Oyuncu Ayşe Tolga: Aromaterapi Hastalıkları Önlüyor

Oyuncu Ayşe Tolga: Aromaterapi Hastalıkları Önlüyor

Oyuncu Ayşe Tolga: Aromaterapi Hastalıkları Önlüyor

Bizi Takip Et


Aromaterapist ve oyuncu Ayşe Tolga;  Esra Kazancıbaşı’nın hazırlayıp, sunduğu A Haber’in sağlık programı Medikal’e konuk oldu.

Şimdilerde Seksenler dizisinde oyunculuk kariyerine devam eden Ayşe Tolga, Doğu tıbbının şifasına inanıyor. Doğu tıbbının insanı ruh ve bedeniyle bir bütün olarak ele aldığını ve her kişinin diğerinden farklı olduğunu, dolayısıyla hastalığın da her bireyde farklılık gösterdiğini söylüyor.

Hamileliğin ilk üç ayından sonra düzenli yoga yaptığını söyleyen Oyuncu Ayşe Tolga,  çocuğu için; sadece gerekli durumlarda ilaç tedavisi uygulayan ve çocuğu olan bir doktor tercih ediyor.

Tolga; aromaterapinin hayatındaki yerini, çocukluğundaki doğaya bakış açısını,  çocuğuna doktor seçerken aradığı kriterleri ve başkanlığını yürüttüğü Sınır Tanımayan Ebeveynler Topluluğu Derneği’nin çalışmalarını anlattı.

. Jinekolojik muayenelerinizi düzenli yaptırır mısınız? Anne olmadan öncede jiekologa gider miydiniz


“Rutin kontrollerimi mutlaka yaptırırım. Bebeğimden önce de böyleydi; sonra da yaptırmaya devam ediyorum.”

“AİLEMİN GENETİĞİNDE KANSER VAR”
. Ailenizde kronik bir hastalık var mı?

“Bizim ailemin genetiğinde kanser var. Hem anne hem baba tarafında var. Onun dışında anne tarafında kronik olarak kalp rahatsızlığı var. Kalp hastalığından korunmak adına önlemlerimi aldığım için kendimi risk altında hissetmiyorum.

Babamı gırtlak kanserinden kaybettik. Baba tarafında cilt kanseri, gırtlak kanseri var. En son teyzemi de meme kanserinden kaybettim. Benim birinci derece bütün akrabalarımda kanser vakası görüldüğü için, kanser konusunda dikkat etmeye çalışıyorum. ”

. Aroma terapi uzmanısınız ve doğal terapilerle de çok ilgilisiniz. Sizce modern tıp, hastalıkları tedavi ederken insan ruhunu ihmal mi ediyor?

“Batı tıbbı daha çok hastalıkların nedenleriyle ilgileniyor. Semptomlarla ilgileniyor ve nedenlerini engellemeye çalışıyor. Bu anlamda Batı tıbbı, Doğu tıbbından biraz daha farklı. Doğu tıbbı insanın ruh ve bedeniyle bir bütün olduğunu; her kişinin bir parmak izi gibi diğerinden farklı olduğunu dolayısıyla hastalığın da herkesde farklılık gösterdiği inancında.

Biz aromaterapistler, nötropati alanında eğitim alıyoruz. Bu anlamda sizin dışkınızın renginden beslenme ve uyku düzeninize kadar pek çok farklı konuyla ilgili sorular sorarak; hastalığınıza neden olabilecek izleri sürüyoruz. Semptoma neden olabilecek problemin kökenine inmek istiyoruz.

Bu Batı tıbbına sırtımızı çevirmemiz anlamına gelmez. Tamamlayıcı tıp olarak görüyoruz. Bu terapilerle ağır kemoterpi hastasının tedavisi bittikten sonra vücutta kalan lezyonlarını, hem ruhsal hem fiziksel olarak tamamlayıcı terapilerle giderebiliriz.

Batı tıbbı insan ruhunu ihmal ediyor diyemeyiz çünkü çok ciddi bir kanser vakasında öncelikli olan şey kanserli hücrelerin yok edilmesi. Bu noktada sağlık personelinin her anlamda hasta psikolojisiyle ilgili eğitim alması gerektiğini düşünüyorum. ”

. Doğal terapinin içine neler giriyor?
“Doğal terapide 200’den fazla metot var. Bunların içerisinde refleksoloji, çin tıbbı, irisoloji gibi bedensel organların ve sistemlerin çalışmalarıyla ilgilenen çok çeşitli metotlar var.”

