Obezite ve Diyabet Cerrahisi

Obezite ve Diyabet Cerrahisi

Obezite ve Diyabet Cerrahisi

Bizi Takip Et


Kaç çeşit obezite cerrahisi vardır? Zayıflama ameliyatı kimlere önerilir? Tüp mide ve gastrik bypass ameliyatlarının farkı nedir? Ameliyatla kaç kilo vermek mümkün? Şeker hastalığının tedavisinde ameliyatın yeri nedir? Obezite ve diyabet cerrahisinin farkları nelerdir? Tip 2 diyabetli hangi hastalar cerrahi tedaviye uygundur?

Memorial Bahçelievler Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Erhun Eyüboğlu diyabetin cerrahi tedavisiyle ilgili merak edilenleri Sağlığım için Herşey’de anlattı.

OBEZ KİMLERE DENİR?

. Obezite cerrahisini uygulamak için kişinin kaç kilo fazlası olması gerekir?
“Obezite, vücutta aşırı miktarda yağ birikiminin olmasıdır. Kişinin aldığı günlük kalori ile harcadığı kalori arasındaki dengesizlik vücudun birtakım yerlerinde yağ dokusu olarak depolanır. Obez olmanın çok değişik kriterleri vardır. En çok kullanılanı vücut kitle endeksi denilen hesaplamadır; boy ve kilonun birbirine oranlanmasıyla elde edilir. Bir kişinin kilosu boyunun karesine bölündüğünde çıkan rakam 28 civarında veya altındaysa bu normal kilolu veya bir miktar kilosu fazla olan bir hastadır. Ama 30-35 arası obez, 35-40 arası ileri derecede obez, 40 sonrasına da hastalık derecesinde obez anlamına gelen morbit obez ismi verilir. Hadise sadece estetik değildir. Çünkü obezite ve özellikle morbit obezite insanların hayatından, sağlığından en az 10-15 yılı çalan, kötü sonuçlara da yol açabilen bir sendromlar kompleksidir. O bakımdan tespit edildiğinde estetik kaygılar bir kenara bırakılarak önce sağlık denilerek uygun tedavileri yapılmalıdır.”

KAÇ ÇEŞİT OBEZİTE CERRAHİSİ VAR?

. Kaç çeşit obezite cerrahisi vardır?
“Günümüzde tüp mide (sleeve gastrektomi) ve  Roux en Y gastrik bypass yanında en az 6-7 tane daha ameliyat tekniği uygulanmakatdır. Tüp mide,  bütün dünyada çok popüler olan bir tekniktir. Çok kolay yapılması ve hastanın daha kısa sürede toparlanması büyük bir avantaj sağlar. Ancak her hastada standart yapılmamalıdır. Roux en Y gastrik bypass ise Amerika’da çok güncel olan bir yöntemdir ama yavaş yavaş yerini başka tekniklere bırakmaktadır. Eğer bir teknik, birtakım şeyleri düzeltirken başka şeyleri bozuyorsa o iyi bir teknik değildir. Roux en Y gastrik bypass, kilo gibi metabolik problemlerden kişileri kurtarırken; birtakım vitamin eksikleri ile beraber sonrasında çok sıkı takibi gerektiren, sindirimsel ve metabolizma olarak yan etkileri olabilen bir tekniktir.”

Prof. Dr. Erhun Eyüboğlu

ZAYIFLAMA AMELİYATI KİMLERE UYGUN?

. Tip 2 diyabet hastalarına uygulanan diyabet cerrahisinde kriter nedir?

“Metabolik sendromun bileşenlerinden bir tanesi de diyabettir. Tip 2 diyabet hastalarına uygulanan diyabet cerrahisindeki kriterler şöyle sıralanabilir:

* DİYABETİN SÜRESİ: İnsülin direnci, pankreasın salgıladığı insülinin, kan şekerini gerektiği şekilde düzenleyememesinden kaynaklanan birtakım reaksiyonlar zincirinin meydana gelmesidir. Bunların sonucunda hastada böbrek, göz damarları, kalp damarları ve beyinde birtakım kılcal seviyede zararlar ortaya çıkmaya başlar. Dolayısıyla diyabetin süresi önemlidir. 10 yıldan fazla devam eden diyabetin başarı şansı biraz daha düşük olur. Çünkü diyabet skoru vardır.

* YAŞ: 30 yaşın altı, 60 yaşın üstü çok istenilen bir dönem değildir. Skorlamada bunlar hep negatif olarak yansır. 5 yıl veya daha az süreden beri var olan bir diyabet pozitif bir anlam ifade eder.

* İNSÜLİN KULLANIYOR OLMAK YA DA OLMAMAK

* KİLO: İnsülin direncini tetikleyen bir faktördür. Diyabet eğer kilolu bir kişide ise, zayıflamayla ilgili ameliyatlar bile bir müddet sonra diyabetin düzelmesine sebep olur. Yani kişi ne kadar kiloluysa diyabeti o kadar daha kolay düzeltilir. Ama bir de normal kilo sınırları içerisinde olan diyabetli hastalar vardır.

