Kanserden Korunma Yolları

Kanserden Korunma Yolları

Kanserden Korunma Yolları

Bizi Takip Et


Medicana International Ankara Hastanesi İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji uzmanı Doç. Dr. İbrahim Tek, Atv Avrupa ekranlarında yayımlanmakta olan “Esra Kazancıbaşı İle Sağlığım İçin Herşey”  programına katıldı.

Türkiye’de kadınlar ve erkekler arasında en yaygın kanserler hangileridir? Kanserlerin ortak bir belirtisi var mıdır? Hangi kanser türlerinde kalıtım etkilidir? Ailesinde kanser öyküsü olan bir kişinin yaptırması gereken tarama testleri nelerdir? Aşırı şeker tüketilmesi kanser riskini artıran bir durum mudur? Tuzlu gıdalar, sindirim sistemi kanserleri riskini artırır mı? Diyabetlilerde kanser riski yüksek midir? Enfeksiyonlar kansere neden olur mu?Kanser ilaçlarıyla ilgili son gelişmeler nelerdir?

Doç. Dr. İbrahim Tek, Esra Kazancıbaşı’nın sorularını yanıtladı.

.  Türkiye’de kadınlar ve erkekler arasında en yaygın kanserler hangileridir?

“ Kanser sıklığı ve tipleri ülkelere göre çok değişiyor. Ülkemizde erkeklerde en sık görülen kanser tipi akciğer kanseri, prostat kanseri, mesane kanseri, kolorektal kanserlerdir. Kadınlarda ise meme kanseri, akciğer kanser, jinekolojik kanserler ve kolorektal kanserler diye sıralanıyor. ”

. Kanserlerin ortak bir belirtisi var mıdır?

“ Kanser aslında ileri yaş hastalığı, genelde kanserlere baktığımız zaman çoğu 50 yaşın üzerinde görülüyor. Genç yaşta görülen kanser tipleri de var. Burada belirtiler iki gruba ayrılabilir. Bir, genel belirtiler; bir de hastalığa özgü belirtiler. Mesela açıklanamayan kilo kaybı, iştahsızlık, halsizlik, ateş, yaygın vücut ağrısı yeni başlayan karın ağrıları gibi şikâyetler bir kanser belirtisi olabilir. Çünkü kanserin spesifik özel bir bulgusu yok yani mide ağrısı gastritte de aynıdır kanserde de hemen hemen aynıdır. Bu ağrı devamlıysa beraberinde kilo kaybı yaratıyorsa ve giderek hastaya ciddi bir sorun yaratıyorsa ve özellikle iki haftadan fazla süren şikayetlerde mutlaka bireyin doktora gitmesini öneriyoruz.

Kanserin bir de organa bağlı olan bulguları var. Örneğin meme meme de ya da koltuk altında ele gelen bir kitle, meme başında kanlı akıntı, memenin cildinde bir görünüm değişmesi portakal kabuğu görünümünde olması.

Lösemiler için yüksek ateş, kan tablosunda çok ciddi miktarda beyaz küre sayısının yüksek olması, trombosit dediğimiz kanamayı sağlayan hücrelerin düşük olması, kansızlık gibi belirtiler olabilir.

Kalın bağırsak kanseri için makattan gelen bir kanama bulgu olabilir.

Kansere ait tipik bir bulgu yoktur yani bu bulgular normal baş ağrısı bulgusu da olabilir, bir beyin tümörü bulgusu da olabilir. Bir haftadan fazla süren şikâyetiniz varsa mutlaka doktora gitmek gerekli.  Genelde hastalar bize ikinci ya da üçüncü aşamada geliyorlar, onun için belli hastalıklarda erken check up yaptırılmalı.

Örneğin meme kanseri için 40’lı yaşlardan itibaren mamografi yaptırmak önemli. Rahim ağzı kanseri için 20 yaşlardan itibaren yılda bir kere vajina sürüntü örneği yaptırmak önemli. Kalın bağırsak kanseri için 45 yaşından sonra kolonoskopi yaptırmak önemli. Bunun dışında zaten hiçbir kanseri erken yakalamak gibi bir şansımız yok ama ideal kilomuzda kalarak, beslenmemize dikkat ederek bir takım kötü alışkanlıklardan korunarak kanseri önleyebiliriz.”

