Parkinson Hastalığında Beyin Pili Tedavisi

Parkinson Hastalığında Beyin Pili Tedavisi

Parkinson Hastalığında Beyin Pili Tedavisi

Bizi Takip Et


Parkinson, Parkinson hastalığında beyin pili tedavisi ve beyin pilinin diğer kullanım alanlarını Medipol Üniversitesi Parkinson ve Hareket Bozuklukları Merkezi’nden (PARMER) Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Ali Zırh Sağlığım İçin Herşey’e anlattı.

TEK BELİRTİ TİTREME DEĞİL

Parkinson nasıl bir hastalıktır? Ne sıklıkla görülür? Daha çok kaç yaşlarında ortaya çıkar? Parkinson dediğimizde hep titreme aklımıza titreme geliyor. Her Parkinson hastasında titreme olur mu? Bu titremelerin bir özelliği var mıdır? Bir de başka ne tür yakınmalar olur?
Parkinson, beyinde dopamin adını verilen bir maddenin eksilmesiyle ortaya çıkan genelde; ileri yaşlarda hareketlerde yavaşlama, yüz hatlarında donukluk, vücudun bir yanında daha çok istirahat halindeyken titreme, küçük adımlarla öne eğik yürüme şeklinde ortaya çıkan bir hastalıktır. Titremenin olmadığı olgularda vücudun bir yanındaki yavaşlamaya bağlı kolların vücut salınımına iştirak etmeyip vücuda yapışık bir şekilde yürümeyle karşımıza gelen sinir sisteminin ileri yaş hastalığıdır. Dopaminin azalmasına bağlı olarak 62-65 yaş arasında toplumda her 300 kişiden birinde karşımıza çıkan bir rahatsızlıktır. Her 10 yılda bir de görülme sıklığı katlanarak artıyor.

Bir şekilde kim olursa olsun 120 yaşına kadar yaşarsa az ya da çok herkeste Parkinson bulguları karşımıza gelir. Tabii ki Parkinson denilince akla ilki titreme geliyor. Titreme daha çok vücudun bir yanında ön planda ve istirahatte ortaya çıkan para sayar tarzda bir titremedir. Parkinson hastası genelde istirahat halindeyken titrer, ellerini kaldırdığında titremesi durur. Bunun dışında esansiyel ya da pozisyonel tremor dediğimiz Parkinson’dan farklı daha çok genç yaşlarda ortaya çıkan bir işlem, bir eylem yaparken tutarken olan titremeler var. Onlar daha farklı bir gruptur. Bunlar Parkinson’dan ayrılıyor. Ama her Parkinson hastası titrer diye bir kaide yok. Senin titremen yok, sen Parkinson değilsin diyemeyiz. Önemli bir grup hastada sadece hareketlerde yavaşlama, tutukluk, donuklukla giden ve titremenin olmadığı Parkinson formları da karşımıza gelmekte.

Parkinson’da kalıtımın bir yeri var mı? Anne ya da babada Parkinson bulunması kişi de riski ne ölçüde arttırıyor? Parkinson’da başka risk faktörleri nelerdir?
Idiyopatik Parkinson dediğimiz tablo, kalıtsal bir rahatsızlık değildir. 40 yaş altında görülen formlarına genç yaşta görülen Parkinson hastalığı diyoruz. Yüzde 10-15 bu grupta görülebiliyor. Eğer bu kişilerde de ailede başka fertlerinde varsa dediğiniz gibi bir genetik sorun mümkün. Genlerle aktarılması mümkün. Eğer erken yaşlarda aile fertlerinde gerçekleşiyorsa bazı genetik çalışmaları gerçekleştirmek gerekebilir.

