Pierre Fabre İlaç ve Dermokozmetik, Dr. Hande Demirdere’ye Emanet!

Pierre Fabre İlaç ve Dermokozmetik, Dr. Hande Demirdere’ye Emanet!

Pierre Fabre İlaç ve Dermokozmetik, Dr. Hande Demirdere’ye Emanet!

Bizi Takip Et


Fransa’nın en büyük firmalarından Pierre Fabre’nin, Türkiye’de İlaç ve Dermokozmetik olarak faaliyet gösteren iki şirketi aynı çatı altında birleşti. Tarihinde ilk kez tek kişi tarafından yönetilecek Pierre Fabre Türkiye’nin başına Genel Müdür olarak bir kadın lider, Dr. Hande Demirdere getirildi. Dr. Hande Demirdere ile iş yaşamında kadın olmayı ve zirveye uzanan kariyer yolculuğunu konuştuk.

. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra iç hastalıkları ihtisasınızı İstanbul Tıp Fakültesi’nde yaptınız ve dört yıl boyunca hasta baktınız. Hekim olmanın ilaç sektöründeki bir yönetici olarak size getirdiği avantajlar var mı?

“Yaptığımız iş, hasta odaklı bir yaklaşım gerektiriyor. Bu anlamda hekim olmamın elbette pek çok faydasını görüyorum. Hastalıkları, hastaları ve onların ihtiyaçlarını daha iyi anlayabiliyorum. İç hastalıkları, hekimin hastayı her yönden anlamasını gerektiren bir bölüm olduğu için ürünlere de çok kolay adapte olduğumu söyleyebilirim. Bir hekim olarak doktorlarla da aynı dili konuşabiliyorum. Bu da iletişimi güçlendiriyor. Yaşadığım bir diğer avantaj ise; eğitim aldığım ve görev yaptığım üniversiteler nedeniyle; hem Ankara hem İstanbul ekolünü yakından tanımam.”

İŞİMİ BIRAKTIM AMA ÇALIŞMAYI HİÇ BIRAKMADIM”

. Birçok kadının yaptığı gibi siz de eşinizin işi nedeniyle kendi işinizi bırakmak zorunda kaldınız. Bu durum sizi nasıl etkiledi?

“Eşimin işi nedeniyle üç kez kendi çalıştığım şirketlerdeki görevimden ayrılmak zorunda kaldım. Evlendiğimizde, birlikte çalıştığımız firmadan ben ayrıldım. Eşim bir şirketin ülke müdürü olarak Rusya’ya gidince biz de ailece ona eşlik ettik. Orada başka bir global ilaç firmasında yeniden işe başladım, kısa sürede ödüller alan bir ekip kurdum. Bu süreçte iki şirketin birleşmesini yönettim, bu bana müthiş bir deneyim kazandırdı. Eşime ‘Sen 6 yıldır aynı işi yaparken, ben 6 yılda 4 kez terfi alıp farklı iş modellerinde senden fazla tecrübe kazandım’ diye takılırım. Hatta bir yıllık bölgesel görevimde Çin, Hindistan gibi çok farklı kültürlerdeki ülkelerin yönetiminde rol aldım. Ve yine eşimin işi nedeniyle tekrar Türkiye’ye dönmesi gerektiğinde oradaki işimi bıraktım.”

“TEK GÖRÜŞTÜĞÜ KADIN ADAY BENDİM”

. Ülkemize döndükten sonra yurt dışındaki bu tecrübe size neler sağladı?

“Türkiye’ye döndükten sonra bir Türk firmasına ait portföyü satın alan global bir firmada çalışmaya başladım. Bu süreçle birlikte katlanarak artan portföy ve iş hacmi gibi zorlukları yönetirken önceki tecrübelerimin başarılı olmamıza büyük katkısı oldu. Sonrasında Pierre Fabre İlaç Genel Müdürlüğü pozisyonu için bir görüşme teklifi aldım. Firmanın benden önceki genel müdürü erkekti, yöneticilerinin çoğunu ise kadınlar oluşturuyordu. Fransız yöneticimiz, kadın yöneticileri bir erkek genel müdürün daha iyi yöneteceğini düşünüyormuş ve görüşmemizde bana ‘Bu pozisyon için tek görüştüğüm kadın aday sendin. Ama seninle tanışıp tecrübelerini dinleyince, fikrim değişti’ dedi ve üç yıldır da pişman olduğunu sanmıyorum.”

