Mide Kanserinin Belirtileri Ve Tedavisi

Mide Kanserinin Belirtileri Ve Tedavisi

Mide Kanserinin Belirtileri Ve Tedavisi

Bizi Takip Et


Dışkı tahlilleri ile ortaya çıkacak olan gizli kanama erken bulgulardan biridir, ancak bu kanama halsizlik yapacak boyuta gelmedikçe fark etmek zordur. Kilo kaybı, iştahsızlık ve erken doyma bulguları genellikle geç dönem bulgulardır. Karın ağrısı genellikle çok şiddetli değildir ve çoğunlukla ihmal edilir. Bulantı, kusma, ağızdan veya makattan kanama (siyah renk dışkılama-melena) gibi bulgular ortaya çıkabilir.

Midenin yemek borusuna yakın bölgelerindeki tümörlerde gıdaların yutulması sırasında zorluk (Disfaji) görülebilir. Yemeklerden sonra mide bölgesinde rahatsızlık hissi mide kanserinin tek belirtisi olabilir. Bazende özellikle mide kanserinin erken dönemlerinde anti-asit ilaçlar ve yemek yemek ile ortadan kalkan ağrı gözlenebilir. Gastro Cerrahi Grup uzmanları mide kanserini anlattılar.

Mide kanseri için risk faktörleri nelerdir?
1. Helicobacter pylori: H. pylori mide içinde bulunabilen ve ülser, hazımsızlık gibi yakınmalaraneden olabilen bir bakteridir. Bu bakterinin midede varlığı ile mide adenokarsinomu ve lenfoması arsındaki ilişki bilimsel olarak ortaya konulmuştur. Bu bakterinin midede saptandığı her hastada her zaman hastalık oluşturması beklenmez fakat genetik yatkınlık ile beraber sorunları ortaya çıkardığı düşünülür,
2. Cinsiyet: Erkeklerde mide kanseri kadınlara oranda iki katı sıklıkta görülür,
3. Yaş: Erken yaşta mide kanseri görülmesi nadirdir. Mide kanseri 50 yaşından sonra görülme sıklığı artar,
4. Yemek alışkanlıkları: Tütsülenmiş ve tuzlanmış gıdaları çok tüketen, koruyucu olarak nitrat kullanılmış gıdalar ana besin maddesi olan topluluklarda mide kanseri sık görülür. Odun yada kömür ateşinde ızgara yapılarak et tüketilmesi ile mide kanseri arasında ilişki bildirilmiştir. Bunun yanında taze meyve ve sebzelerin çok tüketilmesi mide kanserinde koruyucu etkiye sahiptir,
5. Sigara içilmesi
6. Şişmanlık
7. Pernisyöz anemi:
 Atrofik gastrit ile birliktedir ve B12 vitamini eksikliği görülür. Bu hastalarda mide kanseri riski artmıştır,
8. Ailede mide kanseri öyküsü: Mide kanseri olan hastaların birinci derece yakınlarında gene mide kanseri olma oranı yüksektir. Bunun yanında bazı ailelerde mide kanseri oldukça sık görülür. Bu ailelerden en tanınmış olanı Napolyon Bonaparte’ın ailesidir. Günümüzde şüpheli hastalarda CDH1/E-cadherin geninin mutasyonunun DNA testi ile saptanmasıyla ailevi mide kanseri hastalarına önceden tanı konulabilmektedir. Bu gende olan mutasyon ile birlikte meme kanseri riski de artar. Bu gen mutasyonunun saptandığı hastalarda proflaktik olarak midenin cerrahi olarak çıkarılması önerilir ve meme kanseri için tarama yapılır. Familyal adenomatöz polipozisi (FAP) olan hastalarda mide kanseri oranı artmıştır. Kolon ve Rektum kanserlerinin % 5-10’unu oluşturan Herediter Nonpolipozis Kolorektal Kanseri (HNPCC) olan hastalarda mide kanseri olma olasılığı da yüksektir. Juvenil polipozis sendromu (JPS) olan hastalarda mide kanseri açısından tarama yapılmalıdır,
9. Kan grubu: Kan grubu A olan hastalarda mide kanseri riski yüksektir,
10. Daha önceden mide ameliyatı geçirilmiş olması: Daha önce herhangi bir nedenle midesinden ameliyat olan hastalarda uzun dönem içinde kanser gelişme oranı ortar. Mide ameliyatı geçiren hastalarda yakınmasız olsalar dahi kontrol amaçlı endoskopik tetkik önerilir.

Mide kanserinin tanısı nasıl konulur?

