Obezite ve Diyabet Cerrahisi Nedir?

Obezite ve Diyabet Cerrahisi Nedir?

Obezite ve Diyabet Cerrahisi Nedir?

Bizi Takip Et


Obezite ve diyabet cerrahisi nedir? Zayıflamak için kimler ameliyat olabilir? Şeker hastalığının tedavisinde ameliyatın yeri nedir? Tüp mide ve gastrik bypass ameliyatının farkı nedir? Ameliyatla kaç kilo vermek mümkündür? Obezite cerrahisi sonrasında yeniden kilo alınabilir mi? Tip 2 diyabetli hangi hastalar cerrahi tedaviye uygundur? Obezite ve diyabet cerrahisinin riskleri nelerdir? Zayıflama ameliyatlarının geri dönüşü var mıdır?

İstinye Üniversite Hastanesi Medical Park Gaziosmanpaşa Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Aziz Sümer, obezite ve diyabet cerrahisiyle ilgili merak edilenleri Sağlığım İçin Herşey’de anlattı.

YÖNTEMLER ARASINDAKİ FARKLAR

. Obezite ve diyabet cerrahisi nedir? Birbirine benzeyen ya da ayrışan yanları nelerdir?
‘‘Obezite ve diyabet cerrahisi dünyada 1950’lerden bu yana yapılan yöntemlerdir. İkisi de aynı ameliyat tekniklerini içerir. Eğer bu ameliyat teknikleri, obez birini ameliyat edip kilosundan kurtarmak için yapılıyorsa buna obezite cerrahisi denir. Aynı teknikler kullanılıp hastayı diyabetten kurtarmak için yapılıyorsa buna da metabolik cerrahi ya da diyabet cerrahisi denir. Metabolik cerrahinin, obezite cerrahisinden farklı bir yöntem olarak lanse edilmesi yanlıştır. Aslında ikisi de, bariatrik cerrahi kavramınden gelir. Obezite cerrahisi, metabolik cerrahi ya da diyabet cerrahisi aynı 8-10 ameliyatın kişilere uygulanmasıdır. Obez bireylere uygulanırsa hasta kilo kaybeder ve obezite cerrahisi olduğunu söyler. Diyabet cerrahisi uygulanırsa hasta yine kilo kaybeder ve bazı hormonal mekanizmalarla diyabeti düzelir. Bunun adı metabolik cerrahidir.’’

CERRAHİ NE ZAMAN DEVREYE GİRER?

. Obezite cerrahisine kimler adaydır?
‘‘7-10 kilo fazlası olan kişiler kesinlikle ameliyat olmamalıdır. Gerçekten ameliyata ihtiyaçları olan obez gruplar için kriterleri Dünya Sağlık Örgütü, Amerikan Bariatrik Metabolik Cerrahi Derneği, Türkiye Bariatrik Metabolik Cerrahi Derneği ve Avrupa’daki dernekler bilimsel yayınlarla ortaya koymuşlardır. Örneğin; kişinin vücut kitle indeksi, yani kilosunun boyunun karesine bölünmesiyle ortaya çıkan istatistiki değeri, 40’ın üzerinde ise ve spor ve diyabetle kilo veremiyorsa cerrahi için adaydır. Vücut kitle indeksi 35’in üzerinde olup Tip2 diyabet, hipertansiyon, karaciğer yağlanması, reflü, bel fıtığı gibi yandaş hastalığı olanlar ve yine spor ve diyetle kilo veremeyenler de cerrahi adayıdırlar. Diyabet cerrahisi olarak lanse edilen cerrahi de ise, vücut kitle indeksi 30’un üzerinde olup insülin tedavisine rağmen şekeri kontrol altında tutulamayanlar ameliyat olabilir. Ameliyat, diyabet hapı kullanan kişiler için değil daha çok, vücut kitle indeksi 30’un üzerinde olan ve insülin tedavisine rağmen, şekeri düzelmeyen kişiler içindir. Örneğin; vücut kitle indeksi 27 olup diyabet hapı kullanan, 3 aylık şekeri normal olan bir hasta ameliyat edilmemelidir. Bu hastaların da ameliyat olmak için çok ısrarcı olmamaları gerekir. Çünkü onların tedavilerini zaten endokrinoloji veya dahiliye hekimleri düzenler. Cerrahinin, bu tedavilerin yetersiz kaldığı yerde devreye girmesi gerekir.’’

