Obezitede Cerrahi Yöntemler

Obezitede Cerrahi Yöntemler

Obezitede Cerrahi Yöntemler

Bizi Takip Et


Medikal Park Bahçelievler Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Erhun Eyüboğlu, Atv Avrupa ekranlarında yayımlanan “Esra Kazancıbaşı ile Sağlığım İçin Herşey” programına katıldı.
Obezite nedir? Obezite cerrahisi kimlere önerilir? Gastrik by-pass ameliyatı nasıl bir yöntemdir? Morbid obezite nedir? Zayıflama ameliyatından sonra tip 2 diyabet düzelir mi?  Obezite cerrahisi, bariatrik cerrahi, metabolik cerrahi nedir? Zayıflama ameliyatından sonra kişilerin diğer sağlık problemlerinde de düzelme oluyor mu?
Prof. Dr. Erhun Eyüboğlu soruları yanıtladı.
İşte yanıtlar…
. Tıbben obezite nedir? Morbid obez kavramını tanımlar mısınız?
“Obezite,  ‘vücutta aşırı miktarda yağ birikimi’ olarak tanımlanabilir. Alınan gıdalar ve enerji harcaması arasındaki denge, gıda alımı yönüne kaymış ise o zaman doğal olarak vücutta yağ birikimi ve bunun getirdiği kilolanma ortaya çıkar.
Vücut kitle indeksi ötesinde yanıltıcı şeyler de olabiliyor. Örneğin bir haltercinin yağ oranı çok düşük olmasına rağmen kilosu standardın üzerinde olabilir. Bunlar morbid obezite olarak adlandırılmazlar. Vücuttaki yağ oranı da çok önemlidir.  Örneğin erkeklerde, vücudun yüzde 12’si veya yüzde 18’i civarındaki yağ oranı normal kabul edilebilir. Kadınlarda bu konuda biraz daha toleranslıyız. Yüzde 25-30’lara kadar müsaade ediyoruz ama 35’in üzerinde olduğu zaman obeziteden de bahsediyoruz. Keza erkeklerde yüzde 25’in üzerinde bir yağ artışı varsa o zaman yine obeziteden söz ediyoruz.
Kimlere obez denir sorusuna geldiğimizde değişik sınıflamalar var ama kolay ve pratikte kullandığımız vücut kitle indeksi diye tabir ettiğimiz bir ölçümleme sistemi var.  Bu da kişinin kilosunun ve boyunun karesinin birbirine oranıyla yapılan bir hesaplamadır.
Vücut kitle indeksi 25’in altındaysa normal olarak tabir ederiz ama 18’lerin altına düşmüş ise artık o kişi, ‘zayıf’ diye tabir edeceğimiz gruba girer. Dolayısıyla 25’ten sonra kilolanma başlıyor. 25-30 arasına kilolu olarak değerlendiriliyor. Vücut kitle indeksi 30-35 obezite,  35-40 arası ciddi obezite, 40 sonrası morbid obez yani hastalık derecesinde şişmanlıktan bahsetmek gerek.”
VÜCUT KİTLE INDEKSİ 35’İN ÜZERİNDE OLAN KİŞİLERDE CERRAHİ UYGULANABİLİR
. Zayıflama ameliyatları tıbben kimlere öneriliyor?
“Vücut Kitle Indeksi 35’in üzerinde olan kişilerde cerrahi uygulanabilir. Bize başvurduğu güne kadar hiçbir diyet programı uygulamamış, hiçbir egzersiz programı uygulamamış, hayat standardında bir değişiklik meydana getirmeye yönelmemiş kişilere, ‘hemen sizi ameliyat edelim’ demiyoruz.
Bu kişilere önce diyet programı uyguluyoruz. Diyetteki problemler de şu; ilk 6 ay problem olmuyor ama 6 ayın sonunda iştah artışıyla beraber kişiler tekrar bu kiloları geri alamaya başlıyorlar. Doğru ve sağlıklı beslenme biçimini hayat tarzı haline getirirseniz o zaman problem olmuyor.
Ölçümlerde yaptığımız kan tahlillerinde ve değerlendirmelerde kriterlere uymayan hastayı, 3-5 kilo versin diye ameliyat etmiyoruz.”
. Obezite cerrahisi, bariatrik cerrahi, metabolik cerrahi; bunların üçü de aynı kavramıdır?
“Aşağı yukarı ameliyat teknikleri uygulamalar bakımında birbirleriyle örtüşürler.  Obezite cerrahisi,  bariatrik cerrahi aşağı yukarı aynı tabir. Keza yine metabolik cerrahi dediğimiz yöntemler de obezite cerrahisinde kullanılan yöntemlere benzer yöntemler.
Şişmanlık nedeniyle yaptığımız ameliyatlar sadece kişinin fiziksel güzelliğini sağlamak amacıyla değil. Kilo nedeniylegelen bir takım hastalıklar var. Şişmanlık, hastanın hayatıkı en az 10 yıl kısaltan bir takım komplikasyonları da beraberinde getiren bir sorundur. Asıl vurgulanması gereken nokta da budur.”
“ZAYIFLAMA AMELİYATIYLA TİP 2 DİYABET DÜZENE GİRİYOR”
. Zayıflama ameliyatından sonra kişilerin diğer sağlık problemlerinde de düzelme oluyor mu?
