Minimal İnvaziv Kalp Cerrahisi

Minimal İnvaziv Kalp Cerrahisi

Minimal İnvaziv Kalp Cerrahisi

Bizi Takip Et


Kalp rahatsızlıkları ülkemizin ve dünyanın en sık görülen hastalıklarından. Cerrahi bu hastalıkların tedavisinde önemli bir yer tutuyor. Kapalı kalp ameliyatları ya da minimal invaziv kalp cerrahisi de bu anlamda önem taşıyor. Kapalı kalp ameliyatları-minimal invaziv kalp cerrahisi nedir? Ne tür uygulamaları kapalı kalp ameliyatları deyimi içinde anlıyoruz? Kapalı ameliyatlar nerede gerçekleşiyor, hangi bölgeden ve nasıl giriliyor? Yoğun bakımda kalma süresini kısaltıyor mu, ne kadar zamanda taburcu olunabiliyor? Açık kalp cerrahisi ile minimal invaziv kalp cerrahisi ya da kapalı kalp cerrahisi farkları nelerdir? Minimal invaziv kalp cerrahisinde yastık tutmaya gerek olmuyor mu? Kişinin bypass ameliyatı olabilmesi için kalp damarındaki darlığın, tıkanıklığın boyutunun önemi var mı? Robotik ameliyatın rolü nedir? Hangi vakalara açık ameliyat, hangi vakalara kapalı ameliyat yapılabilir? Yabancılar neden kalp ameliyatı için Türkiye’yi tercih ediyor?

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ertan Sağbaş merak edilen konuları Sağlığım İçin Herşey’de anlattı.

. Kapalı kalp ameliyatı ya da bir başka deyişle minimal invaziv kalp cerrahisi. En az kesi yapılarak gerçekleştirilen kalp ameliyatları. Nedir bu yöntemler, ne tür uygulamaları bu adlarla sınıflıyoruz?
“Uzun yıllar kalp ameliyatlarında bu tür açık kalp ameliyatlarını en güvenli nasıl yaparız diye araştırılmış. Sonuçta kalp- akciğer makinesi geliştirilmiş ve bu alet sayesinde güvenli bir şekilde kalp ameliyatları yapılabilmiş.

Daha sonrasında şu soru gelmiş: Biz bu ameliyatları en az travmayla nasıl yapabiliriz? Böylece, minimal invaziv kalp cerrahisi gelişmiş. Minimal invaziv cerrahi akımı, genel cerrahi ve kadın doğumla başladı. Ardından kalp cerrahisine yayıldı. İlk başlarda kapak ameliyatlarıyla başladı, daha sonra da koroner bypass ameliyatlarına geldi.

Minimal invaziv cerrahiyi en az, en küçük kesi ile ve en az travmayla yapılan kalp ameliyatları diye tanımlıyoruz. Bunların yanında, kalp-akciğer makinasının kullanılmadığı bir tür ameliyat grubu var ki ‘çalışan kalpte by-pass’ diyoruz. Bu da yine bir minimal invaziv cerrahidir. Bu yöntemde, pompanın, kalp-akciğer makinasının olumsuz etkileri ortadan kaldırılmış olur.

Küçük kesiden kalp ameliyatları dediğimiz zaman; her bir kapağın kendine özgü minimal invaziv yaklaşımı var. Minimal invaziv olarak, aort kapağının, mitral kapağın, kalp deliklerinin ASD, VSD gibi, bunların kendine özgü yaklaşımları var. Yine koroner by-passların kendine özgü yaklaşımları var. Bir de teknolojik gelişmeler durmuyor, biz de takip ediyoruz. Artık robotik cerrahi de girdi işin içerisine. Robotik cerrahi de minimal invaziv cerrahiye böyle bir ivme kazandırdı. Kalp cerrahisinde, robotik cerrahiyle hem kapak ameliyatları hem de koroner by-pass ameliyatları yapmaktayız. Elbette minimal invaziv ameliyat uygulayabileceğimiz hasta grupları biraz farklı oluyor, her hastada olmuyor.”

