Haber Spikeri Cem Öğretir: Olumlu Düşünen İnsan Sağlıklıdır

Haber Spikeri Cem Öğretir: Olumlu Düşünen İnsan Sağlıklıdır

Haber Spikeri Cem Öğretir: Olumlu Düşünen İnsan Sağlıklıdır

Bizi Takip Et


RÖPORTAJ: Demet DEMİRKIR

Atv’nin haber spikeri Cem Öğretir, 102 kiloyu gördükten ve sağlık sorunları yaşamaya başladıktan sonra kilo vermeye karar veriyor ve bir yılda 20 kilo vermeyi başarıyor. Daha önce de kilo vermeyi istemiş ancak psikolojik olarak hazır olmadığı için bunu başaramadığını itiraf ediyor.

Grup Haber isimli müzik grubuyla sahne aldıkları bir gece performansın süresini ve sesi artırınca olan olmuş… Öğretir sabah uyandığında duymadığını fark ediyor ve doktorun yolunu tutuyor. Neyse ki iyi bir tedavi ile işitme kaybının önüne geçiliyor. Ama o geceden geriye, tinitus denen bir kulak çınlaması sorunu kalıyor. Bu sorun kalıyor ama kimseye “hayır” diyememe sorununu psikolojik destek alarak çözüyor.

“Olumlu düşünebilen insan sağlıklıdır” diyen Cem Öğretir, nasıl kilo verdiğini, kulak çınlaması sorununun nedenini, kimseye “hayır” diyememesi nedeniyle yaşadığı sıkıntıları ve bu sıkıntıları nasıl aştığını tüm ayrıntılarıyla anlattı…

. Fazla kilolarınızdan kurtulmaya karar verdiğinizde kaç kiloydunuz, zayıflamaya nasıl karar verdiniz?
102 kiloydum, şu an ise 81 kiloyum. Bu yaklaşık 4-5 yıl önce karar verdiğim bir şeydi, daha öncede zayıflamayı istiyordum ama bir türlü başaramıyordum. 102 kiloyu gördükten sonra, kendi kendime dedim ki “Artık tamam, zamanı geldi” çünkü sağlık problemleri de yaşamaya başlamıştım.

Nefes alamamaya başladım, uyku apnesi rahatsızlığına yakalandım. Dolayısıyla bunun tedbirini almam gerekiyor diye düşündüm ve diyetisyen kontrolünde ilk 10 kilomu verdikten sonra zaten tekrar diyetisyene gitmeye ihtiyaç duymadım. Kendi hayat stilimi ona göre düzenledim.

. İlk kez mi zayıflama konusunda bir karar aldınız? Daha önce diyet yaptınız mı?
Açıkçası daha önce diyet yapmaya ihtiyaç duymadım çünkü hiç o kadar kilo almamıştım ama hep 90’lı kilolarda dolaşıyordum. Benim ideal kilomdan çok yüksek bir rakam olmasına rağmen böyle bir niyetim hiç olmamıştı. Sağlık problemleriyle birlikte bunu düşünmeye başladım. Birkaç kere kilo vermeyi denedim ama başarılı olamadım daha doğrusu psikolojik olarak kendimi hazırlayamadım çünkü yemek yemeyi gerçekten çok seviyorum.

“ÇAYI KURU ÜZÜMLE İÇİYORUM”

. Ne kadar zamanda kaç kilo verdiniz, diyetinizden bize bahseder misiniz, nasıl bir program uyguladınız?
Bir yılda 20 kilo kadar verdim, kendimi çok yormadım yalnızca karbonhidratlardan uzak durmaya çalıştım. Uzak durmaya çalıştım derken hiç yemedim değil; protein ağırlıklı beslendim mesela o gün pilav yemedim de ekmek yedim. Hep bir tercih yapmak durumundaydım. Şekeri tamamen hayatımdan çıkardım.

Şekerle sürekli bir kavgamız var, o hayatıma girmeye çalışıyor ben çıkarmaya çalışıyorum. Son iki aydır şekeri kullanmamaya çalışıyorum, çayla beraber kuru üzümü seviyorum tabii çok olmamak kaydıyla… Zaten çok kahve ve çay içen biri değilim.

. Düzenli bir şekilde yemek yemeye ayak uydurabildiniz mi?
Aslında hiç zor değil. Ben hep şunu düşünürüm; insanlar hayatta kendilerini engelliyorlar, hiç zamanım yok, şunu yapamıyorum, bunu başaramıyorum diye… Bunların hepsinin yalan olduğunu düşünüyorum.  İnsan kendi bahanelerini kendi ürettiği için bahane ortadan kalktığında her şey düzeliyor.

Ben ara öğünlerime de dikkat ediyorum, işyerinde dolabıma cam kavanozlarda fındık, badem, ceviz, kuru dut, kuru üzüm, yaban mersini koyuyorum. Acıkacağımı hissettiğim anda bunlardan yiyorum. Şekerli bir şeye ihtiyaç duyduğumda mutlaka yaban mersini yiyorum.