* AİLEDE DİYABETLİ OLMASI

Tip 2 diyabet hastalarına günümüzde transit bipartisyon denilen bir yöntem uygulanır. Tip mide ile birlikte yapılan bir yöntemdir. Tüp mide ile yapılmasının nedeni, midede bir açlık hormonu (ghrelin) vardır; bu hormonun, iştah mekanizmasını ayarlarken aynı zamanda da yüksek olması insülinin üzerinde negatif etki yapmasıdır. İnce bağırsak sistemi içerisinde onlarca hormon salgılanır. Bu hormonların varlığı son 15-20 yılda öğrenilmiştir. İnce bağırsağın kalın bağırsakta birleştiği son kısmında L hücreleri bulunur. Bunlar GLP-1 adında bir hormon salgılarlar. Yiyecekler bağırsak içerisinde bu seviyeye geldiği zaman salgılarlar. GLP-1, pankreasta salgılanan insülinin düzenli salgılanmasını ve bu insülini salgılayan beta hücrelerinin efektiv çalışmasını sağlar; onları iyileştirir. Gıdaların buraya gelmesi şartıyla çok etkin insülin ve şeker uygulamasını sağlar. Transit bipartisyon işleminde hedef, gıdaların erkenden buraya gelmesini sağlamaktır. Bu nedenle ince bağırsağın son kısmı yukarıya taşınır. Ama bipartisyon tekniğinde 12 parmak yolu iptal edilmez. Çünkü gıdalar aynı zamanda oradan da geçerek D vitamini, kalsiyum gibi vitaminlerin emilimi de mümkün oluyor. 3/1 normal 12 parmak yolundan, 3/2’si yeni yaplan yoldan geçecektir. GLP-1 hormonu erken dönemde etkin hale geldiği için insülin metabolizması gözle görülür biçimde düzelir. Eğer uygun hastayı seçildiyse Tip 2 diyabetinde düzelmeler olur.”

DİYABET CERRAHİSİYLE İNSÜLİNDEN KURTULMAK MÜMKÜN!

. Tip 2 diyabetteki cerrahi tedavi nasıl olur? Tedavi sonrası kişiler diyabetten tamamen kurtulur mu?
“Pankreastan salgılanan C-peptid maddesi, aşağı yukarı insülin eşdeşidir. C-peptid ölçüldüğünde insülin rezervi de ölçülmüş olur. C-peptid seviyeleri kabul edilebilir seviyelerde ise bunları alt alta yazdığımızda toplam skor 7-8 civarında çıkar. Bunlarda diyabetin iyileşmesi oranı yüzde 90’lar civarındadır. Ama 10 yıldan fazla sürmüş, devamlı insülin kullanır hale gelmiş, C-peptidleri 2’lerde-1,5’larda olanlarda iyileşme oranları yüzde 30’lara kadar bazen düşer. Hastaya bu durum yapılan tetkiklerden sonra söylenir. Tip2 diyabetten kurtulma şansı yüzde 40 mı ya da yüzde 90’larda mı olduğu söylenir. Hasta insülinden kurtulur. Eğer performansı iyi bir hasta ise ilacı da kullanmaktan kurtulur. Ama bazı hastalar insülini bıraksa bile az da olsa birtakım ilaçları almaya devam etme durumunda kalabilirler.”

‘‘CERRAHİ SONRASI HER ŞEY YENİLİP İÇİLEMEZ’’

. Obezite cerrahisinden sonra midenin eski haline dönme ihtimali var mıdır?
“Diyetler eğer yaşam biçimine adapte edilemezse sıkıntı var demektir. Çünkü hastanın tüp mide ameliyatından sonra istediği her şeyi yiyip içme gibi bir lüksü yoktur. Hastanın da, kilo vermesine ve hayat standartlarının belli bir noktaya taşınmasına yardımcı olacak bu işlemi  desteklemesi gerekir. Yüksek kalorili, çok endüstriyelleşmiş gıdalardan uzak kalmalıdır. Obezite cerrahisinde, 1-2 yıl içerisinde kilonun yaklaşık yüzde 50’sinin geriye alınması başarısız bir cerrahinin yapıldığının habercisidir. Mide genişleyebilen bir organ olduğu için  genişlediğinde yeni bir tüp mide haline getirilebilir. Eğer hastanın hacim genişliği yok ama çok şeker tüketen yapıya sahipse Roux en Y bypass, SADI-S (Duodenal Switch) gibi işlemlere döndürmek gerekebilir.”

. Obezite cerrahisi geçirmiş bir hasta beslenirken nelere dikkat etmelidir?
“Hastalar cerrahi sonrası periyot halinde beslenmeye başlar. İlk dönemde sıvı gıdalar ve yarı yumuşak gıdalar verilir. 1. yılın sonunda hastadan yemekle birlikte su tüketmemesi istenir. Çünkü su, midenin hacminde anlamsız bir genişlemeye neden olur. Aşırı kalorili gıdalardan, özellikle sıvılaştırılmış gıdalardan uzak durmalıdırlar. Meyva canları çektiğinde mesela portakalı dilimleyerek yemeliler. Portakal suyundaki kötü şeker (fruktoz) ince bağırsaklardan geçerken emilerek yine depo yağ olarak dönebilir.”


İçeriği Paylaşın