Parkinson Görülme Sıklığı Yaşla Birlikte Artıyor

Parkinson Görülme Sıklığı Yaşla Birlikte Artıyor

Parkinson Görülme Sıklığı Yaşla Birlikte Artıyor

Bizi Takip Et


Tipik olarak orta ve ileri yaş hastalığı olarak bilinen Parkinson hastalığının, 2030 yılına kadar 30 milyon kişiyi etkileyeceği tahmin ediliyor. Türkiye Parkinson Hastalığı Derneği tarafından Abdi İbrahim firmasının koşulsuz desteği ile “11 Nisan Dünya Parkinson Günü” kapsamında İstanbul’da iki merkezde olmak üzere 13 noktada bilgilendirme toplantısı ve egzersiz etkinliği düzenlendi. İstanbul dışında; Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Düzce, Edirne, İzmir, Kayseri, Malatya, Mersin ve Sivas gibi illerde hasta ve hasta yakınları bir araya geldi.

İstanbul’da düzenlenen toplantıda Türkiye Parkinson Hastalığı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Raif Çakmur, Prof. Dr. Murat Emre, Prof. Dr. Sibel Ertan, Prof. Dr. Haşmet Hanağası, Doç. Dr. Gülsen Babacan, Doç. Dr. Başar Bilgiç, Fiyoterapist Dr. Burcu Ersöz, Psikiyatr Dr. Burç Çağrı Poyraz, Dr. Öykü Tezel Bayraktaroğlu ve Dyt. Sevgi Neylan Bakım Parkinson hastalığı ve tedavisi ile ilgili bilgiler aktardı.

ÜLKEMİZDE 150 BİN CİVARINDAN PARKİNSON HASTASI VAR

Ülkemizde 150 bin civarında Parkinson hastası olduğunu ve artan yaşlı nüfusa bağlı olarak önümüzdeki yıllarda Parkinson hastalığında bir patlama yaşanabileceğini söyleyen Prof. Dr. Raif Çakmur, “Parkinson, yavaş ilerleyici ve beyin hücrelerinde kayıp ile seyreden bir beyin hastalığıdır. Alzheimer hastalığından sonra en sık görülen nörodejeneratif hastalıktır. Parkinson hastalığı tipik olarak orta-ileri yaş hastalığıdır. Ortalama olarak 60 yaş civarında başlar; ancak genç yaşlarda da görülebilir. Yaş ilerledikçe Parkinson hastalığının görülme sıklığı artmaktadır. Erkeklerde de görülme sıklığı daha fazladır.” dedi.

DÜZENLİ TEDAVİ ÖNEMLİ

Parkinson’un tedavisi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Çakmur, “Eğer hepimiz 100 yaşının üzerine kadar yaşayacak olursak muhtemelen bu hastalıkla karşı karşıya kalacağız Dünyanın en kalabalık ülkelerinde, 2030 yılına kadar Parkinson hastalarının neredeyse 30 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor. Kısacası önümüzdeki yıllarda Parkinson hastalığı ile daha çok uğraşmak zorunda kalacağız. Bunun için Parkinson hastalığı konusunda toplumun bilinçlenmesi gerekiyor. Parkinson hastalığının tedavisi günümüzde çoğunlukla ağızdan alınan ilaçlarla yapılmaktadır. Uygun özellikleri taşıyan hastalar farklı yöntemlerle uygulanan ilaçlar ve cerrahi ile de tedavi edilebiliyor. Hastalığı tamamen iyileştirici, kesin bir tedavisinin henüz bulunmamasına karşın, kullanılan ilaçlar belirtileri büyük ölçüde düzeltmekte ve birçok hastanın yaşamını aktif ve üretken bir şekilde sürdürmesini sağlamaktadır. Böylece Parkinson hastalarının çoğu düzenli tedaviyle uzun yıllar yaşayabilmektedir” diye vurguladı.

MÜZİK VE DANS, DENGE VE HAREKET SORUNLARINA KARŞI ETKİLİ

Parkinson hastalığında yaşam kalitesini yükseltmenin sadece ilaç ve cerrahi tedavi gibi yöntemlerle mümkün olamayacağını söyleyen ve hareket etmenin, egzersizin tedavinin vazgeçilmez bir parçasını oluşturduğunu vurgulayan Prof. Dr. Çakmur, “Hareket ve egzersiz gerekliliği hastanın tanı aldığı zamandan itibaren geçerlidir. Düzenli egzersizler, tempolu yürüme, yüzme, aerobik gibi sporlar genel anlamda en çok tercih edilenlerden. Ancak hastalık ilerledikçe ve özellikle denge bozukluğu, yürürken kilitlenme, gövdede öne doğru eğilme, düşme gibi ilaca kısmen veya yetersiz cevap veren daha karmaşık hareketler için daha programlı ve daha profesyonel destek gerektiren egzersizler önem kazanıyor. Denge, yürüyüş ve duruşu korumanın en iyi yolu egzersiz ve hareket etmektir. Dansın hastalığa etkisi üzerine yapılan çalışmalarda dans kurslarına katılan hastaların katılmayanlara kıyasla denge ve hareketliliklerinde ilerlemeler kaydedilmiştir. Müzik ve dans, denge ve hareket sorunlarının azaltılmasında beyne yardım etmektedir” diye konuştu.

PARKİNSON’UN BELİRTİLERİ

  • Titreme
  • Hareketlerde yavaşlama
  • Bir veya daha fazla uzuvda (kol veya bacak) kasılma
  • Yürürken kolları sallamama
  • Konuşurken mimikler ve jestler gibi hareketlerin kaybı
  • Yavaş, ufak adımlı veya ayak sürüyerek yürüme
  • Vücut duruşunun öne eğik şekil alması
  • Yumuşak ve alçak sesle, monoton konuşma
  • El yazısında küçülme, okunaksız olması
  • Ağızdan salya sızması, yutkunma güçlüğü
  • Halsizlik, yorgunluk
  • Ruh hali değişiklikleri, ruhsal çöküntü hali (depresyon), nedensiz sıkıntılar
  • Kabızlık, aşırı terleme, tansiyon düşmesi
  • Ağrı, kas spazmları

İçeriği Paylaşın