Prof. Dr. Aziz Sumer

‘‘AMELİYAT KRİTERLERİNİ TAŞIYAN KİŞİLER ÇOK FAYDA GÖRÜR’’

. Bazı kişiler için obezite ve diyabet cerrahisi bir mucize midir? Yoksa uygun vakalarda sağlığa birtakım faydaları da var mıdır?
‘‘Hiçbir cerrahi yöntem doğru hasta ve kriterde yapılmadığı takdirde bir mucize olamaz. Obezite cerrahisinde gerçek hasta kriterlerini karşılayan hastalar ameliyat oluyorlarsa, gerçekten çok fayda görüyorlar. Şekerleri ve tansiyonları kayboluyor, kilo veriyorlar, rahat nefes alabiliyorlar. Hastaların birçoğu ameliyat olduktan 15 gün sonra ilk defa doğru düzgün uyuduklarını söylemektedirler. Çünkü akciğer problemlerinden kurtulurlar. Bu hasta grubunda obezite ameliyatları yüz güldürücü ve mucize niteliğindedir. Ama gerçek kriterlere uymayan hastalar ameliyat edildiğinde aksine çok ciddi sıkıntılar ortaya çıkıyor. Obezite ameliyatı olanlar tekrardan kilo alabilirler. Çünkü obezite klinik inflamatuar bir hastalıktır. Obezitenin cerrahi tedavisi mümkün değildir. Fakat obezite cerrahisi; doğru hastaya uygulanırsa yaşam süresini uzatır, hayat kalitesini arttırır. Kişiler kendilerine dikkat ederlerse uzun bir süre kilolarından kurtulmuş olarak kalırlar. Obezite cerrahisi uzun dönemde kilo verdiren yöntemler açısından en etkili tedavi yöntemidir; ama yüzde 100 ömür boyu kilo almamaya neden olamaz. Örneğin; fazla kilolarının yüzde 50’sini beş yıl boyunca kaybedebiliyor ve bunu koruyabiliyorlarsa çok başarılı bir ameliyat olmuşlar demektir.’’

‘‘OBEZİTE İLE MÜCADELENİN İLK YOLU HASTALIĞI HAFİFE ALMAMAKTIR’’

. Obezite cerrahisi geçiren kişiler nelere dikkat etmelidirler?
‘‘Obez hastaları, obezitenin bir hastalık olduğunun bilincinde olurlarsa o hastalıkla mücadele edebilirler. Hastalığı hafife alırlarsa o hastalığa yenik düşerler. Bilimsel yayınlara göre vücut kitle indeksi 30’un üzerinde ise yaşam süresi daha kısadır; kalp ve damar hastalıklarına bağlı beyin kanaması gibi sıkıntılardan, diyabetten, hipertansiyondan ölüm oranı daha yüksektir. Kansere yakalanma oranı da daha yüksektir. Obezite ile mücadele etmenin birinci yolu, hastanın hastalığını kabul etmesidir. Bu hastalıktan kurtulmanın yolu eski alışkanlıklara devam etmemektir. Ameliyat oldum deyip yine çok alkol alan, çok şeker tüketen, hiç hareket etmeyen kişi tekrar obez olur. Cerrahi, obezite hastalarında sadece kısır döngüyü kırar ve sizi normalleştirir. Bundan sonra orada kalıp kalmamak biraz hastanın inisiyatifinde ve kararındadır.’’