“KANSERDE GENETİK RİSK FAKTÖRÜ YÜZDE 10’LAR”

. Hangi kanser türlerinde kalıtım etkilidir?

“ Kanser aslında komplike bir olay vücudumuzda hem kanser yapan hem de kanseri baskılayan genlere sahibiz. Bunların bir tanesini annemizden, bir tanesini babamızdan alıyoruz. Bunlar eğer düzgün çalışıyorsa kanserden korunuyoruz.

Yaşam süresi boyunca tabi ki yaşlanıyoruz. Yaşlanınca vücudumuzdaki hücreler de yaşlanıyor. Bunlar belli dönemlerde bir takım ajanlara maruz kalıyorlar eğer ajanları vücudumuzdaki hücreler düzeltebiliyorsa kanser olmuyoruz ama düzeltilmediğinde bu hücre farklı bir karakter kazanıyor ve bu da kansere yol açıyor.

Kanserde genetik yatkınlık çok yüksek oranda değildir; yüzde 10 gibi bir ihtimal vardır. Güncel hayatta gördüğümüz ailevi kanserler; meme, over, kolorektal ve prostat kanserleridir. Doktorluğum süresi içerisinde ailevi kanser hastası ne kadar gördün diye soracak olursanız yüzde 1 veya 2’yi geçmiyor.”

. Ailesinde kanser öyküsü olan bir kişinin yaptırması gereken tarama testleri nelerdir?

“ Eğer  2’den fazla aile bireyinde kanser öyküsü varsa bu birinci derece yakını yani annesi, teyzesi, kardeşi ise bunların eğer kız çocukları varsa kanda bakılan BRAC1 ve BRAC2 gen mutasyon testini öneriyoruz. Bu mutasyonlar olduğu zaman kişi kansere yüzde 80 ihtimalle yakalanır.

Avrupa’da bu konu tartışılıyor çünkü bu mutasyonları taşıyan insanları hiçbir sağlık sistemi güvence altına almıyor. İkinci bir sorun da bireyin psikolojik olarak kötü etkilenmesi çünkü birey, 'ne zaman kanser olacağım' psikolojisine kapılıyor.

Kadınlarda erken dönemlerde meme ultrason, meme muayenesi, mamografi öneriyoruz.  Ailede 2’den fazla kanser hastası birey varsa bu testlerde pozitif gelirse proaktif dediğimiz önceden bu dokuların boşaltılması işlemini öneriyoruz. Bunu hastaların çoğu kabul etmiyor çünkü ameliyat olmak da kolay bir şey değil. Riskli aile bireylerine  6 ayda bir kontrole gitmesini öneriyoruz.”

“OBEZİTE MEME KANSERİ İÇİN ÇOK BÜYÜK BİR RİSK FAKTÖRÜ”

.  Aşırı şeker tüketilmesi kanser riskini artıran bir durum mudur? Kanser tedavisi gören kişilerin daha çok şeker kısıtlanmasıyla beslenmesi önerilir. Bunun bilimsel bir doğruluğu var mı?

“ Doğru yanları ve eksik yanları var. Vücudumuz şeker dışında bir şeyi yakıt olarak kullanmaz. Kanserler çok çoğalan hücre grubudur.  Kanser hücresi çok hızlı büyüyor ve enerjiye ihtiyacı var bu nedenle vücutta en çok kullanabileceği enerji şeker ve bunu kullanıyor. Normalde gıda olarak alacağınız her şeyi vücut zaten karaciğerde şekere dönüştürür.  Burada şekerden ziyade aşırı kalori çok önemli yani gereğinden fazla kalori almak kişiye obezite olarak yansır.

Vücuttaki yağ dokusu, pek çok hastalığın temelini oluşturan hormonların miktarını değiştirir. Mesela obezite, meme kanseri için çok büyük bir risk faktörüdür çünkü yağ dokusunda östrojen üretilir. Östrojen de meme dokusunu büyütür ve bu büyümeye bağlı olarak da o hücrelerin anormal çoğalması sonucunda bir hücre normal yolunu değiştirirse kanserleşmeye başlayabilir.”

. Tuzlu gıdalar, sindirim sistemi kanserleri riskini artırır mı?

“ Japonya’da en sık görülen kanser, mide kanseri ve yemek borusu kanseridir çünkü aşırı tuzlanmış ve tütsülenmiş yiyecekleri tüketiyorlar. Pek çok gıdanın yan etkileri var ama aslında olay dengeli beslenmektir. Her şeyden tüketmek lazım ve öğünlerimizde sebze tüketmek gerekiyor.

