Prostat Biyopsisi Öncesi ve Sonrası

Prostat Biyopsisi Öncesi ve Sonrası

Prostat Biyopsisi Öncesi ve Sonrası

Bizi Takip Et


Prostat armut ya da kestane şeklinde mesanenin alt kısmında penis içi idrar yolunun ilk kısmını çevreleyen bir organdır. Prostat sonradan oluşmaz, erkekler prostat organları ile birlikte doğarlar. Medicana International İstanbul Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Tahir Karadeniz, prostat kanseri teşhisi ve tedavisi hakkında önemli bilgiler verdi; Prostat kanserinin kendine özgü belirtisi yoktur, genellikle prostat büyümesinin görüldüğü 50 yaş üstünde ortaya çıktığı için hastalar prostat büyümesinden kaynaklanan belirtiler ile ( idrar yaparken zorlanma, bekleme, idrarda incelme, fasılalı idrar yapma)  bize başvururlar. Hastaların prostat büyüme şikayetlerini değerlendirirken kanser ihtimalini kaçırmamak için kan tahlilinde PSA bakılır ve hasta makattan parmakla muayene edilir. Prostatı muayene edebilmenin tek yolu makattan yapılan parmak muayenesidir.  PSA tahlili her laboratuar da yapılabilen ve hastanın aç olmasını gerektirmeyen bir tetkiktir.

PROSTAT BİYOPSİSİ

Bu TRUS (Trans Rektal Ultrason) denen makattan (Anus) uygulanan Ultrason eşliğinde prostatın haritalandırılıp uygun yerlerden parçalar alınması işlemidir. Hastalarımız kan sulandırıcı ilaçlar kullanıyor iseler biyopsi tarihinden 8-10 gün önce bu ilaçları kesmek gerekiyor. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Tahir Karadeniz ; “Biyopsi yaparken işlemden 1 gün önce başlayarak 3 gün boyunca Antibiyotik veriyoruz, hastalarımız işleme aç giriyorlar ve biyopsi den bir gece önce ve biyopsi günü kendilerine basit lavman yapıyorlar. Biyopsi işlemi 10-15 dakika sürüyor ve kesinlikle ağrı duyulmuyor. Biyopsi için anestezi gerekmiyor, prostat içine yapılan uyuşturucu ağrı duymamak için yeterli oluyor.  Biyopsiden sonra birkaç haftayı bulabilen idrardan kan gelmesi, 6-7 hafta sürebilen meninin kanlı gelmesi, biyopsiden hemen sonraki dönemde makattan kan gelmesi beklenen şikayetlerdir.” dedi

Biyopsi Sonucu Kanser Teşhisi Konulan hastaların tedavi detaylarını anlatan Prof. Dr. Karadeniz sözlerine şöyle devam etti; Tedavi esas olarak kanseri hangi evresinde teşhis ettiğimiz ile çok yakın alakalıdır. Prostat kanserini teşhis ettiğimiz anda hastalık şu 3 evreden birinde olabilir ve tedavi evresine göre planlanır.

  • Prostat içine sınırlı, etraf dokulara yayılmamış, uzak organlara yayılmamış (Lokalize prostat kanseri) : PSA denen kan tahlilinin kullanılması, hastalarımızın daha bilinçli olmaları sayesinde prostat kanseri vakalarının çoğunu biz bu erken evrede yakalıyoruz. Bu hastaların ideal tedavisi Radikal Prostatektomi diye bilinen ameliyattır.
  • Prostatın biraz dışına atlamış ama uzak organlara yayılım yok: Bu hasta grubunda eğer hasta yaşı 70’in altında ise, yani genç gruba giriyor ise ameliyat (Radikal Prostatektomi) ideal tedavidir, ancak bu ameliyat bu hasta grubunda genellikle tek başına yeterli olmaz ve ilaveten Radyoterapi ve bazen hormon tedavisi de gerekebilir.
  • Metastaz yapmış (uzak organlara yayılmış) grup: Prostat kanserleri uzak organ olarak özellikle kemiklere ve karın içi büyük damarların etrafındaki lenf dokularına yayılırlar. Metastaz yapmış grupta yapılacak tedavi esas olarak hormon tedavisidir. Hormon tedavisi ilaçlarla ya da her iki testisi ameliyatla çıkarmak

RADİKAL PROSTATEKTOMİ AMELİYATI ÖNCESİ VE SONRASI

Bu ameliyat günümüzde erken yakalanmış prostat kanserinin dünyaca kabul edilmiş en iyi tedavisidir. Bu ameliyat özellikli bir ameliyat olup bu konuda tecrübeye sahip ekibin işidir. Radikal Prostatektomi Ameliyatı ile prostat, meni keseleri, bazen gerektiğinde damarların etrafındaki lenf dokuları çıkarılıp penis içindeki idrar yolu ile mesane tekrar birleştirilir.

Erken yakalanmış kanserde bu ameliyat ile elde etmek istenen:

  • Kanserden tamamen arınmak (Cerrahi sınırlarda tümör yok)
  • Ameliyat sonrası idrarını tutabilmek
  • Penis sertleşmesinin devam edebilmesidir.

Hastalarımızı ameliyatın planlandığı günden 1 gün önce hastaneye yatırıp, gerekli tıbbi hazırlıkları yapıldıktan sonra ertesi sabah ya da planlanan ameliyat sabahı hastaneye yatırıp gerekli hazırlıklardan sonra aynı gün öğlen veya öğleden sonra ameliyatı gerçekleştiriyoruz.

Bu ameliyat genel anestezi ile yapılıyor. Hastamız ameliyat sonrası genellikle yoğun bakıma ihtiyaç duyulmaz ise aynı gün odasına geliyor ve ameliyat olduğu akşam beslenmeye başlıyor. Ertesi gün erken saatlerden itibaren yürümeye başlıyor ve 3. Gün idrar sondası ile hastaneden çıkarıyoruz. Ameliyat olduğu günden itibaren 10. Gün sondasını çıkarıyor ve hastalarımızın normal hayatlarına dönmelerini sağlıyoruz. Ameliyat göbek altından yapılan 6-8 cm’lik kesi ile kas aralarından girilerek yani kas kesmeden uygulandığı için ameliyat sonrası ağrısız ve çok rahat seyrediyor.


İçeriği Paylaşın