. Aroma terapi nedir? Aroma terapiye ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?
“Aromaterapiyle benim alakam çocukluğumdan başlıyor. Ben kendimi diğer çocuklardan aykırı olarak hatırlıyorum. Yaşıtım olan çocukları çok vahşi buluyordum. Bu yüzden de hep doğal ortamlarda yaşamayı seviyordum. Arka bahçedeki kedilerle, köpeklerle oynadığımı, ağaçlara sarıldığımı hatırlıyorum. Doğayla ilgili bir çocuktum.

1994 senesinden beri oyunculuk yapıyorum. Oyunculuk uzun saatler ağır şartlarda çalışmak demek aslında. Bu anlamda insan kendine iyi bakmak ve iyileştirmek istiyor.Yogayla ilgilenen, sağlıklı beslenen bir oyuncuydum. Bu sektörün benim hayat amacım olup olmadığını sorgulamam beni biraz daha doğal terapilere yaklaştırdı. Masaj terapileri üzerine eğitim aldım.Yurt dışında ve ülkemizde birçok furara katıldım.

Daha sonra yolum aromaterapiyle kesişti ve Londra’ya gittim. Kitaplarını okuduğum dünyanın en önemli aroma terapistlerinden eğitim aldım. Organik kimya, anatomi, çin tıbbı konularında eğitim aldım. Bu çok keyifliydi.

Aromaterapi; doğada gördüğünüz bitkilerin kokusunu veren, her türlü bitkiden farklı metotlarla elde edilen uçucu yağların; insanların bedensel, zihinsel ve ruhsal şifaları için kullanılmasıdır.”

. Kalp hastalığını önlemek için aromaterapiden yararlanıyor musunuz?
“Çok ciddi bir şekilde kalp damarlarında tıkanıklık olan, kalp yetmezliğine giden biri olarak söylemiyorum. Kalp hastalıklarının önlenmesi için belirgin şeyler var.Yaşınıza, kilonuza bağlı olarak kalp ritminizi düzenli tutmanız lazım. Genetik faktörler yine de kaçınılmaz.

Taşikardi, huzursuzluk, kalp bozuklukları, panik atak gibi hastalıklarda aroma terapi yağlarını kullanıyoruz.
Aromaterapi yağları farmakolojinin temeli olan bitkiler aslında. Bunların eğitimini almış bir profesyonel aracılığıyla önerilmesi gerekir.  Kişinin durumuna göre farklı formülasyonlarda uygulanması gerekiyor. ”

“ANNE OLMAK BÜTÜNSEL BAKIŞ AÇISI GETİRİYOR”
. Bir söyleşinizde “kalp çakram açıldı” demişsiniz.Kalp çakrası nedir ve doğumdan sonra kalp çakranız nasıl açıldı?

“Kalp çakrası enerji merkezi anlamına geliyor. Vücudun enerji kanalları var; ve bu enerji kanalları bütün organlardan ve salgı bezlerinden geçiyor. Kalp çakrasını anlatırken gönül gözü dememiz daha doğru olur. Anne olmak, annelik hormonları insanlardaki sevgiyi arttırıyor. Ben eskiden bebeklere ve hayvanlara sevgi doluydum; doğumdan sonra fark ettim ki bütün insanlara karşı sevgi doluyum. Benim bu işi yapma amacım insanlara hizmet etmek.

Yolda giderken yetişkin bir erkeğe bile kötü gözle bakamam; çünkü o da birinin evladı.  Anne olmak daha bütünsel bir bakış açısı getiriyor.”

. Hamilelikte yoganın faydasını gördünüz mü?
“İlk üç ay zaten yoga önermiyoruz. Üçüncü aydan sonra bol bol yoga yaptım. Çömelmek çok önemli; her zaman bunu söylüyoruz. Çömelmek rahimin rahat açılmasına yardımcı oluyor. Biz de annelere bol bol çömelin diyoruz. ”

. Eşiniz, siz doğum yaparken yanınızdaydı. Erkeklerin doğuma girmesi ikili ilişkiyi nasıl etkiliyor?

“Bence çok derinden etkiliyor. Doğumdan sonra ilişkiniz başka bir seviyeye geçiyor. Ben doğum anında sadece eşimi istedim yanımda. Eşim de benimle beraberdi doğumumun son anına kadar. ”

“SORUMLU EBEVEYN, SORUNSUZ ÇOCUK”
. Sınır Tanımayan Ebeveynler Topluluğu Derneği başkanısınız. Derneğin faaliyetlerini anlatır mısınız?