“MİNİMAL İNVAZİV-KAPALI AMELİYATTA KEMİK KESİLMİYOR”

. Eski yöntemde göğüs tamamen açılıyordu. Minimal invaziv kalp cerrahisinde, kapalı ameliyatlarda operasyonu nereden gerçekleştiriyorsunuz?
“Belirttiğim gibi, her kapağın ve her koroner by-pass ameliyatının kendine özgü yaklaşım alanları var. Açık cerrahide göğüs kemiği kesiliyor boydan boya. Elbette bunun bir travması, hem de epey büyük bir travması var. Hastaların günlük hayata dönmesi zaman alır.

Minimal invaziv dediğiniz zaman bu kemik kesilmiyor. Kaburgaların arasından yapıyoruz. Örneğin; koroner by-pass da sol taraftan kaburga arasından yaklaşıyoruz. Mitral kapak ameliyatlarında sağ taraftaki kaburgaların arasından yapıyoruz. Örneğin; mitral kapak, en çok yaptığımız kapak ameliyatlarındandır. Sol taraftaki, sol kulakçıkla sol karıncık arasındaki kapakçıktır. Romatizmal tutulumun en çok olduğu kapaktır. Mesela bunun yaklaşımı, sağ göğüs altı insizyonu dediğimiz, 5 santimetrelik insizyonla videotorokoskopik olarak yapıyoruz. Kemiği kesmediğimiz için de travma az. Hastaların ayağa kalkmaları, günlük yaşantılarına dönmeleri daha kolay oluyor. Kozmetik yönden de özellikle bayanlarda çok tatminkar sonuçlar elde ediyoruz. Hastalar açısında da bir moral kaynağı. Hastalar, ‘ben minimal invaziv cerrahiye gireceğim’ diye daha yüksek moralli oluyor.”

“KAPALI AMELİYAT OLAN HASTA 4 GÜNDE TABURCU OLABİLİR”

. Minimal invaziv-kapalı kalp cerrahisi ile açık kalp cerrahisi yoğun bakımda kalma, taburcu olma, işe dönme süreleri açısından nasıl bir fark sağlıyor?
“Öncelikle, normal cerrahide artık eskisi gibi iki-üç günlük yoğun bakım süreleri görmüyoruz. Minimal invaziv cerrahi yaptığımız hasta, bir günde yoğun bakımdan çıkıyor. Hastanede kalış süresi ise normale göre 2 gün daha kısa, yaklaşık 4 günde taburcu ediyoruz. Normal ameliyatları 6 günde taburcu ediyorsak, minimal invaziv cerrahi yaptığımız hastayı 4 günde taburcu ediyoruz.

Burada asıl etkiyi günlük yaşantıya dönme, hasta ve hasta konforunda görüyoruz. Minimal invaziv cerrahide bariz üstünlük sağlıyor. Bunun çalışmasını kendimiz de yaptık: Hastaların hayat kalitelerini, memnuniyet oranlarını, ağrı oranlarını karşılaştırdık ve çıkan sonuçlar inanılmaz. Dünyadaki diğer çalışmalarla da paralellik gösteriyor. Bir kere günlük yaşantıya daha kısa sürede dönüyorlar. Hastalık psikolojisinden uzaklaşma da daha erken oluyor ve hasta konforu tabi üst düzeyde.”