BEYİN PİLİ HANGİ HASTALARA ÖNERİLİR

Parkinson’un beyinde tuttuğu yer var mıdır? Tek taraflı ya da çift taraflı söz konusu olabilir mi? Böyle bir durum var mı? Buna göre tedaviye yaklaşım değişir mi? Tedavide cerrahinin yeri nedir? Beyin pili hangi hastalara önerilir?
Parkinson genelde beyinde dopamin dediğimiz belli bir maddenin azalması; ama vücut hareket kontrol merkezlerimiz denen bölgelerde bu madde azalmasına bağlı bazı hücrelerde aktiviteler artıyor. Bu aktivite artışı da hastalarda katılık, tutukluk, titreme, ağırlık gibi bulguları karşımıza getiriyor. Parkinson’da başlangıç tedavisi çoğu hastada olduğu gibi ilaç tedavisidir. İlaçlarla eksiği yerine koymak önemli bir süreyle hastaları normale yakın yaşatabilmek mümkündür.

Yıllar geçmesine rağmen ilaçlar yeterli gelmez, ilaç yan etkileri ortaya çıkar, hastalar sık açık kafalı dalgalanmaları yaşamaya başlar, günün tamamını açık geçiremezlerse veya uzun yıllar ilaç kullanan hastalarda özellikle istem dışı hareketler dışında motor bulgular, psikiyatrik-psikolojik ilaçlara bağlı birtakım bulgular karşımıza gelirse artık tıbbi tedavide tıkanıyoruz. Bu grup hastalarda, titremenin her türlü tedavi ile düzelmediği erken evre hastalarda artık ilaç tedavisi yetmediğinde uyguladığımız beyin pili tedavileri gündeme geliyor ve bu hastalara önemli ölçüde yarar sağlayabiliyor.

HASTA İLE KONUŞARAK BEYİN PİLİ TEDAVİSİ

Beyin pili dediğimiz tedavi nasıl bir tedavidir? Ameliyat nasıldır?
Beyin pili tedavisinde en önemli konu, hastamız bu tedaviye uygun mu, böyle bir tedaviden yarar görür mü görmez mi? Bunu düşünmek gerekir. Çünkü beyin pilleri basitçe bizim beynimizin içinde yerleştirdiğimiz iki ince elektrot. Göğüste kalp pili gibi köprücük kemiği altına koyduğumuz bir pil ve o ikisini birbirine bağlayan uzatma kablosundan oluşan bir sistem. Tıpta nöromodülasyon dediğimiz bu yöntemle beynin içerisinde herhangi bölgeye elektrik akımı vererek oradaki hücrelerin elektriksel aktivitesini uyarabiliyoruz ya da baskılayabiliyoruz. Başta Parkinson hastalığı olmak üzere, el titremelerinde, distoni adını verdiğimiz aşırı kasılmalarla giden hareket bozukluklarında da bu tedavi önemli ölçüde yarar sağlayabiliyor.

Bu ameliyatlar beyin ameliyatı kısmı karşılıklı konuşarak sohbet ederek hastayla yardımlaşarak yaptığımız kafatasına birer küçük delik delerek uyanık yaptığımız ameliyatlar. Bu sırada hastalar bizimle iletişim içerisinde oluyorlar. Kendi hissettikleri bulguları bizimle paylaşıyorlar. Kullandığımız teknoloji sayesinde beyindeki hücreleri birlikte dinleyip hangi hücrenin vücudun hangi bölgesine cevap verebildiğini bulabiliyoruz.  Böylelikle 80 mikrondan daha az bir hata payıyla, beyindeki haritalama işlemini yaparak beyinde iki-üç milimetrelik bir yere, doğru elektrotları doğru teknikle yerleştirme metotları uyguluyoruz.

Elektrotları yerleştirildikten sonra beyin ameliyatı biter; ama uzatma kablolarının ve pilin yerleştirilmesi sürecinde hastanın ağrı çekmemesi için hastanın uyuması gerekir. Dolayısıyla son aşama ya da ikinci aşama dediğimiz bölümde 45 dakika bir saatlik süreçte yerleştirilir. Cerrahi toplam olarak üç buçuk-dört saati geçmeyen bir işlemdir.