. Çok özlediğiniz ancak uzak durduğunuz bir yemek var mı?
Hiç yok çünkü her şeyi yiyorum, sadece besinleri dengeliyorum. Diyelim ki canım baklava çekti, o gün ekmek hakkımı kaybediyorum. Bunların arasında tercih yapıyorum ya da bugün bulgur pilavı yedim fazla karbonhidrat almayayım diyorum. Bir de doğal karbonhidrat almaya çalışıyorum, işlenmiş gıdalardan mümkün olduğunca uzak durmaya çalışıyorum.

Bunları son zamanlarda yapıyorum daha önceden bu kadar titiz değildim, son 6 aydır buna dikkat ediyorum çünkü şekerimde hafif bir yükselme belirtisi var sık sık da kontrollerimi yaptırıyorum.

. Diyetinizi egzersizle desteklediniz mi? Hala spor yapmaya devam ediyor musunuz?
Evet diyet sırasında egzersiz de yaptım hala spor yapmaya devam ediyorum. Bir gün yürüyüş bir gün yüzme şeklinde devam ediyorum. Mümkün olduğunca diğer fitness cihazlarını da kullanmaya çalışıyorum ama kendimi de çok yormuyorum. Diyette uyguladığım sistemi sporda da uyguluyorum. Kardiyo yaptığımda benim için en yüksek 120 yeterli oluyor. 160’lara getirerek kendimi yormuyorum.

. Spor dışında şu an kilonuzu sabit tutmak için uyguladığınız bir yöntem var mı?
Hayır yok, sadece yememe dikkat ediyorum. Dolayısıyla spor ve ikisi yeterli oluyor ama biraz daha kilo vermem lazım. İdeal kilodan bahsedilir hep ben ona çok inanmıyorum çünkü herkesin fiziki yapısı, kemik yapısı farklı. Benim ölçülerime göre 78-79 kilo olmam gerekiyor, şu an 81 kiloyum iki kilo fazlam var.

“YILDA BİR KEZ CHECK-UP YAPTIRIYORUM”

. 39 yaşındasınız, şimdiye dek sağlığınız için herhangi bir tetkik yaptırdınız mı?
Yılda bir kez mutlaka check-up yaptırıyorum.

. Yüksek sesten kaynaklanan bir rahatsızlık geçirdini kulak çınlaması nedeniyle “Son Haber” isimli müzik grubunuzdan ayrılmak zorunda kalmışsınız. Bu sorununuzdan bahseder misiniz? Nasıl gelişti?
Aslında bu da bir bilinçsizlik örneğidir. Yüksek sesin insanın hayatında ne kadar etkili olabileceğini hep duyarız, konuşuruz, özellikle barların girişinde de yazar. Yüksek ses düzeyi duyma bozukluğuna yol açabilir diye.

Biz grubumla birlikte bir gün çalarken kendimizi heyecana çok kaptırdık, normalde iki buçuk saatlik bir sahne performansı sergilerken; bir arkadaşımızın düğünü vardı. Programdan sonra onlar da geldi, o gün o performansın üstüne bir saat daha ekledik. Çalıyorsunuz ve bir süre sonra kendinizi duymamaya başlıyorsunuz çünkü algılarınız kapanıyor ve sesleri daha da yükseltiyorsunuz.

Git gide biz sesleri yükselttik içeride inanılmaz bir ses oldu ve biz bunu fark etmedik. Ertesi sabah uyandığımda kulaklarımda çok büyük bir tıkanma vardı, sesleri boğuk duyuyordum. Doktora gittik duyma kaybı yaşayabilirdim ama bir kortizon tedavisi ve hiperbarik oksijen tedavisine girdim o sayede kulaklarım kurtuldu ama bir çınlama kaldı. O çınlama da tinitus adıyla bilinen bir hastalık.

. Arada sırada mı oluyor bu çınlama?
Hayır, arada sırada değil, kalıcı. Sadece bu hastalığı maskelemeyi öğrendim çok dikkat etmediğim zaman duymuyorum. O yüzden artık gürültülü bir mekana girdiğimde, konsere gittiğimde veya arkadaşlarımla çaldığımda mutlaka özel kulaklıklarımı kullanıyorum.

. Erkekte estetik ameliyatlarıyla ilgili düşünceniz nedir? Mesela saç ektirmeyi hiç düşündünüz mü?
Ben saç ektirmeyi hiç düşünmedim. Kendimi böyle güzel buluyorum, bir problemim yok. Estetik de yaptırmam ama ihtiyaç duyan birinin yaptırdığı estetiği de hoş karşılıyorum. Ancak takıntılı bir şekilde; bugün burnumu yaptırdım, yarın kulaklarımı da yaptırayım, sonra da kaşımı kaldırtayım haline gelmek çok hoş değil.