“Kiloların verilmesiyle birlikte bir takım sorunlar düzene girmeye başlıyor.  Örneğin; Tip 2 diyabet,  tansiyon, kolesterol, trigiliserit düzene giriyor. Uyku apnesi, idrar kaçırma problemi ve reflü düzeliyor. Hatta kalın bağırsak,  rahim ve meme kanseri riski azalıyor..  Zayıflama ameliyatı olan kişiler sözü geçen sorunlardan yüzde 40’a kadar kurtulmuş oluyorlar.
Kişinin göbek kısmının yağlanması aynı zamanda karın içi organlarının da yağlandığının göstergesi. Örneğin morbit obezlerin yüzde 75’inde karaciğer yağlanması var. Sonradan bu kişilerin yüzde 2’si siroz oluyorlar. Karın çevresi ölçüsü önemli, erkeklerde ırka, cinse, boya göre 90-94;  kadınlarda ise 80-85 normal kabul edilebilir.
Karın çevresi bu ölçünün üzerinde olan kişelerde; tansiyonun 13’e 8’in üzerinde olması, trigiliseritlerin kötü yağların yüzde 50’nin üzerinde olması,  iyi kolesterol’ün kadınlarda 50’nin erkelerde 40’ın altında olması, kan şekerinin 100’ün üzerinde olması, diyabet sorunu olması” gibi problemlerden iki tanesinin varlığı, o kişinin metabolik sendrom hastalığına sahip olduğunu gösterir.
Aslında insülin direnci denilen kan şekerini ayarlayan hormonun cevapsız kalmasıyla zaman içerisinde  şeker hastası oluyorsunuz ve bütün bu metabolik problemler başlıyor. Metabolik sendrom başlamadan çok önce yaptırdığınız tetkiklerde kalp damarlarınızda bir takım daralmalar olduğu, beyin damarlarında kılcal damarlarda tıkanıklıklar meydana gelmeye başlandığını görüyorsunuz. Bu hayat kısaltıcı birçok komplikasyonu beraberinde getiren metabolik sendromdan kurtulmak için gerekeni yapmak gerekiyor.”
. Gastrik by-pass ameliyatını hangi obez öneriyorsunuz? Bu ameliyat nasıl yapılıyor, avantajları ve dezavantajları nelerdir?
“Gastrik by-pass, metabolik sendromun ve diyabetin olduğu kişilerde gold standart olma yolunda ilerliyor. Ameliyatla bağırsak ve mide arasındaki geçişlerin yerleri değiştiriliyor. İnsanlar bunlardan rahatsız olabilirler korkabilirler ama bu onların normal hayatlarında herhangi problemi meydana getirecek sıkıntılar değil.
Sistem şöyle çalışıyor; ağız yoluyla bir gıda aldığımızda otomasyonu yapılmış bir fabrika gibi bütün vücut yani sindirim sistemden yemek borusundan anüse kadar her taraf çalışmaya başlıyor. İnce bağırsak hormonları, pankreas hormonları, safra yolundan gelen hormonların hepsi faaliyette geçiyor. İştah olayı insanda bir takım mekanizmayla kontrol ediliyor.  Hormonal, mekanik ve nörol etkiler var. Mekanik etkiler mide duvarının gerilmesi; belli bir doygunluktan sonra mide duvarı gerilince beyine hipotalamus bölgesine doydum diye bir takım sinyaller gidiyor. Mide kaynaklı ghrelin  hormonu denen bir hormon var ghrelin  hormonu da açlıkta salgılanıyor. Yemek öncesi en az 2-3 katına çıkıyor. Yemek yedikten yirmi dakika sonra salgı azalmaya başlıyor. Birinci saatin sonunda da tamamen kayboluyor.
Yemekleri yavaş yiyin, iyicene çiğneyin hemen doyduğunuzu anlamazsınız diyoruz çünkü ghrelin hormunu yani açlık hissi 20 dakikadan sonra kayboluyor. Ghrelin hormonu yani açlık hormonu beyine devamlı hipotalamusun yan taraflarına kişiyi yemek yemesi için uyarıyor.
Yapılması hedeflenen şey şu; Bir, mekanik olarak midenin hacmini küçültmek; normalde 3 litrelik bir hacme sahip olabilecek bir mideyi 15-20 hata bazen 30 millilitreye kadar küçültüyoruz. Hemen duvar şişince tokluk hissi oluyor. Kişi yeterli besini alabiliyor. Sindirim yolunda normalde on iki parmak bağırsağı ve ince bağırsaktan girecek olan şekerli ve yağlı gıdalar by-pass ediliyor. Çünkü on iki parmağa girer girmez pankreastan insülin hormonu, safra gibi şeyler bol miktarda salgılanıyor.”
. Nasıl by-pass ediyorsunuz?
“İnce bağırsağın başladığı jejunum dediğimiz kısmın belli bir mesafesinden ince bağırsak ayrılıp yukarıya taşınıyor. Mideyle bir anastomoza yapılıyor dolayısıyla yediklerimiz on iki parmak bağırsağı yolundan geçmeden sindirim sistemine devam ediyor. ‘Yediğimiz şekerli, yağlı gıdalar var bunlar nasıl işlem görecekler?’  Normalde salgılanan insülin yani pankreas enzimleri hafif hafif salgılanıyor. O bölgeden besin geçmediği için bunları tanımıyor.”
 
