimini kolaylaştıran bazı risk faktörleri vardır. Bunların başında, özellikle benzen gibi, kimyasal maddelerle karşılaşmak gelir. İşleri petrol ürünleri ile ilgili olanlar, kimyasal fabrikalarda, boya sanayiinde çalışanlar risk altındadır. Kontrolsüz tarım ilaçlaması yapan çiftçi grubunda, özellikle de seralarda, kapalı alanlarda yoğun bir karşı karşıya kalma söz konusudur. Bunun dışında yüksek dozda radyasyona maruz kalmak gene lösemi riskini arttırır. Hasta eğer bir kanser nedeniyle daha önce kemoterapi ve radyoterapi almışsa, aldığı kemoterapinin süresine ve dozuna göre, 5-10 yıl sonra lösemi gelişebilir. Yine romatizmal ve kalıtsal bazı hastalıkların lösemiye dönüşme potansiyeli vardır. Bir dönem sonra bazı kan hastalıkları da lösemi ile sonuçlanabilir.’’

ERKEKLERDE BİRAZ DAHA SIK GÖRÜLÜYOR

.Löseminin tüm kanser tipleri arasında, yaş grubu ve cinsiyet olarak görülme sıklığı nedir?
‘‘Kan kanserleri tüm kanserlerin yaklaşık yüzde 10’unu oluşturur. Bunun da yüzde 30 kadarını lösemiler oluşturur. Kadın ve erkek arasında çok önemli bir fark yoktur. Erkeklerde biraz daha sık görülür. Lösemilerin ilerleyen yaşla birlikte görülme sıklığı artar. Akut lösemilerin, akut miyeloid (AML) ve akut lenfoblastik (ALL) olmak üzere iki türü vardır. AML, erişkinde çok daha sık görülür ve yüzde 80’ini oluşturur. Çocuklarda ise lösemi özellikle 2-5 yaş arası daha sık görülür. Bu dönemde çocuklarda görülen löseminin büyük bir kısmını ALL’ler oluşturur.’’

TEDAVİDE KEMİK İLİĞİ NAKLİ

. Akut löseminin tedavisinde hangi yöntemlerden yararlanılır?
‘‘ALL ve AML’de tedavi yöntemleri çok farklıdır. Çok hızlı ilerleyen tümörler olduğu için tedavide de agresif davranılır. Genellikle yüksek doz kemoterapilerle öncelikle hastalık baskı altına alınmaya çalışılır. Bu nedenle hastaya, genellikle birkaç ay aralarla 3-4 kez, eğer ailevi ise 7-8 kez gibi daha uzun süreli kemoterapiler verilir. Günümüzde modern tedavilerle hasta yüzde 90 oranında remisyona sokulabilir. Fakat hastanın remisyona girmesi hastalıktan kurtulduğu anlamına gelmez. Hastalık ne kadar baskılansa da tedavi bırakıldığı anda, genellikle aylar içinde ve dirençli bir şekilde tekrarlar. Hastalığın baskılanması aşamasından sonra genellikle kemik iliği nakli yapılarak kalıcı şifa sağlanmaya çalışılır.


Hasta ilk geldiğinde düşük, orta ve yüksek risk grubu olarak değerlendirilir. Eğer düşük risk grubuna giriyorsa tedavi sadece kemoterapi ile yapılır ve başarı elde edilir. Kemik iliği nakli gerekmeyebilir. Ama orta ve yüksek riskteki hastaya kemik iliği nakli yapılmazsa o hastanın uzun süre sağkalımını sağlamak pek mümkün olmaz. Erişkin hastaların büyük bir kısmı zaten risk değerlendirilmesi yapıldığında orta ya da yüksek risk grubuna girer. Birçok hasta için ilk tanıyla birlikte tedavilere başlanırken bir yandan da ileriye yönelik kemik iliği nakli ile ilgili işlemler başlatılır. Alıcı ile verici arasında antihijyenik yapıların tam uyumlu olması hedeflenir. Genetik benzerlik nedeniyle öncelikle kardeşlere bakılır. Kardeşlerde yüzde 25 olasılıkla tam uyumlu verici bulma şansı vardır. Eğer bu yoksa anne-baba, çocuklar ve yakın akrabalara bakılır. Eğer onlarla da uymazsa kemik iliği bankalarından tarama yapılarak uygun bir verici bulunarak nakil ile yola devam edilir. Bazı lösemi alt tiplerinde günümüzde geliştirmiş hedefe yönelik akıllı ilaçlar da vardır. Akıllı ilaçlar kanserli hücreyi bulup onları yok ederler. Sağlıklı hücreler üzerinde çok az etki gösterirler. Bu yüzden genellikle kemoterapi ile birlikte bu akıllı ilaçlar da kullanılarak etkinliği arttırılmaya çalışılır.’’