Hastalar toplam 6 tane iğnenin batmasının acısını duyuyorlar. Bu 4 iğne, ameliyattan önce hastanın odasında uygulamaları yapacağımız bir çerçevenin hastanın başına takılması sırasında yapılan uyuşturucu iğnelerdir. Ameliyathane kısmına geldiğimiz yapılacak küçük kesiler sırasında canı yanmasın diye, iki küçük iğneyi de bu durumda hissederler. Yani hastalar toplam 6 tane iğnenin batmasının acısını duyuyorlar.

Op.Dr.Ali Zırh

HASTA 2 GÜN SONRA TABURCU EDİLİYOR

Beyin pili takıldıktan sonra hastalar ne kadar hastanede kalıyorlar? Ne zaman taburcu oluyorlar? Beyin pilinin takıldığı andan itibaren hemen titremelerinde ya da hareket bozuklukları varsa onda bir düzelme oluyor mu? Etki ne zaman başlıyor? Parkinson’lu hastaların yaşamında beyin pili neyi değiştirir?
Ameliyat masasında haritalama sırasında geçtiğimiz yollar hem de elektrotların yerleştirilmesi bile hastalarda önemli ölçüde rahatlık sağlıyor. Genelde hasta ameliyattan sonra ikinci gün taburcu oluyor. Bir sonraki haftanın başında yaklaşık taburcu olmasından iki ya da üç gün sonra pilini ayarlamaya, açmaya, programlamaya başlıyoruz. Bu, ayaktan poliklinik kontrolleriyle yapılan bir işlem. Bu yaklaşık iki-üç haftalık bir süreç. Bu sürecin sonunda artık hastalar ideal ayarlarına geliyorlar. Bir yerde mezun oluyorlar.

Daha sonrada yılda üç-dört sefer ya da üç-dört ay gibi görmek istiyoruz. Tabii ki ameliyat sırası ve sonrasında da hissettikleri o rahatlık var. Bir sürü şikayetleri azalıyor. Ama uzun dönemde özellikle bu sürecin sonunda hastalar, eski sağlıklı günlerine yakın bir hale geliyor. Beyin pili bir kür değil. Her şeyi ortadan kaldırmıyor; ama hastalığın motor bulguları dediğimiz; katılık, tutukluk, titreme, ağırlık, yürüme güçlüğü, yavaşlık gibi bulguları beyin pili önemli ölçüde düzeltebiliyor. Bunu hastalığın saatini geri almak diye tanımlıyoruz. 10 yıldır problem yaşayan hasta ameliyat edildiğinde, hastalığın 1-2. yıllarındaki haline geriye götürülüyor. Başkalarının yardımıyla yaşayan, yatağında dönemeyen, kendi başına beslenemeyen kişilerin bunların hepsini yapabilir, eski sağlığına yakın günlerine geri dönmesi, çoğu kişinin mesleğine geri dönmesi hem hasta bireyin hem de ailenin diğer fertlerinin rahat bir nefes almasını sağlayabiliyor.

BEYİN PİLİNİN ÖMRÜ

Beyin pilinin de bir ömrü var mıdır? Beyin pili taşıyan hastalar yaşamlarında nelere dikkat etmeli?
Bu Parkinson hastalarında verilen elektrik akımına bağımlı olarak yaklaşık bir 4-6 yıllık bir süreçtir. Kontrol muayenelerinde pilin gücü izlenir ve gerekli duyulursa değişim önerilir. Beyin pili değişimi yaklaşık yarım saatlik bir işlem. Göğüsteki pil kısmından yarım saatlik bir ameliyat ile pil çıkarılır ve yerine yeni pil takılma işlemi yapılır. Bu işlem için hastanın yatışı yapılmaz. Distoni hastaları adını verdiğimiz hastalarda bazen daha yüksek elektrik akımına ihtiyaç duyabiliyor hastalar. Onlarda da dışarıdan şarj edilebilen pil formları var. Bunları da takabilmemiz mümkün oluyor. Ameliyat olan hastalar aslında her türlü şeyi yapabiliyorlar. Havaalanları gibi güçlü güvenlik sistemlerinde uyarı almamaları için hastaya bir cihaz taşıdığına dair bir sertifika veriyoruz. Bu belgeyi gösterdiklerinde manuel muayene ile kontrollerden geçiyorlar. Bunun dışında ağır olmayan her türlü sporu yüzme, tenis bütün aktiviteleri hastalar yapabiliyor.