Mesela kalın bağırsak kanseri için aşırı proteinli gıdaların yenilmesi bir handikap çünkü bağırsaktaki geçiş zamanını uzattıkça vücuttaki atıkların pek çok şeye dönüşme ihtimali artıyor.  Atık madde vücutta biriktikçe bir takım enzimatik reaksiyonlara sebep oluyor, bu da bağırsakta bir takım değişikliklere neden oluyor.”

. Mangalda pişirilen etler vücudumuza zarar veriyor mu?

“ Mangalda etleri yaktığınız zaman nitrozaminler ortaya çıkıyor. Bunların vücutta olumsuz etkileri var. Her şeyi kararında yapmak gerekiyor. Siz bunları azaltsanız bile genetik yapınızı değiştiremiyorsunuz.”

.  Sigara kanser için bir risk faktörü müdür?

“ Özellikle akciğer kanserinin yüzde 90 nedenidir. Bile bile sigara içmek kansere davetiye çıkarmaktır. Kesinlikle kullanmamak gerekiyor. Kanser olmamak için yapmanız gereker  üç önemli şey; sigara içmemek, alkol kullanmamak ve ideal kiloda olmak.”

.  Diyabetlilerde kanser riski yüksek midir? Enfeksiyonlar kansere neden olur mu?

“ Enfeksiyonlar pek çok kanserde etkendir. Örneğin lösemide ve lenfomalarda etkilidir. Karaciğer kanserine yakalanma riski, Hepatit B virüsü taşıyıcılarda virüsü taşımayanlara oranla 200 kat daha fazladır. Diyabetiklerde kanser fazla görülüyor çünkü diyabetiklerin genelde çoğu obez  ve vücutta metabolizma bozukluğu var. Pankreas kanseri ilişkisi olan vakalar var. Diyabet tanısından yaklaşık 8-10 yıl sonra pankreas kanserinin riskini biraz daha fazla olduğu söyleniyor. Bunlar kanser topluluğu içerisinde çok küçük bir oranı tutuyor aslında; bunlarda bile eğer hasta ideal kilosundaysa, dengeli besleniyorsa, düzenli doktora gidiyorsa kansere yakalanma ihtimali düşük diyebiliriz.”

. Tıbbi onkoloji konusunda günümüzde ne gibi gelişmeler var?

“ Kanser tedavisinde milyon tane ilaç var. 15- 20 yıl önce 65 yaşın altındaki insanlara tedavi verirken şimdi 90 yaşına kadar tedavi veriyoruz. Kanserde bu teknolojinin gelişmesiyle beraber artık akıllı moleküller diye bir ilaç grubu çıktı. Bu ilaçlar normal dokuya zarar vermeden direkt kanserli dokuyu etkiliyorlar. Hatta kanserli dokunun içine kadar ilacı verebilme yöntemi var.

Önümüzdeki 3-5 yıl içerisinde kişiye özgü tedaviler verilmeye başlanacak.  Kişinin tümörü alınarak içindeki yapısına bakılacak, metabolizması araştırılacak, enzimlerine bakılacak ve denilecek ki 'şu ilaç bu hastada daha etkilidir'.

Son 5 yılda devrim niteliğinde değişik ilaçlar çıkmaya başladı. Özellikle meme kanseri, akciğer kanseri özellikle toplumu çok etkileyen kanser tipleri için bu ilaçlar var ama maliyetleri çok yüksek. Bu tedavilerin aylık maliyetleri minimum 10 bin ve 20 bin dolardan başlıyor. Bu çok büyük bir külfet çünkü hasta bunları aldıkça uzun yaşıyor ve genelde bu tedaviler son dönem tedavileri yani hastada şifa şansımız yok tedaviyi devam ettirmek için kullanılıyor.”

. Yeni ilaçlar kanseri kronik hale mi getiriyor?

“ Evet, kanser artık kronik bir hastalık olmak üzere; mesela diyabet gibi...Eskiden kanserli bir hasta tedavi de olsa 3-5 yıl yaşardı, şimdi onlarca yıldan söz edebiliyoruz. Ancak, hastalığı tedavi edebilecek seviyede yakalamak çok önemli.”


 


İçeriği Paylaşın