Mesane Ağrısı Sendromu Nedir?

Mesane Ağrısı Sendromu Nedir?

Mesane Ağrısı Sendromu Nedir?

Bizi Takip Et


Ağrılar insanların yaşam kalitesini büyük oranda etkiler. Mesane ağrıları da bunlardan biri. Mesane ağrısı sendromu ne tür bir hastalıktır ve sistitten nasıl bir farkı vardır? Hastalık ne tür belirtilerle ortaya çıkıyor? Mesane ağrısı sendromundaki ağrı ne tür bir ağrı?  Kimlerde daha çok görülür? Ortaya çıktığı belirli bir yaş grubu var mı, kadın veya erkek cinsiyet fark eder mi? Bu hastalıkta hangi kişiler risk grubundadır? Doğru teşhis nasıl konulur, hastanın öyküsünü öğrenmek neden önemlidir, hangi sorular sorulur? Sistoskopi yönteminde anestezi var mı?  Sisteskopi yöntemiyle içeriden parça almak mümkün mü? Kesin tanı koymak için başka hangi tetkikleri istiyorsunuz? Mesane ağrısı sendromunda hastaya ne tür tedaviler uygulanır? Ameliyat gereken vakar olabiliyor mu? Tedavi kriterleri neye göre değişiyor? Cerrahide ne tür ameliyat yöntemleri var? Bu tedavilerin içinde botoks yöntemi de var mı? Tedavi sonrasında ağrılar geçiyor mu? Hastaya neler öneriyorsunuz? Çay, kahve, sigar tüketimi bu hastalığı arttır mı? Hastalar nelere dikkat etmeli, nasıl yaşamalı? Sigarayı bırakmaları gerekiyor mu? Ürologların uzmanlaştığı alanlar oluyor mu?

Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Tufan Tarcan merak edilen soruları Sağlığım İçin Herşey’de yanıtladı.

. Mesane ağrısı sendromu sanıyorum son zamanlarda tıbba giren bir kelime. Aslında eski adıyla interstisyel sistit. Yaygın olarak bilinen sistit ile mesane ağrısı sendromu arasında nasıl bir fark vardır? Ne tür bir hastalıktır?
“Sistit ile çok kolay karıştırılabilen bir hastalıktır. Sistit derken neyi kastediyoruz; akut bakteriyel sistiti kastediyoruz. Yani bir bakteriyel enfeksiyonla ortaya çıkan mesane iltihabı. Buradaki semptomlar, mesane ağrısının semptomlarıyla örtüşebiliyor. Ancak bunların sebepleri tamamen birbirinden farklı.

Öncelikle mesane ağrısı sendromunda şikayetler kronik bir sürece yayılıyor ve antibiyotiklere kesinlikle cevap vermiyorlar. Yani ayırıcı tanıda kullanabildiğimiz yöntemlerden biri bu.

Ne yazık ki bu hastaların çoğu, uzun süre sanki akut bakteriyel sistitmiş gibi tedavi ediliyorlar ve tanıda zaman kaybediyorlar. Aslında bunun bakteriyel enfeksiyon ile hiç alakası yok. Belki tartışacağız şimdi. Mikropsuz olan bir mesane duvarı iltihabından bahsediyoruz.”

. Akut sistit ile çok karıştığı için ne tür belirtilerle hastalık ilk olarak ortaya çıkıyor? Mesane ağrısı sendromu daha ilerledikçe ve doğru tedaviyi almadıkça hastalar herhalde başka belirtiler de ekleniyor?
“Mesane ağrısı sendromu aslında çok sık görülen bir durum değil. Bu yönüyle şanslıyız çünkü ciddi bir rahatsızlık. Kadınlarda yüzde 5 ile yüzde 6 arasında görüldüğünü tahmin ediyoruz.

Şikayetler geniş bir yelpazede seyrediyor. Çok hafif şikayetlerden ağıra doğru değişiyor. Erkeklerde de görülebiliyor. Erkeklerde de aşağı yukarı yüzde 2-3 oranında rastlanıyor.

Temel semptomu mesane ağrısı. Hasta mesane ağrısını orta alt kadranda yani hemen kasık kemiğinin üzerinde, mesanenin dolumu ile birlikte hissediyor. Yani mesane idrarla doldukça hastanın ağrısı artıyor. Tuvalete gittiği zaman mesanesini boşalttığı zaman bir miktar azalıyor ama hiçbir zaman kaybolmuyor. Mesane ağrısının sendromunun temel semptomu bu.