. Kendimiz ya da yakınlarımız ameliyat olduğunda görürüz, açık kalp ameliyatı olanlar yastık tutarak yürürler. Minimal invaziv kalp cerrahisinde yastık tutmaya gerek olmuyor mu?
“Olmuyor. O yastık tutulan hastalar sternotomi yapılmış, göğüs kemiği kesilmiş hastalar. Onlar o yastığı niye tutuyorlar? Biz o göğüs kemiğini çelik tellerle stabilleştiriyoruz, birbirine yaklaştırıyoruz. Çok kuvvetli öksürüklerde özellikle KOAH’lı hastalarda öksürdükleri zaman kemik ayrılıyor ve teller kesebiliyor. Onun için öyle tutuyorlar. Tabi minimal invaziv cerrahide bu kemiği kesmiyorsunuz ve dolayısıyla böyle bir risk yok ortada. En büyük  kolaylıklardan biri de kemik kesildiği zaman hastalar bir hafta-10 gün kadar sırt üstü yatmak zorunda kalıyordu. Eskiden daha da uzun, 2-3 haftayı buluyordu.  Minimal invaziv cerrahi olmuş hasta, birinci günden itibaren tam sağ, tam sol dönüp yatabiliyor.”

. Ameliyat sonrasında rahat uyuyabilmek açısından birçok hasta için bu çok önemli bir şey…
“Çok önemli. Şöyle ki; sırt üstü uyuyan insan oranı azdır zaten. İnsanlar mutlaka ya sağına yatarlar ya soluna yatarlar. Çok zorluk çekiyorlardı ancak şimdi minimal invaziv cerrahide ortadan kalkıyor.”

Prof. Dr. Ertan Sağbaş

“HİBRİT YAKLAŞIMLA AÇIK AMELİYAT YAPMADAN ÇÖZÜM SAĞLANIYOR”

. Kapalı kalp cerrahisinin, açık kalp cerrahisine göre çok büyük avantajları var ama her vakaya da bunları uygulayamıyorsunuz. By-pass’ı sormak istiyorum size. Kapalı bir  ameliyat tekniğiyle kişinin bypass ameliyatı olabilmesi için -bu robotik ameliyatlar da olabilir- unsurlar nelerdir, kalp damarındaki tıkanmanın, darlığın sayısı önemli midir, yeri önemli midir? Hangi vakalara açık ameliyat yapmak zorunda kalırsınız?
“Kapalı damar sayısı ve hastalıklı damarların yerleri önemlidir, hatta en önemli faktörlerdir. Dediğiniz gibi koroner by-pass cerrahisini ‘Da Vinci robot sistemi’yle yapıyoruz. Türkiye’de ilk başladığından bu yana, 2004 yılından beri bu robotik ameliyatları yapıyoruz. Yaklaşım yerimiz sol taraf, bir veya iki damar hastası olan hasta grubuna bu ameliyatı yapabiliyoruz.

Koroner damar beslenmesinde üç tane damar sistemi var. Biri ön yüzde, biri arkada, biri sağdadır. Herkeste böyledir, üç tane ana damar vardır. Bunlardan ön yüzdeki en önemli damardır, LAD denir. LAD’nin darlıklarında ve tıkanıklıklarında robotik cerrahi yaparız. Arkaya giden ve sağa giden damara maalesef robotla ulaşamıyoruz.

Buna karşılık, hibrit yaklaşım diye yeni bir yaklaşım var: Hastaya biz robotla by-pass ameliyatını yapıyoruz, arkadaki damara robotla ulaşamıyoruz ama kardiyologlar da oraya stent koyuyorlar. Yani kardiyoloji ve kalp damar cerrahisi ortak yaklaşımına hibrit diyoruz.

Hastayı minimal invaziv ameliyatla ve bir stentle bu hastalıktan kurtarmış oluyoruz. Yine göğüs kafesi açılmıyor. Bu da böyle geliştirdiğimiz bir metot. Dünyada da epey yaygın kullanılıyor.”

. Kalp kapağından hasta olanlara gelirsek, kalp kapak hastalıklarının hangilerine robotla ya da kapalı kalp ameliyatıyla çözüm bulabiliyorsunuz?
“En çok rahatsızlığı olan kapaklar mitral ve aort kapak. Her ikisinin de minimal invaziv cerrahi yaklaşımı var. Biz özellikle mitral kapağı daha çok yapıyoruz. Mitral kapakta sağ göğüs altı, küçük insizyonla, yani kesiyle, 5 cm kesi ile robotik veya videotorokoskopik ameliyat yapıyoruz.