. Gastrik by-pass yöntemiyle tüp midenin farkı nedir?
“Tüp midede sadece mideyi küçültüyoruz. Bir muz mide haline getiriyoruz. Mide duvarı çabuk geriliyor. Ghrelin salgılanan kısım da çıktığı için açlık hormonu da ortadan kalkmış oluyor hasta iştah nedeniyle çok fazla yemek yemek istemiyor. Yiyince çabuk doyuyor. Yolumuz gene on iki parmak bağırsağından devam ediyor. Dolayısıyla eğer şekeriniz, trigliseritleriniz yüksekse kilo kaybetmenize bağlı bir miktar iyileşme sağlanmış oluyor.”
“MİDE BANDI ÇIKARILDIĞINDA TEKRARDAN KİLO ALINIMI BAŞLAR “
. Mide bandı nedir? Geri dönüşü olan bir yöntem mi?
“ Mide bandı geri dönüşü olan bir yöntem ama mide bandını çok fazla yapmıyoruz. Çünkü midede bir hacim oluşturuyorsunuz aynı by-pass da yaptığınız gibi bir mide hacmi oluşuyor ama bu hacmi oluşturmayı biz dışarıdan koyduğumuz silikon bantla sağlıyoruz. Orayı sıktığımız için üste kalan mide kısmı çabucak doluyor ama kişi iştah içgüdüsünü kaybetmiyor. Dolayısıyla yemek isteyen, gıdalara karşı açlık hisseden ama yediğinde kusan ve mutsuz bir hasta grubu ortaya çıkıyor. Kilo veriyorlar ama bandı indirdiğiniz zaman tekrar bu kiloları geri alıyorlar.”
 
. Hangi hastalara tüp mideyi veya gastrit by-pass’ı öneriyorsunuz?
“Vücut kitle indeksi çok aşırı olmayan yani 40-45’lerde olan kişilerde, reflü hastalığı problemi olmayan kadınlarda daha çok tüp mideyi yapıyoruz.
Vücut kitle indeksi 50’nin üzerinde ve metabolik problemleri ön planda olan, diyabet hastası,  kiloya bağlı trigliseriti ve kan lipitleri bozuk hastalarda gastrit by-pss’ı daha çok tercih ediyoruz.
Bir de kilosu normal yani obez olmayan ama tip 2 diyabeti olan kişilerde uyguladığımız bazı yöntemler var.”
. Diyabetlilere uyguladığınız yöntemler nelerdir?
 “ On iki parmak yolunu devre dışı bırakan ve gıdaların erkenden ince bağırsağın altına doğru inmesini sağlayan inkretin dediğimiz, GLP dediğimiz bir takım etkenlerin harekete geçmesiyle kan şekerini düzene sokan insülinin iyi salgılanması sağlanıyor. Bu yöntem ile hasta kilo vermez ama tip 2 diyabeti düzelir.”
. Tip 2 diyabetli hastalarda bu yöntemin uygulanması için hastada ne gibi özellikler aranıyor?
“Tip 2 diyabeti olup da oral anti glokomlarla kontrolü artık yapılamayan, diyabeti de çok uzun sürelere dayanmayan (20-25 senenin altında bir süredir diyabetli olan) kişilere uygulanabilir. Yine de  uygun olabileceği düşünülen kişilere ameliyat öncesi bir takım tetkikler yapılarak karar verilir.
Ameliyat sonrasınra pankreas kendini yenileyebilecekse bu kişilere bu tip ameliyatları yapmakta büyük fayda var. İnsülini kullanmaktan kurtuluyorlar bir müddet sonra belki oral anti diyabetikleri almaktan dâhi kurtulabiliyorlar ve artık şeker hastası olmadan hayatlarına devam etme şansları oluyor.”

İçeriği Paylaşın