Bir de bu ağrıya eşlik eden diğer semptomlar var. Örneğin sık idrara gitmek, ani sıkışma hissi ve hatta tuvalete yetişemeyerek idrar kaçırma eşlik edebiliyor. Gece uykudan ağrıyla uyandıran yine idrara gitme istekleri oluyor. Bu benzer semptomlar akut sistitte de oluyor ve aşırı aktif mesane dediğimiz apayrı bir sendromda da oluyor. Tamamen farklı bir durum ama onda ağrı yok. Dolayısıyla bu iki hastalıkla çok karışıyor. Bir tanesi aşırı aktif mesane sendromu, diğeri de akut bakteriyel sistit. Burada dediğim gibi asıl temel semptom ağrı oluyor ve bakteriyel bir enfeksiyon olmadığı için antibiyotiklere cevap vermiyor.”

. Mesane ağrısı sendromundaki ağrı ne tür bir ağrı? Dayanılmaz derecede mi, bölgede rahatsızlık hissi mi ya da kişiye göre değişebilen bir ağrı mı?
“Kişiden kişiye değişiyor. Ancak hastalığın şiddetli formlarında artık bu ağrı dayanılmaz bir hal alıyor. Öyle ki bu ağrı nedeniyle intiharı dahi düşünen hastalarımız oluyor. Artık tabi bu hastalığın son evresi oluyor.

Bu ağrıya eşlik eden başka patolojik bulgular da var. Bunlardan bir tanesi mesane kapasitesinde şiddetli azalma. Ortalama erişkinde 400 mililitre mesane kapasitesini normal kabul ediyoruz. Bu hastalarda mesane kapasitesi 250 mililitrenin altında oluyor. Histopatolojik olarak mesane duvarında kalınlaşma ve aynı zamanda mikroskop altında incelediğinizde sebebin anlayamadığınız bir iltihabi infiltrasyon gözleniyor. Bu iltihap bir otoimmün hastalığa bağlı değil ya da bir bakteriyel enfeksiyona bağlı değil.”

. Daha çok kimlerde görülür, cinsiyet far eder mi? İlk olarak hangi yaşlarda görülür, Daha önce sistit geçirenlerde risk daha m fazla? Hangi kişiler bu risk grubuna giriyor?
“Hastalığın neden olduğunu bilmediğimizi belirttim ama bazı risk faktörlerini biliyoruz. Yani bu hastalığı kolaylaştıran faktörleri biliyoruz. Yaşı sordunuz. Bu genç-orta yaş hastalığı. Kadınlarda da erkeklere oranla 5 kat daha fazla gözüküyor. Yani kadınlarda çok daha fazla görüyoruz.

Hastalığı tetikleyen faktörler arasında daha önce o bölgede geçirilmiş cerrahi operasyonlar da bulunuyor. Örneğin; sezaryen veya rahim ameliyatı. Buna ek olarak hastanın yedikleri, yaşam tarzı rol oynuyor. Sigara, aşırı kahve ve çay tüketimi risk faktörü. Yaşam tarzı derken de stresin burada etkili olduğunu söylemek lazım. Psikosomatik yönü de olduğunu düşündüğümüz bir hastalık. Temel risk faktörleri bunlar.”

. Ayırıcı tanıda nasıl doğru teşhise varıyorsunuz? Hasta öyküsü için neler soruyorsunuz?
Bu hastalık alevlenmelerle ve sönmelerle seyreden bir hastalık. Bir yılı düşünürsek aynı mevsimler gibi bazı mevsimlerde alevlenebiliyor, bazı mevsimlerde de bu hastalığın şiddeti azalabiliyor. Özellikle hastaya semptomlarını şiddetlendiren herhangi bir şeyi hissedip hissetmediğini, yakalayıp yakalamadığını soruyoruz. Bu yaşam tarzıyla ilgili bir şey olabilir, yediği içtiği bir şeyle ilgili olabilir. Buna ek olarak elbette fizik muayene çok önemli. Ağrının yerinin tam olarak belirlenmesi çok önemli. Pelvik ağrı sendromu dediğimiz, yani pelvis bölgesinde mesane dışında ağrı kaynaklarıyla çok karışabilen bir hastalık.

