Nöroendokrin Tümörler (NET) Nedir?

Nöroendokrin Tümörler (NET) Nedir?

Nöroendokrin Tümörler (NET) Nedir?

Bizi Takip Et


Nöroendokrin Tümör (NET) ile mücadele eden Dünya NET Örgütü, 2010 yılında 10 Kasım Günü’nü Dünya Nöroendokrin Kanserleri Farkındalık Günü olarak ilan etti. Bu yıl ikinci kez etkinlikler düzenlenerek Nöroendokrin Tümörlere dikkat çekiliyor.

Nöroendokrin tümörler (NET'ler) genellikle yavaş üreyen bir kanser türü ve tedavi edilmezlerse ciddi sonuçlara neden olabiliyorlar.

Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı ve Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Şuayib Yalçın, NET’leri çok değişik şekillerde ortaya çıkan sinsi bir hastalık grubu olarak tanımlıyor ve bilgi veriyor.

Nöroendokrin tümörler (NET’ler) genellikle gastrointestinal sistemde ve akciğerlerde bulunan ve yavaş büyüyen tümörlerdir. Bunların çoğu diğer kanserlere kıyasla çok yavaş büyüdüğünden, genellikle ölçülebilir boyuta gelmeleri ya da belirtilere neden olmaları yıllar sürer. NET’lerin çoğu çok yavaş seyirli kanserdir. Ancak bazıları çok daha hızlı büyüme potansiyeline sahiptir.

TANI UZUN ZAMAN ALABİLİYOR

Nöroendokrin kanserleri olan hastaların birçoğunda klinik belirtiler uzun süre ortaya çıkmamaktadır. Belirtiler ortaya çıktığında ise hastanın dikkatini çekmeyebilir veya başka hastalıklarla karışabilmektedir. Birçok kez NET’ler başka bir hastalık nedeniyle yapılan tetkikler sırasında tanı almaktadır. Hastalık başlangıcından tanı konulana kadar geçen süre 5-7 yılı bulabilmektedir.

ERKEN TANI İLE CERRAHİ MÜMKÜN

Nöroendokrin Tümörü olan hastalar için ideal tedavi, tümör yayılmadan veya köken aldığı organ duvarını aşmadan önce cerrahi müdahaledir.  Mümkün olduğunda, tümörün boyuna ve yerine göre, cerrahi müdahale ideal tedavi ve kesin iyileşme potansiyeli sunmaktadır.  Erken tanı, tümörlerin büyüyüp başka organlara yayıldığı hallere kıyasla hastaya daha fazla tedavi seçeneği sunmaktadır.

Hastalığın tanısı konduğunda, hastalar NET’ler konusunda uzman hekimlerden görüş alabilir ve ayrıca tedavilerinin ve izlemlerinin planlanması için bulundukları yerde onkologlarla, gastroenterologlarla, endokrinolog, genel cerrahi, radyoloji, nükleer tıp ve patoloji uzmanları ile birlikte hareket edebilirler.  Başarılı tedavi ve yüksek yaşam kalitesi için erken tanı en önemli faktördür.

NÖROENDOKRİN TÜMÖRLER (NET’LER) HAKKINDAKİ GERÇEKLER

1.    Nöroendokrin tümörler (NET’ler) genellikle gastrointestinal sistemde ve akciğerlerde bulunan ve yavaş büyüyen tümörlerdir. Bunların çoğu diğer kanserlere kıyasla çok yavaş büyüdüğünden, genellikle ölçülebilir boyuta gelmeleri ya da belirtilere neden olmaları yıllar sürer. NET’lerin çoğu çok yavaş seyirli kanserdir. Ancak bazıları çok daha hızlı büyüme potansiyeline sahiptir.
2.    NETler birçok kez başlangıçta hasta ve hekim tarafından fark edilememekte ve başka hastalıklarla karışabilmektedir.
3.    Belirtilerin ilk ortaya çıkışından tanı konmasına kadar çok uzun süre geçebilmektedir.
4.    Nöroendokrin tümörler arasında karsinoid tümörler, insülinoma, gastrinoma, VIPoma, glukagonoma ve somatostatinoma gibi salgıladıkları maddelere bağlı belirti verebilen veya nonfonksiyone diye isimlendirilen belirti üreten madde salgılamayan tümörler yer almaktadır.
5.    NET'ler yavaş büyüyen tümörlerdir ve vücudun diğer kısımlarına yayılmayabilirler. Kötü huylu olan NET’ler sıklıkla karaciğer, akciğer veya kemik veya batın içi lenf nodları, karın boşluğu ve karın zarına metastaz yapabilmektedir.
6.    NET’lerin ve karsinoid sendromun en yaygın semptomları karın ağrısı, sıcak basması, diyare, hırıltı, kronik öksürük, nüks eden akciğer enfeksiyonları, gaz, kalp çarpıntısı, deri döküntüsü, mide yanması ve kilo değişiklikleridir.
7.    Karsinoid sendrom, gastrointestinal nöroendokrin tümörlerden aşırı hormon salımı ile ilişkilendirilmektedir. Genellikle tümör karaciğere veya diğer bölgelere yayıldığında görülür.  Karsinoid kanser hastalarının yüzde 20’sinde karsinoid sendrom görülür.
8.    Nöroendokrin kanserlerin tanısı ve izlenmesi için nükleer tıbbi görüntüleme ve biyokimyasal testler (kan, idrar, doku) kullanılmaktadır. Hastalığın tanı ve takibinde yararlı olabilecek başlıca testler şunlardır:  kromogranin A (CgA), idrar 5-hidroksi indol asetik asit (5-HIAA), somatostatin reseptör görüntülemesi, bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme ve ultrason.


İçeriği Paylaşın