1. Endoskopi: Üst gastrointestinal sistem endoskopisi ve biopsi mide kanseri tanısı için en uygun yöntemdir. Tümörün yeri, büyüklüğü, yayılım derecesi endoskopi ile belirlenebilir.
2. Bilgisayarlı Tomografi: Karın ve pelvisin bilgisayarlı tomografisi ameliyat öncesinde yapılmalıdır. Yemek borusuna yakın bölgedeki (proksimal) tümörlerde toraksında tomografik tetkiki gereklidir.
3. Akciğer grafisi: Mide kanserinin metastazını ortaya koymada etkilidir. Bunun yanında hastanın fonksiyonel durumunu belirlemede kullanılabilir.
4. Baryumlu çift kontraslı üst gastrointestinal sistem grafisi: Tanısal değeri endoskopi kadar yüksek değildir. Ülser kanser ayırımı sorununda biopsi alınamadığı için mutlaka endoskopi gerekli olur.

Mide ülseri kanserleşir mi?
Hem mide ülseri hem de oniki parmak barsağı ülserleri kanserleşmez. Ancak mide ülserleri tanı aşamasında kanser ile karışabilir. Mide ülseri tanısı konulan hastalardan çok sayıda biyopsi alınmalıdır. İlaçlar ile tedavi başladıktan sonra 4-8 hafta içinde ikinci kez endoskopi yapılmalıdır.Ülserin tamamen iyileştiği görüldükten sonra ülser tanısı doğrulanmış olur.

Mide kanserinin tedavisi nasıl yapılır?
Mide kanserinin tedavisinde en önemli silah cerrahi tedavidir. Bunun yanında cerrahi tedavi mide kanserinin diğer uzak organlara yayıldığı ileri evre vakalarda bulantı, kusmaların önlenmesi ve hastanın beslenmesinin sağlanması (Palyasyon) amacı ile de yapılabilir. Mide kanserinin cerrahi tedavisinde iki önemli nokta dikkate alınmalıdır.

1. Mide rezeksiyonunun sınırı,
2. Midenin lenf bezlerinin tamamının cerrahi olarak çıkarılması,

Cerrahi tedavinin ana amacı kanserli alanın tamamını geride hiçbir şekilde tümör bırakmayacak şekilde temizlemektir (R0 rezeksiyon). Mide kanserinde kanserin midedeki yerine göre midenin tamamı çıkarılabilir (Total gastrektomi) veya distal mide kanserlerinde yalnızca yemek borusuna yakın midenin çok küçük bir bölümü bırakılarak midenin büyük bir bölümü çıkarılarak (Subtotal gastrektomi) ameliyat yapılabilir.

İkinci önemli nokta ise tümörlü bölgeden lenf düğümlerine yayılma olabileceği düşünülerek midenin lenfatik drenajının olduğu tüm lenf düğümlerinin çıkarılmasıdır. Mide kanseri cerrahisinde ne kadar lenf düğümünün çıkarılması gerektiği cerrahlar tarafından halen tartışılmaktadır. Dünyada ve ülkemizde yaygın olan yaklaşım mideye yakın (perigastrik) lenf istasyonlarının (1-6) çıkarılarak yapıldığı ameliyattır (D1 disseksiyon).

Özellikle Japon cerrahlarının önerdiği ameliyat türünde ise mideye uzak olan lenf istasyonları (1-12) ve transvers kolon mezosunun ön kısmıyla beraber pankreası örten periton tabakasının çıkarılarak yapılan ameliyat ise D2 disseksiyon adını alır. D2 dissesiyon yapılan mide kanserli hastalarda daha iyi sonuçlar alındığı, mide kanserinin çok sık görüldüğü Japonya da cerrahlar tarafından bir çok kez gösterilmiştir. D2 disseksiyon konvansiyonel olarak yapılan D1 disseksiyondan çok daha teknik bir işlemdir, karaciğere, dalağa giden damarların etrafındaki lenf dokusu çıkarıldığı için daha fazla ameliyat becerisi ister ve ameliyat süresi daha uzundur. D2 disseksiyon sırasında D1 disseksiyonda çıkarılamayan bir çok lenf düğümü çıkarılır. Fazladan çıkarılan bu lenf düğümlerinden herhangi birinde kanserli hücre kalması durumunda hastalığın nüks etmesi kaçınılmaz olur. Bu nedenli mide kanserinin çağdaş cerrahi tedavisinde D2 disseksiyon önerilir.

Kemoterapi ve Radyoterapi

Kemoterapi ve radyoterapi mide kanserinin tedavisinde çok etkili değildir. İleri evre mide tümörü olan hastalarda ameliyat öncesi tümörü küçülterek cerrahi tedaviye elverişli hale getirilmesi olasılığı üzerinde bilimsel araştırmalar yapılmaktadır.

Kaynak: GastroCerrahiGrup web sitesi
(www.gastrocerrahi.com)


İçeriği Paylaşın