‘‘TİP 1 DİYABETLİLERDE OBEZİTE CERRAHİSİ DÜŞÜNÜLMEZ’’

. Bütün şeker hastaları için ameliyatla tedavi söz konusu mudur? Yoksa sadece Tip2 diyabetliler için mi geçerlidir?
‘‘Obezite cerrahisi bütün şeker hastaları için söz konusu değildir. Tip1 diyabet, çocukluk çağında ve pankreasın farklı nedenlerle devre dışı kaldığı durumlarda ortaya çıkan bir hastalıktır. Tip1 diyabet insüline bağlı bir hastalıktır. Bu hastalarda cerrahi tedavi şansı yoktur. Tip1 diyabetler ilerde, kriterler uygun olursa belki pankreas nakli ve böbrek naklinden birlikte fayda görebilirler. Tip1 diyabetlilerde, metabolik cerrahi düşünülmez. Tip1 diyabet olup, yüzde 5-10 çok az oranda fazla kilosu olan hastadaki (genelde Tip1 diyabetlilerin yüzde 90’ı çok zayıftır) kilo problemi, bu cerrahiyle düşürülürse insülin dozu biraz azaltılabilir. Ama şuanda insülinden kurtarmak mümkün değildir. Tip2 diyabet ise sonradan oluşan bir hastalıktır. Yüzde 80-90 bu hastalarda uygun kriterleri taşıyan Tip2 diyabetin düzeldiği  görülmektedir. Çok ciddi prestijli dergilerde, Tip2 diyabetin özellikle kilolu hastalarda birincil tedavinin cerrahi olabileceğine dair çok ciddi kanıtlar yayımlanmaya başladı.’’

HANGİ HASTAYA HANGİ YÖNTEM DAHA UYGUN?

. Tüp mide (sleeve gastrektomi) ile gastrik bypass yöntemleri arasında ne fark vardır? Obezite cerrahisi kriterlerine uygun bir hastaya hangi yöntem önerilir?
‘‘Gastrik bypass ameliyatlarının spektrumu geniştir; 6-7 tane farklı ameliyat vardır. Tüp mide ameliyatı da gastrik bypass ameliyatıdır. Gastrik bypass ameliyatları uygun kriterli hastalara uygulanırsa, başarı oranı yüksektir. Tüp mide ameliyatı biraz hacim kısıtlayıcı bir ameliyattır. Yediğinizin azalmasını sağlar. Gastrik bypass ameliyatları ise hacim kısıtlayıcı değil, emilim bozucu bir ameliyattır. Obez hasta bazı özellikleri uygunsa örneğin; tatlı bağımlısı değilse, yaşam şeklini değiştirebilecekse ve endoskopi incelemesinde herhangi bir sıkıntı yoksa, normal bir anatomiye sahip ise, tüp mide ameliyatından fayda görebilir. Kişi, Tip2 diyabet hastasıysa, aşırı kiloluysa, yemek borusunda iltihap varsa, endoskopi sonucunda bir sıkıntı varsa veya büyük bir mide fıtığı varsa, tatlı bağımlısı ise bu hastaya tüp mideden ziyade, bypass ameliyatı düşünmek gerekir. İster tüp mide yöntemi olsun ister bypass yöntemi önemli olan hangi tekniğin, doğru kriterlerle hangi hastaya uygulanacağıdır. Şu an her iki teknik de iyi tekniktir ve doğru hastada uygulanırsa başarı oranı ikisinde de yüksektir.’’

. Obezite ya da diyabet cerrahisi için yurtdışında gelecek bir hasta na kadar zaman ayırmalıdır? Nelere dikkat etmelidir?
‘‘Normal şartlarda obezite cerrahisi için gelen, tetkiklerinde ve konsültasyonlarında herhangi bir sorun çıkmayan hastaların, Türkiye’de kalma süreleri, ameliyat sonrası takip de dahil 4-5 gündür. 4-5 gün sonra evlerine gidebilirler ama birinci ay, üçüncü ay, altıncı ay takiplerini aksatmamaları gerekir. Yandaş hastalığı olan durumlarda hastalar bireysel olarak değerlendirilmelidir. Örneğin hipertansiyon, kalp problemi, diyabeti olanlar ameliyat sonrası sıkıntı yaşanmaması için bu hastaları ameliyat öncesi çok iyi hazırlamak gerekir.’’


İçeriği Paylaşın