YÖNETİCİLERİMİZİN ÇOĞUNLUĞU KADIN !

. Şirketinizde kadın çalışanlar çoğunlukta, bu bilinçli bir tercih mi?

“Aslında böyle bir tercihim olmadı, her zaman fırsat eşitliğinden yana oldum. Ancak ekibimi oluştururken görüştüğüm kadın adayların şirkete daha fazla değer katacağını düşündüm ve şu anda 11 kişilik yönetim ekibimizin 8’i kadın.”

. Başarınızın sırrını nasıl açıklarsınız?

“Sonuç odaklıyım. Sonuca ulaşmadan rahat etmiyorum. İş hayatına da okul gibi baktım. Başarıya odaklandım. Görev tanımımla sınırlı kalmadım. Kararlarımı ekibime danışıp detayları öğrendikten sonra çözüm geliştirecek, yardım edecek şekilde almaya çalıştım. Hep kendimi geliştirmeye, öğrenmeye odaklandım. Hedefi tutturana kadar rahat etmedim. Hâlâ da öyleyim.”

. İş dünyası son yıllarda değişim gösterse de yönetici koltuklarının çoğunda erkekler oturuyor. İş dünyasında kadın olmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Erkeklerin domine ettiği iş dünyasında kadınlar olarak farklı toplumsal önyargılarla başa çıkmak durumunda kaldığımızı düşünüyorum. Bu da kadınların hem mevcut durumlarını korumak hem de yöneticilik pozisyonlarına erişmek adına daha fazla çaba göstermesini, karşılaşılan tüm zorluklara karşı daha dayanıklı olmasını sağladı. Diğer bir deyişle, kadınlar olarak bu sorunu kendimiz için bir fırsata çevirdik. Bu fırsatı da öncelikli olarak uluslararası firmalarda çeşitlilik ve dahil etme politikasının uygulanmasıyla yakaladık. Yeni politikalarla birlikte, yönetim atamalarında kadınlara öncelik verilen dönemler oldu. Bu vesile ile de kadınların da en az erkekler kadar başarılı yöneticiler olabileceği görülmüş ve önyargılar kırılmış olacak ki, günümüzde yeni yönetici adaylarında kadınların her geçen gün daha da ön plana çıktığını görüyorum. O nedenle, kadın yönetici olmak bir avantaj veya dezavantaj konusu olmaktan öte, fırsat eşitliği yaratıldığı noktada her anlamda pozitif dokunuşu olan bir değer haline geliyor.”

. Eşiniz Altan Demirdere uluslararası bir ilaç şirketinin ülke başkanlığı görevini yürütüyor. Aynı sektörde çalışmanız avantaj mı yoksa dezavantaj mı sağlıyor?

“Avantaj ve dezavantaj sağlayan yönleri var aslında. Örneğin işimizin getirdiği seyahat temposunu ancak bu işin içinde olan bir eş anlar. Diğer taraftan her ikimizin de seyahat temposu nedeniyle sadece hafta sonları aile olarak birlikte vakit geçirebiliyoruz.

İş açısından bakarsak da, sektörün duayenlerinden biriyle hayatı paylaşmanın liderlik becerilerime çok ciddi katkısı var, bununla birlikte iş başvurularımda çoğu zaman dezavantaj olarak karşıma çıktı.”

“ÜRÜNLERİMİZLE KADINLARA ULAŞIYORUZ”

“Mösyö Pierre Fabre’nin 1951 yılında kurduğu eczane bugün; onkoloji, kadın sağlığı, üroloji, tüketici sağlığı ve dermokozmetik alanlarında hizmet veren uluslararası bir şirket. Şirketimiz ‘Sağlıktan Güzelliğe’ sloganının yansıttığı üzere her türlü güzelliğin öncelikle sağlıklı ürünlerden geçmesi gerektiğinin bilinciyle, doğal yöntemlerle geliştirmektedir. Ürünlerimizin çoğu kadınlara yönelik. Ayrıca dermokozmetik markalarımız Avène ve Ducray’in nemlendiriciden güneş kremine, saç dökülmesine yönelik formüllerden terlemeyi engelleyen losyonlara kadar yüzlerce ürünü ile kadınlarımızın güzelliğine güzellik katıyoruz.”