. Hiç ameliyat oldunuz mu?
Bir kıl dönmesi ameliyatı geçirdim. Askerlikten sonra ameliyat oldum klasik Türk erkeği durumu…

“HORMONLARIN NE DİYECEĞİNİ BİLEMİYORUZ”

. Babaların doğuma girmesini nasıl karşılıyorsunuz? Siz çocuğunuzun doğumuna girer misiniz?
Karşılıklı konuşulması gereken bir konu bu. Eşimin fikrine çok saygı duyuyorum, belki o anı kendi kendine yaşamak istiyordur. Paylaşmak istemiyor olabilir çünkü annelik başka bir durum. Ama benden yardım ister, orada bulunmamı isterse tabiî ki giderim. Eşim o ana tanıklık etmemi isterse çok memnun olurum ama son karar annenin çünkü hormonların ne diyeceğini bilemiyoruz.

. Sağlığa dair evham ve korkularınız var mı?
Evet vardı hatta bu konuyla ilgili psikolojik bir rahatsızlık da geçirdim. Panikatağa gidecek bir sürecim oldu. Psikologum bunun sağlıkla ilgisi olmadığını, başka sorunlarım nedeniyle bu sıkıntıyı yaşadığımı düşünüyordu ama kendimden çok başkalarının sağlığıyla ilgili endişelerim oluşmaya başlamıştı.

Daha sonra bu bana döndü ve acaba kalp krizi mi geçireceğim; beyin kanaması mı geçireceğim, çok yoruldum yürümeyeyim, spor yapmayayım gibi bir hal almışken artık bu işi çözmem gerekiyor dedim ve direkt psikologuma gittim. Yaklaşık iki ayda bambaşka bir insan oldum ama bu süreç bir buçuk iki sene sürdü. Ben kimseye “hayır” diyemeyen bir insandım.

“ASLA KİMSEYE HAYIR DİYEMEZDİM”

. Peki, kimseye “hayır” diyemeyişinizin nedeni neymiş?
Sebebi insanlar tarafından sevilme ihtiyacım. Herkesin sevilmeye ihtiyacı vardır ama ben hata yapmaktan çok korkuyormuşum ve insanları kırmaktan çok korkuyormuşum. Mesela tedavi sürecinden önce ben asla “hayır” diyemezdim. Herkese “evet” derdim çok fazla söz verirdim ama yerine getiremediğim zaman bu bende çok büyük bir dert olurdu. Karşımdaki kişiden günlerce özür dilerdim. Bunların temelinin sevilme ihtiyacı olduğunu söylüyor psikologum. Bazen sevilmek ya da takdir görmek için kendi hayatımızı unutuyoruz, mühim olan kendi hayatımız.  Psikologum bana; “Lütfen bir arkadaşınıza bugün hayır deyin” dedi. Ben de dedim. Şöyle oldu;

Internet alışverişi yapmayı seven bir insanım bir arkadaşım geldi ve “Bana şu siteden şunu alır mısın?” dedi. Ben de an bu an dedim ve “hayır” cevabını verdim. Çok şaşırdı çünkü yıllardır beraberiz ve benim ona hayır dediğimi hiç duymamış. “Neden almıyorsun?” dedi. Ona, “Şu an kendimle baş başa olmak istiyorum müsaade edersen” dedim.

Gitti ama ben büyük bir iç çatışma yaşıyordum ve peşinden gidip özür dilemek istiyordum, yaklaşık yarım saat sonra geldi, “Sen bana almadın ama ben marketten buldum” dedi. Aramız eskisi gibiydi, hiçbir fark yoktu. Bu kadar basit miymiş dedim kendi kendime ama aslında bu kadar basit.

Siz insanlara ne kadar içinize girmesine izin verirseniz o kadar giriyorlar ve nerede sınır koyarsanız o sınırı kabulleniyorlar. Biz aslında kendi sınırlarımızı koymayarak onların üzerimize çok gelmesine yol açıyoruz ve bundan bir süre sonra da bunalıyoruz. Yine kendi kendimize yükleniyoruz, bahaneleri kendimiz üretiyoruz başka şeyleri de kendimiz yükleniyoruz. Onu çözdüğüm anda çok rahatladım şimdi istediğim zaman hayır diyorum ve kendime vakit ayırıyorum. Kimse bana kırılacak diye lafımı sakınmıyorum tabii abartılı şeyler yapmıyorum ama kendime dert edecek kadar sıkıntıya girmiyorum.

“OLUMLU İNSAN SAĞLIKLI OLUYOR”

. Size göre sağlıklı bir erkek nasıl olmalıdır, siz bu tanıma uyuyor musunuz?
Ben akıl sağlığını çok önemsiyorum. Bence olumlu düşünebilen insan sağlıklıdır. Çünkü psikolojinin bedene çok önemli bir etkisi var, bunu bizzat yaşadım ve gördüm. Psikolojiniz kötü olduğu zaman her şeyden kopuyorsunuz. Tedavi sürecinden sonra kendimi daha mutlu hissetmeye başladım. Olumlu insan sağlıklı oluyor. Bence olumlu erkek de sağlıklı olacaktır. Kendiyle ilgilenen insan sağlıklıdır. Herkese önerim şudur, “Olumlu düşünün, iyi beslenin ve yaptıklarınızdan sıkılmayın onlardan keyif alın”.


İçeriği Paylaşın