Robotik olanda Da Vinci sistemini kullanıyoruz. Bu yolla hem tamirini hem kapak değişimini yapabiliyoruz. Yine videotorokoskopik olarak da kapak tamir veya değişimi yapabiliyoruz.

Kapak tamiriyle ilgili bir parantez açmak istiyorum. İnsanın kendi kapağı her zaman takılacak olan mekanik kapak olsun, biyolojik kapak olsun ondan daha iyidir. Onun için kapak tamiri hasta açısından çok önemlidir. Kapağı değiştirdiğiniz zaman ömür boyu kan sulandırıcı kullanıyorsunuz. Yaş arttıkça da kan sulandırıcı ilacı kullanmak çok zor oluyor. Ancak, kapağı tamir ettiğiniz zaman kan sulandırıcı ilaç kullanmıyor. Ameliyatta, değişim kolay, tamir zordur. Biz de ekip olarak bu konuda epey bir gelişim gösterdik ve şu an mitral kapağın kompleks patolojilerinde, hastalıklarında bile tamir yapabiliyoruz. Hem darlık olsun hem yetmezlik olsun rahatlıkla minimal invaziv yapıyoruz.

Aort kapağa gelince; aort kapakta da teknolojik gelişmeler var. Aort kapakta kasıktan girilerek kapaklar konuluyordu. Şimdi cerrahi olarak koyduğumuz, yeni dikişsiz kapaklar çıktı. Doğrudan geliyorsunuz o bölgedeki hastalıklı kapağı çıkartıyorsunuz; dikişsiz kapağı koyup çıkıyorsunuz. Örneğin bu gelişme, aort kapakta minimal invaziv cerrahiye çok büyük kolaylık sağladı. Aort kapakta üst göğüs kesisi ile yine 5 cm’den giriyoruz ve o dikişsiz kapağı değiştirip çıkıyoruz. Hastanın kalp-akciğer makinesinde kaldığı süre kısa oluyor. Kısa olunca tabi hastalar daha çabuk ayağa kalkıyorlar.”

. Kalp cerrahisi Türkiye’nin en avantajlı ve iddialı olduğu alanlardan biri. Kısa süre öncesine kadar kalp ameliyatı için yurt dışına gidilirdi, şimdi pek çok kişi Türkiye’ye geliyor. Özellikle hangi ülkelerden yabancı hastalar geliyor? Neden Türkiye’de kalp ameliyatları tercih ediliyor?
Türkiye, son 10 yıl içerisinde sağlıkta inanılmaz atılım yaptı, büyük yatırımlar yapıldı. Avrupa’daki, Amerika’daki birçok ülkeden daha az maliyetli sağlık hizmeti sunuluyor. Hastalar da bunu farkındalar. Önemli unsurlardan biri eskisi gibi uzun zaman alan sıra yok. Özel hastaneler çok kaliteli hizmetler yapıyor ve yurtdışı hasta potansiyelimiz inanılmaz arttı. Bize Balkanlardan, Avrupa’dan, Türki Cumhuriyetlerden, özellikle Ortadoğu’dan çok hastalarımız geliyor ve ameliyatlarını yapıyoruz. İngiltere’den gelen hastalarımız var. İngiltere’de, Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk hastalarımız var. Mesela; İngiltere’de benim bir hastam anjiyoyu zor yaptırmış, ameliyat için 6 ay sonrasına gün vermişler. Geldi, biz hemen ameliyatını yaptık, iyileştirdik, iki hafta içerisinde de Londra’ya gönderdik. Amerika’dan dahi ameliyat ettiğimiz hastalarımız var.”

. Yurt dışında bekleme süreleri çok uzun değil mi?
“Evet, yurtdışında bekleme süresi çok. Türkiye’de rahatlıkla bu ameliyatları yapıyoruz ve hastalarımız da çok memnun kalıyorlar.”


İçeriği Paylaşın