“İnternet ortamında tanıştığım bir grup anneyle Van depreminden sonra bir şeyler yapmalıyız diye çıktık yola. Deprem yardımlarının sahiplerine ulaşamadığına üzüldüğümüz için bu konuya yöneldik. Herkesin bir şeyler yapmasını bekleyene kadar biz elimizi taşın altına koyduk. Bu anlamda kendimize, ‘Sınır Tanımayan Ebeveynler’ dedik.

Bir senelik bir derneğiz. Derneğimizin sloganı  ‘Sorumlu Ebeveyn Sorunsuz Çocuk’. Gelecek nesillerimizi  yetiştirenler  aileler. Aileler ne kadar bilinçlenir ve bilgiyle donanırlarsa daha sağlıklı ve mutlu çocuklar olur. Bu yüzden de rotayı çocuklardan anne babalara çevirdik ve gördük ki kadınlar çok zor durumda.Yüzde 23 oranında bir istihdam seviyesiyle; dünyanın, kadınları istihdam etmedeki en geri ülkelerdeniz.

Kadınlara önce eğitim verecek sonra da onların istihdamını sağlayacak projeler üretiyoruz.  Biz STK’ların daha yeni nesle yönelik bir bakış açısı benimsemesini önemsiyoruz. İnsanlara maddi yardımlar yapıyoruz; ama onlara balık tutmayı da öğreniyoruz ki kendi balıklarını tutabilsinler.  İnsanları; sağlık, hukuk ve hayat alanında bilinçlendirmeye çalışıyoruz.”

. Çocuğunuzun psikolojisinin sağlıklı olması için hangi hataları yapmamaya özen gösteriyorsunuz?
“Anne baba olmaya karar vermeden önce her kişinin kişisel gelişimini arttırması gerektiğini düşünüyorum. Kızım doğmadan önce terapiye gittim. Anne babalıkta mükemmellik diye bir şey yok; ama yine de farkındalığımı yüksek tutmaya çalışıyorum. Mümkün olduğunca bilgi edinmeye çalışıyorum.

Ebeveynlerin yaptığı en büyük hata çocukları yetişkin gibi görmeleri. Ben her zaman çocuğuma çocuk gözüyle bakmaya çalışıyorum. Ben çocuğuma kişisel değerlerimi empoze etmektense toplumsal değerleri öğretiyorum. Erdemli, topluma faydalı olan, iyi bir insan yetiştirmeye çalışıyorum. ”

. Hamile kalmadan önce nasıl bir terapi gördünüz?
“Terapi derken şöyle; aileden gelen,  kuşaktan kuşağa gelen DNA’lardan aktarılan genetik kodların bir nevi kırılması ve ailenden gelen çözümlenmemiş kırgınlıkların barışla, huzurla teslim edilmesi. Psikodrama ve psikoterapi  yaptım.”

“SADECE GEREKTİĞİNDE İLACA BAŞVURAN VE ÇOCUĞU OLAN BİR DOKTORU TERCİH ETTİM”
. Çocuğunuza doktor seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?
“Çok fazla ilaç kullandırtmayan, doğallıktan yana olan, çocuğu kendi kendine iyileştirmesini bilen doktorları tercih ediyoruz. Daha önce bir doktor değişikliği yaptık. Çocuğu olan bir doktoru tercih ettik. Çocuğu olmayan bir doktor zayıf geldi bize. Bizim doktorumuz çok babacan ve 35 yıldır bu işi yapan bir doktor. Gerektiği yerde ilaca başvuran bir doktor.”

. Hastalara pozitif düşünce ve iyileşme enerjisiyle ilgili neler önermek istersiniz?

“Ben her zaman en tepeden korunduğumuza inanıyorum. Birilerinin bizi koşulsuz şartsız gözettiğine, her şeyin iyi olacağına derinden inanmalarını isterim. Her şey bizim için en iyi şekilde olacak. Hastalıklarına teşekkür etsinler, çünkü hastalıklar yolunda gitmeyen bir şeylere işaret ediyor. Hastalıktan kaçınmayalım.

Boğaz yollarında olan bir hastalık kişinin ifade edemediği öfkesini gösterir. Böbrekler çifttir; bu yüzden de böbreklerde olan hastalıklar ikili ilişkilerde problemleri gösterir.”


İçeriği Paylaşın