‘‘AKILLI İLAÇLAR, KRONİK LÖSEMİLERDE KULLANILIR’’

. Akıllı ilaçlar ömür boyu mu kullanılır? Yan etkileri var mıdır?
‘‘Akut lösemilerde akıllı ilaçlar sayesinde yeni bir kapı açılmış durumdadır. Her gün yeni bir takım ilaçlar çıkmakta, böylece her farklı lösemi alt tipinde farklı ilaç kullanılabilmektedir. Akıllı ilaçlar kimi zaman kısa, kimi zaman daha uzun süreli kullanılır. Akıllı ilaçlar en yoğun olarak kronik lösemilerde kullanılır. Kronik lösemiler de kendi içinde kronik miyelositer lösemi (KML) ve kronik lenfositer lösemi (KLL) diye ikiye ayrılır. Artık, piyasaya sürülen akıllı bir ilaç sayesinde, eskiden kemoterapi ve kemik iliği nakli yapılmadan hayatta tutulamayan KML hastalarının hemen hemen hepsi, sanki tansiyon hastası gibi her gün aldıkları basit bir ilaç ile ömür boyu bu hastalıktan kurtularak nerdeyse normal yaşamlarını sürdürebilmektedirler. Akıllı ilaçların yan etkileri ise genellikle kemoterapi ile kıyaslanmayacak kadar basit ve yönetilebilir durumdadır.’’

KEMİK İLİĞİ ALICIYA NASIL VERİLİYOR?

. Vericiden kemik iliği nasıl toplanır ve alıcıya nasıl nakledilir? Anestezi nasıldır? Kemik iliği naklinden sonra da hastanın ömür boyu bağışıklık sistemini baskılayıcı bir ilaç kullanması gerekir mi?
‘‘Kemik iliği bağışçısından iki şekilde hücre toplanır. Biri, gerçek kemik iliğinden diğeri de damarlarda dolaşan periferik kandan toplanır. Eğer kemik iliğinden toplanacaksa mutlaka genel anestezi yapılır. Sonra kalça kemiğinin arka noktalarından 5-6 yerden girilerek yaklaşık yarım litre kadar ilik toplanır. Toplanan ilik özel yöntemlerle kök hücrelerine ayrılır. Eğer damarlardaki akan kandan toplanacaksa, öncelikle kemik iliğindeki kök hücrelerin kana geçmesini sağlayan bir özel ilaç cilt altına iğne şeklinde günde iki kez verilir. Beşinci günün sonunda kemik iliğindeki kök hücrelerin büyük bir kısmı kana geçmiş olur. Sonra aferez cihazı ile bu hücreler toplanır. Bağışçının damar yolu açılarak bir hortum aracılığıyla yaklaşık 3-4 saat süre ile bu cihaza bağlı kalır. O kişinin kanı o cihazın içinden geçerken kök hücreler toplanır. Genel anestezi gerekmez. Çok pratik bir yöntem olduğu için günümüzde yapılan nakillerin yüzde 90’ı periferik kök hücre şeklindedir.
Alınan hücreler ya hemen kullanılır ya da özel yöntemlerle dondurulup yıllarca saklanabilir ve ihtiyaç olduğunda tekrar eritilip kullanılır. Kemik iliği nakli yapıldıktan sonra alıcılara bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar verilir. Çünkü nakilde doku uyuşmazlığından kaynaklanan ciddi bir yan etki oluşabilir. Bu eğer ileri düzeylere gelirse hastanın kaybına yol açar. Normal koşullarda bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar altı ay ya da bir yıl kadar kullanıldıktan sonra kesilir. Akut lösemilerde artık yüzde 60-70 oranında beş yıllık sağkalımlar sağlamak mümkün olmaktadır.’’


İçeriği Paylaşın