Bu hastalık cinsel işlev bozukluğuna yol açabiliyor. Bütün bunları çok iyi irdelemek lazım ama tanıda en önemli tetkikimiz sistoskopi. Yani mesanenin içine genel anestezi altında ürologlara özgü endoskopla girip bakmak. Burada ayırıcı tanıda aşırı aktif mesane sistitlerden bahsettik ama aslında daha önemli bir şey söylememiz lazım, mesane kanseri. Çünkü mesane kanseri de bazı olgularda mesane ağrısıyla görülebilir. Dolayısıyla aslında ilk ayırt ettiğimiz şey mesane kanseri olmalı.”

Prof. Dr. Tufan Tarcan

 

. Mesane ağrısı hisseden bir kişinin, “üşüttüm ondan dolayı oluyor” demeden bir hekime üroloji uzmanına başvurması gerekiyor. Söz sistoskopiden açılmışken üroloji uzmanlarının yaptığı bir tanı yöntemi dediniz. Bu yöntemde anestezi var mıdır? Nasıldır? Hastalar herhangi bir ağrı sızı hissederler mi? Öncesinde bir hazırlık gerektirir mi?
“Aslında sistoskopi diğer endoskopiler gibi örneğin, gastroskopi, kolonoskopi gibi minimal invaziv diyeceğimiz, vücuda herhangi bir kesi oluşturmadan yaptığımız bir yöntem. Ancak diğerlerinden farklı steril ortama ihtiyacınız var, dolayısıyla ameliyathanede yapılmalı. Ağrılı bir işlem. O yüzden özellikle ağrılı mesanesi olan hastalarda bu mutlaka genel anestezi altında yapılmalı. Flexibıl sisteskopi dediğimiz yöntemle, bazı diğer endikasyonlarda lokal anestezi ile yapabiliyoruz ama bu hasta grubunda mutlaka genel anestezi altında yapılmalı. Çünkü hasta zaten ağrılı bir mesaneye sahip. Bu hastalarda sistoskopi kolay kolay lokal anestezi altında tolere edilemez.’

. Sisteskopide aynı zamanda içeriden bir parça almanız da mümkün olabiliyor mu?
“Evet amaçlardan bir tanesi de o. Bu parçayı almanın önemi de şurada. Başta kanser olmak üzere başka patolojileri ekarte ediyoruz. Bir de idrar yolları tüberkülozuyla da karışabilir. Yine bunu da biyopsiyle ekarte ediyoruz.”

. Sistoskopi ve mesane biyopsisi yapıldı. Hastanın ayrıntılı öyküsü alındı. Tüm bunlar size mesane ağrısı sendromu tanısı koymaya yetiyor mu? Yoksa arada kaldığınız vakalarda istediğiniz başka tetkiklerde oluyor mu?
“Çoğu olguda yetiyor. Eğer arada kalırsak o zaman ürodinamik çalışmalara da başvuruyoruz. Elbette bununla birlikte hastaların böbreklerini ve mesanesini radyolojik görüntülemesini mutlaka yapıyoruz ama bu aşama da artık tedaviye başlama safhasına gelmiş oluyoruz.”

. Mesane ağrısı sendromunda hastaya ne tür tedaviler uygulayabiliyorsunuz? Ameliyat gereken vakalar olabiliyor mu? Burada tedavi kriterleriniz neye göre değişiyor?
“Tedavi kriterlerimizi hastalığın şiddetine göre ayarlıyoruz ama tedavinin ilk basamağı hiçbir hastada değişmiyor. O da hastanın bu nadir görülen kronik hastalık hakkında doğru bilgiye sahip olması. Dolayısıyla hastanın bilgilendirilmesi ilk basamak. Hastalara bu hastalığın kolay, çabuk bir tedavisi olmadığını çok iyi anlatmak lazım. Hasta yakınlarına da anlatmak lazım. Böyle bir hastalık çok sık görülmediği için çoğu zaman hasta yakınları hastaya inanmıyorlar. İlaçla kolay kolay tedavi edilemiyor olmasını, ‘acaba hasta bunu abartıyor mu? kendine sekonder kazanç elde etmek için mi bu şikayetleri abartıyor’ bakışlarını hasta yakınlarında yakalıyoruz. İlk yaptığımız şey, bunun doğru olmadığını hastanın gerçekten bu ağrıyı hissettiğini, herhangi bir şeyi abartmadığını anlatıyoruz. Ondan sonra da hastalığın şiddetine göre de tedavilerimiz var.