Alzheimer, sara hastalığında ya da obezite tedavisinde de beyin pillerinin bir yeri var mı? Ya da bu konuda da birtakım çalışmalar yürütülüyor mu?
Aslında bizler için hiçbir nöron emniyette değil. Oraya ulaşmamız oraya bir elektrik akımı vermemiz elektrot koyabilmemiz mümkün. Bugün için tıbbi tedaviye yeterli cevap vermeyen sara hastalarında, epilepsi olgularında beyin pili diğer tedavi yöntemleriyle birlikte kullanılan bir yöntem. Geçmiş yıllardaki özellikle obeziteye yönelik çalışmalarımızda beynin belli bölgelerine elektrik akımı verdiğimizde aslında hafızayı geri çağırabildiğimizi gördük. Bu bizi de oldukça heyecanlandırdı. Bununla ilgili kontrollü çalışmalar Alzheimer hastaları üzerinde sürüyor. Bu çalışmalar biliyorsunuz birkaç yıl basamak gidip artık klinik uygulamanın yararlı olduğunu gösteren aşamalara gelmek zorunda. Bu anlamda Kanada ön planda olmak üzere bu çalışmalar daha büyük hastalar üzerinde çalışılıyor. Ilımlı seyreden Alzheimer olgularında beyin pili tedavisinin süreci yavaşlattığı hatta bazı hastalarda geriye çevirebildiğini yönelik ön bilgiler var. Ama tabii ki uzun dönem kontrollü çalışmaları incelememiz gerekiyor.

Obeziteye gelince beynin içinde bir iştah merkezi var. Özellikle hayvan deneylerinde biz o iştah merkezini uyarıp baskılayabiliyoruz. Dolayısıyla iştahı da etkileyebilmemiz mümkün. Tabi bu henüz tünelin ucundaki bir ışık; ama ritüel ameliyatlar yerine belki önümüzdeki yıllarda “çok kilo aldık biraz elektriği arttıralım, zayıflayalım ya da bu akşam yemek ziyafeti çekeceğiz biraz kısalım” demek mümkün olacak. Ama tabii ki obezite tek başına organik bir hastalık değil, psikolojik de bir hastalık. Dolayısıyla kontrollü çalışmaları izlememiz onunla ilgili sonuçları beklememiz gerekiyor. Bununla ilgili de süregelen çalışmalar var.

HASTALAR NELERE DİKKAT ETMELİ?

Beyin pili ameliyatı için Parkinson’da Türkiye’ye yurtdışından hastalar geliyor mu? Türkiye’nin dünyadaki yeri nedir? Gelecek hastalar neye dikkat etmeli?
Birçok ülkeden yabancı hastalarımız, özellikle ameliyat olan hastaların referansıyla da geliyor. Artık haftada bir ya da iki yabancı hastayı beyin pili ameliyatı yapabiliyoruz. Giderek ülkemizin yükselen trendi. Geçen yıl Nisan ayında Dünya Parkinson Günü’nde dünyanın her yerinden 329 beyin pili ameliyatı olmuş hastamız bir araya geldi ve ilk defa ülkemiz de tıpta tedavi alanında Guinness dünya rekorunu kırdı. Beyin pili hastalarının derneğinin aletleriyle öyle bir ödülü de kazanma fırsatı bulduk. Bu da bizim için hem gurur verici hem de güzel bir aşama oldu.


İçeriği Paylaşın