Obezite Diyabet, Kalp Damar ve Kemik Hastalıklarını Tetikliyor

Medical Park Tokat Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Celil Uğurlu, obezite ve obezite cerrahisi hakkında bilgilendirmelerde bulundu.

Obezite Diyabet, Kalp Damar ve Kemik Hastalıklarını Tetikliyor

Bizi Takip Et


Obezitenin sağlık üzerinde birçok olumsuz etkisi olduğunu dile getiren Medical Park Tokat Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Celil Uğurlu, “Diyabet, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, iç organ yağlanması, uyku apne sendromu, kalp ve damar hastalıkları, kemik ve eklem rahatsızlıkları, felç, solunum sistemi hastalıkları, safra kesesi hastalıkları, cinsel rahatsızlıklar, kadınlarda adet düzensizlikleri, üreme problemleri, cilt hastalıkları gibi birçok hastalık obezite nedeniyle ortaya çıkabilmektedir” dedi. 

Medical Park Tokat Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Celil Uğurlu, obezite ve obezite cerrahisi hakkında bilgilendirmelerde bulundu.

Obezitenin dünya genelinde yılda 5 milyon civarında insanın hayatını tehdit eden, bulaşıcı olmayan bir pandemi olarak tanımlanabileceğinin altını çizen Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Celil Uğurlu, “Zira her geçen yıl yeni verilerle obeziteden etkilenen hasta sayısının arttığını gözlemlemekteyiz. Sedanter yaşam, sağlıksız beslenme alışkanlığı gibi yaşamsal faktörlere ek olarak genetik faktörlerle de ortaya çıktığı gösterilmiş karmaşık bir tablodur” şeklinde konuştu.

3 AYRI OBEZİTE SINIFLANDIRMASI MEVCUT

Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre obezitenin vücudun yağ kütlesinin yağsız kütlesine oranla arttığı kronik bir hastalık olduğunu belirten Doç. Dr. Celil Uğurlu, şu bilgileri paylaştı:

“Obeziteyi sınıflandırmak için Beden Kitle İndeksi (BKİ) diye adlandırılan basit bir boy kilo indeksi kullanılmaktadır. BKİ, bazı sınırlamalarına rağmen etkin kullanılan kaba bir tanımlama aracıdır. Kilogram cinsinden ağırlığın, metre cinsinden boyun karesine (kg/m) bölünmesiyle hesaplanır. BKİ’nin 30 kg/m2’den büyük olması obezite olarak tanımlanmaktadır. 30-34,99 kg/m2 aralığı birinci derece, 35-39,99 kg/m2 aralığı ikinci derece ve 40 kg/m2 ve üzeri üçüncü derece obezite olarak sınıflandırılır. Üçüncü derece obezite hastaları morbid obez olarak da adlandırılır. BKİ 50 kg/m2 üzerindeki hastalar ise süper obez hastalar olarak adlandırılmaktadır.” 

DİYABET, KALP DAMAR VE KEMİK RAHATSIZLIKLARINI TETİKLİYOR

Obezitenin sağlık üzerinde birçok olumsuz etkisi olduğunu dile getiren Doç. Dr. Uğurlu, “Diyabet, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, iç organ yağlanması, uyku apne sendromu, kalp ve damar hastalıkları, kemik ve eklem rahatsızlıkları, felç, solunum sistemi hastalıkları, safra kesesi hastalıkları, cinsel rahatsızlıklar, kadınlarda adet düzensizlikleri, üreme problemleri, cilt hastalıkları gibi birçok hastalık obezite nedeniyle ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca hastaların psikolojik refahını düşürerek kaygı hali, özgüven eksikliği, mutsuzluk, değersizlik hissi, depresyon ve daha ciddi psikolojik problemlere neden olabilir” ifadelerini kullandı.  

TEDAVİDE BİRÇOK YÖNTEM KULLANILIYOR

Obezite tedavisinde birçok yöntem kullanıldığını söyleyen Doç. Dr. Uğurlu, bunlara örnek olarak diyet programlarıyla birlikte egzersiz, ilaçlar, bilişsel davranışçı terapi, mide botoksu, mide balonu ve obezite cerrahisi gibi yöntemlerin sayılabileceğini belirtti. 

CERRAHİ KİLO KAYBINI SAĞLAYAN ETKİN BİR YÖNTEM

Obezite cerrahisinin, obezite tedavisinde uzun dönem sonuçlarına bakıldığında sürdürülebilir kilo kaybını sağlayan en etkin yöntemlerin başında geldiğini işaret eden Doç. Dr. Uğurlu, “Obezite cerrahisi, besin alımını kısıtlayan ameliyatlar ve hem besin alımını kısıtlayıcı hem de emilimini bozucu kombine ameliyatlar olarak sınıflandırılabilir. Cerrahi planlanan her hasta uzman cerrahi ekibi tarafından ameliyat öncesinde detaylı olarak incelenerek kendisi için en uygun yöntem seçilip operasyona alınmalıdır. Obezite cerrahisi BKİ’si 40’tan büyük olan hastalar, BKİ’si 35’in üzerinde olup bir veya daha fazla yandaş hastalığı olan hastalar (Tip-2 diyabet, hipertansiyon, hiperlipidemi, uyku apnesi vb.) ve BKİ 30-35 aralığında olup özel şartları taşıyan hastalara uygulanabilir” dedi. 

ÇOCUKLUKTA OBEZİTEYE KARŞI KORUYUCU YAŞAM TARZI BENİMSENMELİ

Obezitenin, bireylerde yaşam kalitesini azaltmak ve yaşam beklentisini azaltmak dışında sağlık sistemlerinde de oldukça fazla miktarda ekonomik yük oluşturduğunu da sözlerine ekleyen Doç. Dr. Uğurlu, bu nedenle ortaya çıkmadan koruyucu önlemler alarak bireylerin obez olmasının önlenmesinin mücadelede temel strateji olması gerektiğinin altını çizdi. Doç. Dr. Uğurlu, son olarak bireylere sağlıklı beslenme ve egzersiz yapma alışkanlığı kazandırılarak obeziteden koruyucu yaşam tarzını benimsemeleri için çocukluk çağından itibaren eğitilmesi gerektiğine dikkat çekerek açıklamalarını sonlandırdı.


İçeriği Paylaşın