Rekabet, Öğrenmeyi Engelliyor

Rekabet, Öğrenmeyi Engelliyor

Rekabet, Öğrenmeyi Engelliyor

Bizi Takip Et


Okulların açılmasıyla birlikte çocukları ve velileri farklı ve yoğun bir tempo bekliyor. Bazı çocuklar bu yoğun temponun üstesinden gelebilirken; bazıları, sınıfta parmak kaldırmaya cesaret edemeyen, derslere karşı ilgisiz, içe kapalı, arkadaşlarıyla sorunlar yaşayan öğrenci profili çiziyor. Uzman Psikolojik Danışman Nilgün Sarı, bu tür problemler yaşayan çocukların, en önemli nedenlerinden birinin rekabet edememek olduğunu söyledi.

‘‘Rekabetle ilgili deneyimler aile ortamında öğrenilir. Ebeveynlerin rekabetle ilgili kendi kişisel duruşları, çocuğa sözel ve sözsüz yollarla aktardıkları belirleyicidir. Çocuğun kaybetmeye, kazanmaya ve rekabete yüklediği anlam buradan çıkar. Sürekli varı yoğu kıyaslayan anne babalar işe bebeklikten başlarlar. Erken emekledi, erken konuştu, erken diş çıkardı, erken bezini bıraktı diye övünürler. Eğer karşısındaki kişinin bebeği henüz bunları yapmadıysa, kıskançlık hissedebilir ve tuhaf bir rekabetin içinde bulur kendisini. Öğrenme, okuma yazma becerilerinin sergilenmesinde de çocuk ya çok zekidir ya da süper kahraman olamadığı için eleştirilip durur. Ebeveynler kendilerince çocuklarını motive ettiklerini, daha başarılı olmalarını sağladıklarını düşünürler’’ diyen Nilgün Sarı, rekabet etmenin toplumumuzda olumsuz algılandığını da vurguladı. Yıkıcı, kural tanımayan rekabet yerine “sağlıklı rekabet”in koyulabileceğini belirten Nilgün Sarı, şöyle devam etti:

Psikolog Nilgün Sarı

Psikolog Nilgün Sarı

SAĞLIKLI REKABET VE İŞBİRLİĞİ ÖĞRETİLMELİ

‘‘Çocuk kendisini, ‘kazandığında’ değerli, ‘kaybettiğinde’ değersiz hissediyorsa burada ciddi sorun var demektir. Eğer aile başarılı olma koşuluna bağlı olarak sevgi verirse, çocuk hiçbir zaman kendi olamayacaktır. Anne babasının gözünde başarılı olduğu zaman var olacaktır. Diğer zamanlarda değersiz olduğunu düşünecektir. Bu durum çocuk için yıkıcıdır. Sürekli, başarılı olmalıyım diyerek kaygı ve stres içinde yaşamak demektir. Bu nedenle çocuğa ‘sağlıklı rekabet ve işbirliği’ öğretilmeli ve yaşatılmalıdır. Sen ‘iyisin’ arkadaşın da ‘iyi’ denmelidir. Ebeveyn çocuğunun gayretine odaklanmalı ve gurur duymalıdır. Çocuğun kendi içindeki gelişimi ile ilgilenmeli, kendisini aşmasını desteklemelidir. Sevgi dolu, kabul edici ebeveyn çocuğuna güven verir. Yeterli güveni olan çocuk sağlıklı rekabete girecektir. Eksikleri varsa bunlar üzerinde uğraşacak ve öğrenmekten keyif alacaktır. Başarıya kendi gücü ve emeği ile ulaşmak çocuğu mutlu edecektir.’’


İçeriği Paylaşın