Tedavilerimizi üçe ayırabiliriz. Birinci grup, ağızdan alınan ilaçlar. İkinci grup, mesane içine uygulanan ilaçlar. Diğeri de cerrahi tedavi. Ağızdan alınan ilaçlar çok fazla. Hasta ile uyum burada çok önemli. Çoğu zaman moleküllerin yan etkilerinden de faydalanıyoruz ama ne yaparsak yapalım en iyi ilacın yüzde 70’ten fazla objektif yanıtı olmadığını bilmemiz lazım. Dolayısıyla çoğu hastada birçok tedaviyi deniyoruz. Deneme yanılma yöntemini uyguluyoruz. Hastayla işbirliği ve uyum burada çok önemli.’

. Mesane içi enjeksiyonlar dediniz. Yine burada ilaçları enjeksiyon şeklinde mi veriyorsunuz? Cerrahide ne tür ameliyat yöntemleri var? Hatta botoks da bunun içine giriyor herhalde?
“Botoks bunun içine giriyor. Açıkçası cerrahiye kadar uzun zaman geçiyor. Hastalığı başında yakaladıysak kolay kolay cerrahiye gitmiyoruz. Aslında elimizde çok silah var ama hangi silahın hangi hastada daha iyi çalışacağını bilmiyoruz.

Mesane içi tedavilerimizde deneyecek çok ajanımız var elimizde, cerrahiye geldiğimiz zaman da botoks bunlardan bir tanesi. Ancak hasta seçimi çok önemli. Ek olarak da mesanenin büyütülmesi ameliyatları ve artık son nokta mesane duvarı idrarı hiç depolayamayacak kadar kalınlaşmış ve mesane küçülmüşse -ki buna kontrakte mesane diyoruz- artık mesanenin tamamıyla vücuttan uzaklaştırılması ve idrarın batın ön duvarına bağırsak kanalı vasıtasıyla açılması ameliyatını yapıyoruz.”

. Bu ameliyatı yaptığınızda ileri vakalarda uyguluyorsunuz. Ağrı da geçiyor mu?
“Total sistektomi uyguladığımız olgularda çoğunlukla geçiyor. Mesane büyütme ameliyatı yaptığımız, aslında mesanenin tabanını koruyup bir kısmını çıkarttığımız olgularda bazen altta kalan o minicik mesane dokusu bile bazı hastalarda ağrının az da olsa devam etmesine yol açıyor ama eskiye göre büyük başarı sağlıyoruz.”

. Yaşam şekli de önemli tedavide. Hastaya neler öneriyorsunuz? Örneğin; aşırı çay kahve gibi ürünler daha da arttırır mı bu sorunu? Nasıl yaşamaları gerekiyor hastaların? Sigara bir risk faktörüyse sigarayı da bırakmaları mı gerekiyor?
“Kesinlikle sigarayı bırakmaları, sağlıklı yaşam sürmeleri çok iyi bilinen metabolik risk faktörlerinden uzak durmaları, özellikle açık havada düzenli spor yapmaları, kendilerinde stres yaratacak, üzüntü yaratacak nedenlerden uzaklaşmalarını öneriyoruz.

Diyete gelince, mesaneyi direkt uyardığını bildiğimiz, çay, kahve, taze sıkılmış meyve -örneğin greyfurt, portakal, limon- sularından uzak durmasını istiyoruz. Kızartmalardan, acı ekşi baharatlardan ve fermente yiyecek ve içeceklerden uzak durmasını söylüyoruz.

Bir hayli kuvvetli bir diyetimiz var ama şunu söyleyeyim her hastada her diyet çalışacak diye bir şey yok. Deneme yanılma yöntemiyle hastalarımız onu çok iyi biliyorlar. Örneğin; bir hastamız diyor ki ‘hocam ben domates yediğimde bana dokunuyor, bunu fark ettim’. Zaman dilimi çok önemli. Tedavide ilk basamak olmazsa olmaz bu organizasyon.”

. Ürologların da uzmanlaştığı belirli alanlar oluyor değil mi? Örneğin; idrar kaçırmayı kadınlarda çocuklarda sizinle çok sık konuşuyoruz.
“Elbette dediğiniz gibi. Aslında bütün branşlarda var bu alt uzmanlaşma. Çünkü bilgi o kadar arttı, o kadar birikiyor ve derinleşiyor ki, artık bizim klasik branşlarımızda bu bilgiye tamamen sahip olmamıza açıkçası yetmiyor.”

. Sizin üroloji içindeki branşınız nedir?
“Fonksiyonel üroloji ya da işlevsel üroloji dediğimiz bir bölüm. Yani alt üriner sistem işlev bozukluklarıyla ilgilenen bölüm.”


İçeriği Paylaşın