VAKFIN DESTEKLEDİĞİ DR. DENİS MUKWEGE NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜNÜ ALDI

“Mösyö Pierre Fabre tarafından kurulan ve dünyanın dört bir yanında sağlık hizmetine erişimi olmayan insanlara ulaşmayı amaçlayan vakıf, 20 yılda gelişmekte olan ülkelerde 97 hastane ve sağlık merkezinin kuruluşuna öncülük etti. Afrika ülkelerindeki ‘Albinizm ve Orak Hücreli Anemi’ gibi hastalıklarla mücadele konularında aktif olarak çalışmalar yürüttü. Vakfın sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında desteklediği Dr. Denis Mukwege, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde cinsel şiddete maruz kalan 50 bini aşkın kadının tedavisine öncülük ettiği için 2018 Nobel Barış Ödülü’nün sahibi oldu. Vakıf, ‘Kadınları İyileştiren Adam’ olarak da tanınan Dr. Denis Mukwege’nin kurduğu hastanelerde mağdur kadınların tüm medikal tedavi süreçlerini karşılamaktadır. Biz de Pierre Fabre Türkiye olarak her fırsatta sosyal sorumluluk faaliyetlerinde bulunuyoruz. Vakıf aracılığıyla, kullanılan her Pierre Fabre ürünü dünyanın ihtiyacı olan bir yerinde iyiliğe dönüşüyor. Pierre Fabre Vakfı, 7 ülkede 32 ayrı sosyal sorumluluk projesi gerçekleştiriyor. Böyle bir şirkette çalışmak gerçekten mutluluk ve gurur verici.”

AVÈNE  TERMAL SU BU YIL 30’UNCU YAŞINI KUTLUYOR

“Avène Avrupa’nın bilinen dermokozmetik markalarından biridir. Bildiğiniz gibi dermokozmetik ürünlerin birinci amacı bir güzellik ürünü olmaktan öte, belirli bir cilt problemini iyileştirmek, semptom azaltmak veya tedavi etmektir. Kısaca dermokozmetik ürünler için sağlığın ve güzelliğin buluşması diyebiliriz. Markanın yaratıcısı Mösyö Pierre Fabre de, formüllerinin sadece birer kozmetik ürün olmadığını belirtmek için; ilk kez ‘dermokozmetik’ terimini kullanmıştır. Fransa’nın güneyinde yer alan Avène kasabasıyla aynı adı taşıyan Avène termal su üzerine inşa edilen tesis, 30 yıldır Pierre Fabre Grubu bünyesinde faaliyet göstermektedir. Doğal su kaynağının yanına kurulan Avène Hidroterapi Merkezi, her yıl dünyanın dört bir yanından gelen binlerce hastayı ağırlamaktadır. Merkezde hastaların bakımı yapılırken, çeşitli yöntemler kullanılarak termal suyun gücünden yararlanılmaktadır. Avène Termal Su, kaynağında, el değmeden özen ve hijyen ile ambalajlanmaktadır. Yatıştırıcı özelliği ile yüze sıkıldığı anda bir ferahlama ve rahatlık hissi vermektedir. Avène Termal Su yüzdeki kızarıklıklarda, kaşınma ve kesiklerde, dermatolojik müdahalelerden sonra iyileşmeye destek olma özelliğine sahiptir. Güneş ve diğer yanıklarda rahatlatıcı etkisi ile iyileşmeye yardımcı olmaktadır. Ağda-epilasyon, kimyasal peeling gibi uygulamalardan sonra da cildi yatıştırmaya yardımcı olmaktadır. Günlük bakımda da Avène Termal Suyu makyaj sonrası sabitleyici, makyaj temizliği ve tıraş sonrası ise rahatlatıcı olarak kullanılabilmektedir. Tamamen doğal olduğu için bebeklerde oluşan kızarıklıklar ve pişikler ile soğuğa bağlı yüzde oluşan kızarıklıkları gidermek için de kullanabilecek bir üründür. Spordan sonra, seyahat sırasında rahatlamak için, yaz mevsiminde ferahlamak için de kullanılabilmektedir. Ayrıca son kullanma tarihi olmayan tek spreydir.”


İçeriği Paylaşın